OMİKRON VARYANTI AŞILARDAN KAÇIYOR MU?
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Medimagazin’ in haberi:
Türk Klinik Mikrobiyoloji Ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), yaptığı açıklama ile Omicron varyantı hakkında güncel verileri paylaştı.
SARS-CoV-2 Omicron Varyantının başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede yayılmaya devam ettiğini, bazı ülkelerde toplum içinde de yayılmaya başladığını ifade eden KLİMİK, kısa süre önce Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (ECDC)‘nin omikron varyantının birkaç ay içerisinde vakaların yüzde 50’sinden sorumlu hale gelebileceği tahmininde bulunduğunu, Omicron varyantının bulaştırıcılığı, yaptığı hastalığın seyri, salgına ve tanı testlerine etkisi ve aşıyla ve hastalığı geçirerek edinilmiş bağışıklıktan kaçma potansiyeli konusunda var olan bilgilerini şu sözlerle özetledi:
“Omikron varyantının klinik seyri, bulaşıcılığı ve bağışıklıktan kaçabilme yeteneği konularındaki bilgiler hala kısıtlı ve kesin bir yargıda bulunmak için yeterli olmaktan uzak olmakla birlikte aşağıdaki grafiklerden de anlaşılacağı üzere:
- Güney Afrika’da vaka sayıları çok hızlı bir artış eğilimini sürdürmekte, ancak klinik seyrinin deltaya kıyasla daha hafif olabileceğine dair ilk izlenimleri destekleyen veriler gelmeye devam etmektedir.
- Şu ana kadar yoğun bakım ve solunum desteği gereksiniminin deltaya kıyasla daha düşük seyrettiği görülmektedir.
- Diğer ülkelerdeki omikron varyantına bağlı vakalara ilişkin gözlemler de aynı doğrultudadır.”
“Varyantın nerde ortaya çıktığına dair henüz bilimsel kanıt yok”
Omikron varyantının tutunma proteininde bazı amino asit ilavelerinin soğuk algınlığına yol açan koronavirus 229E ile rekombinasyonun bir sonucu olabileceği dile getiren KLİMİK, “Buna dayanarak da varyantın hastalandırıcılık özelliklerinin zayıflayarak sıradan bir soğuk algınlığı virusuna doğru evrildiğine ilişkin spekülasyonlar gündemde yer tutmakla birlikte, iki virus arasında bir rekombinasyonu destekleyen bilimsel kanıtlar bulunmamaktadır. Varyantın hangi ülkede ortaya çıktığı ve evrimleşme sürecinin nasıl gerçekleştiğine dair görüşler tahminlere dayalı olup, bilimsel kanıtları henüz yoktur.”
“Saptandığı tüm ülkelerde varyantın genom analizleri yoğun bir şekilde yürütülmekte ve veriler hızla birikmektedir. Nitekim 1.1.529 olarak tanımlanan omikron varyantı genetik farklılıklarına dayanılarak coğrafi yayılımını izlemeyi kolaylaştırma amacı ile BA.1 ve BA.2 olmak üzere iki altsoya ayrıldı (https://www.pango.network/). Dikkat çeken nokta omikronun hızlı bir şekilde ön taramasına dayanak oluşturan S proteininde 69/70. pozisyonlardaki delesyonların BA.2’de bulunmamasıdır. Bunun için S genindeki delesyonlarla hızlı taramanın yanı sıra genomik izleme çalışmalarına da ağırlık verilmesi omikronun yaygınlığının daha sağlıklı olarak belirlenebilmesi için önem kazanmış durumdadır.”
“Omikrona karşı nötralizasyon kapasitesi 40 kat azaldı”
7-8 Aralık tarihleri arasında Omikron varyantının bağışıklıktan kaçma yeteneğine yönelik üç çalışmanın ön sonuçlarının internet üzerinden peş peşe paylaşıldığını ifade eden KLİMİK, sonuçları şu sözlerle paylaştı:
- Güney Afrika Sağlık Araştırmaları Enstitüsü (AHRI)’den Alex Sigal ve ekibinin gerçek virus kullanarak kısıtlı sayıda serum örneği üzerinde gerçekleştirdikleri birinci çalışmada, iki doz BioNTech (BTN162b2) aşısı sonrası sağlanan antikorların omikrona karşı nötralizasyon kapasitesi orijinal kökene kıyasla 40 kat azalmış bulunurken; doğal infeksiyon sonrası aşılanmış kişilerde ise bu düşüşün daha az olduğu saptanmıştır.
- İsveç Karolinska Enstitüsü ve Güney Afrika Cape Town Üniversitesi’nden araştırmacıların ortaklaşa yaptığı 2. çalışmadaysa, Dünya Sağlık Örgütü’nün referans serumunun omikrona karşı aktivitesi yine 40 kat azalmış olarak bulunmuştur. Kan donörleri ve daha önce COVID-19 geçirmiş ve aşılanmış sağlık çalışanlarının serum örneklerinin çoğu omikron varyantına karşı aktivitesini korumakla birlikte omikronu nötrleme kapasitelerinin sırası ile 7 ve 5 kat azalmış olduğu sonucu elde edilmiştir. Ancak bu sonuçların ön sonuçlar olduğu ve doğrulanacağı belirtilmektedir. Ayrıca bu çalışmada gerçek virus yerine psödovirus kullanılmıştır. Gerçek virusla yaptıkları denemelerde belirgin düşüşler gözledikleri de araştırmacılar tarafından belirtilmiştir.
- Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde Tıbbi Viroloji Enstitüsü Başkanı Sandra Ciesek ve ekibinin yaptığı 3.çalışmanın ön sonuçları Profesör Ciesek’in twitter hesabından paylaşılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları da ilk çalışma ile örtüşmekte olup iki doz BioNTech veya Moderna aşısı yapılmış kişilerde nötrleme kapasitesinin sıfırlandığını, BioNTech hatırlatma dozu yapılmış olanların %25’inde nötrleyici antikorların var olduğunu göstermektedir. Rutin olarak önerilen 2 dozluk birincil aşılama şemalarından sonraki düşüş bu çalışmada da 37 kat olarak saptanmıştır.
“Üçüncü dozların korunma açısından önemli”
Özetlenen her üç çalışmanın da özellikle 2 doz aşılama sonrası elde edilen antikor yanıtlarının omikron varyantına karşı etkili olamayabileceğini, geçirilmiş infeksiyon+aşılama ya da 3. doz uygulamaları ile elde edilen antikorların omikrona karşı aktivitelerini bir ölçüye kadar koruduklarını gösterdiğini ifade eden KLİMİK, “Bu veriler, primer aşılamanın omikrona bağlı özellikle ağır hastalık ve ölüm riskini azaltmada da yetersiz olacağı anlamına gelmemektedir. Bu konuda kesin bir yargıya varabilmek için ek çalışmalar gereklidir. Üçüncü dozların korunma açısından önemli olduğu görüşü genel olarak paylaşılmakla birlikte bu konuda da daha fazla verinin ortaya çıkmasına gereksinim vardır.”
“Özellikle Güney Afrika’da daha önceki dalgalarda vaka sayılarının çok yüksek olmasından dolayı toplumun üçte ikisinin doğal infeksiyon sonucu antikor geliştirdikleri düşünülmektedir. Deltaya karşı 6 kata kadar daha bulaşıcı olduğu hesaplanan omikronun bağışıklığı yüksek bir toplumdaki yayılımının, bu üç çalışma ile de bir ölçüde desteklenmiş olan antikorlardan kaçma yeteneğiyle kolaylaştığı söylenebilir. Aynı zamanda, bu yeni varyantın infekte edebildiği kişilerde önceden var olan bağışıklığın, hastalığın daha hafif geçmesine de katkı sağlayabileceği düşünülebilir.” dedi.
***
EK 1 (9.12.2021): Dünya çapında 5.2 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan corona virüsünün en çok mutasyona uğramış türü olan Omicron varyantıyla ilgili dikkat çekici bir araştırma yapıldı. Japonya’nın saygın kurumlarından Kyoto Üniversitesi’nde görevli bilim insanları, Güney Afrika’daki Guateng bölgesinden paylaşılan gen dizilimlerini ve hastalığı analiz etti. Araştırmayı yürüten Profesör Hiroshi Nishiura, Omicron varyantının, Delta varyantından çok daha bulaşıcı olduğunu duyurdu.
Japonya Sağlık Bakanlığı’na danışmanlık da yapan Nishiura, Omicron varyantının şu an Dünya genelinde baskın virüs olan Delta varyantından 4.2 kat daha fazla bulaşıcı olduğunu duyurdu. Araştırma sonuçlarını kamuoyu ile paylaşan bilim insanı, “Omicron varyantı daha çok insana bulaşıyor ve hem aşı hem de doğal yollarla oluşan bağışıklıktan daha çok kaçabiliyor” dedi.
Daha önce işe yarayan metodu denediler
Nishiura’nın araştırması henüz bilimsel bir hakemli dergide yayınlanmazken, araştırmada kullanılan yöntem daha önce de denenmiş ve başarılı olmuştu. Aynı metodu deneyen bilim insanları Temmuz ayında hazırladıkları araştırmada Tokyo Olimpiyatları öncesinde Delta varyantının ülkede baskın virüs olacağını tespit etmiş ve bu durum öngörüldüğü gibi gerçekleşmişti. Güney Afrika’da Omicron varyantının ortaya çıkmasından sonra günlük vakalar 20.000 seviyesine ulaşmıştı. Dün, Pfizer ile BioNTech’in yaptığı açıklamada üçüncü doz corona virüsü aşısının Omicron varyantına karşı koruma sağladığını açıklasa da Japonya’dan gelen bu haber uluslararası kamuoyunda endişe yarattı.
***
EK 2 (9.12.2021): Corona virüsün yeni varyantı hayatı bir kabusa mı çevirecek, yoksa salgının bitişi için bir başlangıç mı olacak? Dünya iki haftadır Güney Afrika’nın 24 Kasım’da Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirdiği yeni varyantı konuşuyor. Yeni varyant ne kadar hızlı yayılıyor, ne kadar ölümcül ve aşılara karşı ne kadar dayanıklı? Söz konusu varyantı ilk kez tespit eden Güney Afrikalı doktor Angelique Coetzee, NTV’den Deniz Kilislioğlu’nun sorularını yanıtladı.
Siz bu yeni varyantı ilk tepsit eden doktorsunuz. Bunu nasıl ayırt ettiniz? Bunun yeni bir varyant olduğunu nasıl tanımladınız? Hikayesini anlatabilir misiniz?
Çok ilginç bir hikaye. 18 Kasım’dı. O günün ilk hastasıydı. 29 yaşında genç bir adamdı, yorgun ve bitkindi, kas ağrıları vardı. Birkaç gün önce güneş altında uzun saatler çalıştığı için durumunun onunla ilgili olduğunu düşünüyordu. Çünkü Güney Afrika’da yaz ve biraz sıcak bir dönem geçiriyoruz. Bizim için farklı bir hastaydı, çünkü bu kadar genç hastalarımız olmuyordu. Ailesi de beraberindeydi. O bir güneş çarpması sanıyordu ama ben öyle düşünmedim. Muayene ettim, PCR testi yaptırdım ve pozitif çıktı. Üstelik PCR testi şüpheli geni gösteriyordu. Ailesi de pozitif çıktı. Dahası biz o gün uzun süredir görmediğimiz pozitif vakaları bir günde görmeye başladık. Dolayısıyla olağanüstü bir durum vardı. Delta’ya da benzemiyordu. Solunumla ilgili olarak bir farklılık vardı.
Bu bilgi belki gizli ve paylaşmak hasta haklarına aykırı olabilir ama bu ilk vakanın HIV virüsü taşıyan bir hasta olduğu bilgileri paylaşıldı mı? Doğru mu? Hasta HIV’lı miydi?
Hayır. Normal bir insandı. Bu bilgi, bu iddia nasıl ortaya çıktı hiç bilmiyorum. Normal, sağlıklı, 29 yaşında bir genç adamdı, hiçbir hastalığı yoktu. Hayır değildi.
Şu anda Güney Afrika’daki son veriler nelerdir? Omicron varyantıyla ilgili konuşuyorum. Vaka sayıları içindeki oranı nedir?
Çok iyi bir soru. Ancak sorun şu ki, biz Güney Afrika’da veriler açıklandığında toplam sayıyı öğrenebiliyoruz. Dün örneğin bu sayı 11 bin 500 civarındaydı. Bildiğimiz şu, bu vakaların çoğunluğu Omicron olmalı. Çünkü oransal olarak kendi hastanemizde gördüğümüz şey bu. Tabii Delta hala var. Delta gitmedi. Bu aşamada Güney Afrika Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü NICD’den beklentimiz bu vakaların kaçının Delta, kaçının Omicron varyantı olduğunu açıklaması. Çünkü Omicron hastalarını PCR testiyle tespit etmek çok kolay. Çünkü PCR testi sonucu S-gen yani şüpheli virüs genini tespit edebiliyor. Ayrıca yine enstitüden beklentimiz hastanelerde yatan hastaların yatış sebeplerini ve toplam sayıyı da bildirmeleri. Bu çok önemli çünkü eğer çocuklarda Covid-19 vakaları Omicron varyantı sebebiyle artış varsa, bunu ancak bu verilerle anlayabiliriz.
Bu söylediğiniz şey çok önemli. Çocuk vakalarda artış görüyor musunuz?
Tam olarak değil. Ama basında çok fazla sayıda çocuğun enfekte olduğu ve hastaneye kaldırıldığı bilgileri paylaşılıyor. Ama bu çocukların Covid -19 sebebiyle mi yoksa başka hastalıklardan mı hastaneye yattığına dair net bilgimiz yok. Eğer Covid-19 ise o zaman bu vakalar Delta mı, Omicron mu bunu bilmemiz lazım. Tabii bu dönem bir de grip dönemi. Ya da okula gittikleri için mi daha çok kapıyorlar buna dair verileri görmemiz lazım ki bunun sebebini anlayalım.
Hastaneye yatışlara baktığımızda burada ufak bir artış var ama çoğunlukla da aşı olmamış kişiler. Çok küçük bir azınlığın oksijene ihtiyacı oluyor. Önümüzdeki hafta ya da iki hafta içinde bağışıklık sisteminin Omicron varyantına Delta’dan farklı olarak nasıl bir tepki verdiğini anlayacağız. Ama tekraren iyi haber şu: Bu varyanta yakalanan kişiler 5 gün yatıyor, ve sonra hızlı bir şekilde iyileşiyor. Gördüğümüz bir başka şey, aşılanmamış kişilerin semptomlarının aşılanmış kişilere oranla daha yoğun olduğu. Başağrısı, boğaz ağrısı ve bitkinlik oluyor. Aşı olmayanlar çok daha şiddetli ağrılar çekiyorlar.
Peki Delta varyantıyla Omicron varyantını kıyasladığınızda, hangisinin semptomları daha şiddetli? Ya da daha az?
Omicronun semptomları Deltaya göre daha az. Delta zor bir varyanttı. Delta gerçekten insanları öldürüyordu. Bu yüzden insanlar yeni bir varyantı duyunca büyük endişe duydular. Delta gerçekten hastalığın çok şiddetli görüldüğü bir varyanttı. Omicron ile karşılaştırıldığında çok daha şiddetliydi.
Yayılma hızıyla bilgiler neler? Daha mı hızlı? Çünkü Güney Afrika’daki vaka grafiği de son birkaç haftada çok hızlı yükseldi. Dolayısıyla akıllara bu varyant daha hızlı mı yayılıyor sorusu geldi. Bir de bu varyanttan kimse öldü mü?
Çok önemli sorular ama Omicron varyantına bağlı ölüm olup olmadığına dair yeterli verimiz henüz yok. Ölümler var bunların Omicron varyantına bağlı olup olmadığına dair teyit yok. Dolayısıyla hala Delta varyantına bağlı olabilir. Yayılım hızına geldiğimizde, bununla ilgili de muhtemelen pik noktasını ne zaman göreceğimizle ilgili bir konu bu. Oraya vardığımızda göreceğimiz ama ilk izlenimlerimize göre hızlı yayılıyor. Eğer aileden bir kişi pozitifse, ailenin geri kalanı da yüzde 99 hasta oluyor. Ama tekrar edelim Deltaya göre daha hafif semptomları var.
Bazı doktorlara bazı uzmanlara göre bu varyant salgının bitişinin başlangıcı olabilir. Bazılarına göre bazılarına göre de salgın baştan başlayabilir. Sizin görüşünüz ne? Omicron varyantını sizce salgının bitişinin başlangıcı mı?
Bu gerçekten cevaplaması çok çok zor bir soru. Bu sorunuza “evet” cevabını vermeyi çok isterdim ama virüsü ve varyantları asla hafife almayalım. Bir virüs için amaç öldürmek değil çünkü insan öldüğünde virüs de ölüyor. Virüs ölmek istemiyor, yaşamak istiyor. Dolayısıyla daha hafif geçen bir seyir görebiliriz. Ama bunun sonuna geldiğimizi söyleyemem. Sanmıyorum. Ama yanlış da olabilirim.
Bu varyant aşıdan kaçabiliyor mu?
Evet. Aşı olmuş kişilerin de enfekte olduğunu gördük. Güney Afrika’da sadece Johnson and Johnson ve Pfizer aşıları var. Hala ‘aşılama sizi şiddetli hastalıktan korur’ diyoruz ama şu aşamada hastaneye başvuran kişilerin çoğunlukla aşılı olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla verilere göre aşıların ne kadar koruduğunu biz de görmek istiyoruz.
Omicron varyantı olanların yüzde kaçı aşılı yüzde kaçı aşısız. Bununla ilgili veri alabilir miyiz? Genel bir sayı yoksa bile kendi hastaneniz için örnek verebilir misiniz?
Birinci adım sağlık hizmeti veren bir yerde çalışıyorum ve burası bir hastanede değil ama şöyle söyleyebilirim başvuranların yüzde 99’u aşılanmamış kişiler. Ama özel hastanelerde ikisini de görebiliyorsunuz. Yani aşılanmış, aşılanmış ve ardından Kovid geçirmiş, hiç aşı olmamış kişileri görüyoruz. Çoğunluk değil ama vakalarda aşı olmuş kişiler var.
Bu şartlarda aşıların yeniden şekillendirilmesi mi gerekecek? Yoksa yeni bir aşı çalışması mı başlayacak?
Burada önemli olan şirketlerin ve araştırmacıların aşıyı değiştirip değiştirmeyeceği. Önümüzde başka varyantlar da olacak. Bu varyantın ne kadar hızlı yayıldığı, nasıl yayıldığı gibi veriler önemli olacak ama burada önemli olan bu son olmayacak.
Güney Afrika Omicron varyantıyla ilgili ilk vakalara dair elindeki verileri ne zaman Dünya Sağlık Örgütü ile paylaşacak? Örgütün sözcüsü ile konuştuğumda birkaç gün içinde ilk verileri bekliyoruz demişti. Bu birkaç gün önceydi bu. Ne zaman paylaşacaksınız?
Güney Afrika’nın verileri paylaşmak için ‘hastalığın şiddetli seyrettiği vakalarla ilgili bilgileri tam anlamıyla toparlamayı’ beklediğini düşünüyorum. Ama unutmayın biz sadece gördüğümüz vakaları raporlayacağız ve dünyayı bilgilendireceğiz. Ancak bu varyantın ilk olarak Güney Afrika’da görüldüğüne dair bir kanıt yok. Biz sadece bu mutasyonlu virüsü, bu varyantı tanımladık ve bildirdik.
Bu soruyu soracaktım çünkü önemli. Bu varyantın ilk olarak Güney Afrika’da görülmediğine, Hollanda’da da ya da Avrupa’nın ya da dünyanın farklı yerlerinde görülmüş olabileceğini dair pek çok iddia var. Ben bu soruyu geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Örgütü Sözcüsü Dr. Margaret Ann Harris’e sordum ve aynen şu yanıtı verdi: Güney Afrika bize bu varyantı bildirdi ve bu çok önemliydi ama bu ülkeye bir cezalandırma olarak döndü. Güney Afrika çok önemli bir iş yaptı ve onlara altın madalya verilmeli ama dünyanın yaptığı ilk şey ülkeye sınırlarını kapatmak oldu ve bu hiç adil değil. Ne söylemek istersiniz
Söylemek istediğim sadece bu. Çünkü gerçek bu.
O zaman şunu sormama izin verin. Dünyanın size kapılarını kapatmasıyla sonuçlanan bu tabloya baktığınızda, bu veriyi paylaştığınız için bir pişmanlığınız var mı?
Bir tarafım sessiz olmalıydık, çenemizi kapatmalıydık, uyarmadan önce kendi kendimize bu meselenin ne olduğunu anlamalıydık diyor ama bu etik olmazdı. Yani bir şeyler oluyor, yeni bir mutasyon ve bir gelişme var ve bunu dünyadan saklamak olmazdı. Bir hekim olarak benim görevim bu. Hipokrat yeminine karşı gelmek olurdu. Bunu yapmamamız gerekirdi. Maalesef, sonucu ne kadar kötü olursa olsun, doğru olanı yapmaya devam etmek zorundayız. Çünkü bu sadece bizimle ilgili değil, dünya ile ilgili. Bu küresel bir durum.
Bir doktor olarak durmanız gereken noktadasınız ama yine de sormak isterim: Bazen siyasiler bilim insanlarıyla doktorlarla uzmanlarla aynı noktada durmuyor. Bu dünyanın her yerinde böyle…. Hükümet yetkililerinden herhangi bir baskı gördünüz mü?
Çok duyarlı bir Sağlık Bakanımız olduğunu söylemek durumundayım. Cumhurbaşkanımız da öyle. 1,5 yıldan fazla süredir Covid-19 Danışma Kurulumuz var. Bazen elbette bizim önerilerimizi kabul etmedikleri oluyor ama dışarıya bilgi vermeme konusunda hiçbir zaman baskı olmadı. Hiç olmadı.
Son sorum aşılama ile ilgili olacak. Güney Afrika’daki aşılama oranlarıyla ilgili net bir bilgim yok ama pandeminin başından beri biliyoruz ki, herkes güvende olmadan hiçkimse güvende olmayacak. Gelişmiş ülkeler kendi vatandaşlarını aşıladı, ama gelişmemiş ülkelerin hala aşıya ulaşmada sorunları var… Aşının olmadığı yerlerde insanlara her ne oluyorsa, bu tüm dünyaya başka varyantlar olarak yansıyor. Aşılama ve şirketlerin aşı üretimi konusunda patent, bilgi ve veri paylaşmama konusundaki pozisyonları ile ilgili ne söylemek istersiniz
Bu bir pandemi, keyfi bir durum değil. Paylaşmalıyız. Şirketlerin sırlarını gizlemelerini, bir aşıyı nasıl ürettiklerini saklamalarını anlıyoruz ama bu olayda yeterince para kazandılar. Küresel olarak buna ihtiyacımız var, birkaç kişinin ihtiyacı olan bir şey değil bu. Bu parayla ilgili olmamalı artık. Çünkü onu kazandılar. Bu artık konu ‘doğru’ olmakla ilgili. Aynı zamanda depolama ile ilgili zorlukların da üstesinden gelmeliyiz. Afrika’da mesela bu çok zor. Çok sıcak bölgeler var. Eksi 60 dereceden soğuk koşulda saklanması gereken aşılar var. Bunların paylaşılması gerekir.
***
EK 3 (13.12.2021): KORCAN AYATA “Omicron varyantı için sürekli olarak bu varyantın antikorlardan kaçtığı, aşıların etkinliğinin düştüğü söyleniyor, ve çözüm olarak da aynı aşıların tekrar yapılması öneriliyor. Tabi ki tüm bu söylemler sadece spike antikoru miktarına dayanıyor. Yani süper bilimsel.”
“Omicron bahane edilerek çocukların aşılanması ve herkese hatırlatma dozu yapılmasının BİLİMSEL KARŞILIĞI YOKTUR. Bilimsel gerçeklere dayanan veriler: Bebek ve çocuklarda, yetişkinlerden daha güçlü bir T hücre yanıtı var. Doğuştan gelen bağışıklıkları da daha yüksek.”
“Bu sebeplerle pandeminin başından beri her ülkede açık ara yüksek vakalara rağmen, açık ara düşük hastane/yoğun bakım ihtiyacı ve düşük can kaybı, bu yaş gruplarında oldu. Omicron veya herhangi bir varyant, çocukların durumunu da, 20 aydır bilinen risk grubunu değiştirmeyecektir.“
Kaynak: https://twitter.com/korcanayata/status/1470432801665204226?s=20
***
EK 4 (15.12.2021): DSÖ: Kovid-19’un Omicron varyantının hafif semptomlar göstermesi salgını bitirmeyecek
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Acil Durumlar Programı Direktörü Mike Ryan, DSÖ’nün Cenevre’deki merkezinde düzenlenen basın toplantısında, bazı bilim insanlarının, “Omicron varyantının baskın varyant olması durumunda salgının erken biteceği” yönündeki açıklamalarına ilişkin, AA muhabirinin sorusunu cevapladı. Ryan, “Bence bunun doğrudan cevabı, hayır (salgın bitmeyecek).” ifadesini kullandı. Bununla beraber, Omicron varyantının Delta varyantına “üstün gelmeye” çalıştığına bu rekabetin daha önce de Delta ile Alfa varyantı arasında yaşandığına dikkati çeken Ryan, “Bu konuda alarmda ve uyanık kalmaya devam etmemiz gerekiyor. (Salgının biteceği konusunda) bir varsayımda bulunamayız ama (Omicron’a karşı) savunmasız durumdakileri korumak ve bulaşmayı durdurmak için şimdi harekete geçebiliriz.” dedi.
Ryan ayrıca, Omicron varyantının “zirve yapmasına” sadece “haftalar kaldığını”, hükümetlerin ve diğer kurumların çabalarını “iki, üç ve dört” kez artırması gerektiğini savundu. Bazı hükümetlerin Omicron varyantına karşı tüm nüfusa hatırlatıcı doz uygulama kararını da eleştiren Ryan, bu durumun küresel çapta “aşı eşitsizliğini” daha da körükleyeceğini ve milyonlarca insanın hayatını riske atacağını kaydetti. Discovery firmasının Üst Yöneticisi (CEO) Ryan Noach, eldeki bulgular ışığında Omicron varyantının diğer varyantlara kıyasla çok daha hafif semptomlar gösterdiğini ifade etmişti.
***
EK 5 (20.12.2021): Avrupa İlaç Ajansı başkanı Ton de Boer, Financial Times’a konuştu.
Boer, haberde yer alan açıklamalarında şöyle dedi: Koronavirüs aşılarının Omicron varyantına karşı daha az etkili oldukları açıkça görülüyor. Varyantları hedef alan aşılarla ilgili fikir birliğine varılması zaman alacak. Omicron ile ilgili veriler net değil ancak aşıların daha düşük verimlilik gösterdiği açık
AB ilaç düzenleyicisi, Novavax aşısının kullanımını tavsiye etti
Avrupa Birliğinin (AB) ilaç düzenleyicisi Avrupa İlaç Ajansı (EMA), merkezi ABD’de bulunan Novavax firmasının Kovid-19’a karşı ürettiği aşının kullanılmasını tavsiye etti. EMA’dan yapılan açıklamada, “Nuvaxovid” adlı aşının 18 yaş üstündeki kişilerde kullanılabileceği bildirildi. Üç hafta arayla iki doz uygulanan protein temelli aşının, 45 bin kişi üzerinde yapılan çalışmalarda hastalığa karşı yüzde 90 civarında etkili olduğu belirtildi.
Açıklamada, daha önce yürütülen çalışmalar sırasında virüsün Alpha ve Beta gibi varyantlarının bulunduğu, son haftalarda hızla yayılan Omicron varyantına karşı aşının etkinliğiyle ilgili verilerin sınırlı olduğu vurgulandı. EMA’nın kararının ardından Novavax’ın ürettiği aşı, Kovid-19 hastalığına karşı AB ülkelerinde kullanımı tavsiye edilen 5. aşı oldu. AB’de şu ana kadar kullanımına onay verilen aşılar BioNTech-Pfizer, Moderna, AstraZeneca ve Johnson and Johnson firmaları tarafından üretiliyor.
AB, Novavax’tan opsiyonlar dahil 200 milyon doz aşı almak için sözleşme imzalamıştı. EMA’nın aşıların koşullu pazar onayı hakkındaki kararı, AB Komisyonu için tavsiye niteliği taşıyor. Son onayı, AB Komisyonu veriyor. Komisyonun, onayı kısa süre içinde vermesi bekleniyor. Novavax, Kovid-19 aşısının AB’de kullanımı için resmi başvuruyu 17 Kasım’da yapmıştı.
***
‘Ahmet Rasim Küçükusta’ web sayfası kolesterol, ve Rockefeller tıbbı gibi konulardan sonra son iki yıllık COVID belası hakkında adeta br vak’anüvis hüviyetine bürünmüşdür.
Siber saldırı ve teknik zorluklar sebebi ile çeşitli sıkıntılar yaşayan bu paha biçilmez arşivin;
1. Devlet tarafından korunmaya alınması,
2. ACİLEN MİT’e bağlı olarak kurulacak bir Tıbbi İstihbarat’ birimi tarafından bu arşivden salgın bütün cihetleri ile tetkik edilmeli
3. Moda tabiri ile yol haritası çıkarılmalıdır.
Leviathan; ilaç firmaları
Yusuf Kaplan hocadan;
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/asil-virus-korona-mi-kapitalizm-dininin-leviathani–canavari-andiran-tapinaklari-ilac-sirketleri-mi-2060474