Geçen sene Avustralya’ da grip aşısının H3N2 türü virüse karşı etkinliğinin sadece yüzde 10 olduğu yani pratik olarak gripten korumadığı ortaya çıktı. “Yüzde 10 koruma bile hiç koruma olmamasından daha iyidir” diyerek dünyayı aldatan uzmanlar keşke “Grip aşıları ticari aşılardır” diye halkını uyaran Türk doktorları dinleseler.

Tamiflu, Enfluvir ve Oseflu isimli grip ilaçları bu mevsimde her grip olana hatta grip olmasa bile ateşi çıkanlara da yazılıyor ama bunlar öyle herkesin alması gereken ‘müthiş’ ilaçlar değil. Yaygın kullanım direnç gelişimine yol açabiliyor. Sadece risk grubunda olanlara, henüz grip virüsü bulaşmadan veya bulaştıktan hemen sonra verildiğinde işe yarayabiliyor.

Grip aşılarının etkili olmadıkları grip mevsimi sonunda yapılan araştırmalarla ortaya konurdu. Bu sene daha henüz daha grip virüsleri arz-endam etmeden, grip aşılarının işe yaramayacağı ilan edildi. Grip virüslerine karşı tam etkili ve virüs mutasyon gösterdiğinde bile etkisi devam edecek bir aşı hazırlamak mümkün olmasına rağmen tüm dünya 60 senedir kandırılıyor.

Prof. Dr. Serhat Ünal’ ın grip aşısı için “Bulduğunuzu yapın” tavsiyesi bana “Kör tuttuğunu öper” sözünü hatırlattı, gönendim. Hiç de niyetli değilken aşı yaptırmaya karar verdim. Grip aşılarının, aşı yapılan gün pozitif ruh hȃline sahip olanlarda daha etkili olduğunu biliyorum. İlk gördüğüm eczaneye gireceğim, kolumu açacağım ve hangisi varsa “Vurun” diyeceğim.

Retrocyclin-101 adlı proteinin, gribin sebep olduğu enflamasyonu, grip belirtilerini ve gribe bağlı ölümleri önleyebileceği bildirildi. Bu tür deneysel araştırmaların gerçekten etkili bir ilaç haline gelebilmesi için daha senelerce çalışılması gerekir ve bunların birçoğu “umut vadeden müthiş proteinler” safhasında kalırlar. Bu tür ilaçlardan, aşılardan medet umacağınıza sağlıklı yaşamanın icaplarını yerine getirin, yeter.