Son senelerde giderek daha çok teşhis edilen kanserlerden biri de tiroit kanserleri. Bu artışın sebeplerini ortaya koymak için yapılan bir çalışmada kandaki n-PFOS seviyeleri iki katına çıktığında, tiroit kanseri riskinin yüzde 56 arttığı hesaplandı. PFAS türü kimyasallar yanmaz tencere ve tavadan, tuvalet kâğıdı ve kadın hijyenik ürünlerine kadar sayısız üründe bulunuyor.

Yeni bir araştırmada daha tuzlu su ile gargara ve burun yıkamanın Kovid’ de hastaneye yatışları önlemede hiçbir riski olmayan, bedava ve çok etkili bir uygulama olduğu gösterildi. Bu uygulamalara karşı çıkan ve uygulamayı tavsiye edenlere de saldıran filim adamları ve onlarla iltisaklı medyanın meseleye ne kadar “duygusal” yaklaştıkları bir kere daha görülüyor.

Flavonifractor plautii türü bakteriler tarafından üretilen iki enzimin alyuvarlar üzerindeki antijenleri parçaladıkları ve böylece de A grubundaki bir kişinin 0 grubuna dönüştüğü belirlendi. Bu sonuçlar doğrulanabilirse, A veya B kan grubunda olanlar 0 grubuna dönüştürülebilecek ve böylece kan bulma sıkıntısına bir çözüm bulunmuş olacak.

Meme kanserinde son 20-30 senede 2-3 misli bu artış bir genetik faktörle alakalı olamayacağına göre bunun sebebi çevresel faktörler veya hayat tarzımızdaki yanlışlardan olmalı. Meme kanseri riskini artırabilecek birçok kimyasal var.

Birçok hastalığın ilaçlara veya diğer tıbbi müdahalelere gerek kalmadan sadece sağlıklı yaşamanın icaplarını tam olarak yerine getirmek suretiyle de önlenebileceğini hatta tedavi bile edilebileceğini biliyoruz. Yeni bir araştırmaya göre başta yoga olmak üzere beden ve zihin uygulamaları kan şekerini diyabet ilacı metformin kadar düzeltebiliyor.