PLÂSTİK BESLENME ÇANTALARI YASAKLANMALIDIR
Kısa bir süre önce Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı bu yılki denetimlerinde kırtasiye, okul önlüğü ve ayakkabı gibi okul çağındaki çocukların kullandıkları toplam 26 bin ürünün bir kısmında azo boyaları, ağır metaller ve fitalat gibi sağlığa zararlı kimyasallar bulunduğunu açıklamıştı.
Geçen sene USA’ da yayınlanan bir raporda da, okul malzemelerinin yüzde 75’ inde oyuncaklarda kullanılması yasak olan fitalat grubundan toksik kimyasalların bulunduğu bildirilmişti.
Fitalatların, oyuncaklarda kullanılması yasak olmakla beraber bu kimyasalların okul malzemelerinin yüzde 75’ inde bulunuyor olması anlaşılır gibi değil.
Çocukların okula götürdükleri renkli, yumuşak plâstikten üretilen beslenme çantalarında “fitalat” bulunduğuna hiç şüphe yok ve besinlerle temas etme ihtimali yüksek olan bu çantaların kullanılması çocukların sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atıyor.
Beslenme çantalarında kanunun izin verdiği sınırlarda bile olsa “fitalat” bulunmasının uygun olmadığını iddia ediyorum.
Her sene hayatımıza 700 kimyasal giriyor
Hepimizin yiyip içtiklerinde, elbiselerde, eşyalarımızda, yapı malzemelerinde, kozmetiklerde kısacası çevremizdeki her üründe 84 binden fazla kimyasal var ve bunlara her sene ortalama 700 tane de ilave oluyor.
Bu kimyasalların hiçbiri yeterli güvenlik araştırmalarından geçmeden hayatımıza giriyor ve zararları ancak yaygın ve yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandıkça anlaşılıyor.
Bunlar, özellikle anne karnında gelişim aşamasındaki fetüs ve vücut savunmaları, bağışıklık sistemleri henüz tam olarak gelişmemiş olan küçük çocuklar için daha büyük tehditler oluşturuyor.
Her geçen gün artan kanser, obezite, diyabet, kalp-damar hastalıkları, astım ve alerjiler, oto-immün hastalıklar, kısırlık gibi hastalıkların kökeninde bu kimyasalların önemli rolü olduğunu gösteren araştırmaların sayısı giderek artıyor.
Bebekler 200-300 kimyasal madde ile dünyaya geliyor
American College of Obstetricians and Gynecologist (ACOG) ve American Society for Reproductive Medicine (ASRM) isimli dernekler, kadın-doğum uzmanlarını anneleri toksik kimyasallardan uzak kalmaları konusunda eğitmeleri ve hükümeti de politika değişikliği yapması için uyardı.
Olaya kendi açılarından bakan dernekler bebeklerin vücutlarında 200-300 kimyasal ile dünyaya geldiğini, genç kadınlarda kısırlığın giderek arttığını, erkeklerin sperm sayılarının ciddi şekilde azaldığını, kızların yarısının 8 yaşında buluğa girmeye başladığını, her iki erkekten biri ve her üç kadından birinin kansere yakalanacağını vurguluyorlar.
Raporda gebe kadınların maruz kaldıkları 43 farklı kimyasalın ağız veya deri yoluyla vücuda girerek düşük, erken doğum, düşük doğum ağırlığı yanında doğumsal kusurlar, çocukluk çağı kanserleri, hormonal bozukluklar başta olmak üzere pek çok hastalığa yol açtığı bildiriliyor.
Bu kimyasallar içinde hormon bozucu olarak bilinen bisfenol A ve fitalatlar ile ağır metaller, pestisitler ilk sıralarda yer alıyor.
84 bin kimyasaldan 200’ ü test edildi
Üretimde giderek daha yağın olarak kullanılan bu 84 binden fazla kimyasal içinde emniyetli olup olmadıkları test edilenlerin sayısı 200 kadar ve bunlar arasında düzenlemeler yapılanların sayısı ise sadece beş.
Bunun sebebi ise kimya endüstrisi; bu yeni kimyasalların kullanıma girmeden önce emniyet deneylerinden geçmesine karşı çıkıyorlar ve onların büyük gücü karşısında da kimsenin sesi soluğu çıkamıyor.
Kimya endüstrisi utanıp sıkılmadan hatta sırıtarak “Bu kimyasalların zararlı olduğunu ispat edin, biz de kullanmayalım” diyor.
Oysa bunların emniyetli olduklarını ispatlamak bu işten “milyar dolarlar kazananların” görevi olmalıdır.
Bir kimyasalın mesela milyonlarca insan kanser veya şeker hastası olduğu ispatlandıktan sonra yasaklanması neye yarar Allah aşkına.
FDA arkadan geliyor
İlaç ve gıda endüstrisinin “oyuncağı” hâline gelen FDA’ nın insan sağlığına öncelik tanımak gibi bir amacı yok.
Tıbbi fetva kurumu FDA, yüzlerce araştırma BPA’ nın onlarca zararlı etkisini ispat etmiş olmasına rağmen bu zararlı kimyasalın yasaklanmasını teklif dahi edemedi.
İşin acı ve ibretlik tarafı şu ki FDA, kimya endüstrisi BPA’ yı biberon, bardak gibi bazı çocuk ürünlerinde kullanmaktan kendisi vaz geçtikten sonra bunun yasaklanması gerektiğini açıkladı ve tabii tüm dünyayı kendine güldürdü.
Gelelim neticeye
BİR: Fitalat ihtiva eden beslenme çantaları mutlaka yasaklanmalıdır.
İKİ: Tüketici dernekleri hayatımızı zehir eden kimyasallara karşı halkı bilinçlendirmeli, bilgilendirmeli ve örgütlemelidir.
ÜÇ: Halk zararlı olduğu bildirilen kimyasal maddeleri (mesela BPA, fitalat ve diğerlerini) ihtiva eden ürünlere tepki göstermelidir.
DÖRT: Hükümet, vatandaşlarının sağlığını korumayı temel amaç edinmeli ve bunun için gerekli kanun ve yönetmelikleri çıkarmalıdır.
KAYNAK
http://www.acog.org/Resources_And_Publications/Committee_Opinions/
http://www.huffingtonpost.com/sara-alcid/obgyns-environmental-chemicals_b_3977269.html
Gıda ve plastik ambalaj sektörü bozmazsa koskoca bir sağlık sektörü ne yapar sonra!