Açık havada maske takmanın çok özel durumlar dışında pratik olarak faydasının olmadığını hatta zararlı bile olabileceğini salgının ta başından beri yazıyorum. Almanya’ da aerosol fiziğin Babası olarak bilinen Dr. Gerhard Scheuch benim gibi kibarlık falan taslamadan doğrudan haykırıyor: “Açık havada maske takmak saçmalıktır”!

Obezite ve metabolik sendrom ile bağırsak geçirgenliği ve mikrobiyota değişiklikleri arasında “seviyeli” bir münasebet vardır. Bağırsakların bariyer fonksiyonu, bağırsak sızıntısı ile bağlantılı metabolik sağlığın korunmasında birincil itici güçtür. Bütün olay bağırsakların “sızdırmasıyla” başlar. Bağırsaklarımıza gözümüz gibi bakalım, en küçük bir sızıntıya bile fırsat tanımayalım.

İnsan genomunda hem yağ seviyelerini artıran hem kalp-damar ve metabolik hastalık riskinin azalmasını sağlayan 62 gen bölgesi tespit edildi. Modern bilimin tavsiyelerine bağlı obezite kalp-damar hastalıkları için önemli bir risk faktörüdür ama beslenme yanlışlarından kaynaklanmayan, fıtrattan gelen obezite aksine daha sağlıklı bile olabilir.

Biliyorsunuz, bilim insanları bir süredir “çift maskenin” koruyuculuğunun daha yüksek olduğu söyleyip duruyor. Meselenin aslını “Çin, ABD’li diplomatlara Kovid 19 testini anal yoldan uygulamış” başlıklı haberi okuyunca anladım. Durum çok ciddi! Dünyanın ikinci maskeye şimdiden hazırlanması gerekiyor. 

Mutasyonlar normal vakaları geçerken, vaka sayılarının üst üste altı hafta düşüşte olması ve 14-21 Şubat tarihleri arasında %11 azalması son aylarda duyduğumuz en güzel haberdir. Bu, virüsün belinin kırıldığı anlamına gelir. Bundan dolayı da vaka sayısındaki artıştan endişe etmek abestir, aksine memnun olunması gerekir. Tüm dünyaya hayırlı, uğurlu olsun!