ATEŞ VÜCUDUN VİRÜSLERLE KARŞI ÖNEMLİ BİR SİLÂHIDIR
💥 Ateş vücudun virüslere karşı çok önemli bir silahıdır. Hemen düşürmeye kalkmayın https://www.youtube.com/watch?v=paSIeWCk9No
***
Soğuk algınlığı, grip veya başka bir virüs kapıya dayandığında ilk yaptığımız şey genellikle aynı: “Aman ateşim çıkmasın!” diye panikleyip hemen ateş düşürücülere sarılmak.
Peki ya size şunu söylersem: Ateş aslında vücudunuzun en güçlü savunma mekanizmalarından biri ve çoğu zaman düşürmek yerine desteklemek daha doğru?
Ateş neden çıkar? Çünkü vücudunuz savaşta!
Vücudumuz virüs veya bakteriyle karşılaştığında, bağışıklık sistemi devreye girer ve beynimizdeki hipotalamus adlı bölgeye “Isıyı yükselt!” talimatı verir.
Hipotalamus, vücudun termostat merkezidir ve normal vücut sıcaklığını yaklaşık 36.5–37.2°C civarında sabit tutmakla görevlidir. Ateş, hipotalamusun bu “ayar noktasını” bilinçli olarak yukarı çekmesiyle oluşur.
İşte adım adım nasıl yaptığı:
⏺ Pirojenler devreye girer:
Ateş genellikle enfeksiyon, iltihap veya bazı ilaçlar sonucunda ortaya çıkan pirojen maddeler ile başlar.
Bunlar iki türlüdür:
◾ Dışsal pirojenler: Bakterilerin lipopolisakkaritleri (LPS), virüsler, mantarlar vb.
◾ İçsel pirojenler: Vücudun kendi hücreleri (özellikle makrofajlar) tarafından salgılanan sitokinler → IL-1, IL-6, TNF-α, IFN-γ ve en önemlisi prostaglandin E2 (PGE2).
◾ Bu sitokinler kan-beyin bariyerini geçemez ama organum vasculosum laminae terminalis (OVLT) gibi bariyerin zayıf olduğu bölgelerde prostaglandin sentezini tetikler.
◾ Sonuçta hipotalamusta PGE2 üretimi artar.
◾ PGE2, özellikle preoptik alandaki EP3 reseptörlerine bağlanır.
⏺ Hipotalamus ayar noktasını yükseltir
◾ Normalde hipotalamus “şimdiki sıcaklık 37°C, ayar 37°C → her şey normal” der.
◾ PGE2 bağlanınca hipotalamus “yeni hedef sıcaklık 39°C!” diye ayar noktasını yukarı çeker.
◾ O anda vücut sıcaklığı hâlâ 37°C olduğu için hipotalamus “üşüyorum!” sinyali verir.
⏺ Vücut ısısını yükseltmek için uygulanan mekanizmalar
Hipotalamus şu emirleri verir:
◾ Titreme: İskelet kaslarında istemsiz kasılmalar → büyük miktarda ısı üretimi
◾Vazokonstriksiyon: Deri damarları daralır → ısı kaybı azalır (eller-ayaklar soğur, üşüme hissi artar)
◾Tüy dikleştirme (piloereksiyon): İnsanlarda çok etkili değil ama kaz tüyü etkisi
◾Davranışsal: Battaniye altına girme, sıcak içecek isteme
◾Metabolik hız artışı: Tiroid hormonları ve sempatik sistem aracılığıyla bazal metabolizma hızlanır.
◾39°C’ye ulaşıldığında titreme durur, üşüme hissi biter, artık “yanıyorum” hissi başlar.
◾Ateş 40–41°C’nin üzerine çıkarsa hipotalamus yine devreye girip ısı kaybı mekanizmalarını (terleme, vazodilatasyon) aktive eder, çünkü çok yüksek ateş dokulara zarar verebilir.
Bu bilinçli bir strateji. Çünkü:
Çoğu virüs ve bakteri 37°C’de çok mutlu yaşar, ama sıcaklık 38-39°C’ye çıktığında çoğalmaları yavaşlar, bazıları ise doğrudan ölür.
Yüksek sıcaklık, bağışıklık hücrelerini (özellikle T hücreleri ve nötrofilleri) daha aktif ve hızlı hale getirir.
Vücut, “interferon” gibi antiviral proteinlerin üretimini artırır. Bunlar virüslerin hücrelerimize girmesini engeller.
İnterferon hakkında
◾ Virüs bir hücreye girdiğinde, hücre virüsün RNA’sını veya DNA’sını algılar (RIG-I, MDA5, cGAS-STING yolları ile).
◾ Bunun üzerine hücre hızla IFN-α ve IFN-β üretip salgılar.
◾Bu interferonlar komşu hücrelere bağlanır ve o hücreleri antiviral duruma sokar.
⏺ Komşu hücreleri virüse karşı dirençli hale getirir
◾ Protein kinaz R (PKR) → Virüsün protein sentezini durdurur (eIF2α’yı fosforile eder).
◾ OAS → RNase L yolu → Viral RNA’yı parçalar.
◾ Mx proteinleri → Virüsün nükleokapsidini hapsedip çoğalmasını engeller.
◾ ISG15 → Viral proteinleri etiketleyip parçalanmasını sağlar.
Sonuç: Virüs o hücreye girse bile çoğalamaz → enfeksiyon yayılmaz.
◾ Doğuştan bağışıklık hücrelerini (NK hücreleri, makrofajlar) aktive eder.
◾ Dendritik hücreleri olgunlaştırır → adaptif bağışıklığa köprü kurar.
◾ CD8+ T hücrelerinin ve hafıza hücrelerinin oluşumunu artırır.
◾ Viral enfekte hücreleri NK hücreleri ile öldürtür (MHC-I düşüşünü algılar).
Kısacası: Ateş, vücudunuzun tabii antiviral ilacıdır.
Ne zaman ateş düşürücü kullanmalı, ne zaman kullanmamalı?
38.5-39°C arası ateş (yetişkinlerde ve çocuklarda): Genellikle dokunmayın! Bol sıvı, hafif kıyafetler, ılık duş yeterli. Vücut işini yapsın.
39.5°C üstü veya 3 günden uzun süren ateş: Rahatsızlık çok fazlaysa düşürebilirsiniz ama tamamen 36.6’ya indirmek gerekmez. 38’e düşürmek bile yeterli.
Bebeklerde özel durum: 3 aydan küçük bebeklerde 38°C üstü ateş acil durumdur, hemen doktora gidilmeli.
Ateşi düşürmek enfeksiyonu uzatabilir mi?
Evet!
⏺ Su çiçeği geçiren çocuklarda ateş düşürücü verilenlerin döküntüleri daha geç iyileşiyor.
⏺ Grip olan yetişkinlerde ateş düşürücü kullananların virüsü vücuttan atma süresi uzuyor.
⏺ Hayvan deneylerinde ise ateşi engellenenlerin ölüm oranları daha yüksek çıkıyor.
Tabii ki kimse “acı çekin” demiyor. Amaç konfor ile iyileşme arasında denge kurmak.
Fare deneyi de sıcaklığın vücudu virüslere karşı koruduğunu gösteriyor
En azından farelerde, bu yüksek sıcaklık tek başına bazı virüslerle savaşmak için yeterli.
Kuşları enfekte eden influenza A virüsleri, insan influenza virüslerinin tercih ettiği hava yollarından birkaç derece daha sıcak olan bağırsaklarını hedef alır.
Bu, kuş gribinin daha yüksek bir sıcaklıkta, yani insan ateşiyle eşdeğer bir sıcaklıkta çoğalmaya uyum sağladığı anlamına gelir.
Kuş gribi genomunun virüsün bu sıcak ortamda gelişmesine yardımcı olan PB1 adlı bölümü belirlendi.
Daha sonra bu ısıya dayanıklı parçacık bir insan gribi virüsüne yerleştirildi. Böylece neredeyse aynı iki grip virüsü türü elde edildi: normal insan virüsü ve ısıya dayanıklı virüs.
Bu iki tür, farklı sıcaklıklarda çoğalma kabiliyetinin hastalık üzerindeki etkisinin ne olabileceğinin sorgulamasını sağladı.
Grip enfeksiyonuna karşı kendi ateşlerini yükseltmeyen fareler üzerinde yapılan çalışmada, bazı fareler biraz yüksek sıcaklıklarda tutulduktan sonra normal insan grip virüsüne veya ısıya dayanıklı versiyonuna maruz bırakıldılar.
Normal laboratuvar sıcaklıklarında, her iki türle de enfekte olan fareler hastalandı.
Isı artırıldığında önemli bir fark ortaya çıktı. Isıya dayanıklı türle enfekte olan fareler hastalanırken, normal türle enfekte olanlar nispeten zarar görmemiş gibiydi; bu da ısının griple savaşmaya yardımcı olduğunun işareti olarak görülebilir.
Bu çalışma, sıcaklığın tek başına vücudun enfeksiyona cevap verme çabasının önemli ve etkili bir parçası olduğu fikrini destekliyor. Ancak çalışmanın, ateşin bağışıklık sisteminin daha iyi çalışmasına yardımcı olduğu ve bunun grip kadar sıcaklığa duyarlı olmayan virüslerle savaşmada önemli olabileceği ihtimali de göz ardı edilmemelidir.
Tabii ki ateşin insanlarda farelerdeki gibi işlediğini de varsaymamak gerekir.
Ateş dostumuz olduğunda ne yapalım?
⚠ Bol sıvı: Ateş vücudu susuz bırakır. Su, bitki çayları, ev yapımı ayran harika.
⚠ Hafif giyin: Kalın battaniyeler yerine ince örtü. Vücut ısıyı dışarı atabilmeli.
⚠ Ilık duş veya kompres: Serinletir ama üşütmez.
⚠Dinlenmek: En etkili ilaç uyku ve dinlenmedir.
Ateş düşürücüye acele etmeyin: Parasetamol veya ibuprofen’i “rahatsızlığım dayanılmaz olduğunda” kullanın, “ateş çıktı diye” değil.
Termometre 38.5’i gösterdiğinde panik yapmayın. Şöyle düşünün:
Vücudum şu anda tam bir savaşçı gibi virüslerle kapışıyor, ben de ona destek oluyorum.
Bilim artık çok net: Ateş çoğu zaman düşman değil, kahramandır.
Gelelim neticeye
Ateş, vücudun virüslere karşı savunmasının önemli bir parçasıdır.
Ateş çok rahatsız edici değilse birkaç gün ateşli olmak bu enfeksiyonları daha çabuk ve kazasız-belâsız atlatmamızı sağlar.
Kaynak: https://www.science.org/doi/10.1126/science.adq4691
Makale: Avian-origin influenza A viruses tolerate elevated pyrexic temperatures in mammals

***














