9 YAŞINDAN İTİBAREN TÜM KIZ ÇOCUKLARI VE KADINLARI AŞILAYALIM. ÖYLE Mİ?
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Op. Dr. Bilgehan Bilge‘ nin tiviti:
HPV cinsel ilişki yolu ile bulaşan bir hastalıktır.
Risk gurupları
-Hayat kadınları,
-Çok sayıda partner ile cinsel ilişkiye giren erkek ve kadınlar,
-Çok sayıda partner ile ilişkiye girerken cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı önlem almayan insanlar,
-Hem çok sayıda partner ile cinsel ilişkiye girip, önlem almayıp, üzerine bir de immün sistem zaafı bulunan bireyler.
İtirazı olan var mı?
Bu hastalığa AVM’de alış veriş yaparken, ilkokul, lise veya üniversitede dersliklere girerken, sinema, maç veya tiyatro izlerken yakalanma ihtimaliniz var mı?
Yok.
Yok ama 9 yaşından itibaren tüm kız çocuklarını ve kadınları aşılayalım. Öyle mi?
Siz aklınızı mı yitirdiniz?
Aşı dediğiniz zem zem suyu mu?
İçme suyu mu?
aşının üreticisi tarafından bile kabul edilmiş yan etkilerinden haberiniz var mı?
Sizin kılavuzunuz kim?
Söylemeye dilim varmıyor ama siz kız çocuklarımızın gelecekte nasıl bir cinsel hayatları olacağı konusunda şimdiden bir ön yargı sahibi misiniz?
Etkili olup olmayacağı en az on yıl sonra ortaya çıkacak bir kimyasalı potansiyel olarak ileride önüne gelenle…. tahmin ettiğiniz çocuk ve kadınlara uygulama hakkını size kim veriyor?
Üstelik her ne olursa olsun, basit ve yan etkisiz bir tetkik ile sadece beş yılda bir test yapılarak tespit edilen ve erken dönemde yakalandığında %100 tedavi edilebilen bir hastalık söz konusu.
HPV ile enfekte olan kadınlarda sadece binde dört oranında görülen bir hastalık, %100 tedavi edilebilen bir hastalık.
Tekrar soruyorum.
Sizin kılavuzunuz kim?
Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz?
Efendiler, lütfen titreyin ve özünüze dönün.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1791402650899992930
***
EK 1 (16.5.2024): BİLGEHAN BİLGE
– HPV’nin toplumda görülme sıklığı ortalama %11.7. Tek cinsel partnerin yaygın olduğu ve sünnetli toplumlarda görülme sıklığı çok çok daha düşük.
– HPV enfeksiyonuna yakalanan insanların %90’ında bu hastalık vücudun savunma sistemi tarafından yok edilir.
– Rahim ağzı kanserlerinin %66’sından HPV-16 ve HPV-18 virüsü sorumlu tutulur.
– Rahim ağzı kanseri HPV’nin bulaştığı ve vücut tarafından yok edilmeyen hastalarda bulaşma tarihinden itibaren 5-20 yıl sonra ortaya çıkar.
– Rahim ağzı kanseri erken ve orta vadede teşhis edilirse %100 oranında tamamen tedavi edilebilir.
-Dünyada bildirilen ölümler çoğunlukla sağlık sisteminin ilkel veya olmadığı ülkelerdeki hastalar, bağışıklık sistemini çökerten başka bir hastalığa sahip olanlar ile HIV (AIDS) vakalarıdır.
– Ülkemizde HPV (+) olan hastalarda kanser veya öncü kanser tanı oranı %4’dür.
– Rahim ağzı kanseri vakalarında Türkiye 166 ülke arasında 153. Sıradadır.
– Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için risk guruplarında 3 yıl, diğer insanlarda 5 yılda bir spesifik testlerin yapılması yeterlidir
– Türkiyede yıllık rahim ağzı kanseri teşhis edilmiş hasta sayısına ulaşamadım. Ancak 2020 yılında 1311 ölüm WHR’ye bildirilmiştir. Bu 1311 vaka’nın kaç tanesi HIV (AIDS), Kaç tanesi immun sistemi baskılayan bir durum veya hastalığa sahiptir? Bu konuda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.
Olasılıklar:
Türkiyede 15-65 yaş kadın nüfusu ortalama 30 milyon olarak tahmin edilir. Nüfusa göre ölüm oranı 0.000043
Beş yılda bir yapılacak basit bir test ile erken teşhis halinde ölüm oranı %0’dır.
Tüm bu bilgiler ışığı altında.
Koruyucu etkisinin olup olmayacağı belli olmayan, aşıdan sonra bu etkinin varlığının en az 10 yıl içinde ortaya çıkacağı bildirilen. Bu aşıyı kız çocuklarımıza, kadınlarımıza neden uygulama içindeyiz?
HPV (+) olanlarda bile kanser riski %4’iken ve erken teşhis ile %100 tedavi edildiği iddia edilirken bu aşının yan etki risklerini neden satın alıyoruz?
Yan etkiler demişken sağlık bakanlıkları tarafından raporlanan üç yan etki dikkat çekmektedir.
– Erken yumurtalık yetmezliği,
– Erken menapoz,
– Düşük!.
Bu aşının uygulama tarihinden itibaren yukarıdaki patolojilerde 5 ile 12 kat artış raporlanmıştır.
İçlerinde Anaflaktik şoka bağlı ölüm, Epilepsi, Oto immun hastalık, Tromboembolizm gibi ölümcül ve sakat bırakıcı olmak üzere 100’ün üzerinde yan etki bildirilmiştir.
Bu yan etkiler on binde bir ila milyonda bir olmak üzere tespit edilmiştir.
Her biri milyonda bir dahi olsa 100 yan etkiden birisinin görülme olasılığı binde bir gibi oldukça yüksek bir orana tekabül eder.
Soruyorum:
Henüz cinsel olgunluğa girmemiş veya tek eşli, yani hastalığa yakalanma riski “sıfır” olan milyonlarca kız çocuğu ve kadını, her bir dozu binde bir oranında da olsa kısırlık, düşük, erken menapoz, sakatlayıcı ve öldürücü yan etkiye sahip bir aşı ile nasıl böyle bir riskin içine atabiliyorsunuz?
Öneri:
30 milyon kız çocuğu ve kadınımızı yan etkileri göz ardı ederek aşılama sevdanızdan vaz geçin.
Onun yerine risk guruplarına periyodik ücretsiz tarama testi yapın.
Hem risksiz hem de erken teşhis için efektif yöntem budur.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1790869783287632164
***
EK 2 (16.5.2024): BİLGEHAN BİLGE
GÜVEN MESELESİ
mRNA aşılarının etkisizliği ve sakat bırakıcı-öldürücü yan etkileri dünya medyası ve kamuoyunda ayyuka çıkmışken. Bizzat gelişmiş ülke hükümetleri tarafından bu konuda halk bilgilendirilken.
Bu aşılar aleyhine açılan davalar binlerle ifade edilip, aşı firmaları aleyhine yüksek mahkeme kararları bir bir açıklanırken.
Hakemli tıp dergilerinde aşı yan etkileri konusunda çığ gibi büyüyen bilimsel araştırmalar yayınlanırken. Bizim mahallede adamların yaptığı şu savunmaya bakın hele.
“Aşı yan etkilerini kabul ederlerse, Türk kamuoyunun hekimlere ve bilime olan inancı zedelenirmiş!”
Arkadaş içinde zehir olduğu tespit edilen bir bisküvi konusunda halkı uyarmak tüm gıda sektörüne karşı güveni zedeleyebilir mi?.
Sizin ki o hesap. Ama asıl endişenizi ben biliyorum. Siz de biliyorsunuz!
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1791022947584377245
***
EK 3 (17.5.2026): FERHAT ARSLAN Demek Dünyanın en güvenilir aşısı ha!
Bunu diyenler normalde yargılanmalıdır.
İlk resim HPV virüsünün hücre içerisine girerken kullandığı epitop yani size verilen protein buna antikor oluşuyor.
Bu oluşan antikor aynı proteinle benzerlik gösteren diğer vücut proteinlerine de antikor aracılı yanıtın ve ardından hasarın oluşmasını sağlıyor.
Bu hasar yumurtalık da olabilir, sperm üreten hücrelerde olabilir, lupus otoantikorları gibi davranabilir ya da myelin kılıfa zarar verebilir.
Niye?
Senin vücudun sistemler biyolojisi çerçevesinde dış etkenlere tolerans ve savaş emri vererek bir evrimsel süreçle doğa ile uyum içinde evrildi.
Bir kısmımız kusurlu bir immunolojik yanıt verdiğimiz için hastalıklarla boğuşuyoruz.
Durup dururken 10 bin de 4 olan ve takip edilip kolaylıkla atlatabilinen bir şey için topluca herkesi bu riske sokmanın adı ?
Adını sen koy!
Kaynak: https://x.com/Ferhatarslandr/status/1771435829895778467
***
EK 4 (17.5.2024): BİGEHAN BİLGE
SİYASAL TIP, SİYASAL BİLİM
Yaşadığımız son dört yılı gözden geçirdiğimde, yaşananlara farklı bir perspektiften baktığımda fotoğraf her geçen gün daha da netleşiyor.
Türkiye’de yapay bir kamplaşma zemini daha oluşturuluyor.
Toplum ısrarla bu zeminde de iki ayrı kampa bölünmeye zorlanıyor.
Sekülerler ve Diğerleri.
“Diğerlerini” tanımlayarak “Seküler” kesimi indirekt olarak konsolide ediyorlar.
Diğerleri kim? Onlara göre; Siyasal İslamcılar, milliyetçiler ve Postmodernistler.
E o zaman seküler kesim kim oluyor. Geride kalan kim varsa!
Üniversite öğrencileri, yüksek öğrenim görmüş, mürekkep yalamış insanlar, sanat camiasının büyük bir kısmı, varsıllar.
Siyasal Tıp öncelikle bunları hedef alıyor.
Çünkü bilim adı altında uygulanan kitlesel deneylerde kobay olma konusunda kendilerine uzatılan havucu gönüllü olarak yiyen gurup bu.
Pandemi dönemine sorgusuz sualsiz 3., 4., 5. ve hatta altıncı doz aşı olanlara baktığımızda tablo daha da netleşiyor.
Üreticisi tarafından 3. dozdan itibaren “işe yaramadığı itiraf” edildiği halde, hangi akıl ciddi yan etkileri olan bir sıvıyı defalarca ve defalarca vücuduna zerk etmelerine izin verir?
Onların tabiri ile “seküler akıl”
Peki şimdi olabildiğince çok cinsel partneri olanları ve bu ilişki sırasında ısrarla korunmayanları hedef alan ve sadece onlara bulaşan bir hastalığa karşı. Kitlesel aşılamayı kim kabul eder?
Elbette sekülerler!.
Neden? Rahim ağzı kanseri olmayalım, bilimin ışığından ayrılmayalım şiarı ile.
HPV hastalığına yakalanmak özel bir çaba gerektirir.
Ki bu çabaya rağmen hastalığı kapıp, kanser olma riski %04 den az bir olasılıktır.
Ve bu hastaların sadece 5 yılda bir basit bir test ile kanser olup olmadığı erken dönemde teşhis edilir.
Bu dönemde teşhis edildiğinde ise %100 tedavi edilebildiği iddia edilir.
Peki hangi akıl,
Bir ihtimal!
“böyle bir cinsel hayat yaşama, korunmasız olarak çok sayıda cinsel partner ile birlikte olma ihtimaline ” karşı,
O zayıf ihtimal gerçekleşse dahi tedavi olan bir hastalık için
9 yaşındaki kızını, etkinliği net olarak bilinmeyen, ancak yan etkileri ortada olan bir aşıya zorlar?
Cevap
Onların tabiri ile elbette “seküler akıl”
Hedef de onlardır zaten.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1791334218657562879
***
EK 5 (20.5.2024): BİLGEHAN BİLGE
Hipotezleri şu: HPV aşısı rahim ağzı kanserini %90 engelliyor!.
Bu hipotezlerinin gerçekliğini kanıtlamaları için gereken metot:
-Hipotez tarafsız ve önyargısız olarak ele alınmalıdır.
-HPV aşılı ve HPV aşısız iki takip gurubu oluşturulmak zorundadır. İnsidans göz önüne alındığında bu guruplarda en az 100’er bin denek olmalıdır.
-Bu denekler aynı sayıda yaş guruplarında olmalıdır.
-Denekler aynı sağlık ve çevre şartlarına sahip olmalıdır.
-Denekler en az 15, normali 20 yıl boyunca takip edilmelidir.
-Deneyin sonunda rahim ağzı kanseri teşhis edilen deneklerde, rahim ağzı kanseri yapan HPV dışındaki etmenler ayrıntılı inceleme ile elenmelidir.
Aksi taktirde bu iddia bilimsel olarak hipotez’den öteye gidemez.
Hipotezlere dayanarak da yan etkileri Faz-3 ve Faz-4 çalışmaları ile kanıtlanmış bir tedavi için “kar-zarar” dengesi kurulamaz.
Hipotezlere dayanarak kitlesel aşı ve tedavi protokolleri oluşturulamaz.
Hipotez’den gerçeğe yolculuk kurallar silsilesidir.
Bu bilimsel kurallar Tıp fakülteleri birinci sınıftan itibaren, diğer bilim dallarında Ortaokuldan itibaren öğrenicilere öğretilir. Aksini iddia eden sınıfta kalır.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1792399839101153666
***
Değerli kardeşim,
Onlar seküler akıl değil, seküler akıldâneler…
Yani; Bilgiçlik taslayan, her şeyi bilir gibi görünen kimse (ama hiç bir şey bilmeyen meczuplar)
Bkz: Kubbealtı lügatı.