Bitki suyunu içerek böbrek yetersizliğine giren biri veya yakınlarının suç duyurusunda bulunmaları ve haklarını aramalarının önünde hiçbir engel olmadığı gibi taahhütname imzalanmış olması veya olmamasının da hiçbir ehemmiyeti yoktur. Sözü edilen taahhütname aslında “sansür” demektir ve en başta da medyanın kendisinin buna karşı çıkması gerekir.

1 milyondan fazla insan üzerinde gerçekleştirilen 50 araştırmanın meta-analizinde yumurta, yağlı süt ürünleri ve kırmızı ette bulunan doymuş yağların masum olduğu, insanlara kalp dostu diye yedirilen trans yağların kalp-damar hastalıkları ve erken ölüm riskini artırdığı gösterildi. Bilim dünyası bir yanlışından dönüyor, sıra yakında kolesterol haplarına da gelecek!

Coca-Cola’ nın, “obezitenin esas sebebi meşrubat ve fast food değil hareketsizliktir” iddiasındaki bir bilim kuruluşuna finansal ve lojistik destek verdiğinin ortaya çıkması şirketi zor durumda bıraktı. Bu olay, bir ilacı, bir aşıyı vatan toprağı gibi kahramanca savunanların aslında kimin adamı olduğunu göstermesi bakımından da çok önemli.

Trans yağ alınmasına sebep olan kızartmaların kalp yetersizliği riskini de artırdığı gösterildi. Bir zamanlar hayvansal yağlara karşı çıkan ve margarin yiyin diyen FDA şimdi utanmadan kalp dostu dediği bu yağların “sıfırlanmasını” istiyor. Yumurtadan özür dilendi, tereyağına “biz ettik sen etme” dendi, bakalım kırmızı ete ne diyecekler?

Reflünün öksürüğe yol açtığı şeklinde uydurulmuş bir “iddia” var. Amerika’ lıların her dediğini kabul etmeyi ve uygulamayı bilim zanneden etıbbamız da bu iddiaya balıkla atlamakta sakınca görmüyor. Memlekette öksürdüğü için reflü ilacı yazılmamış insan kalmadı ama akıl-mantık ve bilim öyle demiyor!