HABERİNİZ OLSUN
ETİBBA DİYOR Kİ
DERDİME BİR ÇARE
TABİBAN-I CİHAN İÇÜN
BENİM ŞARKILARIM
TURŞU, KEFİR GİBİ MAYALI GIDALAR KOVİD’ DE ÖLÜMLERİ AZALTIYOR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Canan Karatay’a “kelle paça çorbası için” dediği için demediğini bırakmayan, yapmadıkları hakaret kalmayan ahlâksız trollere Fransa’ dan tokat gibi cevap geldi.
Benim de 30 sene kadar evvel Montpelier’ deki kliniğinde yanında çalıştığım Prof. Dr. Jean Bousquet başkanlığında yapılan çalışmada fermente gıdaların daha fazla tüketildiği ülkelerde KOVİD ölümlerinin daha az olduğu tespit edilmiş ve Bousqet de diyetini buna uygun olarak değiştirerek bol lahana, lahana turşusu yemeye ve kefir içmeye başlamış.
Buradan, evinde yediğim karidesli avakado salatasının tadı hâlâ damağımda olan Bousqet’ e selam ediyor onu İstanbul’a “kelle paça yemeye” davet ediyorum.
Programda tabii ki Yavuz’ la beraber işkembeci ziyaretleri de var.
Kaynanamı razı edebilirsem “mumbar dolması” partisi de mümkün olabilir ama giderken yolluk olarak Kayseri ürünü “pastırma ve irişkik” ikrâmım garanti.
KOVİD neden Amerika’ yı yıkıp geçti?
USA’ nın KOVİD’ in dünyada en çok görüldüğü ve en çok ölümlere yol açtığı ülke olmasının arkasında da modern beslenme araştırmalarına dayalı “batı tarzı beslenme” vardır.
Bir salgına dönüşen obezite, diyabet, kanser ve kalp hastalıklarının bir numaralı müsebbibi, bizde de bazı bilim adamları tarafından dayatılmaya çalışılan bu Batı tarzı beslenmedir.
Tereyağı ve zeytinyağını karalayıp omega 6 deposu GDO’ lu tohumlardan elde edilen bitki yağlarını tavsiye eden; yumurtayı, kırmızı eti, tam yağlı süt ve süt ürünlerini düşman gören, layt ürünlere methiyeler düzen, 3 ana 3 ara öğün beslenmeyi dayatan, 10 bin katkı maddesinin kullanıldığı hazır gıdaları yücelten bu beslenme türü tüm dünyayı hasta etmiştir.
KOVİD’ in USA’ yı yıkıp geçmesi bu yüzdendir.
Gelelim neticeye
Bugüne kadar etkili ve emniyetli bir ilacı ve aşısı bulunmayan ve ufukta da gözükmeyen KOVİD’ de beslenmenin ne kadar önemli olduğunu tüm dünya geç de olsa anlayacak.
Bizler “kelle paça çorbasını kaşıklar ve kefirimizi, ayranımızı” afiyetle yudumlarken birileri de “hazır çorbaya, kahvaltı gevreklerine, yağsız UHT sütlerine” devam etsinler.
Kaynak: https://ctajournal.biomedcentral.com/articles/10.1186/s13601-020-00323-0
***
İndependent Türkçe’ nin haberi:
Uzmanlar çiğ ve fermente lahana içeren besinlerin virüsün vücuda girmesini sağlayan bileşiğin seviyelerini düşürerek koronavirüsün şiddetli etkilerinden korduğunu ileri sürdü.
Araştırmacılara göre bu beslenme şekli, Almanya veya Güney Kore gibi ülkelerde pandemiyle ilişkili ölüm oranlarının neden daha az olduğunu açıklayabilir.
Ayrıca fermente süt gibi diğer gıdaların da Kovid-19’dan aynı şekilde koruyabileceği tahmin ediliyor.
Bilim insanları Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye gibi çok miktarda yoğurt veya kefir tüketen ülkelerde de ölüm oranlarının düşük olduğunu söylüyor.
25 kişilik araştırma ekibine liderlik eden Prof. Dr. Jean Bousquet, bulgularını takiben beslenme düzenini bol miktarda lahana içerecek şekilde yeniden düzenlediğini ifade etti. Bosquet artık haftada üç kez çiğ lahana, bir kez lahana turşusu ve kahvaltıda da kefir tüketiyor.
Fransa’daki Montpellier Üniversitesi Akciğer Tıbbı’nda fahri profesör Bousquet, “Virüsün yayılımı ve şiddetiyle bölgesel besin farklılıklarına pek de dikkat çekilmedi. Ancak beslenmedeki farklılıklar, büyük yarar sağlayabilir” dedi.
Bağışıklığın koronavirüs savunmasında beslenme düzeni de rol oynayabilir ve Avrupa’nın Kovid-19 vakalarındaki farklılıkları açıklayabilir. Bu farklılıkları, beslenmedeki koruyucu faktörleri ve diğer pek çok şeyi anlamak çok önemli çünkü nihayetinde bu salgınların kontrol altına alınmasını sağlayabilir.
Clinical and Translational Allergy isimli hakemli yayında yer alan çalışmada, ülkelerin beslenme biçimleriyle koronavirüs kaynaklı ölüm oranları incelendi.
Bulgulara göre Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Slovakya, Baltık Devletleri ve Finlandiya gibi ülkelerde ölüm oranları önemli ölçüde azaldı.
Ayrıca Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya’da da ölüm oranları düşerken, Belçika, Fransa, İtalya, İspanya ve Birleşik Krallık’ta ise bu oranların çok daha yüksek olduğu görüldü.
Beslenme şeklinin bu durumu etkilediğini düşünen araştırmacılara göre, ölüm oranlarının düşük olduğu ülkelerde halk, lahana turşusu veya kefir gibi fermente gıdaları bolca tüketiyor.
The Sun’ın haberine göre bolca antioksidan içeren bu gıdaların, koronavirüsün hücrelere girmek için kullandığı ACE2 isimli enzimi azalttığı düşünülüyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nde Kronik Solunum Hastalıklarına Karşı Küresel İttifak’ın eski başkanı Bosquet, “Bu gıdaların ACE2 aktivitesini azaltabileceğini tespit ettik” dedi ve ekledi:
Örneğin fermente süt, doğal bir ACE inhibitörü olarak bilinir.
Fermente gıdalar güçlü antioksidan aktivitesi gösterir ve ciddi seyredecek Kovid-19’dan koruyabilir.
***
EK 1 (2.8.2020) 7.3337 KOVİD hastasından oluşan kohortun retrospektif olarak incelenmesi diyabetin KOVİD’ de tıbbi müdahale ihtiyacını ve KOVİD ölüm riskini artırdığını, iyi kontrol edilen kan şekerinin enfekte hastalarda klinik sonuçları iyileştirdiğini gösteriyor. Kaynak: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1550413120302382
***
EK 2 (9.11.2021): Kefir: A protective dietary supplementation against viral infection
•Kefir and kefir derivatives can suppress viral activity by modulating immune-system responses and/or causing disruption of viral adhesion.
•The antiviral mechanisms of kefir involve enhancement of macrophage production and boosting the activity of proinflammatory cytokines.
•Kefir dietaries have anti-inflammatory activity by inhibiting the activity of proinflammatory cytokines such as IL-1β, TNF-α and IL-6.
•Using kefir (and its byproducts) as an inhibitor of expression of proinflammatory cytokines in COVID-19 patients could be a viable policy.
Kaynak: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0753332220311665
***
Bu araştırma bir ilaçla yapılmış olsaydı doktorlar ilacı methetme yarışına girerlerdi.
Aslında bunları biliyorlar ama efendileri onlara bunları karalayın diyor. Eminim ki hazır gıdalara toz kondurmayanlar asla onları yemiyorlar.
kendilerini bilim adamı zanneden tiplere gelsin bu araştırma…