KELLE PAÇA ÇORBASI EPİLEPSİ NÖBETLERİNİ DE AZALTIYOR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Son senelerde yağdan zengin, yeteri kadar protein ve çok az karbonhidrattan oluşan “ketojenik diyete” (kısaca keto diyet) büyük rağbet var.
American Epilepsy Society’ nin (AES) 2023 Senelik Toplantısında sunulan bir araştırmada, Modifiye Atkins Diyeti’ nin (MAD), ilaca dirençli epilepsisi olan erişkin hastalarda nöbetleri önemli ölçüde azaltabileceği gösterildi (1).
Analize göre, nöbetler MAD grubunda yer alan katılımcıların yüzde 32,5’ inde yüzde 50 oranında azalırken, kontrol grubundaki azalma yüzde 3’ de kaldı. MAD grubunda 4 katılımcıda nöbetler tamamen ortadan kalktı.
Prospektif çalışmalarda, MAD’ den 1 ay sonra katılımcıların yüzde 41,9’unda nöbetler yüzde 50’den fazla azalırken, 3 ay sonra bu azalma katılımcıların yüzde 34,2’si ile sınırlı kaldı.
Bu 1 ve 3 aylık tedavi arasındaki nöbet azalması farkı, hastalar uzun süreli bir diyete sokulduklarında yaşanan uyum sorunlarına bağlanıyor.
3 aylık MAD sonrasında kan total kolesterol seviyesinde bir artış olduğu da belirlendi.
Araştırmacılar, doktorların bu tür diyetlere sıcak bakmamasını kolesterol artışına bağlıyorlar.
Oysa 37 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, MAD’in ilk 3 ayında total kolesterol ve LDL kolesterolün artmasına rağmen, MAD ile 3 yıldan uzun süre tedavi edilen hastalar da dahil olmak üzere, bu değerlerin tedavinin 1 yılı içinde normalleştiği gösterilmiştir (2).
Ayrıca, diyetin kan kolesterol seviyesi üzerine etkisi çok azdır çünkü kolesterolün çoğu vücutta yapılır ve seviye vücudun ihtiyacına göre düzenlenir.
Esas önemli olan da kolesterol seviyesi değil, kolesterolün okside olup olmaması ve yoğunluğudur ama gel de bunu statin meftunlarına anlat!
MAD nedir?
MAD, karbonhidrat alımını sınırlayan ve yağ tüketimini teşvik eden ketojenik diyetin daha az kısıtlayıcı bir türüdür. Sıvıları, kalorileri veya proteinleri kısıtlamaz ve yağların tartılması veya ölçülmesini gerektirmez.
Bu diyet türü, klinisyenlerin ilaç tedavisi ile daha iyi tedavi edilebileceğini düşündüğü hastalarda, muhtemelen yüksek yağlı gıda tüketmenin kalp ve damarlara ilişkin endişeler sebebiyle o kadar popüler olmamıştır.
Benim adam gibi beslenmeden yana olduğumu, bunun sembolünün de kelle paça çorbası olduğunu bir kere daha ve gururla açıklıyorum.
Keto diyetin faydaları
Keto diyet, potansiyel olarak mikrobiyomun genetik çeşitliliğini ve Bacteroidetes/Firmicutes oranını artırır.
Epigenom, β-hidroksibütirat (BHB) olarak bilinen bir sinyal molekülü oluşturduğu için keto diyetten olumlu etkilenir.
Keto diyet, diyabet hastalarının HbA1c’lerini düşürmelerine ve insülin ihtiyacını azaltmalarına yardımcı olur; kilo kaybına, iç organ yağlanmasına ve iştah kontrolüne yardımcı olabileceğini gösteren deliller de vardır.
Yüksek yağlı bir diyetin düşük yoğunluklu lipoproteini (LDL) düşürerek, yüksek yoğunluklu lipoproteini (HDL) artırarak ve trigliseritleri (TG) düşürerek lipit profillerini iyileştirdiği de biliniyor.
Warburg etkisi sebebiyle KD, kanser hücrelerini aç bırakarak kemoterapi ve radyasyona karşı daha savunmasız hale getirmek için destek bir tedavi olarak da kullanılıyor (3).
Beynin enerji ihtiyacı nasıl karşılanır?
Beynin bazı bölümlerinin glukoza ihtiyacı vardır. Bu yüzden hiç karbonhidrat yenmese bile karaciğer proteinden glukoz üretir.
Ancak beynin büyük bir kısmı açlık sırasında veya karbonhidrat alımı çok düşük olduğunda oluşan ketonları da yakabilir.
Bu, ilaç tedavisine cevap vermeyen çocuklarda epilepsi tedavisinde on yıllardır kullanılan ketojenik diyetin arkasındaki mekanizmadır.
Birçok vakada, bu diyet epilepsi hastası çocukları iyileştirebiliyor. Bir çalışmada, ketojenik diyet uygulanan çocukların yarısından fazlasının nöbet sayısında yüzde 50’den fazla azalma görülürken, yüzde 16’sı nöbetlerden tamamen kurtulmuştur (4).
Çok düşük karbonhidratlı ve ketojenik diyetler Alzheimer ve Parkinson hastalığı da dâhil olmak üzere diğer beyin rahatsızlıkları için de araştırılıyor (5).
Gelelim neticeye
Bu araştırma beslenmenin hastalıklardan korunmada ve tedavide ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor.
Kanları statinlerle yıkanıp beyinleri de pirüpak olanların bu çalışmaları okuyup muhakeme etmeleri tabii ki mümkün değil.
Onlar varsın kolesterolden öcü gibi korkmaya devam etsinler.
Biz mis gibi baharatlı kelle paça çorbamızı içip keyfimize bakarız.
Kaynaklar:
Makale: More Evidence That Modified Atkins Diet Lowers Seizures in Adults
2. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/25383724/
3. https://www.mdpi.com/2072-6643/13/5/1654
4. https://aspenjournals.onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1177/0884533608326138
5. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2367001/
***
EK 1 (27.12.2023): Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ile bizi nakavt edip yatağa düşüren hastalıklardan korunmak için bağışıklığımızı nasıl güçlendirmemiz gerektiğini konuştum. Prof. Dr. Göral, hastayken kendisine uyguladığı, sır reçetesini de benimle paylaştı.
İŞTE O REÇETE
Prof. Dr. Göral “Kelle paça çorbasının faydalı olduğuna ait çok yaygın bir görüş vardır. Kemik suyu çorbası daha da çok faydalıdır. Pandemi döneminde, Kovid-19’a yakalanan meslektaşlarım bile, kelle paça ve kemik suyu çorbasına inandığından, her sabah kemik suyu çorbası içerek bu hastalığı atlattığını söylemişti. Aynı şekilde ben de üst solunum yolu hastalıklarına yakalandığımda bu reçeteyi uyguluyorum” dedi.
KANSERE KARŞI DA ŞİFA
Prof. Dr. Göral, kelle paça çorbasının faydalarını şöyle anlattı: “Sadece üst solunum yolu hastalıklarında değil kanser hastaları için gerekli olan kollajen maddesini içerisinde bulundurmasından dolayı kelle paça çorbası kanser tedavisinde de oldukça faydalı. Kalsiyum, magnezyum, fosfor eksikliğinden kaynaklı sorunları ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Kansızlıkta oldukça faydalıdır. Omega 3 bakımından da çok zengindir. İçerisindeki D vitamini, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.” “Soframızdan neyi eksik etmeyelim?” sorusuna ise Prof. Dr. Göral, şu yanıtı verdi: “Turşuyu, özellikle lahana turşusunu sık tüketmeliyiz. Turunçgiller, bol sebze, et, yoğurt ve yumurta sofranızdan eksik olmamalıdır. Probiotikler veya kefir de çok faydalıdır. Fast food, asitli içecekler ve hazır gıdalardan uzak duralım.” Prof. Dr. Vedat Göral, bol miktarda sıvı tüketilmesi gerektiğini de belirterek “Bol sıvı alın, dinlenin, burnunuzu tuzlu serumla yıkayın” dedi.
ŞİFA VEREN ÇORBA TARİFLERİ
Kemik suyu çorbası ve kelle paça çorbasının faydalarının saymakla bitmediğini söyleyen Prof. Dr. Göral, şifa veren çorbaların tariflerini de verdi:
KEMİK SUYU ÇORBASI
Kemikleri 6 bardak suyla yaklaşık yarım saat kadar haşlayalım. Daha sonra suyun içinde hiçbir kemik kalıntısı kalmayacak şekilde süzelim. Suyu bir iki taşım daha kaynamaya bırakırken, yumurta ve unu çırpma teli yardımıyla pürüzsüz oluncaya dek karıştıralım. Kaynayan kemik suyunu, tencereye sürekli karıştırarak ekleyelim. Tuzunu ve ezilmiş sarımsağı da ekleyip, altını kısalım ve 15 dakika daha kaynatalım. Tereyağında toz biberi hafif yakıp çorbanın üzerine dökelim.
KELLE PAÇA ÇORBASI
UNU tereyağında kavurarak çorbanın yapımına başlıyoruz. Çırpma teli yardımıyla suyunu azar azar ilave edip kaynamaya bırakıyoruz. Bir kasenin içinde yumurta sarısı, limon suyu ve yoğurdu çırpıyoruz. Kaynayan sudan da bir kepçe ilave edip tencereye azar azar ve çırparak döküyoruz. Haşlanıp ayıklanmış kelle etini ve ezilmiş sarımsağı ilave edip bir iki taşım kaynatıyoruz. Son olarak çok az tuz ilave ediyoruz.
VÜCUDUNUZU GÜÇLENDİRMEK İÇİN
Hastasınız ve yatıyorsunuz, canınız hiçbir şey yemek istemiyor. İşte tam bu durumda vücudunuzu güçlendirmek için uygulanacağınız reçeteyi ise Prof. Dr. Göral, şöyle açıkladı:
Peynir, tam yağlı süte ve sütlü içeceklere eklenen yağsız süt tozu, tereyağı, krema, reçel, bal, öğütülmüş badem veya fıstık, fındık ezmesi tüketilmeli.
C vitamini zengini limon, portakal, greyfurt, mandalina ve kivi gibi bağışıklık sistemini güçlendiren meyveler tüketilmeli.
Doymuş yağ oranı yüksek bir diyet, virüsün hücrelere ana giriş noktası olan anjiyotensin dönüştürücü enzimi artırır. Araştırmalar, Akdeniz tipi beslenmenin doymuş yağ oranı düşüktür. Bitkisel besinlerden elde edilen besin maddeleri ise yüksektir. Vücuda daha fazla antioksidan sağlar. Antioksidanlar, virüslerle savaşmaya ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olur.
Bitkilerin ürettiği faydalı bileşikler olan lif, temel vitamin ve mineraller ile fito-kimyasalları sağlayabilir. Örneğin; sebzeler ve meyveler, fındık ve tohumlar, zeytin ve zeytinyağı, baklagiller, fasulye ve mercimek gibi.
Bağışıklık sisteminizin düzgün çalışması için, bazı vitamin ve minerallere ihtiyacı vardır. Bunlar arasında C vitamini, D vitamini ve çinko bulunur.
Bitkisel takviyeler, probiyotikler ve diğer besin takviyesi bileşenleri de bağışıklığı güçlendirir.
Kaynak: https://www.sabah.com.tr/saglik/2023/12/27/profesorlerin-bile-ilaci-kelle-paca-ve-kemik-suyu-corba
***