COVİD CİNAYETLERİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Orhan Bursalı‘ nın yazısı:

Binlerce vakadan biri…  

Arkadaşım yakınlarda babasını kaybetti. 

Babası kardeşinin yanında kalıyordu. 80 civarında ama hareket yeteneği iyi, merakı çok, okuryazar, arkadaşım sık sık arar ve fikir sorardı.

Aşı olmamıştı. Tereddütteydi.

Arkadaşım neredeyse gün aşırı babasına aşı olması gerektiğini söylüyordu. 

En son, “Tamam oğlum, doktorumla kesin konuşacağım, ona göre davranacağım” dedi.

Doktoruyla konuştu, aşı olmak istediğini söyledi. Doktoru hangi aşıyı olmak istediğini sordu. 

Senin olduğun aşıdan” dedi.

İşe bakın ki, doktoru da aşı olmamıştı!

***

Aslında aşı tereddüdünde yanında yaşadığı diğer çocuğu etkili olmuştu.

Çünkü Covid’e inanmıyordu, aşıyı da Big Pharma’nın para kazanmak için uydurduğuna ve dünyayı köle olarak kullandıklarına inanıyordu.

Aşı olurlarsa insanlıktan çıkacaklar ve kim bilir neye benzeyeceklerdi!

Evde komplo masallarıyla babasının kafasını ütüleyip duruyordu.

Aslı astarı olmayan, uydurulmuş onlarca masal..

On binlerce evde yaşandığı gibi.

Adeta bu masalları, Azrail kılığına girmiş Covid virüsü uyduruyordu.

Kanarsan ve kendini son derece korumazsan, Rus ruleti oynamaya başlıyordun.

Tetiği çekiyordun, mermi ya denk geliyor ya gelmiyordu.

***

Fakat gelin görün ki yanında yaşadığı çocuğu Covid kaptı… 

Evde babasına bulaştırdı. Kendisi ağır hastalanmadan Covid’i atlatırken, baba iki ay hastanede ölümle yaşam arasındaki ince çizgide durdu.

Sonunda savaşı kaybetti, doktorların ellerinden kaydı gitti.

Henüz daha yaşanacak bir hayat bitmişti.

***

Arkadaşımı uzun zaman sonra geçenlerde gördüm, nasılsın diye sordum, dedi ki: “Kendimi yeni toparlayabiliyorum, ama hâlâ elim sık sık telefona gidiyor, ‘Baba şu işi nasıl yapıyordun?’ veya ‘Baba şöyle düşünüyorum, doğru mu, sen ne dersin’ demek için tuşlarken yakalıyorum kendimi...” 

“Ne oldu babana” diye sorunca, “Ah demek söylememişim, haberin yok” diyerek olayı anlattı.

Her gün aramızdan ayrılan yüzlerce insan arasından biriydi demek. Onların ismi yoktu, günde kaybettiğimiz ortalama 250’den biriydi.

***

– Kardeşin ne diyor diye sordum. Bir cinayet işlendi o evde, farkında mı?

– Öyle bakmıyor, hatta başsağlığı için kendini arayan bir arkadaşıma, Dünya Sağlık Örgütü’nün ne kötü bir kurum olduğunu söylemiş. Fikrinde bir değişiklik yok. Hatta soruşturuyor, acaba bir hastalığı vardı da ondan mi gitti diye!!!

– Kendi vicdanını rahatlatmak, kendini koruma refleksi… Kabul etse cinayet işledim diyecek, bu olguyla yaşamayı göze alamadığı için saplantısını sürdürüyor. Böyle binlerce ölüm yaşanıyor evlerde, Covid’e ve aşıya inanmayan kör inançlılar kaptıkları virüsü ailelerine ve çevrelerine yayıyorlar. Şüphesiz bizler de aşı olmamıza rağmen dikkat etmezsek virüsü yayabiliyoruz. Ama hiç olmazsa birlikte olduklarımız arasında aşısız kimse yok..

– Ve kimsenin de kafasına girmiyoruz, virüs yok, aşı uydurma, olursan kuyruk çıkar, kısır olursun, çocukların hastalıklı doğar gibi yalan düşüncelerle insanların virüs karşısında korumasız kalmasına katkımız olmuyor.

***

Dava aç dedim” son sözüm olarak, cinayetten! Kendisinin inanmama özgürlüğü olsa bile, dünyanın – bilimin kabul ettiği bir gerçeği yok sayarak, babasına bulaştırmayı göze aldığı ve sonunda ölümüne yol açacak olayı başlattığı için. Kendi iradesini babasına dayattığı ve onun kendini korumasına olanak vermediği için. Örnek olur. 

Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orhan-bursali/covid-cinayetleri-1869214

 

Siz de yorumunuzu paylaşın: