ULUSLARARASI SERMAYE VE BAĞIŞIKLAMA PAZARI -2
Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu’ nun yazısı:
Kendiliğinden gelişmeler, denemeler, hedef ülkeleri alıştırmalardan sonra sıra örgütlü saldırıya geldi. 1990’da UNICEF, DSÖ, BM Kalkınma Programı (UNDP) Dünya Bankası (DB) ve Rockefeller Vakfı tarafından Çocukların Aşılanması Girişimi (CVI: Children’s Vaccine Initiative) kuruldu. Amaç yeni ve geliştirilmiş aşıların uygulanmasıyla Üçüncü Dünya’nın “on milyonlarca zavallı çocuğunun yaşamını kurtarmak” tı.
Daha başlangıçta işin güçlüğü görüldü: Kamu ve özel sektörün bir araya gelmesinde belirgin bir ideolojik karşıtlık ortaya çıkmıştı. Halk sağlığı alanında ulusal ve uluslararası düzeyde çalışanlar görevlerinin insanlığa yarar olduğunu düşünüyorlardı. Özellikle öldürücü infeksiyon hastalıklarından koruyan aşılar doğaları gereği insancıl görülüyor, yaşam kurtaran aşıların kar amaçlı üretilmesi temelden ahlak dışı bulunuyordu.
Aşılar toplumun hizmetinde olmalıydı, hatta toplumsal haktı, satılıp alınacak mal değildi. Özel sektördekiler bu yaklaşımı şaşkınlıkla ve dehşetle karşıladılar. Kâr peşinde olmak girişimciliğin motoruydu. Yaşam kurtaran ürünlerin elde edilmesini sağlıyor, yaratıcı bireyleri en iyiyi elde etmeye güdülüyordu. Tartışma uzun sürdü. İlerleyen yıllar kamu sektörünün aşı toplantılarında özel sektörün varlığının yasallaşmasını sağladı.
ABD Kara Kuvvetleri Tıbbi Araştırma Komutanlığı’ndan emekli General Dr. Philip Russel’ın CVI’nin başına geçmesiyle gelişme güç kazandı. İki sektör arasındaki açığın kapatılmasında en önemli etken sanayi temsilcilerinin uluslararası sağlık örgütleri toplantılarında kamu kesimi temsilcileriyle kurdukları sosyal ve kişisel ilişkiler oldu.
CVI’nin resmi görevi ‘çok sayıda antijen içeren, doğuma yakın uygulanan, ağızdan verilmesi yeğlenen, uzun etkili, tek dozluk’ “büyülü aşı” yı üretmekti. Ancak özel sektör ‘DSÖ’nün görevini etkin yürütememesinden ya da yürütmekte isteksiz olmasından kaynaklanan’ güçlüklerle karşılaşıyordu.
Sorunlardan biri Hepatit B (HBV) aşısı, diğeri üretilmesi planlanan Haemophilus influenza b (Hib) aşısı idi. Özel sektör yeni aşıların geliştirilip azgelişmiş ülkelerde uygulanmasını istiyor, DSÖ henüz temel aşıların uygulanamadığı gerekçesiyle ağır davranıyordu.
Mart 1999 da yine Bellagio’da Rockefeller Vakfı önderliğinde toplanan konferansta ülkelerin gelişmişliğine göre fiyat artışı öngören ‘katlanan fiyat kavramı’ ve ‘düşünsel mülkiyet hakkına saygı’ ön plana çıktı ve bu ‘aşı sanayiinin pasif ortaklıktan aktif ortaklığa geçtiği’ toplantı oldu. Rockefeller Vakfı yavaş ilerlediğini düşündüğü CVI yönetimine bir ‘darbe ile el koyma’ girişimlerine başladıysa da, buna gerek kalmadan DB devreye girdi.
DB sağlık, beslenme ve nüfus bölümü başkanı, halk sağlıkçı, LSHTM eski dekanı Dr. Richard Feachem‘ın Washington’da düzenlediği toplantıya UNICEF, DSÖ, DB başkanları ile Pasteur-Merieux-Connaught, Merck, Chiron, Wyeth-Lederle, SmithKline yöneticileri ve Uluslararası İlaç Üreticileri Konfederasyonu (IFPMA: International Federation of Pharmaceutical Manufacturers’ Association) başkanı katıldı. Feachem’ın belirlediği gündem üç ana temadan oluşuyordu:
1) Yeni aşılar niçin yoksul ülkelere de sunulmasın?
2) Ulusal aşılama programları neden başarısız?
3) Piyasa değeri düşük aşılarda Araştırma-Geliştirme yatırımı nasıl artırılmalı?
Tartışmalar DB’nın istediği doğrultuda ve görüş birliği ile geçti. DB sağlığa milyarlarca dolar yatırmayı planlıyor, ancak DSÖ’nün deneyimi ve teknik bilgisi olmaksızın bunu başaramayacağını biliyor, son sözü DSÖ’nün söylemesi gerektiğini algılıyordu. Toplantıya Brundtland DSÖ başkanı olarak değil, henüz başkan adayıyken katılmış olmasıyla DB’nın girişimini destekleyeceği ipucunu veriyordu.
O ve ekibi DSÖ içinden gelmemişlerdi, yani kamusal görüş taşımıyorlardı. Ayrıca CVI’nin ağır gelişmesine neden olan da DSÖ’nün kamucu yaklaşımıydı. Şimdi DSÖ’nün ve dolayısıyla CVI’nin değişmesi için bir fırsat yakalanmıştı. Brundtland’ın DSÖ’de göreve başlayan yönetiminin yaklaşımıyla yeni aşıların geliştirilmesi ve pazarlanması sorunu önemli ölçüde giderildi.
Yine de CVI yönetiminin teknik donanımlı DSÖ’nün eline geçmesine engel olunamadı. CVI’nin bağımsız bir örgüt olması çabaları sürdürülürken daha da beklenmeyen bir gelişme oldu. DSÖ yönetimi, iç dengeleri ve Genel Kurulu’nu oluşturan dünya ülkelerinin direncini göz ardı edemeyerek, özel sektörü şok eden bir kararla, kuruluşunun onuncu yılında CVI’nin dağıtılmasına karar verdi (Muraskin W, 2002).
Özel sektör savaşımı yitirmiş görünüyordu, ancak kamu sektörü ile ilişkilerin geliştirilmesini öğrenme açısından önemli bir deneyim kazanmıştı. Diğer kazanımlar, yerel düzeyde bir kısım kamu aşı üretimi laboratuvarlarının özelleştirilmiş olması ve özel ilaç firmalarının aşı üretimine yönelmeyi karlı bulmaya başlamalarıydı. DB’nın öncülük ettiği ‘sağlığa yatırım’ yaklaşımı tutmaya başlamıştı. Gelişmeler için artık yeni bir süreç başlıyordu.
Ve sahnede GAVI
Pazar giderek genişlemeye başlamış, özel sektör işe ısınmış, kamu sektörü özel sektörün isteklerinin toplumun gereksinmelerinin önüne geçmesine alışmaya başlamıştı. Sektördeki gelişmeye artık bir ‘Baba’ gerekiyordu. Bilgisayar devi Gates’in Bill ve Melinda Gates Vakfı duruma el koyma zamanının geldiğini fark etti.
Polio eradikasyonu kampanyaları, Rockefeller ve Elton John ile oluşturdukları Uluslararası AIDS Aşı Girişimi ve yeni Tüberküloz aşısı çabaları onlara bağışıklama pazarında yeterli bilgi birikimi ve deneyim sağlamıştı (Nossal GJV, 2000; Smith R, 2000). .
Aşılar ve Bağışıklama için Küresel Birlik (GAVI: Global Alliance for Vaccines and Immunization) adını alan kuruluşun salt bağışıklama ile değil, aşı üretimi ile de ilgileneceği adından anlaşılıyordu. Tümüyle bağımsız sayılmazdı; UNICEF Cenevre bürosunda küçük bir sekreterlikle de temsil edilecekti. Kurucularının özel sektörün dev öncüleri yanında kamu sektörünün güçlü örgütlerinden de oluşmasına özen gösterilmişti:
DSÖ, UNICEF, DB, Rockefeller ve Gates Vakıfları, azgelişmiş ve sanayileşmiş ülkeler hükümetleri, sivil toplum sektörü, azgelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerin ilaç sanayicileri, sağlıktaki araştırma birimleri ve teknik enstitüler. Yönetim Kurulu’nu temsilcileri yeniden seçilebilen dört temel kurum (DSÖ, UNICEF, DB, Rockefeller Vakfı), rotasyonla gelen ve diğer sektörleri temsil eden onbir üye (azgelişmiş ve gelişmiş ülke hükümetleri ve ilaç sanayicileri) oluşturuyordu.
İlk başkanlığı DSÖ genel Başkanı yapacak, bir yıl sonra görevi UNICEF Yürütme Kurulu Başkanı’na devredecekti (MacKenzie JE). Haziran 2003’te Yönetim Kurulu bileşimi şöyle oluşmuştu: Bill ve Melinda Gates Vakfı, UNICEF, Dünya Bankası, DSÖ, Aşı Fonu (VF: Vaccine Fund); Moğolistan, Mozambik, Hindistan, Kanada, Fransa, ABD hükümetleri; CDC, Wyeth, Hindistan Serum Enstitüsü, Sierra Leone Kızıl Haç Derneği, Gothenburg Üniversitesi (GAVI, 2003). Başkan Clinton’ın çağrısı üzerine dört büyük aşı/ilaç üreticisi, yeni piyasaya sunmakta oldukları “sanat eseri” aşılarını tanıtmak üzere 2 Mart 2000’de Beyaz Saray’a adım attılar.
İşe GAVI üzerinden yapacakları 150 milyon dolar bağışla başlayacaklardı. Merck, Hepatit B’ye yönelik 5 milyon doz Recombivax HB ve American Home Products 10 milyon doz Hib aşısı üreteceklerdi. SmithKline Beecham Sıtma aşısı geliştirmek için araştırmalarını genişletecek, Lenfatik Filaryozis’i eradike etmek için 1 milyar dolar ayıracaktı. Aventis Afrika’ya 50 milyon doz Polio aşısı sağlamayı öneriyordu.
Başkan Kongre’ye götürdüğü öneriyi desteklediğini, hükümet olarak GAVI’ye yılda 50 milyon dolar ödeyeceklerini, aşı geliştirme çalışmalarını hızlandırmak için özel sektöre 1 milyar dolar vergi indirimi sağlayacaklarını ve ulusal sağlık enstitülerinin bütçelerini artıracaklarını açıkladı. DB ve benzeri çok ortaklı kalkınma bankalarına da azgelişmiş dünya ülkeleri sağlık projeleri için verdikleri düşük faizli kredileri yıllık 400 milyon dolardan 900 milyon dolara çıkarmalarını isteyeceğini belirtti (Ciment J, 2000; Smith R, 2000). Amaç yoksul ülkelerin zavallı çocuklarını bulaşıcı hastalıklardan ölmekten kurtarmaktı.
GAVI’nin finansal ağırlığını Gates Vakfı’nın 750 milyon dolarlık yatırımı oluşturmuştu. Norveç, Birleşik Krallık, ABD, Hollanda, Danimarka, İsveç hükümetlerinin katkılarıyla birlikte 2005’e dek ayrılan toplam bütçesi 1 milyar doların üzerine çıkıyordu. Finans işlemleri bünyesine resmi olmayan bir bağlantıyla eklemlenen VF aracılığıyla yürütülüyordu.
VF’nin iki işlevinden biri bağışları (yatırımları) toplamak, diğeri GAVI’nin gerçek amacı olan yeni teknolojiyle aşı üretiminin araştırma ve geliştirmesini yürütmesi için ilaç sanayiini yönlendirmekti (MacKenzie JE; Martin JF, Marshall J, 2003). GAVI’ye bağışıklama pazarında bir köprü olarak bakmak; sermaye sahibi ilaç şirketlerinin patent haklarını kollama işlevini, ayrıca pazarın hedefi olan azgelişmiş ülkeler hükümetlerini yeni aşılara ve programlara (başka deyişle kampanyalara) ikna etmek için ilaç sanayiinin uzantısı olarak çalıştığını da görmek gerekiyordu.
GAVI’nin başlangıç amacı en yoksul ülkelere en yeni aşıların pazarlanması, öncelikle de HBV ve Hib aşılarının yaygınlaştırılmasıydı. Kişi başına geliri 1,000 dolardan az, UNICEF programlarında %50 aşılama başarısı göstermiş, nüfusu 150 milyonun altında ülkeler öncelik alacaktı. Kuruluş sırasında bu tanıma uyan ve yıllık toplam doğum kohordu 40 milyonu aşan 50 dolayında ülke vardı.
Elbet Çin, Hindistan ve İndonezya ihmal edilmeyecekti, ancak onlara şimdilik yerli aşı üretimlerini geliştirme yardımı yapılabilirdi. Hedefte yer alan görece küçük ülkelerin programın yerleşmesinden ve bağışıklamanın düzene girmesinden sonra da işe devam etmelerini sağlamak amacıyla yerel hükümetler, BM örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve yerel aşı üreticileri devreye sokulmalıydı. Böylece ikinci amaç olan yerel bağışıklama altyapısının soğuk zincir, tek kullanımlık şırıngalar, vb. ile geliştirilmesi de kolaylaşacaktı.
Üçüncü amaç yeni aşı teknolojileri kullanılmasıydı. Bunlar arasında burun mukozasından aşılama, nükleik asit aşıları, bakteri ve virusları vektör olarak kullanma, yenebilen aşılar, gibi geliştirilmekte olan yeni teknikler yer alıyordu. Kamu sektörünün yüzyıllardır kullandığı eskimiş teknolojinin yerini pahalı, yaratıcı ve kar getirici buluşlar almalıydı (Nossal GJV, 2000; CVI Forum, 1999). GAVI kaynaklarının %10’unu bağışıklama altyapısının güçlendirilmesine, %90’ını başta HBV olmak üzere yeni aşıların geliştirilmesine ayırmayı kararlaştırmıştı (Hardon A, 2001b).
Kaynak: http://webb.deu.edu.tr/halksagligi/doc/yazilar/ga-uluslararasibagisiklamapazari.pdf