DAŞ DÜŞEBÜLÜ… AYI ÇIKABÜLÜ.. KENE ISIRABÜLÜ!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kkka

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Havaların ısınmasıyla beraber Kastamonu, Çankırı, Tokat, Yozgat illerinden kene ısırmasına bağlı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından ölenlerin haberleri de gelmeye başladı.

KKKA ülkemizde 2002 yılından beri görülüyor ve o tarihten bu yana onlarca insanımızın da ölümüne yol açtığı ‘resmen’ biliniyor.

Onlarca’ dedim ama bu ‘yüzlerce’ de olabilir: Bizde her alanda inanılmaz boyutlara erişen ‘kayıt dışılığı’ hesaba katacak olursak “Kim vurduya gidenlerin veya eceliyle öldü” denenler içinde ‘kene ısırmasına kurban gidenlerin’ de olması mümkündür.

Kırım nere… Kongo nere?

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ nin adına bakıp da ‘Kırım nere, Kongo nere, bize ne’ demeyin sakın.

Devir küreselleşme devri; dünyanın herhangi bir köşesindeki ekonomik bir kriz de, bulaşıcı bir hastalık da bilgisayar virüsü de anında tüm dünyayı etkileyebiliyor.

Kenelerin insan sağlığı bakımından önemleri taşıdıkları virüs ve bakterileri soktukları kişilere bulaştırarak çeşitli hastalıklara yol açmalarından kaynaklanıyor.

Bu şekilde kenelerden insanlara geçen başka pek çok hastalık var ama bunlar içinde şu günlerde gündemde olan ve en tehlikelisi artık adını herkesin bildiği Kırım Kongo Kanamalı Ateşi veya kısa adıyla KKKA.

KKKA ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, hâlsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı gibi şikâyetlerle ani olarak başlıyor ve daha sonra vücudun çeşitli yerlerinde görülen kanamalar ortaya çıkıyor. Zamanında tanınıp gerekli tedaviler yapılmazsa öldürücü olabiliyor.

Nemden şikâyetçi olanlara uyarı

Yüzlerce türü olan keneler özellikle çalılık, otluk alanlar, orman ve su kıyıları ve yaban hayvanlarının yaşadığı yerlerde daha çok görülüyorlar. Ülkemizde de otuzdan fazla kene türü var.

KKKA’ ya sebep olan kenelere Karadeniz bölgesi ile İç Anadolu’ nun kesiştiği Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Çankırı, Gümüşhane, Sivas, Kastamonu, Artvin ve Erzurum gibi şehirlerde daha çok rastlanıyor.

En risksiz bölgeler ise Akdeniz ve Karadeniz kıyıları, çünkü keneler nemli yerlerde yaşayamıyorlar.

Demek ki ‘Yok bunalıyoruz, yok nefes alamıyoruz’ diye nemden çok fazla şikâyetçi olmak doğru değil; nemli hava bunaltıcı olsa da hiç değilse kene tehlikesi yok.

Konunun uzmanları küresel ısınmanın kenelerin artmasında çok önemli olduğunu ısrarla vurguluyorlar.

Bu, belki de daha iyi günlerimiz; zamanla keneler de karasinekler, sivrisinekler gibi evlerimizin ‘tabii misafirleri’ olup çıkarlarsa hiç şaşırmamak lâzım.

Keneler çıktı meydane, hepsi birbirinden merdane

KKKA virüsü avcı keneler de denilen ‘Hyalomma’ soyuna ait keneler tarafından taşınabiliyor.

Bunlar diğer keneler gibi otların üzerinde değil toprakta veya toprak altında saklanıyorlar; titreşimleri, ısı, koku ve nefesteki karbondioksiti hissedebiliyorlar, gözleri olduğu için de avlarını siluet şeklinde görebiliyorlar ve avlarına atlıyorlar.

Virüs taşıyabilen kene yumurtadan çıktıktan sonra tavşan gibi küçük yaban hayvanları ile yabani kuşların üzerinde konaklıyor.

Erişkin hale gelince yere düşüyor ve daha sonra da büyük yaban hayvanları, büyükbaş evcil hayvanlar ve insanların üzerine geliyor.

Beslenmesini tamamlayan kene tekrar toprağa düşüyor; erkek hemen, dişi kene ise 5 ila 7 bin yumurta bıraktıktan sonra ölüyor.

KKKA virüsü taşıyan bir kenenin yumurtalarının yüzde 3-5’ i virüslü çıkıyor.

Gelelim neticeye

Üç bine yakın köyü birinci derecede riskli bölge ilan eden Sağlık Bakanlığı, 7 yaşından büyük herkese içinde bir çift eldiven, kene çıkarma kartı ve broşürü bulunan kene koruma ve eğitim setleri dağıtılacağını ve ayrıca uzmanlar tarafından 15’er günlük aralarla 3’er kez eğitim de verileceğini bildiriyor.

Benim de Sağlık Bakanlığı’ na bir tavsiyem var:

Yol kenarlarındaki ‘Daş düşebülü… kene çıkabülü’’ levhalarına lütfen ‘Kene ısırabülü’ uyarısını da eklesinler.

***

EK 1 (18.7.2021): Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vaka sayısı geçen yıla göre yüzde 40 arttı. Kene popülasyonunun son dönemde endişe verici biçimde arttığını söyleyen uzmanlar, özellikle tarımla uğraşanların tehlike altında olduğuna dikkati çekiyor. Kaynak: https://www.trthaber.com/haber/saglik/kene-vakalari-gecen-yila-gore-yuzde-40-artti-595639.html

***

Yazı için 5 yorum yapılmış:

  1. Fuat Ulusinan dedi ki:

    DOĞANIN İNTİKAMI …
    ağlamaya gerek yok !!!
    tarımdaki yanlış, kontrolsüz ve bilinçsiz ilaçlamalardan dolayı keklik gibi kenenin düşmanı ve çevreye, doğaya bildiğimiz bilmediğimiz bin bir türlü faydası olan yılan türü sürüngenler, böcekler, tarla fareleri, tilkiler gibi hayvanlar hemen hemen yok edilmiş ve doğanın dengesi insanlara fayda yönünden İNSAN tarafından bozulmuştur… insanın kendisine zarar verecek zararlı hayvanların artmasın dolayı doğanın en zararlı hayvanı olan insanlar feryat etmeye, ağlamaya başlamıştır…
    hala tartışmalı bir konu olan kuş gribi sebebiyle kırsal kesimde bir çok evcil hayvan özellikle yine kenenin düşmanı olan tavuklar itlaf ( gaz vererek ) edilmiştir … AYRICA,
    kırsal kesimde çiftçiliği, hayvancılığı yapılamaz hale getirip ( emeklerinin karşılığını alamamak ) insanları şehirlere göçe zorlayıp varoşları oluşturmak, birilerine muhtaç hale getirmek, insanları sadece tüketici yaparak SÖMÜRÜCÜ çevrelere faydalı hale getirmek gibi her türlü projelerde geçerlidir ….

  2. Kemal Boy – 02.06.2012 00:24

    Bü yazü hepümüzü çok müstefüt ettigi içün biz de size çok teşekür edebülü,şimden gayrü gırda bayurda elümüzde bir ibrük daşıyup yere çökmeden evvel yerü bi gözel ıslayup nemlendürecegüz

  3. sancaklı – 02.06.2012 14:20

    Hocam köylü çocuğu olduğumuzdan bilirim eskiden hayvan otlatırken sarmaşık toplarken tarlada çalışırken bacaklarımıza koltuk altımıza avret yerimize yapışan keneleri elimizle koparır atardık ve hiç bir şeyde olmazdı.Şimdi neden ölüm olayları oluyor.birkaçgün önce tv de izlediğim bir belgeselde ABD de dağlara belli bir köy veya şehir uzaklığından sonra ya yaya yada at ile çıkmaya izin verildiğini duydum.Biyolojik savaşı önlemek için bizdede aynısı olması lazım diyorum

  4. H.K. – 02.06.2012 04:21

    Bizüm göyde de gırda bayurda achık arazide ibrük elde müsaid bi yer icün dolasilabülü, gene’den endishe edilebülü, tedbür ichün ibrükla bi de çepin edinebülü, bununla chukur kazilabülü, ish bitüp kalkdukdan soona gene’li topragla karishtıralabülü, üstü bi gozel kamüflenebülü. Bazu vatandashlara bu ish chok chetin gelebülü, onnardan bazu kishi görmek ichün bu ishi Agdenüz Garadenüz sahilüna gidebülü..

  5. HİKMET DEMİRKIRAN dedi ki:

    başlığa bakılırsa “Yol kenarlarındaki ‘Daş düşebülü… kene çıkabülü’’ levhalarına lütfen ‘Kene ısırabülü’ uyarısını da eklesinler.” cümlesindeki “kene çıkabülü’’ ifadesi “ayı çıkabülü” olacak

Siz de yorumunuzu paylaşın: