Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Milliyet’ in haberine göre, antibiyotik direnci farkındalığı yaratmak için Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprüleri kırmızıya bürünmüş. Konuyla ilgili konuşan Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu Lideri Prof. Dr. Serhat Ünal “Gerekmediği halde hastanın doktoruna antibiyotik yazması için ısrarcı olması, antibiyotik direncini olumsuz yönde etkiliyor. Bu sebeple öncelikle vatandaşların bu konuda bilgilendirilmesi gerekli” demiş.
***
Son senelerde toplumda tıbbi bir problem/hastalık hakkında farkındalık yaratmak için köprülerin farklı renklerle ışıklandırılması modası başladı.
Ben bu tür Amerikan usulü propagandaları sadece “dostlar alış-verişte görsün” kapsamında “beyhude bir iş, zaman ve para kaybı” olarak değerlendiriyorum.
Bir zamanlar Türk Kardiyoloji Derneği bir margarin firması sponsorluğunda “Kalbini Sev Kırmızı Giy” kampanyası düzenlemişti, o günden beri kalp hastalıkları ve ölümler daha çok arttı (1).
Türk Diyabet Cemiyeti de Boğaziçi Köprüsünü mavi ışıklandırarak “diyabet farkındalığı” yaratmayı amaçlıyordu, bırakın farkındalığı memlekette 7′ den 77′ ye neredeyse diyabeti olmayan kalmadı (2).
Bunlar sadra şifa vermiyor.
Halkı antibiyotiğe biz doktorlar alıştırdık
Sayın Lider (bu lider lafı da çok ama çok iddialı!) kusura bakmasın ama Nasrettin Hoca gibi karanlık ahırda kaybettikleri anahtarı ahırın dışında arıyorlar.
Antibiyotik direncinin sebebi halkın “antibiyotik yazdırma ısrarı” olsaydı mesele kolayca halledilirdi.
Halkı antibiyotiklere her solunum yolu enfeksiyonuna, her ateşi olana, her sık idrara çıkana şakır şakır antibiyotik yazarak biz doktorlar alıştırdık.
Bunun için de önce halkın değil, biz doktorların eğitilmesi gerekiyor.
Değerli sosyolog Mümtaz Turhan‘ ın “Türkiye’ nin geri kalışının sebebi halkının cehaleti değil, aydınlarının gerek nicelik gerek nitelik bakımından yetersiz oluşudur” sözüyle çok güzel ifade ettiği gibi önce kendi kusurlarımızı görmemiz, bilmemiz ve düzeltmemiz lâzım; sonra başka yerlere bakmalıyız.
Kaynak: https://twitter.com/erolgoka/status/1129042964339154944?s=20
Halka “gripten korunmak için aşı yaptırın” fetvası verirken mutlaka aşı olmaları gerektiğini bildirdiğiniz -içinde doktorların da bulunduğu- sağlık çalışanlarının sadece yüzde 4.3′ ü grip aşısı yaptırıyorsa aşıyı halka benimsetmenin mümkün olmaması gibi, antibiyotik direncini de halkın ısrarına bağlayarak çözmeye çalışmak aynı neticeyi doğuracaktır (3).
“Antibiyotik tedavisine başlamadan önce mutlaka kan kültürü testlerinin yapılması” genellemeniz ne kadar doğrudur, hangi durum ve şartlarda geçerlidir, üzerinde tekrar düşünmenizi tavsiye ederim.
Antibiyotik direncinin esas sebebi
Antibiyotiklere dirençli bakterilerin ortaya çıkmasında, tıptaki yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanımı kadar, besi hayvancılığında üretim artışı amaçlı antibiyotik kullanımı da suçludur.
Antibiyotikler besicilikte, veterinerler tavsiyesiyle hayvanlardaki bir hastalığı tedavi etmek veya önlemek için değil, düşük dozlarda sağlıklı hayvanların yem veya suyuna karıştırılarak daha etli olmalarını ve fabrika ortamındaki şartların üstesinden gelmelerini sağlamak için kullanılıyor.
USA’ da satılan antibiyotiklerin yüzde 80′ inin besi hayvancılığında kullanıldığı dikkate alındığında antibiyotik direncinde halledilmesi gereken esas meselenin bu “ticari antibiyotik kullanımının” engellenmesi olduğu da kolayca anlaşılacaktır (4, 5).
Nitekim Dünya Sağlık Örgütü (WHO), çiftçiler ve gıda endüstrisinin sağlıklı hayvanlarda büyümeyi teşvik ve enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi için rutin antibiyotik kullanımını durdurması gerektiği ikazında buluyor (6).
Antibiyotik direncinin oluşumu ve artmasında diğer etkenler
Esas amaçları daha çok ilaç satmak olan endüstrinin gereksiz antibiyotik yazılmasındaki payını ve pazarlama faaliyetlerini de görmezden gelmek doğru olmaz.
Eksik ve yanlışlarından dolayı mesleğinin gerektirdiği bilgi ve tecrübeye sahip olmayan doktorların yetişmesine sebep olan, endüstrinin etkisi altındaki tıp eğitiminin de bu probleme katkısı dikkate alınmalıdır.
Bana göre, antibiyotik ve ilaçların gereksiz yazılmasında “defansif tıbbın” tesiri de hafife alınamayacak kadar büyüktür.
Diş macunu, şampuan, kozmetik, el dezenfektanı gibi yüzlerce üründe bulunan antibakteriyel kimyasalların antibiyotik direnci gelişimindeki rolleri de unutulmamalıdır (7).
Antibiyotik direncinin önlenmesinde işe yarayacak tavsiyeler
Bilim dünyasının antibiyotik direncinin önemini ve bunun halka anlatılmasını iki sene önce gündemine alması, halktan önce tıp aleminin kendisinin farkındalık kampanyalarına ihtiyacı olduğunu düşündürmektedir.
Ben seneler evvel şunları yazmıştım (8):
Hiç kimse doktor tavsiyesi olmadan antibiyotik kullanmamalı.
Doktorlar antibiyotik yazarken iki kere düşünmeli.
Antibiyotikler mutlaka reçete ile satın alınabilmeli.
Eczacılar reçete olmadan antibiyotik vermemeli veya tavsiyede bulunmamalı.
Hastalar antibiyotik yazdırmak için doktorlara baskı yapmamalı.
Antibiyotikler mutlaka hekim tarafından yazılan doz ve sürelerde alınmalı.
Hayvanlardaki antibiyotik kullanımı mutlaka kontrol altına alınmalı.
Yeni antibiyotiklerin geliştirilmesi için çalışmalara destek olunmalı ve teşvik edilmeli.
Antibiyotik yazdırma ısrarı ile suçlanan halkın da platforma soruları var
Halkın platforma aşağıdaki soruları yönelttiğini ve cevap beklediğini iletiyorum:
-Platformun ve faaliyetlerinin maddi kaynakları nelerdir, ilaç endüstrisi ile münasebetleri var mıdır, onlardan “destek” alıyorlar mı?
-Ülkemizde besi hayvancılığında ne kadar antibiyotik kullanıldığı ile ilgili bilgi ve çalışmaları var mıdır, bu meseleyi ne kadar önemsiyorlar?
-İlaç şirketleri ile doktorlar arasındaki menfaat münasebetleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Doktorlara antibiyotik ve genel anlamda “ilaç tanıtımı” hakkında ne düşünüyorlar; gereksiz antibiyotik, ilaç yazımında endüstrinin de etkisi var mıdır?
-Defansif tıp da gereksiz antibiyotik yazılmasını teşvik ediyor olamaz mı?
-Biz köprülerin “gelip geçmek” için yaptırıldığını bilirdik, hatta bunun için türkü de yakmıştık. Hastalıklarla ilgili farkındalık yaratılması ve bu problemlerin çözümünde köprü ışıklandırmaları kimin fikridir, bunun etkisini gösteren randomize-kontrollü bir çalışma (RCT) var mıdır?
Bu vesile ile ben de soruyorum: Eritromisin isimli antibiyotiğin ülkemizde neredeyse 10 senedir bulunmaması ilgi alanlarına giriyor mu, bununla alakalı düşünceleri nedir, herhangi bir girişimleri var mıdır (9)?
Gelelim neticeye
BİR: Antibiyotiklere direnç hem de çok mühim küresel bir meseledir, itiraz istemem.
İKİ: Tabii ki halkın “antibiyotik ısrarı” asla kabul edilemez ama bunun antibiyotik direncindeki etkisi oldukça azdır. Esas mesele besi hayvancılığında antibiyotik kullanımının zapturapt altına alınmasıdır.
ÜÇ: Bizde de bir “Choosing Wisely” türü hem doktorları hem halkı bilgilendirecek, eğitecek kampanyalara çok ihtiyaç vardır (10).
DÖRT: Doktorlar ve endüstri arasındaki menfaat münasebetleri (conflict of interest) “sıfırlanmalıdır“. Doktorlara ilaç tanıtımı ayıptır, tıp eğitimine hakarettir.
BEŞ: Tıp eğitimi yeniden düzenlenmelidir; endüstrinin etkisi sıfırlanmalıdır. Doktorların hastalarını dinlemek, muayene etmek ve bilgilendirmek için yeterli zamanları olmalıdır. Defansif tıbbı ortadan kaldıracak tedbirler de şarttır.
ALTI: Halk, kendini tenkit etmeden suç veya kabahati doğrudan başkalarında arayanlara ne inanır ne de güvenir, “hadi oradan” der, güler geçer.
NOT: Platforma kamu spotu sloganı ve müziği teklifim var, çalıp söylemesi benden: Köprüler ışıklandırdım, antibiyotik direncini ezip geçmeye, halkım.
Kaynaklar:
1.https://www.cnnturk.com/2008/saglik/09/24/kalbini.sev.kirmizi.giy/494640.0/index.html
2.http://www.milliyet.com.tr/bogazici-koprusu-mavi-renge-diyabet-1969281/
3.http://www.milliyet.com.tr/saglikcilar-grip-asisindan-gundem-2579469/
4.https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4638249/
5.https://www.theguardian.com/society/2017/dec/05/over-use-of-antibiotics-in-farming-is-a-major-new-threat-to-human-health-says-un
6.https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(17)32900-8/fulltext
7.http://ahmetrasimkucukusta.com/2012/08/14/hakkimda/antibakteriel-sabun-ve-dis-macunlarindaki-buyuk-tehlike/
8.http://ahmetrasimkucukusta.com/2011/11/26/yazilar/elestirel-yazilar/ilaclar/butun-dunya-bu-ilaclari-yanlis-kullaniyor/
9.http://ahmetrasimkucukusta.com/2019/10/28/yazilar/elestirel-yazilar/ilaclar/eritromisin-10-seneden-beri-bulunmuyor/
10.http://www.choosingwisely.org/doctor-patient-lists/american-academy-of-pediatrics/
***
Milliyet gazetesinin haberi:
Antibiyotik direnci farkındalığı yaratmak için Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprüleri kırmızı büründü. Konuyla ilgili konuşan Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu Lideri Prof. Dr. Serhat Ünal “Gerekmediği halde hastanın doktoruna antibiyotik yazması için ısrarcı olması, antibiyotik direncini olumsuz yönde etkiliyor. Bu sebeple öncelikle vatandaşların bu konuda bilgilendirilmesi gerekli” dedi.
Bakterilerin neden olduğu hastalıkların tedavisi için antibiyotiklerin kullanılması, enfeksiyon hastalıklarının tedavisi ve halk sağlığı açısından dönüm noktası olurken yoğun kullanım ile birlikte gelişen antibiyotik direnci, günümüzde acil çözüm bekleyen küresel bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Hasta ve Sağlık Çalışanları Güvenliği Platformu, dünyada her yıl 700 bin insanın antimikrobiyal dirence bağlı oluşan komplikasyonlardan dolayı yaşamını kaybetmesine ve 2050 yılına gelindiğinde bu sayının 10 milyona ulaşmasına neden olacak antimikrobiyal direnç konusunda kamuoyu farkındalığı yaratmak amacı ile Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprülerinin kırmızı renkte aydınlatılmasını sağladı.
‘Kanserden daha fazla can alacak’
Konuyla ilgili konuşan Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu Lideri Prof. Dr. Sehat Ünal, “Antimikrobiyal direnç hızla artan küresel bir sorun. Direncin 2050 yılında dünya genelinde kanserin günümüzde yol açtığı ölümlerden daha fazlasına sebep olacağı öngörülüyor. Bu sorun ile mücadelenin ilk adımı olarak öncelikle toplumsal bir bilinç geliştirmeliyiz. Daha sonra ise organize bir şekilde tüm enerjimizi ortaya koyarak güçlü bir aksiyon planıyla hareket etmeliyiz. Gerekmediği halde hastanın doktoruna antibiyotik yazması için ısrarcı olması, antibiyotik direncini olumsuz yönde etkiliyor. Bu sebeple öncelikle vatandaşların bu konuda bilgilendirilmesi gerekli. Önce toplumsal bilinci artırmalıyız. Hekimler olarak bizler de doğru ve hızlı tanı koymak için gerekli tüm prosedürleri yerine getirmeliyiz. Antibiyotik tedavisine başlamadan önce mutlaka kan kültürü testlerinin yapılması ve sonuca göre doğru etken maddeli antibiyotik tedavisine başlanması gerekir. Platform olarak antimikrobiyal direnç senaryosunu tersine çevirmek için 2017’den beri çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprüleri gibi ikonik yapıları, durumun ciddiyetini ve tehlikenin boyutunu göstermek için kırmızı renkte aydınlatarak bu konudaki kamuoyu farkındalığına katkıda bulunmak istedik” dedi.
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/pembenar/kopruler-antibiyotik-direnci-farkindaligi-icin-kirmiziya-burundu-6094441
***
EK 1 (25.1.2023): How antidepressants help bacteria resist antibiotics. A laboratory study unravels ways non-antibiotic drugs can contribute to drug resistance.
Guo’s group and other teams also observed that antidepressants — which are among the most widely prescribed medicines in the world — killed or stunted the growth of certain bacteria. They provoke “an SOS response”, Guo explains, triggering cellular defence mechanisms that, in turn, make the bacteria better able to survive subsequent antibiotic treatment.
In a 2018 paper, the group reported that Escherichia coli became resistant to multiple antibiotics after being exposed to fluoxetine3, which is commonly sold as Prozac. The latest study examined 5 other antidepressants and 13 antibiotics from 6 classes of such drugs and investigated how resistance in E. coli developed.
In bacteria grown in well-oxygenated laboratory conditions, the antidepressants caused the cells to generate reactive oxygen species: toxic molecules that activated the microbe’s defence mechanisms. Most prominently, this activated the bacteria’s efflux pump systems, a general expulsion system that many bacteria use to eliminate various molecules, including antibiotics. This probably explains how the bacteria could withstand the antibiotics without having specific resistance genes.
But exposure of E. coli to antidepressants also led to an increase in the microbe’s mutation rate, and the subsequent selection of various resistance genes. Although in bacteria grown in anaerobic conditions, levels of reactive oxygen species were much lower and antibiotic resistance developed much more slowly.
Moreover, at least one antidepressant, sertraline, promoted the transfer of genes between bacterial cells, a process that can speed up the spread of resistance through a population. Such transfer can occur between different types of bacteria, allowing resistance to hop between species — including from harmless bacteria to pathogenic ones.
Kaynak: https://www.nature.com/articles/d41586-023-00186-y
***
Tıbbın doktorların ilaç şirketlerinin hiç kabahati yok, tek suçlu halkın ısrarı öyle mi, ya hu buna kargalar bile güler.
Platform çökmüş sayın hocam. Tek başına sizin yazınız daha derinliklidaha bilgilendirici daha çok emek mahsulü. Platformcular sanki bu önemli soruna iş olsun diye bakıyorlar bu mesajlarından çok rahat anlaşılıyor. Dertlerinin sizin gibi halk sağlığı olmadığı da açık ve net olarak ortada. Belli ki bir yerlerden hadi emir almışlar demeyelim de rica edilmiş de onu yerine getiriyor havalarındalar. Bu halk size minnettardır.
Platformu tam da kuyruğundan yakalamışsınız Rasim bey. Bunların maksadı kesinlikle antibiyotik direncine çare falan bulmak değil. Baksanıza suçu halka yüklemişler olmuş bitmiş. Tam bir cambaza bak oyunu bu. Dikkati bir tarafa çekerek esas müsebbipleri gizlemeye çalışıyorlar. Diyecek söz bulamıyorum tebrikler.
Lider diyince arkasında en azından binlerce kişi olan biri aklıma gelir. Beyefendi açıklasa da öğrensek, arkasında kaç kişi var
Bu kendi kendine lider olmuş, kendi kendine gelin güveyi oluyor, kendil çalıp kendi söylüyor, kendin pişir kendin ye tarzı… Antibiyotik direnci bu ciddiyetten uzak platformlarla iyiye değil kötüye gider, biraz ciddiyet biraz izan lütfen…
Gerçekleri suratlarına şırrak diye çarpmışsınız.
At suçu halka olsun bitsin ne kadar düşüncesiz insanlar bunlar. İnanlar işe bu yüzden tıptan soğuyorlar.
Bu tür atraksiyonlar halk nezdinde olumsuz tepkilere neden oluyor. İnsanlar bunların işi gücü yok mu bu tür şeylerle zaman geçiriyorlar diye düşünüyorlar. Bu tür atraksiyonlar ancak sarışın kadınların sağlık programlarına yakışır.