ANTİKORUNUZ BOL OLSUN

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

İndependent Türkçe’ deki yazım:

“Antikorunuz bol olsun”, aşılar uygulanmaya başlayalı beri dünyanın en çok tekrarlanan temennisi unvanını aldı desek yeri var.

Bu iyi niyetli temenninin “Toprağı bol olsun” gibi ölenlere söylenen bir başka sözü hatırlatması bir tarafa, bilimsel bakımdan da doğru olduğu söylenemez.

Gel gelelim, insanlar antikor seviyelerinin yüksek olmasının önemine o kadar çok inandırıldı ki ikinci aşısını da yaptıranlar şimdi de “antikor seviyesi” ölçtürme peşine düştüler.

Temenninin ne ölçüde gerçekleştiğini test etmek istiyorlar ki, çok haklılar.

Oysa bağışıklığı sadece antikorlar üzerinden değerlendirmek, antikor yüksekliğine sevinip düşüklüğüne üzülmek hakikatlerle bağdaşmıyor.

Antikorların niteliği mühimdir

Antikor seviyeleri evet önemlidir ama asıl mühim olan bu antikorların niteliğidir.

En kuvvetli hücresel bağışıklık 5 proteinle (spike, membran, zarf, nükleokapsit ve proteaz antijenleriyle) ortaya çıkar. 1

Biri “nötralizan” yani virüsü etkisiz kılan diğeri ise “non-nötralizan” yani virüsü etkisizleştiremeyen olmak üzere iki türlü antikor vardır.

Eğer antikorlarınız nötralizan vasfında ise mesele yok ama non-nötralizan antikorlar problem yaratabilir.

Hafif hastalığı olduğu için ayaktan tedavi gören hastalarda nükleokapsit antijenine kıyasla spike proteinin S1 veya RBD kısımlarını hedefleyen IgG sınıfı antikorların daha yüksek bulunması antikor niteliğinin ne kadar mühim olduğunun delilidir. 2

Bu araştırmada, plazma antikor artışı viral RNAemi’deki azalmayla korelasyon gösteriyordu ama akut hastalığı olanlardaki antikor cevapları hastalığın akıbetini belirlemede yetersizdi.

Antikora bağlı şiddetlenme

Genel olarak virüse özgü antikorlar “antiviral” kabul edilir ve virüs enfeksiyonlarının kontrolünde çeşitli şekillerde önemli rol oynar.

Bununla birlikte, bazı durumlarda, spesifik antikorların varlığı vücut için değil “virüs için faydalı” olabilir.

Bu aktivite, virüs enfeksiyonunun antikora bağlı şiddetlenmesi (antibody-dependent enhancement =ADE) olarak bilinir.

ADE, bir virüsün nötralizan olmayan antikorlara bağlanmasının konakçı hücrelere girişini ve ardından replikasyonunu arttırdığı bir olaydır.

Monositler, makrofajlar, dendritik hücreler ve belirli granülositler gibi FcR taşıyan miyeloid hücreler, immün komplekslerin fagositik alımı yoluyla enfeksiyonun antikora bağlı şiddetlenmesine sebep olur.

Böylece fagositoz virüsün replikasyonu ve immun hücrelerin ölümüyle sonuçlanır.

Asıl mühim olan, T hücreleri vasıtasıyla sağlanan hücresel bağışıklıktır

Agamaglobülinemisi olan yani bağışıklık sistemleri antikor yapamayan ve bu sebeple ömür boyu immunglobulin alması gereken iki hastanın KOVİD’i tamamen atlatmasının da ortaya koyduğu gibi asıl etkili olan T lenfositleri ile sağlanan hücresel bağışıklıktır. 3

T lenfositlerinin, sitotoksik T hücreleri (CD8+), yardımcı T hücreleri (CD4+),  düzenleyici T hücreleri (CD4+ CD25+) ve hafıza T hücreleri gibi türleri vardır.

Bir tür işgalciyi vücudun gelecekte tekrar tanımasına yardım ederken, diğeri işgalciyi avlayıp enfekte olan hücreleri yok eder. Bir diğeri bu sürece çeşitli şekillerde yardımcı olur.

Antikorlar cepteki para gibidir, kolayca harcanır gider ama hücresel bağışıklık hafıza T lenfositleri sayesinde bankadaki para gibidir, emniyet altındadır, harcanması zordur.

Hafif olarak geçirilen tipik bir KOVİD’ den sonra, koronavirüse has CD8+ T hücreleri kalıcı olmak yanında iyileşme sürecinde, koordineli bir şekilde uzun ömürlü ve kendi kendini yenileyen hafıza özelliği kazanır. 4 

Antikorlar azalsa da T hücresi cevabı devam eder. 5

Fareler üzerinde yapılan ve antikor oluşturmadan sadece spesifik sitotoksik T hücreleri cevabı yaratan bir zika virüs aşısının etkinliğinin değerlendirildiği araştırmanın da gösterdiği gibi CD8+ sitotoksik T hücrelerinin viral enfeksiyonlardan korunmada çok önemli bir yeri vardır. 6

Gelelim neticeye

İster hastalık geçirmiş olun ister aşılanmış olun, antikorlarınız ölçülür de düşük bulunursa dert etmeyin.

Antikor fazlalığının her zaman iyi bir şey olmadığı aksine zararlı olabileceği, antikorların faydalısı ve faydasızı olduğu da aklınızda bulunsun:

Antikorunuz bol olsun temennisinin, “Nötralizan ve uzun ömürlü antikorlarınız, evlâdiyelik T hücreleriniz olsun” şeklinde güncellenmesi uygun olacaktır.

Temenniperverlere duyurulur.

Kaynaklar: 

1. https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2021.02.17.431750v1
2. https://immunology.sciencemag.org/content/5/54/eabe0240
3. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/epdf/10.1111/pai.13263
4. https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2021.04.28.441880v1.full.pdf
5. https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3661946
6. https://www.cell.com/cell-reports/fulltext/S2211-1247(21)00441-1

Kaynak: https://www.indyturk.com/node/359871/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/antikorunuz-bol-olsun#.

***

EK 1 (2.6.2021): ABD’de gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre, insanlarda soğuk algınlığı geçirdikten sonra gelişen bir antikorun Covid-19’a neden olan virüsü etkisiz hale getirebileceği belirtildi. Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışma için ekip, pandemi öncesi ve pandemi sırasında katılımcılardan alınan kan örneklerini inceledi. Araştırmacılar, corona virüsü yenen kişilerden alınan kan örneklerinde, soğuk algınlığı sırasında üretilen, hastalıkları ‘hatırlayan’ ve tehdit geri dönerse tekrar harekete geçirilen yüksek düzeyde bağışıklık hücreleri tespit etti. Bulguların tüm corona virüslere karşı koruma sağlayan bir aşı veya antikor tedavisi geliştirmesine yardımcı olabileceği belirtilirken, ekip antikorun, bellek B hücresi olarak bilinen bir tür bağışıklık sistemi hücresi tarafından üretildiğini belirtti.

‘İSTİLACI VİRÜSÜN YÜZEYİNE KİLİTLENİP YOK EDİLMEK ÜZERE İŞARETLİYOR’

California, La Jolla’daki Scripps Araştırma Enstitüsü’nden bir ekip tarafından gerçekleştirilen çalışmada, hem soğuk algınlığının hem de Covid-19’un, üst solunum yolu hastalıkları olarak aynı kategoriye girdiğinin altı çizilirken bellek B hücrelerinin, istilacı corona virüs patojenlerinin yüzeyine kilitlendiği ve onları diğer bağışıklık hücreleri tarafından yok edilmek üzere işaretlediklerini tespit edildiği açıklandı. Bilim insanları, bu hücrelerin yıllar, hatta on yıllar boyunca kan dolaşımında yer alabileceklerini ve başka bir enfeksiyon meydana geldiğinde bağışıklık sisteminin onları yeniden çağırabileceğinin altını çizdi.

Bilim insanları elde edilen sonuçların ayrıca, Covid-19 ile enfekte olmuş kişilerin kan örneklerindeki bellek B hücre antikorları seviyelerinin, enfekte olmayanlara göre daha yüksek olduğunu gösterdiğini belirtirken, hafif corona virüs geçiren kişilerin, daha sonra ağır corona virüse yakalandıklarında antikor üretmekte zorluk çekmeyeceklerini bildirdi.

Kaynaklar: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-soguk-alginligindan-kaynaklanan-antikor-covid-19u-etkisiz-hale-getirebilir-11-681-95836.html

***

EK 2 (2.6.2021): ABD’de gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre, insanlarda soğuk algınlığı geçirdikten sonra gelişen bir antikorun Covid-19’a neden olan virüsü etkisiz hale getirebileceği belirtildi. Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışma için ekip, pandemi öncesi ve pandemi sırasında katılımcılardan alınan kan örneklerini inceledi. Araştırmacılar, corona virüsü yenen kişilerden alınan kan örneklerinde, soğuk algınlığı sırasında üretilen, hastalıkları ‘hatırlayan’ ve tehdit geri dönerse tekrar harekete geçirilen yüksek düzeyde bağışıklık hücreleri tespit etti. Bulguların tüm corona virüslere karşı koruma sağlayan bir aşı veya antikor tedavisi geliştirmesine yardımcı olabileceği belirtilirken, ekip antikorun, bellek B hücresi olarak bilinen bir tür bağışıklık sistemi hücresi tarafından üretildiğini belirtti.

‘İSTİLACI VİRÜSÜN YÜZEYİNE KİLİTLENİP YOK EDİLMEK ÜZERE İŞARETLİYOR’

California, La Jolla’daki Scripps Araştırma Enstitüsü’nden bir ekip tarafından gerçekleştirilen çalışmada, hem soğuk algınlığının hem de Covid-19’un, üst solunum yolu hastalıkları olarak aynı kategoriye girdiğinin altı çizilirken bellek B hücrelerinin, istilacı corona virüs patojenlerinin yüzeyine kilitlendiği ve onları diğer bağışıklık hücreleri tarafından yok edilmek üzere işaretlediklerini tespit edildiği açıklandı. Bilim insanları, bu hücrelerin yıllar, hatta on yıllar boyunca kan dolaşımında yer alabileceklerini ve başka bir enfeksiyon meydana geldiğinde bağışıklık sisteminin onları yeniden çağırabileceğinin altını çizdi.

Bilim insanları elde edilen sonuçların ayrıca, Covid-19 ile enfekte olmuş kişilerin kan örneklerindeki bellek B hücre antikorları seviyelerinin, enfekte olmayanlara göre daha yüksek olduğunu gösterdiğini belirtirken, hafif corona virüs geçiren kişilerin, daha sonra ağır corona virüse yakalandıklarında antikor üretmekte zorluk çekmeyeceklerini bildirdi.

Kaynaklar: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-soguk-alginligindan-kaynaklanan-antikor-covid-19u-etkisiz-hale-getirebilir-11-681-95836.html

https://www.nature.com/articles/s41467-021-22958-8

***

EK 3 (4.6.2021): ABD’de yapılan yeni bir araştırmaya göre, corona virüse karşı her yıl aşı olunmasına gerek olmayabileceği bildirildi. Yapılan çalışmalarda özellikle mRNA aşılarının vücutta antikor seviyesinin azalması durumunda bile koruma sağladığının altı çizilirken, aşılardan sonra oluşan bağışıklık seviyesinin vücutta antikor olmasa bile virüsü tanıyıp harekete geçtiği belirtildi.

Corona virüse karşı yaklaşık 7 aydır devam eden aşılama çalışmalarında takviye doz konusu tartışılmaya başlarken yapılan araştırmalar, her yıl ek doz aşıya ihtiyaç olmayabileceği açıklamasında bulundu. Associated Press’in haberinde BioNTech/Pfizer ve Moderna aşılarında kullanılan mRNA teknolojisi antikorun azalmasından sonra da koruma sağladığı açıklandı.

VÜCUTTA ANTİKOR OLMASA BİLE VİRÜSÜ TANIYIP HAREKETE GEÇİYOR

Bu aşılardan sonra oluşan bağışıklık seviyesinin vücutta antikor olmasa bile virüsü tanıyıp harekete geçtiği belirtilirken, ABD’li bilim insanları destekleyici dozlara her yıl ihtiyaç duyulmayabileceğini söyledi. Philadelphia Çocuk Hastanesi’nde ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne (FDA) tavsiyede bulunan bir aşı uzmanı olan Dr. Paul Offit, “Gerçekten yıllık bir takviye aşırına ihtiyacımız olursa şaşırırım” dedi. Pennsylvania Üniversitesi’nden immünolog John Wherry de, “Bu konuda oldukça iyimserim. Güçlendiricilere olan ihtiyacı göz ardı etmiyorum ancak şimdiye kadarki bağışıklık tepkisi oldukça etkileyici görünüyor” ifadelerini kullandı.

DAHA FAZLA BİLİMSEL ARAŞTIRMAYA İHTİYAÇ DUYULUYOR

Aşının sağladığı antikorun zaman içinde azaldığı hatta bittiği belirtilen haberde, her yıl ek doz corona virüs aşısının gerekmeyebileceğinin altı çizilirken, bilim insanları henüz bunu söylemek için erken olduğunu ve bu konuda daha fazla bilimsel araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Haberde, her yıl ek doz aşı ihtiyacı oluşmamasının virüsün mutasyonlara uğramamasına da bağlı olduğu bildirilirken bilim dünyasının, yeniden aşılama gerektirecek antikor eşiğini de belirlemesi için de çalışmaların sürdüğü aktarıldı.

Kaynak: https://www.ntv.com.tr/saglik/arastirma-corona-viruse-karsi-her-yil-asi-olmak-gerekmeyebilir,DNSC_JtXgEuQuojuZguriQ

***

EK 4 (12.6.2021):  Informed consent disclosure to vaccine trial subjects of risk of COVID-19 vaccines worsening clinical disease.

Nötralizan antikorlar oluşturmak için modifiye edilmemiş veya çok az modifiye edilmiş koronavirüs viral spike proteininden hazırlanan, viral vektör, protein, DNA veya RNA aşıları uygulama yönteminden bağımsız olarak antikora bağlı şiddetlenmeye (ADE) sebep olabilirler.

Bu risk, sürmekte olan KOVİD aşıları klinik araştırma protokolleri ve rıza onamlarında olabildiğince gizlenmiştir, hastaların bu riski yeterince kavramaları muhtemel değildir. Bu da katılımcıların doğru bilgilendirilmelerini ortadan kaldırır.

Etik olarak, aşı araştırmalarına katılanların, katılacak olanların, aşı onaylandıktan sonra aşı yapılacak olanların ADE yani KOVİD’ i daha ağır geçirme riskine karşı ikaz edilmeleri gerekir.

Kaynak: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33113270/

***

EK 5 (14.6.2021):

Resim

***

EK 6 (28.6.2021): KORCAN AYATA: Bugün İsrail’de yapılmış bir çalışma önbasım olarak yayınlandı. Malum medya tarafından “aşıların üstün başarısı” olarak veriliyor ve her zamanki gibi yayın içinden çımbızlanmış veriler kullanılıyor. papers.ssrn.com/sol3/papers.cf

Tarafsız şekilde verilere bakalım: 1-Öncelikle aşılı-aşısız gruplaması ile ilgili bir problem var, her iki gruba dahil edilmiş 772.717 kişi söz konusu. Bunlar çalışma süresince aşı olanlar. Bu grubun enfeksiyon, hastaneye yatış ve can kaybı bilgileri malesef verilmemiş.

Resim

2-Gruplar arasındaki en büyük fark enfeksiyon oranında görülüyor. Aşısızların hasta olma riski 25 kat fazla. Aşılı:%0,1 Aşısız:%2,48 3-Enfekte olanlarda hastaneye yatış oranları: Aşılı:%7,45 Aşısız:%3,54 4-Enfekte olanlarda can kayıpları: Aşılı:%2,34 Aşısız:%0,49

Resim

5-Hastaneye yatırılan ve hayatını kaybedenlerin oranı. Aşılı:%31,4 Aşısız:%13,9 1-5 özet: Aşı hasta olmayı büyük oranda önlüyor, ancak aşıya rağmen hastalananlarda, ağır hastalık geçirme ve can kaybı oranı daha yüksek.

Resim

6-Tüm hastaneye yatış ve can kaybı verilerine bakarsak, aşıların özellikle 60+ grupta “kurtarıcı” rol oynadığını görüyoruz. 16-59 aşılı grupta hiç can kaybı olmazken, aşısızlarda bu sayı 20. 60+ grupta ise 33 ve 111.

Resim

7-Aşılı gruptaki hipertansiyon ve diyabet hastalarının oranı, aşısız gruba göre yaklaşık 2,5 kat fazla. Aşının etkisini düşüren ve “aşıya rağmen” ağır hastalanan ve hayatını kaybeden insanların çoğu bu grupta. Hiç şaşırtıcı değil, böyle olacağı aylar öncesinden biliniyordu.

8-Aşılıların hastalandıklarında aşısızlara göre daha ağır geçirip can kaybına uğramalarının altında yatan diğer sebep ADE olabilir. Antibody Dependent Enhancement. Özet olarak, virüsün üzerine antikor bağlandığı için, normalde giremediği bir bağışıklık hücresinin içine sızması.

ADE basit gibi gözüken ancak çok derin bir konu. Hastada tespit edilmesi, önlem alınması çok zor. En güvenlisi T hücreleri sayesinde antikora gerek kalmadan hastalığı atlatmak, malesef bu herkeste aynı etkinlikte olmuyor.

2020 yılına kadar insanlar için SARS, MERS veya mevsimsel koronavirüslere karşı aşı geliştirilememiş olmasının başlıca sebebi hayvan deneylerinde gözlenen ADE vakalarıdır. Covid aşılarının çalışmaları hızlandırıldığı için, bu deneylerin tam yapılmadığı bir gerçek.

ADE oluyor mu? Ciddi bir sorun teşkil ediyor mu?Kayıtları tutulabiliyor mu? Varlığı yokluğu araştırılıyor mu? Sorularının cevabını bilmiyoruz. Makalenin tamamı için: https://www.nature.com/articles/d41587-020-00016-w

Son olarak bu çalışma ile Covid ölüm oranları bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. Her iki gruba yazılan 700.000 kişiyi görmezden bile gelsek, aşılanmamış 300.000 kişide 131 can kaybı olmuş. Yani %0,043. Bu oran aşılılar için % 0,0057.

Kaynak: https://twitter.com/korcanayata/status/1409518311428272130?s=20

***

EK 7 (31.7.2021): ROBERT MALONE “Kovid-19 aşılarında kullanılan mRNA teknolojisinin mucidi R. Malone, aşılarla ilgili en kötü senaryonun işaretini veriyor, “antikor bağlı şiddetlenme” riskine dikkat çekiyor. Kaynak: https://twitter.com/Teodrose_Burner/status/1421481385987031042

***

EK 8 (18.9.2022):

Many therapeutic antibodies (Abs) and mRNA vaccines, both targeting SARS-CoV-2 spike protein (S-protein), have been developed and approved in order to combat the ongoing COVID-19 pandemic. In consideration of these developments, a common concern has been the potential for Ab-dependent enhancement (ADE) of infection caused by inoculated or induced Abs. Although the preventive and therapeutic effects of these Abs are obvious, little attention has been paid to the influence of the remaining and dwindling anti-S-protein Abs in vivo. Here, we demonstrate that certain monoclonal Abs (mAbs) approved as therapeutic neutralizing anti-S-protein mAbs for human usage have the potential to cause ADE in a narrow range of Ab concentrations. Although sera collected from mRNA-vaccinated individuals exhibited neutralizing activity, some sera gradually exhibited dominance of ADE activity in a time-dependent manner. None of the sera examined exhibited neutralizing activity against infection with the Omicron strain. Rather, some ADE of Omicron infection was observed in some sera. These results suggest the possible emergence of adverse effects caused by these Abs in addition to the therapeutic or preventive effect.

Makale: Reevaluation of antibody-dependent enhancement of infection in anti-SARS-CoV-2 therapeutic antibodies and mRNA-vaccine antisera using FcR- and ACE2-positive cells

Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41598-022-19993-w

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Nükhet dedi ki:

    Bu antikorların nötralizan olup olmadığı nasıl ölçülüyor acaba

Siz de yorumunuzu paylaşın: