D VİTAMİNİNİ İLAÇ OLARAK ALMAK İŞE YARAMIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Vitamin, mineral, antioksidan, balık yağı ve benzeri, bağışıklığı güçlendirdiği, yaşlanmayı geciktirdiği veya hastalıkları önlediği ileri sürülen ilaçların alınmasının faydasız olduğunu savunuyorum.

Bu ilaçlardan biri de D vitamini.

Hiç şüphe yok ki D vitamini sağlıklı yaşamanın olmazsa olmazlarından ama bu herkesin mutlaka “ilaç” olarak D vitamini alması gerektiği manasına gelmiyor (1).

Sağlıklı beslenen ve her gün öğle vakti 15-20 dakika derisinin güneşle temasını sağlayan biri yeterli D vitamini alıyor demektir.

Bugün gereksiz D vitamini kullanılmasının zararlarını ortaya koyan iki yeni araştırmadan bahsedeceğim.

D vitamini kemikleri korumuyor

Bu araştırmalardan biri, menopoz sonrası dönemde D vitamini desteği alınmasının ”kemik dansitesi” veya “kemik dayanıklılığını” düzeltmediğini gösteriyor (2).

230 menopoz sonrası dönemdeki 75 yaş altı 230 kadın üç gruba ayrılarak birinci gruptakilere “düşük doz” (her gün 800 Ünite D vitamini), ikinci gruptakilere “yüksek doz” (ayda iki defa 50 bin Ünite D vitamini) ve üçüncü gruptakilere ise “plasebo” yani boş ilaç verildi.

Çalışmanın başında hepsinin de D vitamini seviyeleri birbirine yakındı ve %20 mg seviyesinde idi.

Bir sene sonra yüksek doz grubunun ortalama D vitamini seviyesi %42 mg, düşük doz grubunun %27 mg ve plasebo grubunki ise %18 mg olarak bulundu.

Yüksek doz grubunda kalsiyum emiliminin yüzde 1 arttığı, düşük doz grubunda yüzde 2 ve plasebo grubunda ise yüzde 1.3 azaldığı tespit edildi.

Bu neticelere rağmen üç grup arasında osteoporoz yani kemik erimesi olarak bilinen hastalığın riskini gösteren “kemik mineral dansitesi” veya “trabeküler kemik skoru” bakımından bir fark bulunmadı.

Üç grup arasında “düşme sayısı”, “kas fonksiyonları”, “kas kitlesi” ve “egzersiz kabiliyeti” bakımından da bir fark yoktu.

Araştırmacılar, menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda kan D vitamini seviyesini %30 mg veya üzerine çıkarmanın faydası olduğu gösteren bir delil bulunmadığını ve düşük veya yüksek doz tedavinin D vitamini seviyesi yüzde 30 altında olan kadınlarda kemik ve kaslara faydasının plasebodan farklı olmadığını bildiriyorlar.

Araştırmanın başı olan Wisconsin Üniversitesi’ nden Dr. Karen Hansen “Yüksek doz D vitamini almanın bir faydası yok. D vitamini seviyeniz %20 mg ve üzerinde ise bu yeterlidir ama düşükse günde 400-600 Ünite alınabilir” diyor (3).

D vitaminin obez çocuklara da faydası yok

Bir başka araştırma da D vitaminin obez çocuklara kalp sağlığı ve diyabet riski bakımından bir faydası olmadığı gibi kolesterol ve trigliserit seviyelerini de artırabileceğini gösteriyor.

Mayo Kliniği uzmanları tarafından gerçekleştirilen çalışma Pediatric Obesity isimli dergide yayımlandı (4).

Araştırma, D vitamini eksikliğinin obeziteyle ilgili kardiyo-vasküler hastalıklar, ensülin direnci gibi komplikasyonlarını önlemek veya ilerlemesini durdurmak amacıyla günlük alınması istenen miktarın 5-10 misli “yüksek doz” D vitamini tavsiye edilmesinin doğru olup olmadığını belirlemek maksadıyla tertip edildi.

Yaşları 13-18 arasında olan 19 obez çocuğa 3 ay süreyle yüksek doz D vitamini (her ay 100 bin Ünite) verildikten sonra bunların başlangıçta ortalama 56 olan kan D vitamini seviyesinin 87’ ye çıktığı belirlendi.

Buna karşılık vücut ağırlığı, vücut kitle endeksi, göbek çevresi, kan basıncı ve endotel fonksiyonunu gösteren akımla aracılı genişlemenin (flow-mediated dilatation=FMD) değişmediği, kolesterol ve trigliseritlerin arttığı tespit edildi.

Fazla D vitamini zararlı

D vitamininin fazla alınması “D hipervitaminozu” adı verilen bir klinik tabloya yol açıyor.

Bu tabloda, iştahsızlık, halsizlik, sinirlilik, kusma, kas zayıflığı, kabızlık, aşırı su kaybı, kulak çınlaması, tansiyon yükselmesi, ritim bozukluğu gibi belirtiler görülüyor.

Uzun süreli D vitamini yüksekliği böbrek taşı, böbrek hasarı, böbrek yetersizliğine de sebep olabiliyor.

Şunu unutmayın ki D vitamininden zengin besinleri (balık, yumurta, peynir, karaciğer, mantar) ne kadar fazla yerseniz yiyin D hipervitaminozu gelişmesi mümkün değildir!

Gelelim neticeye

Her iki araştırma da gelişigüzel D vitamini alınmasının bir faydası olmadığını gözler önüne seriyor.

Sağlıklı yaşamak için eczaneye gidilmesine gerek olmadığını, sağlıklı yaşamanın ilaçlarla değil adam gibi beslenerek mümkün olduğunu bir kere daha hatırlatıyorum.

Kaynaklar

1. http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/12/08/yazilar/tip-yazilari/besin-destekleri/d-vitamini-almanin-da-bir-faydasi-yok/

2. http://archinte.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2422066

3. http://well.blogs.nytimes.com/2015/08/10/older-women-vitamin-d-supplements/?ref=health&_r=1

4. http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/ijpo.12059/abstract

5. http://www.healthline.com/health/hypervitaminosis-d#Symptoms2

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Kemal Yildiz dedi ki:

    Sayin hocam,

    vitamin D hakkindaki son makalenizi okudum. 20 dakika öglen vakti güneslenir isek vücut asagi yukari 20.000 I.U. Vitamin D üretmektedir. Buna göre günde sadece 400 – 600 I.U. almanin ne faydasi vardir? Vücutun vitamin d üretmesi icin UVB isinlara geregi vardir. Bu UVB de temiz havasi olan yerlerde anca bizlere fayda eder. Istanbulda UVB almamiz cok zordur. Cogu insanlarimizin saglikli beslense bile, günde 20 dakika korumasiz güneslense bile yeterli D- Vit. vücut üretmiyor. Ben dahil, arkadaslar, tanidiklarim vitamin D nin önemini duyduktan sonra vitamin D lerimize baktirdik ve sonuc hic de iyi degil. Normal referenz degerini hic birimiz ulacamadik. Arkadaslarin cogu 10 nun altinda. Hatta iki üc arkadas 2-4 arasi Vitamin D orani. Bunlar hepside günde en az 20 dakika günes görmekte. Tükettigimiz yiyeceklerdende maalesef yeterli vitamin d alamiyoruz, cünkü dogal diye birsey kalmadi. Takviye sarttir. Kronik hastaliklarinda cogunda vitamin d eksikli saplanmis, buna ne diyeceksiniz hocam. Almanyada farelere, tavsanlara bile vitamin d vermekteler. Hemde yüksek doz vitamin D. Yüksek doz vitamin D aldigimizda ek olarak Vitamin K2 almamiz gerekmekte. Almaz isek ozaman vitamin D nin zarari olabilir. Hocam bu konuda arastirmaniz var mi? Modern tipda maalesef iki görüs var.

  2. uz dr Seyfullah kılıç dedi ki:

    Bu yazınızdaki bazı konulara katılmıyorum
    1.20 dk lık öğle güneşi asla yeterli degil. Bu süre ekvator ülkeleri için gecerli olup ulkemiz ekvatora göre oldukca kuzeydedir ve bu da günes ışınlarının dik gelmesini engellemektedir.
    2. güneş enerjisinden vucudumuzun faydalanabilmesi icin d3 un ön maddelerinin yeterli seviyede vucudumuzda bulunması gereklidir. Bu durumun olusması için gerçek beslenmenin olması gerekir. Yedigimiz et sut sebze meyve lerin kalitesi ortada.
    3. Siz genelde az sayıda denekle yapılan çalışmaları pek kâle almazsınız. 19 obez çocukla yapılan çalışmayı nasıl yeterli buldunuz.
    4.Menapoz kadınlardaki çalışmadaki d vit-osteoporoz ilişkisi de problemli. Bilirsiniz ki osteoporozda Calsiyum seviyeleri, parat hormon vs gibi başka faktörlerde etkili.Bunlar goz ardı edilmiş.

  3. Özgen Özen dedi ki:

    Değerli hocam, evet sürekli ilaç kullanmanın zararlarından bahsedebilirsiniz. Hak veriyorum bu görüşünüze. Fakat bildiğiniz üzere büyük şehirlerde atmosfer kirliliği nedeniyle UVB ışınları yeteri düzeyde bize ulaşmıyor. Ve ne kadar güneşlenelim desekte daydası olmuyor. Ben bu durumu bizzat tecrübe ettim. Mayıs ve haziran aylarında D vitamini kullanımımı bırakarak, öğlen molalarında yarım saat güneşlendim. Ampul kullanarak 160 üzerne çıkardığım D vitaminim bu dönemde 37 ye geriledi. Ve tekrar egzama, kusma vs. Gibi d vitamini ile aştığım sıkıntılarım geri döndü. Bence D vitamininin gerekliliğinin en güzel kanıtıdır tahlil sonucum. Saygılar diliyorum.

Siz de yorumunuzu paylaşın: