SAĞLIK HUKUKU!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Alişan Yıldıran‘ ın yazısı:

Ankara Barosu Sağlık Hukuku Kurultayı yapmış (1).

Daha evvel de bahsetdiğim gibi dilimizde ‘sağ/lık’ sağ olma durumunu gösteren kelime olup, osmanlı düşmanlığı sebebi ile hem ‘sıhhat’ hem de ‘sıhhiye’ kelimeleri yerine ikame edilmişdir ki, dilimizi fakirleşdirdiği gibi, mana ve muhteviyatın anlaşılmasını da zorlaşdırmaya yaramışdır.

Sağlık Hukuku denilince ülkemizde bu konuda kanun, nizamname, yönetmelikler bulunmakdadır. Bunlarda eksik ve yenilenmesi gereken hususlar bulunmakdadır ki, en başda hekimlerin darbeciler tarafından gaspedilmiş özlük hakları gelmekdedir. Hemen kısa bir örnek vereyim, rahmetli babam askerî tabib idi, binbaşı iken, diğer sınıflardaki binbaşının iki katına yakın maaşa alırdı, çünkü Osmanlıdan 1970’lere kadar önce doktor, sonra asker olmak üzere iki mesleği icra etdiği kabul edilerek hakkaniyete uygun ücretlendirme yapılırdı. Tababet öyle bir duruma geldi ki, bu haksızlığı hatırlayan kalmadığı gibi, askerî tabiblik de tarihe karışdı (var ama yok yani).

Yeni kurulmuş, 55 tane hastanesi bulunan bir üniversitenin rektörü de eski bir askerî tabib ama bunlardan ya haberi yok, ya da bizâtihi mes’ul!..

Her ne ise, bahse konu kurultaydan basına yansıyan en mühim haber ise her ne hikmet ise DSÖ’nün en önemli hedef olarak belirlediği on hedefden ‘aşı karşıtlığı (hâlâ ne demek olduğunu anlayamadım, tüh!)’ olmalı ki, şöyle bir açıklama yapmışlar;

‘Aşının bireyi(çocuğu) olduğu kadar toplumu da bulaşıcı hastalıklardan koruduğu bilimsel bir gerçektir. İstatiksel olarak bakıldığında, başta çiçek virüsü olmak üzere büyük salgınlara ve ölümlere sebep olan bulaşıcı pek çok virüs artık dünyada aşı sayesinde bulunmamaktadır. Ancak, ülkemizde Anayasa Mahkemesi’nin 24.12.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlan aşı kararı sonrası bilimsel bir dayanağı olmayan aşı karşıtlığı hızla yayılmaktadır ve bu durum halk sağlığını tehditetmektedir.’ (İmla hataları düzeltilmedi).

Evvela şu tesbiti yapalım; bu itirafınız AYM’nin kararından evvel çocuklara kanunsuz olarak zorla, üstelik mecburi denilerek hukuki dayanağı olmaksızın aşı yapıldığının belgesidir. Yüce Devletimizin ilgili makamlarının dikkatine sunulur!

Gelelim aşının bireyi ve toplumu koruduğuna dair ‘BİLİMSEL GERÇEĞE’; ilmî ve felsefî olarak bilimsel gerçek nedir, ne menem bir şeydir bir tarafa, aşılar sayesinde herhangi bir hastalığın mesela çiçek (smallpox) ve çocuk felci (polio) ortadan kaldırıldığının (eradike edildiği) gerçeklerle alakası yokdur, Rockefeller tıbbı ve mediasının PR çalışmasıdır (Bkz. Dissolving Illusion, Humprey, S, Gandhi M, Shaw B, Wallace AR’ın makaleleri).

Bu konuları Allah cc izin verirse ayrıca anlatmak istiyorum. Ancak, hemen herkesin anlayabileceği basit bir mukayese ile hakikati hemen görmenizi istiyorum. Burada ‘mukayese’nin en mühim ilmî metod olduğunu da hatırlatmak isterim. Kara ölüm (Plague) de denilen VEBA üstelik viral değil, bakteriyel bir hastalık olup tarih boyunca, yirminci asır başına kadar yüz milyonlarca insanın ölümüne yol açmış ama herhangi bir aşısı olmaksızın nerede ise yok olmuş bir enfeksiyon hastalığıdır (2). Çiçek ile ilgili gerçek veriye resimden (3) bir bakınız; İngiltere’de aşının bilâ-istisna zorla yapılması için kanun çıkarıldığında çiçekden ölümler bir anda beş katına çıkmış, kanun kaldırıldığında gerisin geriye düşmüş…

Görüntünün olası içeriği: yazı

‘Bilimsel Gerçek’deki ikinci mühim atmasyon ise büyük kısmı sadece hayatın ilk iki yılında yapılan ve sağladığı koruyucu olduğu varsayılan antikor seviyesi beş yıl içinde ortadan kalkan aşıların bütün toplumu koruduğunun iddia edilmesi ki, zavallı çocuklara on onbeş gündür duyduğuma göre 9. Ayda MMR aşısının tekrar yapılamaya başlanmış. Aşılar eğer bu kadar etkili olsa ve toplumu korusa idiler kendine malik olmayan çocuklara değil ikna edilmesi müşkil erişkinlere yapılmaları icab ederdi, değil mi muhteremler!…

Son olarak, bu arkadaşların bilimden hakikatden ve hukukdan ne kadar habersiz ve ideolojik olduklarının diğer göstergesine…

Evvela doğru olması kuvvetle muhtemel bir tesbiti söylüyorlar; beynelmilel kanser ajansı kanserlerin %90’ının sebebinin çevresel etkenler olduğunu bildirmiş. Ya hu, her türlü kimyevi, genetik, adjuvan, bulaşık materyeli taşıyan ve her çocuğa uygulanan üstelik SV40 gibi virüsler ile kanser yapdığı bilinen, prospektüslerinde karsinojenik etkisi değerlendirilmemişdir yazan aşılardan daha iyi çevresel etken mi olur? Soner Yalçın bey kardeşim, Kara Kutu’ya ikinci cildi de yazmanız lazım!…

Kaynaklar:

(1) http://ahmetrasimkucukusta.com/2019/12/07/hakkimda/zorunlu-asilarla-ilgili-yasal-bosluklara-dikkat/

(2) https://www.wikizeroo.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQmxhY2tfRGVhdGg

(3) McKeown, T., The Role of Medicine–Dream, Mirage, or Nemesis?, Princeton University Press, 1979, p. 104.

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Alişan Yıldıran dedi ki:

    Hekim borsası haberi, vahamete bakınız;

    https://odatv4.com/makale/hekim-borsasi-ver-parayi-al-doktoru-221733

  2. Müderris Tabib dedi ki:

    İcrâ-i tababetin düşürüldüğü vaziyete bakın;

    Adamcağız san’atını icra etmek için rüşvet alıyormuş;
    https://www.trthaber.com/haber/turkiye/doktora-bicak-parasi-operasyonunun-ayrintilari-belli-oldu-789552.html

    Ulan teres, muayenehaneleri kapatdın, sünnete bile 100 tl gibi komik ücretler belirledin, ömrünü bu işe vakfetmiş, riskini üstlenmiş adama para alamazsın diyorsun, hangi hakla?

    Darbecilerden ne farkın kalıyor o halde?

    Özel hastane terminal hastaya bacak protezi takınca parasını beytülmâlden ödüyorsun ama?

    45 milyonluk arabaya binen futbolcu o parayı nasıl kazanıyor, vergisini verdi mi?

Siz de yorumunuzu paylaşın: