LÂY-LÂY-LOM HASTALARIN MEMNUNİYETİ GERÇEĞİ GÖSTERMEZ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
obez kadın 4

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Türkiye’ de 10 sene öncesine göre sağlık alanında devrim niteliğinde değişiklikler oldu.

Anketler halkın yüzde 73’ ünün, Sağlıkta Dönüşüm Programı olarak adlandırılan bu değişikliklerden memnun olduğunu gösteriyor.

Vatandaş nasıl memnun olmasın ki:

Doktora, hastaneye ulaşmak çok kolaylaştı.

112’yi aradığınızda ambulans dakikalar içinde kapınızda oluyor.

Acil durumlarda sosyal güvencesi olmayanlar bile ücretsiz muayene ve tedavi olabiliyorlar.

Eski SSK’ lı ve Bağ-Kur’ lulara önünden bile geçemedikleri üniversite hastanelerinin kapıları ardına kadar açıldı.

Sağlık karnesi kalktı; muayene olmak, tetkik yaptırmak, ilaç almak için T.C. kimlik numarası yetiyor.

Tomografi, anjiyo, ultrasonlar ve tahliller sadece doktorlar değil hastalar tarafından da isteniyor.

Tüm film ve tahliller bir kuruş ödemeden yaptırılıyor.

Tek hekimin imzasıyla ilaç raporu alınabiliyor.

Hasta istediği ilacı yazdırabiliyor.

İlaç almak için SSK eczanesinin önünde kuyrukta saatlerce beklenmiyor.

Vatandaş canını sıkan bir durum olduğunda hemşireyi de doktoru da rahatça şikâyet edebiliyor; dava açması da çok kolay.

Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

Bana göre “Hastaların yüzde 70’ den fazlasının sağlık hizmetlerinden memnun olması” o ülkede sağlık sisteminin başarılı olduğunun iyi bir göstergesi değildir.

Herhangi bir sağlık kurumuna başvuran “kişilerin” çoğunluğunun memnuniyeti sağlık hizmetleri çok kötü olsa da mümkündür.

Dikkat ettiniz mi bilmem; burada “hasta” sözünü kullanmadım. Çünkü bunların önemli bir kısmı zaten hasta değildir: Kimi ilaç yazdırmak için; kimi tansiyon ölçtürmek için; kimi muayene ücretsiz olduğu için; hatta kimi “canı sıkıldığı için” sağlık kuruluşuna başvurur.

Hasta olanların ekseriyetinin ise “lây-lây-lom hastalıkları” vardır: Bunlar soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, ishal, hazımsızlık, midede yanma, baş ağrısı, hâlsizlik ve benzeri, kısa zamanda ilaca gerek olmadan kendiliğinden veya bazı basit tedbirlerle geçecek olan hastalıklardır.

Bu, ya aslında hasta olmayan ya da lay-lay-lom hastalıkları olan büyük çoğunluk “sağlık sistemi kötü de olsa” hastaneye ulaşımı, tetkik ve ilaca erişimi kolaylaştırarak, iyi otelcilik hizmeti sunarak memnun edilebilir.

Gerçek hasta oranı yüzde 20 kadar olabilir

Elimde bu konuda yapılmış bir araştırma yok ama genel bir hastane polikliniğine başvuranlar içinde gerçek manada doktor muayenesi ve tıbbi tedaviye ihtiyacı olanların, yani “gerçek hastaların” oranı ancak yüzde 20 kadar olabilir.

Asıl hasta memnuniyetini ve dolayısıyla da hekim başarısını da işte bu yüzde 20’ lik “gerçek hastalar” belirler.

İyi eğitim almış birinci basamak hekimler, bu gerçek hastaların yarısına onları çok iyi dinleyerek, ayrıntılı olarak sorgulayarak; titizlikle muayene ederek ve bazılarında kan sayımı, akciğer röntgeni, idrar tahlili gibi basit tetkikler yaptırarak teşhis koyar ve tedavi de edebilirler.

Yüzde 20’ nin diğer yarısının ise bir uzman (mesela bir kardiyolog, nörolog, dermatolog vb) tarafından görülüp değerlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla gerçek hastanın doğru uzman hekime zamanında yönlendirilmesi de çok mühimdir.

Sağlık hizmetinde gerçek başarı nasıl anlaşılır?

Sağlık hizmetinde gerçek başarıyı ölçmek için öncelikle “lây-lây-lom hastalarla” hakikaten hasta olan ve mutlaka tedavileri icap eden “gerçek hastaların” kesin olarak ayırt edilmeleri icap eder.

Tedavileri gereken gerçek hastalarda ise tıbbi başarı için aşağıdaki kriterler çok önemlidir:

Doğru teşhisin zamanında konması

Teşhisin olabildiğince sadece fizik muayene ile konması

Gereksiz tetkik istenmemesi veya en az tetkikle yetinilmesi

Tedavinin mümkünse ilaçsız -mesela beslenme, egzersiz ve uykunun düzenlenmesi, sigaranın bırakılması gibi bir takım hayat tarzı değişiklikleriyle- yapılması

İlaç tedavisi gerekiyorsa bunun mümkün olduğunca az ilaçla, en düşük dozlarla ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi

En az yan etkisi olan ilaçların seçilmesi

En ucuz ilaçların tercih edilmesi

İcap etmediği halde hastanede veya yoğun bakım bölümlerinde yatırılmamak

Gerekli ameliyatın zamanında yapılması ve fakat boş yere de ameliyat yapılmaması

En az komplikasyon oranına ulaşmak

Uzman hekime sevkin gecikmeden zamanında yapılması

Gelelim neticeye

İster “lây-lây-lom hasta” ister “gerçek hasta” olsun, bu durumların farkında değildir ve olabilmesi de zaten mümkün değildir.

Doktora sıra beklemeden kolayca ulaşan, bolca tetkik yapılan, torba dolusu ilaç alan, aslında gerekmediği halde hastaneye veya yoğun bakıma yatırılan, ameliyat edilen, fuzuli konsültasyonlar yapılan hasta hele de cebinden para çıkmıyorsa “sağlık hizmetlerinin mükemmel olduğunu” sanır.

Amma velâkin, durum hiç de öyle değildir.

Bilmem anlatabildim mi?

Kaynak: http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/09/04/abur-cubur-ivir-zivir/saglik-hizmetinden-en-memnun-bolgeler-ege-ve-akdeniz/

***

EK 1 (18.10.2023): Sağlık Bakanlığı, 2022 yılı sağlık istatistiklerini yayımladı ve Türkiye’nin sağlık gerçeği ortaya çıktı. Nedir gerçek? Hasta bir toplumuz ve her geçen yıl daha da hasta oluyoruz. Aslında bu tespit, bana değil; Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı Dr. Reşat Bahat’a ait.

Son sohbetlerimizde Dr. Bahat, “Hasta bir toplumuz. Her şekliyle hastayız. Hastayız doktora gidiyoruz, psikolojimiz bozuk doktora gidiyoruz. 85 milyonluk bir ülkede, bu kadar muayene olur mu? Yaş ortalamamız da 33’lerde. Bu kadar hasta olmamıza imkan var mı?” diye sormuştu. Ardından da, doktora gitmenin sosyalleşme aracı haline gelmeye başladığını belirterek, doktor kaynağında sıkıntı olduğunu, muayene konusuna kısıtlar konmazsa eldeki mevcut kaynağın yetişemez hale geleceği tespitini yapmıştı.

10 KERE DOKTORA GİTMİŞİZ

Sağlık Bakanlığı’nın, yeni yayınladığı son rakamlarla durumun ne kadar vahim olduğu ortaya çıktı. Buna göre, 2022 yılında 855 milyona yakın hekime müracaat olmuş. 2021 yılında bu sayı neymiş; 675 milyon. Yani bir senede hakime başvurularda yüzde 26 artış yaşanmış. Yine 2021 yılında kişi başı hekime müracaat sayısı 8 iken, geçen sene kişi başına hekime müracaat sayısı 10’a çıkmış. Peki, bu ne anlama geliyor? En basit tabiriyle 85 milyon nüfusta neredeyse bir senede 900 milyona yakın muayene yapılmış. Reşat Bahat’ın söylediği gibi yaş ortalamamız ise 33’lerde.

Daha da ilginci; 850 milyon muayenenin 513.6 milyonu kamu-özel hastanelerde yapılmış. Hastanelerde yapılan muayenelerde ise 2022 yılında bir önceki seneye göre yüzde 20 artış olmuş. Geçen sene aile hekimlerine ise toplam 333 milyona yakın müracaat olmuş ki, bir önceki seneyle mukayese edildiği aile hekimlerine yapılan başvurularda yüzde 40 artış yaşanmış. Kişi başına aile hekimine başvuru sayısı ise 4 olmuş. Bu da şu anlama geliyor; doktorlar zamanının çoğunu muayene ve ilaç yazarak geçiriyor. Kalan zamanda da ameliyat, vizit ve koyduğu teşhisi incelemeye ayırıyor.

Tüm bu muayeneler de; bin 555 hastane –ki, 2021 yılında Sağlık Bakanlığı hastane sayısı 908 iken geçen sene bu sayı 915’e yükseldi, özel hastane sayısı ise 572 ile aynı kaldı-ve 194 bin 668 hekim ile gerçekleşmiş. Bakanlığın istatistiklerine göre, toplam hekim sayısı 2021 yılında 183 bin 569 iken, yüzde 6.1 artış göstererek 2022 yılında 194 bin 688 olmuş.

100 BİN KİŞİYE 228 HEKİM

Toplam sağlık personeli sayısı ise 2021 yılında 1 milyon 252 binden, geçen sene 1 milyon 350 bine çıkmış. Şunu da belirtmekte fayda var; 2021 yılında özel hastanelerdeki hekim sayısı 36 bin 629 iken, geçen sene bu sayı 35 bin 614’e düşmüş. Yani, özel hastanelerde hekim sayısı azalıyor. 100 bin kişiye düşen toplam hekim sayısı ise 2021 yılında 217 iken, geçen sene bu sayı 228’e çıkmış.

Sizleri biraz rakamlara boğdum ama bunların da bilinmesi gerekiyor. Özetle, eğer doktora muayene başvuru hızı bu şekilde devam eder ve her yıl yüzde 25’lerde artarsa; birkaç yıl sonra gerçekten hasta olduğumuzda muayene edecek ne doktor ne de hastane buluruz.

HEKİME BAŞVURUDA AVRUPA’DA 2. SIRADAYIZ

Türkiye, hekime müracaat sayısında dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Avrupa ülkelerinde bu sayış 2 ila 11 arasında değişiyor. Türkiye’de, 2021 yılında kişi başı hekime müracaat sayısı 8 iken, geçen sene kişi başına hekime müracaat sayısı 10’a çıktı. Bu sayının üzerinde tek ülke ise Slovakya. Slovakya’da, kişi başına doktora müracaat sayısı 11. Avrupa ülkelerine bakıldığında kişi başına doktora müracaat sayısı; Almanya’da 9.6, Macaristan’da 9.4, Hollanda’da 8.6, Fransa’da 5.5, İtalya’da 5.3, İspan-ya’da 4.8, Belçika’da 6.7, Yunanistan’da 2.7, İsveç’te 2.3. ABD’de ise kişi başına hekime müracaat sayısı 4. Türkiye’de 100 bin kişiye düşen toplam hekim sayısı 228 iken; son açıklanan Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin rakamlarına göre bu sayı Yunanistan’da 629, Portekiz’de 562, Avusturya’da 541, Almanya’da 453, İspanya’da 449, İsviçre’de 444, İsveç’te 432, İtalya’da 411, Polonya’da 344, Macaristan’da 330, Fransa’da 318. Bu konuda Türkiye Avrupa ülkeleri arasında en son sırada geliyor.

NEDEN BU KADAR ÇOK DOKTORA GİDİYORUZ?

Uzmanların bu konuda yorumları farklı olsa da birleştikleri nokta, son yıllarda sağlıkta uygulanan politikalar sonucu sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılmış olması. Bununla birlikte açılan şehir hastaneleri de doktor muayenesindeki artışın bir başka nedeni. Geçmişte hastaneler ağırlıklı olarak büyük şehirlerde yoğunlaştığından diğer illerden büyük şehirlere sağlık için gelinirken; şimdilerde ise Türkiye’nin her ilinde hastaneler bulunuyor ve bu hastaneler de her türlü ameliyat gerçekleşiyor. Uzmanlar, son yıllarda doktora başvurulardaki artışın bir başka nedenini de Covid sonrası ertelenen sağlık ihtiyacına bağlıyor.

Kaynakhttps://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/hastalik-hastasiyiz-85-milyonluk-nufusta-855-milyon-muayene-mi-olur-42347466

***

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Şevket Saçmacıoğlu dedi ki:

    Böyle faydalı bilgiler sunduğunuz için çok teşekkürler

Siz de yorumunuzu paylaşın: