Nüfusu 8 milyara yaklaşan dünyamızda 40 milyona yakın insana koronavirüs aşıları yapıldı. Pandemi ancak virüsün ciddi mutasyonlara uğramasına fırsat vermeden çok kısa zamanda tüm dünyada yaygın olarak uygulanabilecek ve tabii ki etkinliği ve emniyeti ispatlanmış bir aşı ile başarılabilir. Ama tüm bu hususiyetlere sahip böyle bir aşı yok maalesef!

Bugünlerde aşı olanlara sıkça söylenen bir temenni var: “Antikorunuz bol olsun”. İyi niyetle dile getirilen bu temenni hem eksiktir hem de her zaman faydalı olmayabilir, hatta ciddi riskleri olabileceği bile söylenebilir. Bunun, “Nötralizan ve uzun ömürlü antikorlarınız, evladiyelik T hücreleriniz olsun” şeklinde düzeltilmesi uygun olacaktır. Temenniperverlere duyurulur.

40 binden fazla insan üzerinde 18 sene süren çalışmada C ve E vitaminlerinden zengin diyetle beslenenlerde Parkinson riskinin azaldığı bildirildi. Bana göre gereksiz bir çalışma ve sonuçları da bunu doğruluyor. Tek bir vitamin üzerinden sağlık veya hastalık olmaz. Beslenme bir bütündür.

Bağırsaklarımızdaki faydalı bakterileri endüstrinin elinin değmediği gıdaların, zararlı bakterileri ise aşırı işlenmiş gıdaların teşvik ettikleri gösterildi. Koronavirüslere karşı alınan tedbirlerin aynı şiddette bunlara karşı da alınması gerekir. Obezite, diyabet, kalp krizi, felç, kanser, astım, alerji, Alzheimer, depresyon gibi kronik hastalıkların aşısı “atalarımızın” yiyecek ve içecekleridir.

KOVİD’ de bağırsak mikrobiyotasında bağışıklığı teşvik eden bakterilerin azaldığı ve bu düşüklüğün hastalık düzeldikten 30 gün sonra da devam ettiği belirlendi. KOVİD’ in hafif atlatılmasında ve uzayan KOVİD’ de bağırsak mikrobiyotasının önemi bir kere daha gösterilmiş oluyor. Neden aylardır adam gibi beslenme şart diye dil döktüğümüzü inşallah anlamayanlar da anlamıştır.