Yeni bir araştırma, haftada birkaç kez yürüyüşe çıkmanın yaşa bağlı hafıza kaybı gibi tedavi imkanı güç sorunlar yaşayanların fiziksel sağlığını iyileştirdiğini ortaya koydu.
Araştırma, Alzheimer’dan sonra dünyada en çok görülen ikinci bunama türü olan vasküler bilişsel bozukluğa odaklandı. Bozukluğun nedeni, kan damarlarının hasar görmesi sonucu kanın beyne yeterince akamayacak duruma gelmesi.
Vasküler bilişsel bozukluk, en çok yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıklarıyla ilişkilendiriliyor.
Hastalığın ilk aşamalarının özelliklerinden biri, beynin fonksiyonlarındaki etkinliğin azalması.
Daha önce yapılan beyin taramalarında, vasküler bilişsel bozukluk teşhisi konan insanlarda, beynin hafıza, karar verme ve dikkatle bağlantılı kısımlarında sağlıklı insanlara göre daha fazla sinir hareketliliği görüldü.
Bu, sağlıklı beyinlere oranla bu rahatsızlığı yaşayanlarının beyinlerini daha çok çalıştırmak zorunda kaldığını gösterdi.
Bazı araştırmalara göre, kan basıncını azaltmak, bu hastalığın semptomlarını da hafifletebiliyor.
Egzersiz yapmak da aynı şekilde kan basıncı ile kalp ve damar sağlığını güçlendiriyor.
Deney nasıl yapıldı?
Daha önceki araştırmalar, sık sık ve hızlı yürüyüşler yapmanın Alzheimer’ın ilk aşamalarındaki insanların hafızası ve fiziksel becerilerini iyileştirebileceğini göstermişti.
Ancak ilginç bir şekilde çok az çalışma egzersiz yapmanın vasküler bunaması olanlarda beyin fonksiyonlarını iyileştirebileceğini gösterdi.
Nisan ayında İngiliz Spor Hekimliği Dergisi’nde yayımlanan bir araştırma, tam da bu konuya odaklandı.
Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, vasküler bilişsel bozukluğun erken aşamalarında olan 38 yaşça büyük kişiyi incelemeye başladı.
Hiçbiri o dönemde spor yapmıyordu. Üniversitenin laboratuvarına ilk ziyaretlerinde bu kişilerin genel sağlığı, hafızaları ve düşünme becerilerine bakıldı.
Daha sonra da dikkat ve karar verme becerilerini ölçen bilgisayar testini yaparken her gönüllünün beyni tarandı. Test sırasında gönüllüler bilgisayarlarında bir okun nereye doğru bakması gerektiğini, tuşlara hızla basarak belirlemeliydi.
Amaç, beynin farklı bölümlerinin bir görev üzerinde çalışırken ne kadar zorlandığını görmek ve sinir hareketlerini saptamaktı.
Araştırmacılar, son olarak gönüllülerden bir bölümünü yürüyüş yapmaları için rasgele seçti. Kontrol grubu için seçilenlerdense, laboratuvara gelerek sağlıklı yaşam eğitimlerine katılmaları istendi.
İlk grup, haftada üç kez bir araştırmacının gözetiminde bir saatlik seanslarla yürüyüşlere katıldı.
Bu gruptan kalp ritimlerini maksimum kapasitelerinin yaklaşık yüzde 65 daha fazlasına çıkaracak şekilde hızlı yürüyüşler yapması istendi.
Yürüyüş programındakilerin çoğu tüm seansları tamamladı.
‘Cesaret verici’
Altı ayın sonunda yürüyüş grubu ile kontrol grubundan, deneyin başında yaptırdıkları fiziksel ve bilişsel testler ile beyin taramalarını yenilemeleri istendi.
Sonuçlar, bu iki grubun beden ve beyinlerinin tamamen farklı çalıştığını gösterdi.
Yürüyüş yapanların kan basınçları, kontrol grubundakilere oranla daha düşüktü.
Asıl dikkat çekici olan, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında yürüyenlerin beyinlerinde, dikkat ve hızlı karar verme bölümlerinde daha az hareket görülmesiydi.
Eğer bir kişinin beyni dikkat ve hızlı karar verme için ne kadar az çaba harcarsa, o kişinin genel düşünme kabiliyetiyle ilişkili testlerde daha iyi bir performans gösterdiği görülüyor.
Araştırmacılar, hafıza ve diğer bilişsel bozuklukları olanların yürüyüşlerden önce bir doktora danışmalarını ve yalnız başına egzersiz yapmamalarını öneriyor.
Ancak bu çalışmanın yürüyüş gibi basit ve erişimi kolay bir çözüm sunması, ileriki araştırmalar için cesaretlendirici bulunuyor.