KEFİR ANTİ-ENFLAMATUAR BİR İLAÇ OLABİLİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Negev Ben-Gurion Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, kefirde Kovid-19’ da görülen sitokin fırtınası dâhil çeşitli enflamatuar durumları tedavi etmede etkili olan moleküller olduğu iddia edildi (1, 2).

Araştırma hakemli tıp dergisi Microbiome’ de yayınlandı (3).

Araştırmada, sütle fermente edilmiş mikroorganizma karışımının mikrobiyomu belirlendi ve “Kluyveromyces marxianus” mantarının baskınlığı tespit edildi.

Ayrıca mantarlar tarafından salgılanan ve bakteriyel iletişimi ve virülansı engelleyen yeni bir metabolit olan “triptohol asetat” tanımlandı.

Bu molekülün, koleraya sebep olan ve önde gelen bir bağırsak patojeni olan Vibrio cholerae’ nın virülansını önemli ölçüde azaltabildiği gösterildi.

Antibakteriyel etki, antibiyotiğe dirençli bakterilere karşı umut verici bir yaklaşım olan bakteri hücreleri arasındaki iletişimi bozmaya dayanıyordu.

Moleküller, Kovid-19 hastalarında ana ölüm sebeplerinden biri olan aşırı bağışıklık “sitokin fırtınası” olan fareleri etkili bir şekilde iyileştirdi.

Moleküller sadece sitokin fırtınasını ortadan kaldırmakla kalmadı, aynı zamanda bağışıklık sistemine dengeyi de geri kazandırdı.

Günümüzdeki kronik hastalık salgının sebebi işlenmiş gıdalardır

Günümüzde bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların adeta bir salgına sebep olmasının sebeplerinin en önemlisi, beslenmemizin bozulmasıdır.

Binlerce senedir yiyip içtiğimiz hakiki gıdaların yerini giderek “işlenmiş” ve özellikle de “aşırı işlenmiş” yiyecek ve içecekler almaktadır.

Yoğurt, kefir, ayran, sirke, turşu, şalgam suyu, tarhana, sucuk, pastırma gibi mayalı gıdalar soframızdan bilinçli olarak uzaklaştırılmaktadır.

Uyumayalım!

Gelelim neticeye

BİR: Bu araştırma mayalı gıdaların sağlıklı yaşamada ve hastalıklardan korunmada ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

İKİ: Probiyotiklerin enflamasyonla ilgili hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde elbette önemli rolleri vardır ama sadece bu araştırmaya dayanarak mayalı gıdaların Kovid-19′ daki sitokin fırtınasını tedavi ettiğini söylemek doğru olmaz.

ÜÇ: Mayaları gıdalar sofranızdan eksik olmasın, adam gibi beslenin.

DÖRT: Bilim dünyasının hakiki gıdaların ehemmiyetini görmesinden ve araştırmalar yapmasından çok mutluyum.

BEŞ: İsrail’ li araştırmacılara “kelle-paça çorbasına” da bir el atmalarını teklif ediyorum.

Kaynaklar:

1. https://www.jpost.com/health-science/could-a-cup-of-yogurt-cure-your-case-of-covid-19-664976

2. https://www.eurekalert.org/news-releases/783974

3. https://microbiomejournal.biomedcentral.com/articles/10.1186/s40168-021-01027-8

4. https://www.indyturk.com/node/344941/sa%C4%9Flik/i%CC%87srailli-ara%C5%9Ft%C4%B1rmac%C4%B1lar-kefir-kovid-19-tedavisinde-kullan%C4%B1labilir

Kefir Nedir, Faydaları Nelerdir, Nasıl Üretilir

***

İndependent Türkçe‘ nin “İsrailli araştırmacılar: Kefir, Kovid-19 tedavisinde kullanılabilir” başlıklı haberi (4):

İsrail’deki Necef Ben-Gurion Üniversitesi’nden araştırmacılar, kefirdeki bazı moleküllerin, Kovid-19’un neden olduğu bir koplikasyonun tedavisinde kullanılabileceğini öne sürdü.

Söz konusu komplikasyon, son derece tehlikeli “sitokin fırtınası” diye biliniyor. Sitokin fırtınası, bağışıklık sisteminin kendi kendine saldırmaya başlamasıyla meydana geliyor ve Kovid nedeniyle hayatını kaybedenlerin ölüm nedenlerinin başında geliyor.

Hakemli bilimsel dergi Microbiome’da yayımlanan araştırmanın yazarlarından Prof. Dr. Raz Jelinek, “Sitokinler, vücudun virüsler gibi işgalcilerle savaşmasına yardımcı olmak için tasarlanmış bağışıklık molekülleridir” diye konuştu:

Ancak belirli durumlarda vücut aşırı hızlanır ve çok fazla sitokin salgılar. O kadar çoktur ki sizi öldürür. Kovid’de de olan budur Bilim insanları nedenini tam olarak bilmiyor.

The Jerusalem Post’a konuşan Jelinek’e göre doktora öğrencisi Orit Malka, koronavirüs salgınından birkaç yıl önce yoğurdun tedavi edici bir etkisi olduğunu fark etti ve Jelinek’in laboratuvarında çalışmaya başladı.

Böylece iki bilim insanı, yoğurttaki antibakteriyel ve antienflamatuvar özelliklere sahip molekülleri belirledi.

“Yoğurtta antienflamatuvar özelliklere sahip moleküller bulmuştuk, bunu biliyorduk” diyen Jelinek, şöyle devam etti: 

Kovid başladığında, bu moleküllerin sitokin fırtınasına karşı etkili olup olmayacağını görmeye karar verdik.

Böylece Jelinek ve Malka, tasarladıkları deneyde farelerde sitokin fırtınasını tetikledi ve neler olup bittiğini izledi.

Sitokin fırtınasına maruz kalan ve söz konusu moleküllerle tedavi edilen fareler tamamen iyileşmişti. Moleküller sitokin fırtınasını ortadan kaldırmakla da kalmamış, aynı zamanda bağışıklık sisteminde denge sağlamıştı.

Teknolojiyi geliştirmek ve ticarileştirmek için bir şirket kuran araştırmacılar şimdi diğer hastalıklarda ortaya çıkan sitokin fırtınalarına dair klinik deneyler yapmayı hedefliyor.

Bunun yanı sıra profesör, Malka’yla birlikte kefirle başka deneyler de yaptıklarını ve bu moleküllerin hastalık yapan bakterilerle savaşma potansiyeline sahip olduğunu düşündüklerini aktardı.

Araştırmacılara göre moleküller, örneğin kolera etken maddesinin hastalığa neden olma yeteneğini (virülans) önemli ölçüde azaltabildiğini de gösterdi. Zira bakteri hücreleri arasındaki iletişimi bozabiliyorlardı.

Jelinek bunu şöyle açıkladı:

Bu, insandaki hastalık yapıcı bakterilerin virülansının, yoğurt veya kefir gibi probiyotik süt ürünlerindeki moleküllerle azaltılabileceğinin ilk göstergesi.

Öte yandan, Jelinek ve Malka’nın araştırması, yoğurdun Kovid-19’a etkisinin incelendiği ilk çalışma değil.

Temmuz 2020’de Fransa’daki 25 kişilik bir araştırma ekibi, Kovid kaynaklı ölüm oranlarının düşük olduğu ülkelerde halkın, fermente gıdaları bolca tükettiğini ortaya koymuştu.

Ekip Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye gibi yoğun miktarda yoğurt veya kefir tüketen ülkelerde ölüm oranlarının düşük olduğunu ifade etmişti.

Siz de yorumunuzu paylaşın: