Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta

Coşkun Bel’ in yazısı:

Bunun son örneği Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde yaşandı… Hastanenin 2001-2004 yıllarında başhekimlik görevini yapan ve aynı zamanda hastanenin 2’nci Göz Klinik Şefi olan Prof. Dr. Suphi Acar, kendisine yapılan haksızlığa tepki göstererek istifa etti. Tecrübeli bir göz profesörü olan Acar, hekimliğinin verimli bir döneminde küsüp, emekli oldu…

Suphi Hoca’nın halk sağlığı adına yaptığı birçok önemli hizmetleri bulunuyor. Bu hizmetlerin en önemlisinin, Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin 51 yıldır işgal edilen 28.5 dönümlük arazisini hastaneye yani halka kazandırmak olduğunu önemle belirtmek isterim.

Hastanenin bu arazisi üzerinde 20 kaçak işyeri vardı. Onların yıkılmasında, Suphi Hoca’nın büyük emeği, ve cesareti var. O’nun hizmetler bununla sınırlı değil…

Şefliğini elinden aldılar

Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin eski göz kliniklerinin hali içler acısıydı. Gelen hastalar, kliniğin üç-dört metrekarelik koridorunu hınca hınç dolduruyordu…

İlkel şartlar altında halka sağlık hizmeti veriliyordu. Tabii buna hizmet denirse! Suphi Hoca, bir hayırsever bularak, hastanenin arazisine yeni modern bir göz hastanesi yaptırdı. Yeni yapılan göz hastanesi sayesinde bugün hastalar, geniş oturma gruplarının ve plazma televizyonların bulunduğu bir ortamda tedavilerini yaptırıyorlar…

Prof. Dr. Suphi Acar, başhekimlik döneminin ardından  görevine göz kliniği şefi olarak devam ediyordu…

Ancak bir süre önce bir yazıyla klinik şefliğinden alındığını öğrendi. Suphi Hoca’nın kliniğinde görev yapan uzman hekimi “İdari sorumlu şef” unvanıyla kliniğin başına atadılar. Suphi Hoca’nın odası da bu hekime tahsis edildi.

Halka hizmetmiş, tecrübeli hekimmiş, klinik şefiymiş… Tüm bunlar, iki satırlık atama yazısıyla buharlaştırıldı. Avrupa ülkelerinde böyle tecrübeli hekimler baş tacı yapılarak, ödüllendiriliyorlar.

Biz de ise tam tersi!

KAYNAK: http://www.bizimsaglik.com/c/ho.asp?id=7658&Title=Tecrübeli hekimleri bir bir kaybediyoruz!

Siz de yorumunuzu paylaşın: