TÜM ZAMANLARIN EN BÜYÜK ÜSTÜNÜ ÖRTME OLAYI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Daha salgının ilk günlerinden beri bu pandeminin virüsün tabii evrimi neticesi değil bilerek veya bilmeyerek laboratuvardan sızmış olmasının çok daha muhtemel olduğunu düşünüyorum.

29 Mart 2020′ de “Çin bu salgının altından kalkamaz” başlıklı makalemde bu düşüncemi dile getirdim ve sonraki aylarda da bu virüsün yarasa çorbasından bulaşmadığını gösteren sayısız delil elde edildi.

Bir takım anlı şanlı, kimi Harvard’ lı bilim adamları Nature’ deki bir makaleyi kaynak göstererek virüsün kesinlikle tabii evrim sonucu ortaya çıktığını, aksini iddia edenlerin şarlatan olduğunu iddia ettiler.

Virüsün laboratuvar kaynaklı olduğu hakkındaki yazılarım yüzünden sosyal medya hesaplarıma kısıtlama getirildi.  

Şimdi geldiğimiz yeri görüyorsunuz.

Kaynak: https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/03/29/yazilar/tip-yazilari/corona-virus/cin-bu-salginin-altindan-kalkamaz/

***

Anadolu Ajansı‘ nın haberi:

ABD’de Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, yayımladığı ek raporda, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) Çin’de ilk vakaların görüldüğü Vuhan kentindeki Viroloji Enstitüsü Laboratuvarında geliştirildiği ve salgının buradaki çalışmalardan kaynaklandığına dair kanıtların bulunduğu ileri sürüldü.

Komitenin Cumhuriyetçi üyesi Michael McCaul öncülüğünde hazırlanan raporda, enstitüde görev yapan araştırmacılarının yakın geçmişte yayımladıkları bilimsel çalışmaların, kurumda virüslerin genetik müdahaleyle değiştirilmesine yönelik çalışmalar yürütüldüğünü kanıtladığı, araştırmacıların 2016 gibi erken bir tarihte bu müdahaleleri iz bırakmadan yapabilecek kabiliyete sahip oldukları iddia edildi.

Enstitüde virüslere işlev kazandırma çalışmaları yapılıyordu

Enstitüde virüslere “işlev kazandırma” adı verilen genetik müdahaleler yapıldığını ve bunun yetersiz güvenlik koşullarında yürütüldüğünü ileri süren Temsilciler Meclisi üyesi McCaul, rapora ilişkin açıklamasında şunları ifade etti:

“Kovid-19’un kökenlerini soruşturma sürecinde artık virüsün kökeninin gıda ürünleri pazarı olduğu tezini tamamen terk etmenin vakti geldi. Bu rapor, tüm yolların Vuhan Viroloji Enstitüsüne çıktığına dair çok sayıda kanıt ortaya koyuyor. Enstitüde virüslere işlev kazandırma çalışmalarının yapıldığını biliyoruz. Bunların güvenli olmayan koşullarda yapıldığını biliyoruz. Çin’i Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Başkanı’nın ve Vuhan Viroloji Enstitüsünün BSL-4 Laboratuvarı Direktörü’nün 2019 yazında laboratuvarlardaki güvenlik konusunda endişelerini dile getirdiklerini de biliyoruz.”

Virüsün 2019’da Ağustos sonu veya Eylül başlarında laboratuvarlardan sızdığını tahmin ettiklerini dile getiren McCaul, “Çin Komünist Partisi yetkilileri ve enstitüdeki araştırmacılar ne olduğunu fark ettiklerinde telaş içinde sızıntının üzerini örtmeye çalıştılar. Enstitünün veri tabanını bir gece yarısı (12 Eylül 2019) internetten kaldırdılar ve güvenliğin artırılması için 1 milyon dolardan fazla ödenek talep ettiler ancak üzerini örtmek için artık çok geçti. Virüs bir mega şehir olan Vuhan’da yayılmaya başlamıştı bile.” ifadelerini kullandı.

Vuhan’daki Dünya Askeri Olimpiyat oyunları, ilk “süper bulaştırıcı” etkinlik oldu

Uydu görüntülerinin bir ay içinde enstitüsü çevresindeki hastanelerde Kovid-19 semptomlarına benzer şikayetlerle başvuran hastaların sayısındaki artışı açıkça gösterdiğine dikkati çeken McCaul, “Aynı zamanda o tarihlerde Vuhan’da düzenlenen Dünya Askeri Olimpiyat Oyunları’na katılan sporcularda da Kovid-19’a benzer hastalık belirtileri görüldü. Sporculardan bazıları hastalığı ülkelerine taşıdılar, oyunlar dünyadaki ilk süper bulaştırıcı etkinlik oldu. Bu da neden oyunlara katılan ülkelerde Kasım 2019 gibi erken tarihte vakaların görüldüğünü açıklıyor.” şeklinde konuştu.

Virüslere iz bırakmadan genetik müdahalede bulunmak mümkün

Bilim insanlarının, bir yıldan uzun zamandır Amerikan halkına virüsleri iz bırakmadan değiştirmenin mümkün olmadığını anlattığını oysa bu teknolojinin salgının başlamasından 14 yıl önce mevcut olduğunu belirten McCaul, “Enstitü araştırmacıları da 2016 gibi bir tarihte koronavirüsleri iz bırakmadan başarıyla genetik olarak değiştirebiliyorlardı. Dolayısıyla virüsün laboratuvardan sızmadan önce genetik olarak değiştirilmiş olabileceği fikrini göz ardı etmek artık yerinde değil.” değerlendirmesinde bulundu.

DSÖ heyetindeki Daszak ifade vermeli

Kovid-19’un kökenlerini araştırmak üzere Vuhan’a giden Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) heyetinden İngiliz uzman Peter Daszak’ın enstitü ile yakın bağları bulunduğu ve genetik araştırmaları gizlemek üzere Çinli yetkililerle iş birliği yaptığı iddialarına işaret eden McCaul, “ABD hükümeti elindeki tüm imkanları kullanarak bu virüsün kökenine dair hakikati ortaya çıkarmak mecburiyetindedir. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Peter Daszak’ı ifadeye çağırmalı, tutarsız ve hatta bazı durumlarda bilinçli olarak hatalı açıklamaları neden yaptığı sorulmalıdır.” dedi.

Daszak’ın enstitü ile yakın bağlarını gizlemeye çalıştığı ve bilim camiasında virüsün laboratuvardan kaynaklanıp kaynaklanmadığının soruşturulması gerektiğini savunanları “komplo teorilerini teşvik etmekle” suçladığına dikkat çekilen raporda ayrıca Vuhan Viroloji Enstitüsü Yeni Ortaya Çıkan Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi Direktörü Şı Cıngli’nin de olayın üstünü örtme çabalarına katkı sağladığı savunuldu.

Raporda, Şı’nın enstitüdeki işlev kazandırma çalışmaları, Çin Halk Kurtuluş Ordusundan görevlilerin varlığı, virüsün DNA diziliminin ne zaman yapıldığı, güvenlik protokolleri ve virüs veri tabanının 12 Eylül 2019 gecesi neden internetten kaldırıldığı konularında bilerek yalan söylediğinin anlaşıldığı ileri sürüldü.

Tüm zamanların en büyük üstünü örtme olayı

Kongrenin sızıntıyı gizleyen bilim insanları ile Çin Komünist Partisi yetkililerine yaptırım uygulamak için yasa çıkarması gerektiğini dile getiren McCaul, “Bu, tüm zamanların en büyük üstünü örtme olayıdır ve dünya çapında 4 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştur. Sorumlular hesap vermelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

DSÖ heyeti Vuhan’da incelemeler yapmıştı

Salgının başlarında virüsün kökenine ilişkin soruşturma talebini reddeden Çin, uluslararası baskıların artmasıyla DSÖ heyetinin Vuhan’da incelemeler yapmasına izin vermişti.

DSÖ, ilk vakaların ortaya çıktığı Çin’in Vuhan kentine, uluslararası bilim insanlarından oluşan heyet göndermişti.

İnceleme sürecinde bazı heyet üyeleri, Çinli yetkililerin salgının başındaki ilk vakalarla ilgili hazırladıkları özetleri ve veri analizlerini kendilerine verdiğini ancak ham bilgileri paylaşmayı reddettiğini açıklamıştı.

Heyet, 29 Ocak’ta başladığı saha çalışmalarında, ilk vakaların görüldüğü Vuhan Deniz Ürünleri Gıda Pazarı’nın yanı sıra virüsün kaza sonucu dışarı çıktığı iddialarına konu olan Vuhan Viroloji Enstitüsünde de incelemeler yapmıştı.

2002-2003 yıllarındaki Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS) salgınının ardından, yarasa koronavirüslerinin genetik bilgilerinin olduğu bir arşiv oluşturmak amacıyla kurulan enstitü, Kovid-19’un buradaki laboratuvarda yapay üretildiği ve yanlışlıkla dışarı çıktığı iddialarının odağında yer almıştı.

Çinli yetkililer, söz konusu iddiaları reddetmiş, Kovid-19’un başka bir ülkede ortaya çıktığı ve ithal dondurulmuş deniz ürünleriyle ülkeye geldiğine dair kanıtlanmayan, karşı iddialar ortaya atmıştı.

Kovid-19 ilk kez Vuhan’daki gıda pazarında görülmüştü

Dünya, Kovid-19 salgınından ilk kez, Çin’in 31 Aralık 2019’da Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde “kaynağı bilinmeyen gizemli solunum yolu hastalığının” ortaya çıktığını DSÖ’ye bildirmesiyle haberdar olmuştu.

Hastalık, ilk kez Vuhan’da deniz ürünleri gıda pazarını ziyaret eden kişilerde görülmüş, sebebi anlaşılamayan “solunum rahatsızlığı” şikayetiyle 17 Kasım’da ilk hasta hastaneye başvurmuştu.

Akciğer iltihaplanmasına yol açan hastalığa, yarasalarda bulunan bir beta koronavirüsün mutasyona uğramış hali olduğu tahmin edilen, daha önce bilinmeyen türdeki bir koronavirüsün sebep olduğu anlaşılmıştı.

Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-temsilciler-meclisi-raporunda-kovid-19un-vuhan-viroloji-enstitusunden-ciktigi-iddia-edildi/2322842

ABD Temsilciler Meclisi raporunda Kovid-19'un Vuhan Viroloji Enstitüsünden çıktığı iddia edildi

***

EK 1 (8.8.2021): ÖZCAN YÜCEL “Avrupa Birliği ve ABD’de toplamda 800 milyon insan yaşıyor. Dünyanın en çok aşı yapan milletleri burada. En az 800 milyon doz aşı yapıldı. Yani çift dozda %50’yi geçtiler. Peki vakalar neden hızla artıyor? Soruyorum o zaman! Aşılarınız ne zaman işe yarayacak?

ResimResim

Kaynak: https://twitter.com/drozcanyucel/status/1424109895289294849?s=20

***

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Hüseyin Nihal Atsız dedi ki:

    AŞI OLMAYACAĞIZ

    A. Dilipak’ın yazısı;

    Türkiye’de ilk aşılama 2021 Ocak ayında başladı. Sinovac ile başladık, Sputnik’le sürdürdük, Biontech ile devam ediyoruz.
    İlk günden beri itirazımız vardı. Mikrop izole edilmedi. Grip için aşı olmaz. Mikrop izole edilmeden aşı da olmaz ilaç da. Tanı kiti de olmaz. Nerden geldiği, nasıl yayıldığı bilinmeyen, hızlı bir şekilde mutasyona uğrayan ve sürekli yeni varyantlarından söz edilen bir “mikrob”a karşı zaten aşı ile mücadele edemezsiniz. Çünkü o “mikrop” dediğiniz şey o aşıdan daha hızlı hareket eder.
    Aslında o klasik bir “mikrob” değil. O bir “biyolojik ajan”! Biz bunu; siz bu işin adını bile duymadığınız zamanlarda konuşup yazarken, bize “komplocu” diyordunuz!
    Ne Global Reset’den söz ediyorsunuz, ne Neuralink’ten, ne Klonoid’den, ne 5G’den, ne Starlink’ten.. Bilmiyor musunuz, işinize mi gelmiyor. Global Health Pass.’a da “komplo” diyordunuz, Performans Pass.’a da. Chip takacaklar dediğimizde de, “komplo” deyip çıkıyordunuz işin içinden.
    Mutasyon sırası “insan”a geldi. Zaten “Neuralink”ten sonra, insan, hayvan, bilgisayar ne fark eder ki, bu üçü de sadece bir nesne. Beyninize kayıt da yapılabiliyor, silinebiliyor da. Cinsiyetiniz bile bir “toplumsal bir değer ve bireysel bir tercih sorunu” artık. “Biyolojik insan” türünün son örnekleri olabilirsiniz. Siz resmen “din, ahlak, gelenekten bağımsız” bir BİREY’siniz artık. Siz bir GENDER’siniz, açın bakın kimlik kartınıza, pasaportunuza!
    CoVID’i gözünüze çok yaklaştırınca arkasında kocaman bir dünyayı kaybediyorsunuz. Çünkü siyaseti, bilimi, diyaneti kendi yalanlarına şahid gösteriyorlar. “Ah, küçük hokkabazlık, Sefil aynalı dolap; Bir şapka, bir eldiven, Bir maymun ve inkılap”.. Meğer asıl büyük inkılap buymuş, bilemedik. Biz 1920 model bir inkılapla uğraşırken, 2020 model bir inkılapla vurulduk, hem de tam kalbimizden, beynimizden ve midemizden, tüm dünyada, tüm insanlıkla birlikte, hem de kim tarafından nasıl vurulduğumuzu bilmeden, kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşarken!
    İstanbul sözleşmesi ve CoVID süreci birbirine çok benziyor. Tek Parti dönemi devrim yasaları da. Dün tercüme yasalar, tercüme hataları ile gerekçesiz olarak meclise sevk edilip müzakeresiz bir şekilde oy birliği ile kabul ediliyordu. Bugün de durum pek farklı değil. Bugün de imzalanan metin, meclisten geçen metin, Resmi Gazete’de yayınlanan metin farklı olabiliyor. Anlayacağız “Şark cephesinde yeni bir durum yok” “Batıya kalkan tren”, 70 yıldır Ankara garında bekliyor, hurdaya dönmüş vaziyette! Çağdaşlık yolunda 6 ay bir güz gittik bir arpa boyu bile yol almadan “yeni normal dönem”e geldik. Bakın daha şimdiden Çin’den yeni bir kuş gribi “Müjdesi” geldi.
    Şimdi varyant üzerine varyant haberleri geliyor.
    4 işlemden ibaret bir soru: 5 yılda tamamlanacak bir aşıyı 6 ayda tamamladık diyorsunuz. Tamam. 6 ayda da bunun milyonlarca seri üretimini yaptınız. 3 ay bunu satın alan ülkeler resmi kabul ve dağıtımı için zaman kaybediyor. 2 ayda da aşılamayı yaparsınız 6+6+3+2=17 ay. Yani yaklaşık 1,5 yıl geçti. Size yola çıktığınızdan itibaren, yani sizin ilk “izole ettik” dediğiniz mikrobun bulaşından bu kadar zaman sonra bu aşıyı yapıyorsunuz. Ama bu arada bu mikrop 17 kez mutasyona uğramış ve 7 varyant gerçekleşmiş. Yani sizin aşısını ürettiğiniz mikrop yok artık, o kendini dönüştürmüş. Siz yeni aşıya başlıyorsunuz, sonuç yine aynı. Zaten bu aşılar 6 ayda etkisini kaybediyor. Zaten bu geni ile oynanmış, biyolojik bir ajana dönüştürülmüş bir grip. Siz aslında SARS, MERS, Kuş, Domuz gribine de aşı bulamamıştınız daha. Covid’in aşısını nasıl buldunuz? Almanya mRNA diyor, Ruslar Sputnik, Çin Sinovac diyor. Biz yerli ve millisini yapıyoruz. Aslında varolan aşı üretim merkezini bile işletememiştik, daha sonra aşı fabrikası kuracağız diye arazi tahsisi yapılmıştı, teşvikler verilmişti ve bir şey olmamıştı. Şimdi bir anda her şey yoluna giriverdi, “az zamanda çok işler başarıldı”(!). Tekirdağ, Ankara, Antalya, Kayseri, Çorum, herkes aşı üretmeyi başardı! Sahi bu arada Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün sesi neden hiç çıkmıyor? Oysa bunlar bu işler başlamadan her hafta kapsamlı, karşılaştırmalı yaygın hastalık raporlarını analiz ederek yayınlıyorlardı. Gerçekten bu hikayeye inanıyor musunuz?
    Şimdi bize şuraya buraya almayacaklarmış. Çalışanlara aşı zorunluluğu getireceklermiş, ekmek bile vermeyeceklermiş. Birileri av hayvanı gibi, olmayanları uzaktan aşılama hayalleri kuruyor maalesef ülkemizde.
    Hâlâ maske dayatması bir şekilde inatla sürdürülüyor. Ve ben resmi istatistik verilerin doğruluğundan ciddi anlamda kuşkuluyum. Aşıların muhtevasından, etkileri ve yan etkilerinden kuşkuluyum. Bunun bu şartlarda yerlisine de yabancısına da güvenmiyorum.
    Bu beladan korunmak için yapılan alternatif tekliflerin görmezden gelinmesine, yabancılardan gelince acil kullanım onayını devreye sokanların, bir de kullanmayı zorunlu tuttukları bir ilacın riskleri karşısında sorumluluk kabul etmediklerine dair beyanı imzalatmalarına rağmen, aşının muhtevasını inceletmek için talep edenlere vermemelerini anlamak mümkün değil. Ama aynı anlayış ve kolaylığı, diğer yerli saygın bilim adamlarına, geleneksel tıb uzmanlarına göstermemelerinin de bir mantığı yok.
    İsteyen olsun ve sonucuna katlansın. Ben olmuyorum ve sonucunu da kabul ediyorum. Gölge etmeyin başka istediğim de yok. Pedofili Bill Gates, Satanist Elon Musk’ın, DSÖ’nün, FDA’nın, Global Reset’çilerin, TransHumanizm senaryosunun gönüllü kobayı olmayı reddediyorum. Onların yolu onlara, benim yolum bana!
    Dilerim aşı konusunda yönetim daha fazla inatlaşmaz. Bu olayın toplumsal olaylara sebeb olmasından endişe ederim.

Siz de yorumunuzu paylaşın: