DAHA SIKI KAPANMA ÖLÜMLERİ AZALTMIYOR
Dikkat: Yazının sonunda ilaveler var!
***
160 ülkeyi kapsayan bir araştırmada virüs dışı parametrelerin mortaliteye yani ölüm oranlarına etkileri incelendi (1).
Varılan netice şu: “Daha sıkı kapanma mortaliteyi azaltmıyor”.
Mortaliteyi azaltmada en önemli strateji, bağışıklığı ve vücut direncini artırmak, daha fazla fiziki aktivitedir.
Kapanmalar, fiziki aktiviteyi ciddi derecede sınırlaması dışında bulaşmalarda en sıcak noktalardan birinin de ev ortamı olduğu unutulmamalıdır.
Kapanma bana göre de etkili bir yöntem değil.
Bu, salgının ilk döneminde henüz virüsü de nasıl bulaştığını ve nasıl hastalık yaptığını da tam bilemediğimiz belirsizlik döneminde gerekliydi ama o günler artık çok geride kaldı.
Halkın, bulaşmaya karşı alınacak tedbirlerin hükumet istediği veya cezası olduğu için değil, kendi ve çevresindekilerin sağlığı için alması gerektiğinin bilincinde olması icap eder.
Bunun yolu, bana göre tehdit ve korkutma değil, güzel güzel anlatarak vatandaşı iknâ etmektir.
Çok korkutulandan da çok gevşetilenden de doğru davranış içinde olmaları beklenemez.
Herkes kendini testi pozitif gibi görmeli ve buna göre davranmalı, sosyal hayatı yasaklar olduğu için değil kendi menfaati için sınırladığını bilmelidir.
Prof. Dr. Tevfik Özlü’ nün şu paylaşımını çok önemli buldum (2):
“Pandemiyi aşı değil önlemler engelleyecek. Salgını önlemek için Japonya modeli olmalı. Yasaksız ama kurallara uyan bir toplum gerek. Bunu yapabilseydik ne insanlar ne de ekonomi zarar görecekti. Aşı haberleri tedbirleri gevşetmemeli.”
Tayvan da iyi bir örnek (3).
Toplum şeffaf olarak tam ve doğru olarak bilgilendirilmelidir
Sağlık Bakanlığı’ nın, bugünden itibaren vaka + hasta ayırımı yaparak toplam hasta sayısını bildirmesi doğru ama çok geç alınmış olan bir karar (4).
İnsanlar tabloda bildirilen verilerden şüphe duymakta, bunlara inanmamakta haklılar; Bakanlık yanlış yaptı.
Sağlık Bakanı’ nın bugünkü açıklamasına göre, bugün 6 bin 814 yeni hasta var ve toplam yeni vaka sayısı 28 bin 351.
Ben olsam, aslında bu 28 binin de gerçeği göstermediğini, vaka sayısının en azından bunun birkaç misli olduğunu da vurgulardım.
Bakanlığın, ilk günden itibaren hasta sayısını, vaka sayısını, ağır hasta sayısını, yoğun bakımdaki hasta sayısını, vefat sayısını, ölenlerin altta yatan hastalıklarını, test yapılma endikasyonlarını ve test sonuçlarının dökümünü tam ve net olarak açıklaması gerekirdi.
Rakamların abartılması da küçük gösterilmesi de yanlıştır.
Doğru bilgilendirildiğine inanan halkın kafasında soru işareti, şüphe olmaz, söylentilere itibar etmez, tedbirlere daha iyi riayet eder.
Gelelim neticeye
Maske + mesafe + musluk üçlüsüne mutlaka moral + maneviyat + motivasyon ve sağlıklı hayat tarzı da eklenmelidir:
Adam gibi beslenme + hareketlilik + iyi ve yeterli uyku + burun-ağız boğaz temizliği.
Bundan sonrası Allah’ ın takdiridir.
Kaynaklar:
1. https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fpubh.2020.604339/full
2. https://twitter.com/CoronaTurkey/status/1331301557468479494?s=20
***
EK 1 (27.11.2020): Ne oldu da Çin’de yol ortasında aniden yere düşüp ölen insanlar, artık aşı bile kullanmadan normal hayatlarına döndüler? Kaynak: https://www.kayserisunhaber.com/virus-bahane-cin-de-ticaret-sahane/4428/
***
EK 2 (5.12.2020): Japonya günlük vaka sayısı 2400, biz 32bin (bildiğimiz!?)! Aşı orada da yok! Küçücük bir toprak parçasında 120 milyon insan! Tek bir fark var! Orada kimseyi salgına inandırmak zorunda kalındığını düşünmüyorum! Bir de tedbirlere harfiyen uyan bir toplum! Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1335142699691892736?s=20
***
EK 3 (13.4.2021): CNN Türk’te Başak Şengül moderatörlüğünde yapılan Akıl Çemberi programına katılan konuklar arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Mehmet Ceyhan yer aldı. Koronavirüs salgınıyla ilgili yaptığı açıklamalarla dikkat çeken Ceyhan, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı sokağa çıkma yasağının yanlış olduğu belirtti.
“65 yaş üstü ve 20 yaş altı yasağı yanlıştı”
“Biz de sonradan anladık ki, 65 yaş üstü ve 20 yaş altına yasak koyarak, onları evde kapalı tutmak aslında salgının seyrini olumsuz etkileyen bir olay.” diyen Ceyhan, nedenini şöyle açıkladı:
“Bu, bulaşı arttıran bir faktör”
“Çünkü biz her ne kadar “Onlar riskli grup, onları koruyalım.” dediysek de eğer evden bir kişi çalışmak zorunda olduğu için dışarı girip çıkıyorsa, sonra o kişi akşam eve dönüyo. Ve siz kapalı bir ortamda o insanları bir arada tutmaya zorluyorsunuz. Bu bulaşı arttıran bir faktör.”
***
EK 4 (19.6.2023): 2 milyondan fazla yetişkini kapsayan 90 çalışmanın meta-analizine göre, sosyal izolasyon ve yalnızlık herhangi bir sebebe, kalp-damar hastalıkları ve kansere bağlı erken ölüm riskini artırıyor. Pandemide evlerine tıkılan yaşlıların günahı boynunuza.
Makale: A systematic review and meta-analysis of 90 cohort studies of social isolation, loneliness and mortality
Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41562-023-01617-6.epdf
***
COVİD’den ölen hastalarda başka hangi altta bulunan hastalık -comorbidite- vardı biliniyor mu?
Kaçı KOAH hastası?
Kaçı Diyabet? Kaçı Kalp hastası? Kaçı obez? Kaçı astım hastası? Kaçı kanser tedavisi almış? Kaçı tansiyon hastası? Kaçı sigara-alkol kullanıyordu? Kaçı immün supresif tedavi alıyordu?
Ya da kaçında bu hastalıkların bir kaçı birlikte bulunuyor du? Daha önce geçirdikleri ameliyatlar acaba nelerdi? Senelerden beri kullandıkları ilaçlar nelerdi?
COVİD ölümlerini, yalnız COVİD ölümü olarak tanımlamak, sunmak bilimsel oluyor mu? Yanıltıcı değil mi?
Bu ülkede hala soru soranlar olması çok sevindirici…
Cevap alamasam bile ben de tesbit maksadı ile şu sualleri sormak isterim
1. Tonsillektomi yapılmış mı?
2. Grip aşısı yapılmış mı?
3. Yakın zamanda başka her hangi bir aşı olmuş mu?
4. Baz istasyonuna yakın mı oturuyor?
5. Genetik yükü var mı?
Bir sualim de ortaya; beşinci nükleotid hangisidir?
Bir sual daha;
Ülkemizde Sars-Cov-2 ile ilgili GWAS çalışması yapan var mı?
Norveçli bir iş adamının desteği ile (!?) COVID’li ve şiddetli solunum sıkıntısı olan hastalarda yapılan bir GWAS çalışmasında 3p21.31 gen yığınında şüpheli bir alan bulunmuş (1).
Bu gen yığını meğer kan grupları ile alakalı imiş (2).
Aynı gen yığını Neanderthal adamları (bir doğu asya insanı) ile de alakalı imiş (3).
Yetkili ve ilgililere sesleniyorum; aşı konusunda lütfen çoook dikkatli olun, aynı gemideyiz, unutmayın.
(1) https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2020283
(2) https://www.coronavirustoday.com/blood-type-tied-risk-severe-covid-19-disease
(3)
https://academic.oup.com/mbe/article/31/3/683/1010414
3p21.31 gen yığınını ne olduğunu araşdırdığımızda ABD’nin Milli Biyoteknololoji Bilgi Merkezi (NCBI)’nin ‘Gen Veritabanı’nda ‘3p21.31 gene cluster’ tarandığında karşımıza 7 adet gen çıkıyor, bunlar sırasıyla;
CCR5, CCR2, CCR3, CCR1, CXCR6, CCR9, CCRL2’dir.
Bunların tamamı kemokin reseptör genleri olup, innate bağışıklığın düzgün çalışmasından sorumludurlar.
Bunlardan CCR5 bilhassa mühimdir. Bu gen HIV virüsünün patojenisitesi ile alakalı olup, delta32 mutasyonu AIDS’e direnci temin etmekdedir (1).
Aynı mutasyonun Sars-Cov-2’ye de direnç temin etdiğine dair bir çalışma yapılmış bile (1)!…
ABO kan gruplarının bu gen yığını ile alakası ise hiç yokdur.
Şimdi Nobel ödüllü Dr. Montaigner’in Sars-Cov-2 HIV RNAsından parçalarla laboratuarda üretildi sözlerini (2) yeniden hatırlamak gerekmez mi?
(1)https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32653483/
(2) https://tr.euronews.com/2020/04/18/nobel-odullu-fransiz-virolog-montagnier-yeni-tip-koronavirus-sars-cov-2-labaratuar-uretimi