MEHMET CEYHAN NE DEDİ NE ÇIKTI, BİLİM NE DİYOR, GERÇEKLER NE?
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan “Mehmet Ceyhan tutuklansınmış” başlıklı yazısında diyor ki (1):
“Niye tutuklansınmış?
Çünkü felaket tellallığı yapıyormuş.
Sanki ortada felaket yok, hayat güllük gülistanlıkmış da her şey Mehmet Ceyhan Hoca’nın uydurmasındanmış gibi bir yaklaşım.
Bu ancak ve ancak ansiklopedilerde “saçmalık” maddesine karşılık olabilir.
– Yoğun bakımlarda yaşam savaşı verilirken…
– “Koronadan kaybettik” tarzı haberler sıradanlaşırken…
– Entübe edilenler hayatla ölüm arasında gidip gelirken…
Ne yapmasını bekliyorsunuz Mehmet Hoca’nın?
Bazıları gibi çıkıp da…
“Korona yok, virüs yalan, aşı lüzumsuz” falan demesini mi?”
Mehmet Ceyhan’ dan beklenen…
Tabii ki kimse ondan “Korona yok, virüs yalan, aşı lüzumsuz” falan demesini beklemiyor. Dünyayı pespembe göstersin istemiyor. Maske, mesafe, temizlik de neymiş, geçin bunları desin de istemiyor.
Mehmet Bey, doğru olmak kaydıyla her türlü bilgiyi verebilir; hatta felâket tellallığı da yapabilir.
Bunların hiçbir sakıncası yok hatta ben şahsî olarak faydalı da bulurum ama onun toplumun önemli bir kesiminin tepkisini çekmesinin çok önemli sebepleri var:
BİR: Bir senden fazla zamandır neredeyse her gün hem de birkaç kanala birden çıkması doğru değil, itici oluyor. “Yüz eskimesi” diye bir şey var neticede.
İKİ: Pandemi esas olarak bir halk sağlığı meselesidir. Halk sağlığı uzmanları, epidemiyologlar, erişkin enfeksiyon hastalıkları uzmanları dururken sürekli olarak enfeksiyon hastalıkları uzmanlığı olsa bile bir çocuk doktorunun konuşması yakışık almıyor.
ÜÇ: “Bardağın yarısı boş diyen de yarısı dolu diyen” de aynı şeyi söylüyordur ama yaratacağı etkiler çok farklıdır. “Üslûp esastan önemlidir” sözü burada da geçerlidir. Ciddi bir üslûp sorunu var. Fıkra anlatsa bile ağlatacak biri âdeta.
DÖRT: Birbirinin tam zıddı açıklamaları sanki ilkini kendini söylememiş gibi yapması tepki çekiyor. Bunu en azından bir özür dileyerek ifade etmesi gerekirken insanlar kendini “aptal” veya “unutkan” yerine konmuş hissediyor.
BEŞ: Karşısındaki meslekdaşlarını küçümsemesi, saygısızca hatta hakaretâmiz sözleri, memlekette “ondan başka bilen yokmuş” havası rahatsızlık yaratıyor.
ALTI: Aşı, ilaçlar ve pandeminin seyri ile öngörülerinin bazıları tamamen yanlış çıktı. Bu, toplumda ciddi bir güven kaybının ötesinde “aldatılmışlık” hissi de yarattı.
YEDİ: Kendisi herkesi çok ağır sözlerle ve çoğu zaman da haksız yere tenkit ederken, meslekdaşı hakkında suç duyurusunda bulunurken kendisi en küçük bir eleştiriye bile tahammül edemiyor.
SEKİZ: Birçok mevzuda akıl ve mantıkla uyuşmayan, bilimsel hiçbir dayanağı olmayan açıklamaları var. Örnekleri aşağıdadır.
DOKUZ: Toplumda, bugüne kadar umut veren hiçbir açıklaması olmayan, sözleriyle korku salan Mehmet Bey için “Ağzını büzüşünden Ömer diyeceği belli” algısı iyice yerleşti.
ON: Netice olarak “Allah neden virüsleri yaratmış? Çünkü insanların belli bir sayının üzerinde çoğalmaması gerekir. Yoksa insanlar yiyecek ekmek bulamaz” mantığını savunan birinden ne beklenir ki?
Ahmet Hakan’ dan Mehmet Ceyhan’ ı da bir sene önceye kadar başköşelerde ağırladığı Canan Karatay gibi tek bir hatasını bahane ederek bir kalemde satmasını beklemiyoruz ama şayet “adam gibi” bir gazeteci ise Mehmet Ceyhan’ ın yanlışlarını da eksiklerini de görmek ve yazmak zorundadır (2).
Yoksa Ahmet Bey, herkesi kör âlemi sersem mi sanıyor ya da bu ayaklara mı yatıyor acaba?
MEHMET CEYHAN NE DEDİ NE ÇIKTI, BİLİM NE DİYOR, GERÇEKLER NE?
Gelin şimdi de Mehmet Ceyhan’ ın dediklerine bir göz atalım.
SÖZCÜ GAZETESİ: 3 TEMMUZ 2020 (3)
CEYHAN: Aşı konusunda tecrübesi olmayan arkadaşlar bunu ilaç gibi aşı bulunur mutlaka sonbaharda en geç önümüzdeki senenin başında uygulanır şeklindeki açıklamaları çok yanlış.
Gerçek: Birçok aşı senenin başından itibaren tüm dünyada uygulanmaya başladı.
Aşı konusundaki tecrübelerinin işe yaramadığı anlaşılıyor.
***
CEYHAN: 40 yılını aşı çalışmalarına vermiş biri olarak söylüyorum ki; etkili bir aşının bulunup insanlara uygulanması için gerekli süre 3 yıldan aşağı olmaz.
Gerçek: Daha bir sene dolmadan ondan fazla aşı uygulanmaya başladı.
40 yılını boşa harcadığı anlaşılıyor.
***
CEYHAN: Bizim ikinci dalgadan söz etmemiz için dünyada bu salgının tamamen bitmesi lazım.
Gerçek: Salgın tamamen bitmeden bırakın ikinciyi dördüncü dalgalar başladı. Kendisi bile dördüncü dalgadan bahsediyor (4).
Demek ki salgınların dalgaları hakkındaki görüşü de yanlış. Bizimle dalga geçtiği anlaşılıyor.
CEYHAN: Bu salgında da virüs aşı ile değil mutasyona uğrayarak biter.
Gerçek: Binlerce mutasyona rağmen salgın bitmedi!
***
SÖZCÜ GAZETESİ 7 EKİM 2020 (5)
CEYHAN: Karbonatlı gargara gibi öneriler halkta yalancı güven duygusu oluşturur ve son derece tehlikelidir.
Gerçek: Gargara virüs bulaşmasına karşı tedbirlerin yerine değil onlara ek olarak tavsiye ediliyor.
Gargaraların faydalı olabileceğini gösteren onlarca araştırma olduğu gibi Almanya Sağlık Bakanı vatandaşlarına gargara tavsiyesinde bulundu.
CEYHAN: Gargaranın virüsü bırakın öldürmeyi ortamdan uzaklaştırmak için bile bir etkisi yok.
Gerçek: Bunu gösteren pek çok çalışma yayınlandı. Bilim Kurulu üyesi Serap Yavuz da “ağzın alkolle çalkalanmasının virüs yükünü azaltacağını” açıkladı.
CEYHAN: Kışın patlamalar şeklinde artış beklemiyoruz.
Gerçek: Dünyanın birçok ülkesinde kışın patlamalar şeklinde artışlar (dalgalar) görüldü.
***
BİLİMSEL TARTIŞMA DEĞİL KAHVE SOHBETİ
CEYHAN: Televizyonda karşısındaki immünoloji uzmanına “Hasta görmeyen bir bilim insanına bu soruları sorarsanız, alacağınız bilgi de doğru olmaz” diyerek saygısızlık yapıyor (6).
Gerçek: Bir çocuk doktoru olarak hiç görmediği erişkin hastalar hakkında da virüsler hakkında da ahkâm kestiğini unutuyor.
***
REYE SENDROMUNU BİLMİYOR/ASPİRİN ÜZERİNDEN HALKA KORKU SALIYOR (7)
CEYHAN: Uzun süreli aspirin alan kişilerde grip geçirirse Reye sendromu riskinin arttığını biliyoruz.
Gerçek: Grip KOVİD değildir. Erişkinlerde aspirinle SARS-CoV-2 arasındaki münasebeti gösteren hiçbir bilimsel veriye rastlamadım.
CEYHAN: Reye Sendromunun son yıllarda yetişkinlerde de giderek arttığını gösteren yayınlar oldu. Artık biliyoruz ki yetişkinlerde de görünüyor.
Gerçek: Reye Sendromu, erişkinlerde yok denecek kadar az görülür. Ülkemizde bildirilmiş tek bir erişkin vakası bile bulamadım.
CEYHAN: Reye Sendromu’ nun henüz bir tedavisi yok.
Gerçek: Hastalığın etkinliği ispatlanmış “özel bir ilacı yok” denebilir ama tedavisi yok denemez. Bal gibi tedavisi vardır.
CEYHAN: Reye Sendromu ölüm oranı için aşağı yukarı yüzde yüzdür.
Gerçek: Mortalite erken teşhis ve yoğun tedavi sayesinde son 40 senede yüzde 60’ lardan yüzde 20’ lere kadar inmiştir.
***
YENİÇAĞ GAZETESİ 7 KASIM 2020 (8)
CEYHAN: Grip geçiren biri aspirin alırsa Reye Sendromu riski 35 kat artıyor.
Gerçek: Bugün dünyada milyonlarca insan düşük dozda aspirin kullanıyor ve her sene milyonlarca insan da grip geçiriyor.
Aspirin erişkinlerde Reye Sendromuna yol açıyor olsaydı her sene yüz binlerce Reye Sendromu vakası olurdu.
Bu sözleri, halk sağlığı açısından risklidir; aspirin kullanan insanları korkutarak onların ilaçlarını bırakmalarına ve hayatlarının riske girmesine sebep olabilir (9).
Mehmet Ceyhan mantığına göre tam da suç duyurusunda bulunulacak bir söz.
***
SÖZCÜ GAZETESİ 18 Ağustos 2020 (10)
CEYHAN: Onların içinde corona virüsü taşıyan birileri varsa eğer onlar, bardağı kirletebilir ve o şekilde gelebilir size. Bu şekilde bulaşlar biliniyor.
Gerçek: Bardaktan veya tabak çanaktan koronavirüs bulaştığını dair tek bir yayın bile yok.
Mehmet Ceyhan’ın uyarılarına rağmen kendisinin bir restoranda çekilmiş maskesiz fotoğrafı yoğun eleştiri aldı.
***
Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu Ceyhan için şunları söylüyor (11):
Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu: “Mehmet hocam önceden maske takılmasın diyenlerdendiniz. Şimdi takın diyorsunuz. Bilim mi değişti, siz mi anlayamadım. Yani bulaşıcı üst solunum yolu enfeksiyonlarında en basitinden maske takmıyorsunuz öyle mi? Bu ne biçim enfeksiyon kontrolüdür hocam… keşke benden önce takın deseydiniz. Ama yanıldınız diğerleri gibi. O nedenle dediklerinizin benim için hiç bir önemi yok.”
***
HÜRRİYET 5 HAZİRAN 2020 (12)
CEYHAN: Benim düşündüğüm; aşının uygulanabilir hale gelip uygulanması yüzde 5 olasılık.
Gerçek: Bir sene bile geçmeden ondan fazla aşı uygulanmaya girdi.
CEYHAN: Tedavi çok daha kolay. Belki ondan çok daha önce belki sonbaharda etkili bir tedavi veya etkili bir ilaç bulunabilir.
Gerçek: Bugüne kadar koronavirüse doğrudan etkili olan bir ilaç bulunamadı. Aşı öngörüsü gibi ilaç öngörüsü de yanlış çıktı.
***
YAŞLI VE GENÇLERİ EVE KAPATMAK SALGINI ARTIRIYOR
CEYHAN: 65 yaş üstü ve 20 yaş altını evlere kapatmanın, salgını artırdığını sonradan fark ettik (13).
Gerçek: Günaydın! Evlerine kapatıldıkları için hareket edemeyen, güneş göremeyen, strese giren insanlar daha çok zarar gördüler.
***
CEYHAN: “Kendinize bir Pandemi Kontrol Kurulu kurun. Bu Kurul karar versin. Kurulda epidemiyolog olsun. Ama ortopedist arkadaşlarla fizik tedavici arkadaşlarla salgını kontrol etmeye kalkarsanız böyle olur” (14).
Gerçek: Gelin de gülmeyin. Bunu söyleyen arkadaş da çocuk hastalıkları uzmanı!
***
GRİPTE YOĞUNLAŞMA BEKLENİYOR
CEYHAN: Eylül itibariyle grip vakalarında yoğunlaşma bekleniyor. (15)
Gerçek: Bırakın yoğunlaşmayı, bu sene grip de nezle de neredeyse hiç görülmedi.
***
CEYHAN: Kişi Kovid-19 ile birlikte grip geçirebilir, arka arkaya geçirdiğinde ağır tablolar görülebilir. Kovid-19 ile karıştırılıp hastane yükü, test ihtiyacı aratabilir. (16)
Gerçek: Aynı anda Kovid ve grip geçirdiği bildirilen tek bir vaka bile olmadığı gibi viral enfeksiyonların koronavirüs enfeksiyonunu önlediği anlaşıldı. Tivindemi palavra çıktı!
***
D VİTAMİNİNİN FAZLASI, KİREÇLENME NEDENİ
CEYHAN: D vitaminini fazla alırsanız, vücutta hiç istenilmeyen yerlerde beyin dâhil kireçlenmeler ve buna bağlı ciddi hastalıklar ortaya çıkar (17).
Gerçek: Toplumun büyük bir çoğunluğunun kanında vitamin D seviyesi düşük hatta çok düşük iken, insanların kısıtlamalar yüzünden yeteri kadar güneş görmedikleri, hareket edemedikleri de dikkate alındığında vitamin D fazlalığının kireçlenmelere yol açacağı iddiası abestir.
Vitamin D’ nin bu çok ciddi kireçlenme riskinden bihaber olan İngiliz hükumeti üç milyon hasta ve yaşlıya bu kış ücretsiz D vitamini verme kararı aldı!
Yüksek dozlarda tabii ki aksi tesirler görülebilir ama bunun için kasten çok yüksek miktarlar alınması gerekir ve bu risk her ilaç için, yiyecek ve içecekler için de geçerlidir.
Senede birkaç vaka bildirisini gerekçe gösterip de milyonlarca insanın kullandığı bir vitamin hakkında “beyin dâhil kireçlenmeler ve buna bağlı ciddi hastalıklar görülebilir” diye korku salmanın âlemi yok!
Vitamin D’ nin hem enfeksiyona karşı koruyucu olduğuna hem ağır tablo ve ölümleri önlediğine dair onlarca gözleme dayalı araştırma yayınlandı.
***
MİLLİYET 29 NİSAN 2021 (18)
CEYHAN: Biz çocuklarda akciğer tutulumuna bağlı ağır vakalar mutant virüsten önce nadir görüyorduk. Ama şimdi direkt akciğer tutulumu ağır seyreden çok sayıda çocuk görmeye başladık.
Gerçek: Gazetedeki haberin başlığına bakın: “Mehmet Ceyhan’dan korkutan açıklama! ‘Çocuk vaka ve ölümleri arttı’.
Herhangi bir istatistiki bilgi vermeden “çocuklarda çok sayıda ağır vaka görüyoruz” ifadesi ancak emekli kahvesi sohbetlerinde dile getirilebilir.
Oysa bilimsel veriler vaka sayısındaki artışa uygun olarak çocuklardaki vakaların da arttığını ama daha ağır tablolara yol açmadığını gösteriyor (19).
Çocuk hasta sayısı vaka oranına paralel artıyor, ama oran aynı ve halen ağır hastalık oranı çok çok düşük. Daha önce influenza (grip) sezonunda ölen çocuk sayısı Covid nedeniyle ölenlerin 4-5 katı (20).
Gelelim neticeye
Senelerdir, toplumun -hele de böyle bir pandemi döneminde- tam ve doğru bilgilendirilmesi gerektiğini ve şeffaflığı savunuyorum.
Herhangi bir olayın tamamen iyi niyetle olsa bile küçümsenmesini de abartılmasını da yanlış buluyorum.
Hele de bir bilim insanının verdiği bir bilginin yanlış çıkması, toplumun sadece o şahsa değil, genel manada bilime olan inancını ve güvenini de sarsar.
Korkutma, tehdit, dayatma, dediğim dedik gibi yöntemler yerine îzah ve iknâ yöntemlerinin daha faydalı olduğuna inanıyorum.
Üslup da esas kadar mühimdir.
Bir kişinin bir senedir neredeyse her gün ve hem de günde birkaç defa açıklama yapmasının doğu olmadığını, bunun insanlarda red, bıkkınlık ve inkâr hisleri uyandırdığını ve meselenin suç duyurusuna kadar vardığını düşünüyorum.
NOT:
BİR: İsrail’ de hiç aşı yapılmaz dediği için büyük bir mutlulukla Canan Karatay’ ın tükenişini ilan eden Ahmet Hakan bakalım Mehmet Ceyhan için neler yazacak ya da yazabilecek mi?
İKİ: “Aşıların içinde alüminyum var, bu ileride Alzheimer tehlikesini ortaya çıkarır” dediği için Canan Karatay hakkında suç duyurusunda bulunan Mehmet Ceyhan da bakalım kendisinin birbirini tutmayan, bilime dayanmayan, tam aksi gerçekleşen ifadeleri için kendi hakkında suç duyurusunda bulunacak mı?
Kaynaklar:
1. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/mehmet-ceyhan-tutuklansinmis-41806455
12. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/prof-dr-mehmet-ceyhandan-kritik-asi-aciklamasi-41534446
13. https://twitter.com/Mehmetali_Onel/status/1379732152124850180?s=20
16. https://www.aydinlik.com.tr/prof-dr-mehmet-ceyhan-risk-grubu-grip-asisi-olmali-216430#2
20. https://twitter.com/BurcinNlbntgl/status/1389139734488829953?s=20
***
EK 1 (26.4.2021): MC: – “Kapanmanın süresi önemli. 17 Mayıs’a kadar olan kapanma şöyle bir sorun çıkarabilir. Bu hastalığın, maksimum 14 gün kadar kuluçka süresi var bu hastalığın. Bu kişileri eve kapattığımız zaman 14 gün sonra yeni hastalar çıkabilir. Oradan çıkacak hastaları farkına varıp onları da yeniden izole etmek için toplam 28 gün kapanma süresi gerekir. Sanıyorum bu da 17 Mayıs’ta yeniden değerlendirilecektir“. Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/tam-kapanma-kararinin-ardindan-mehmet-ceyhandan-flas-cagri-1831232
***
EK 2 (12.5.2021): Mehmet Ceyhan: “14 ay önce, pandeminin henüz başında hidroksiklorokinin yararlı olmadığını belirtip, ciddi yan etkilere yol açtığı konusunda uyarmıştım. Bugün Habertürk ‘e canlı yayında benim tersini söylediğimi belirten mesaj yazan umarım utanır.” Kaynak: https://twitter.com/mehmetceyhan23/status/1392223337649160197?s=20
Oysa… AHABER-Cemil Barlas: Prof. Dr. Mehmet Ceyhan (20.4.2020): Genel gidişatımız iyi durumda. Sıtma ilacı tedavide etkili oluyor. Hala tam etki sağlayan ilaç bulunamadı. Kaynak: https://www.facebook.com/watch/?v=772671826596117
***
EK 3 (12.5.2021): Favipiravir, hidroksiklorokin ve azitromisin etken maddeli ilaçlar hastalarda kullanılıyor ve olumlu sonuçlar alınıyor ancak yüzde 100 tedavi etmesi gibi bir durum bilimsel olarak ispatlanmış değil” https://www.aksam.com.tr/guncel/corona-virus-tedavisinde-umutlandiran-gelisme/haber-1056474
***
EK 4 (12.5.2021): KANITA DAYALI TIPTAN DUYUMA DAYALI TIBBA! Mehmet Ceyhan, 19.03.2020: “Klorokin eczanede tezgâh altı satılıyor, ben de duydum bugün, klorokin çok ucuz bir ilaçtır, 10 katı fiyatına kadar tezgâh altı satıldığını duydum.” Kaynak: https://aeo.org.tr/DuyuruModulu/Duyurular/Details/48055?AspxAutoDetectCookieSupport=1
***
EK 5 (14.3.2021): Prof of Pediatrics and Biomedical Sciences Cedars Sinai Medical Center. Los Angeles. Director, Division of Pediatric Infectious Diseases and Immunology Moshe Arditi: “Hiçbir varyantın çocuklarda daha ağır hastalık yaptığı gösterilmedi. Rahat olabilirsiniz.” Kaynak: https://twitter.com/ArditiMd/status/1388639497047339009?s=20
***
EK 6 (16.5.2021): Melih Altıok-Sabah gazetesi: 24 Nisan’da bu köşede şu satırları okumuştunuz:
“Üç haftalık tam kapanma gerçekleşirse sonrasında ekranlardan duyacaklarımızı tahmin etmekte zorlanmıyorum.
Havalar ısındıkça üst solunum yolu hastalıkları da azalacak ama bu durumun 3 haftalık kapanma neticesinde oluştuğunu söyleyecekler.
Biz de kafa sallayacağız.”
Dün bu satırlarımı hatırlatan bir okur, Prof. Dr. Mehmet Ceyhan‘ın “Vaka sayılarındaki azalmanın kapanmayla ilgisi yok” sözlerini gönderip “Şaşırdınız mı” diye soruyordu.
Hayır, hiç şaşırmadım.
Zira pandeminin başından beri yasakların en sıkı savunucusu olan Mehmet Bey’in çarklarına alışkınım.
Bir programda söylediğini başka ekranda düzeltiyor… Sürekli kendisiyle ve başkalarıyla bir sinir harbinin içinde… Bir gün önceki açıklamaları hatırlatılınca kızgın bir yüz ifadesiyle “Söyledim ama önce bir sor niye söyledim” diye hepimizi azarlıyor.
Hatırlayacaksınız, 17 günlük kapatma gündeme gelince, “Bu tam kapanma değildir. Tam kapanma olması için 28 gün olmalıdır” diyerek destek veren de Ceyhan’dan başkası değildi.
Beni asıl şaşırtan, önereceği yasağın dozajı o sabah yatağın hangi tarafından kalktığına bağlı olarak değişen pandemi meşhurlarının tavsiyelerinin, bu güzel bahar havasında 17 gün evlere tıkılmamızda “bilimsel dayanak” olması dostlar. Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2021/05/16/mehmet-hoca-insallah-bugun-solundan-kalkmamistir
***
EK 7 (15.3.2021): HaberTürk televizyonunda konuşan Mehmet Ceyhan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
* Daha önce üç kez yanlış yaptık. İlk başta haziranda açarak, sonra sonbaharda açarak ve en büyük yanlışı da mart ayında yaptık. Büyük bir artış dönemi yaşadık. Bunları yapmamamız lazım. Normalleşmenin kademeli olması doğru ama aynı zamanda kademelendirmenin nasıl yapıldığı da önemli.
* İlk başta şuna dikkat edeceğiz; açılması elzem olan sektörlerden başlayacağız. İkinci dikkat edeceğimiz nokta; bu normalleşmenin hem sektöre hem bize yararı olacak. Önce ilk açacağımız yerler salgının yani bulaşın esas kaynağı olan yerler olmamalı. Buna baktığımız zaman, esas kaynak üç tane; bir tanesi ev ortamı, ikincisi toplu taşıma araçları, üçüncüsü de iş yerleri.
* İş yerlerini sadece kamuya özel tedbirlerle götüremeyiz. Mutlaka özel sektörün de katıldığı esnek çalışma ve gerekiyor ise vardiya usulü çalışma olmalı. Bunları bu şekilde yaparsak ve birden bire, birkaç kısıtlamayı kaldırmazsak o zaman istediğimiz sonuçları elde edebiliriz.
* Hala vaka sayımız çok yüksek. Kolay olmayacak. Ve şu bizi yanıltıyor; vaka sayılarındaki azalmaların şu anda bizim aldığımız tedbirlerle falan alakası yok. Onun büyük etkisini daha görmeye başlamadık. Eğer o eklenirse daha hızlandığını göreceğiz. Şu anki azalma; hiç aşı yapmayan, doğru dürüst tedbir almayan ülkelerde de var. Bu paralel bir şekilde bütün ülkeleri etkileyen bir süreçtir.
PARALEL DÜŞÜŞÜN SEBEBİ NE?
* Vakaların görülme yaş ortalaması giderek aşağıya iniyor. 65 yaş üzerinde vakalar daha çok belirti gösteriyor. Yaş aşağı indikçe belirti verme oranı azalıyor. Çocuklarda yüzde 5’e kadar iniyor. Biz sadece belirti verenlere test yaptığımız için artık oran düşüyor ve bizim yakaladığımız kişi sayısı azalıyor. Vaka sayısı dediğimiz virüs pozitif kişi sayısı çok değişmeyebilir ama hasta sayısı yani bizim yakaladığımız kişi sayısı belirgin derecede azabilir. Bu bizi yanıltmasın. Eğer böyle yaparsak, ‘normalleşme’ adı altında tedbirleri kaldırırsak hızlı bir artışla karşı karşıya kalırız. Bu sebeple ‘normalleşme’ kısıtlamadan daha zor ve dikkatli yapılması gereken bir düzenlemedir.”
***
EK 8 (18.5.2021): MC: “Şu anda insanları eve kapatmanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum“.
***
EK 9 (22.5.2021): Birincisi, aşının işte mümkün olduğu kadar erken geliştirilmesi lazım. Zaten erken geliştirilenler çıkıyor. Gecikirse çünkü size faydası olmaz pandemi biter zaten. Kaynak: https://twitter.com/ahmet_tanman23/status/1395994711425527808?s=20
***
EK 10 (23.5.2021): Mehmet Ceyhan: “Dünyada vaka sayıları düşüyor. Çok sıkı tedbir alan ülkelerde de, hiç tedbir alınmayan ülkelerde de, aşı olan ülkelerde de, aşıya ulaşamamış ülkelerde de. Bu çok normal, çünkü salgının seyri böyle gider.”(NTV Öğle haberleri). Kaynak: https://twitter.com/Saciten2/status/1396069829317120003?s=20
***
EK 11 (6.2.2021): HAMAMDA KURNA DAVULDA ZURNA gibi… “Ürettikleri aşıların bundan sonra da satılabilmesi için pazar arıyorlar. Fransa 90 milyon doz Pfizer-BioNTech aşısını veto etti ve bunun üzerine ona pazar aranırken işte Türkiye ona bir pazar olarak ortaya çıktı”. Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1400031517309603844?s=20
***
EK 12 (11.6.2021): Koronayla ilgili bilimsel gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca, pandemide halka ekranlardan korku saçan felaket tellalları da kıvırmaya başladılar.
Çaktırmadan, “tartışılmaz” dedikleri tedavi yöntemlerinin ve izolasyon tedbirlerinin aslında çok da gerekli olmadığını satır aralarında itiraf ediyorlar.
Hallerinde mahcubiyetten eser olsa tamam diyeceğim. Herkes yanılabilir, doğru bildiğinin yanlış olduğunu anlayabilir…
Ama özeleştiri şöyle dursun, bu arkadaşlar zeytinyağı gibi üste çıkıp çelişkilerini ortaya koyanlara saldırıyorlar.
Bol keseden tavsiye ettikleri işlevsiz yasaklar yüzünden hayatı kayan vatandaşın, belini doğrultamayan esnafın sitemine bile tahammül edemiyorlar.
Dün de Habertürk’ün ağzı bozuk kalemi, “güruh” dediği kendisini eleştirenlere “düşük zekâ” diye hakaret ediyordu. Ardından da “bu bilimsel tavrını” bir bedduayla taçlandırıyordu:
“Onlara temennim, en yakınlarının ağır bir koronaya yakalanması. Hanya’yı Konya’yı görsünler diye. Beddua mı? Beddua.”
Beddua etme alışkanlığını, birer birer yurt dışına firar eden Habertürk’teki eski mesai arkadaşlarından mı edindi bilmiyorum.
Belki de Twitter’dan beni “Bence siz hastalanmayın ve elimize düşmeyin” diye tehdit eden Bengi Başer isimli “Hipokrat yeminliden” feyiz almıştır…
Ama bilim sandığı taassubu, ekranda reyting devşirdiği korku figürlerinden öğrendiği kesin.
Zira senteze, tezler ve antitezlerle ulaştığını bildiğimiz analitik düşünceye, pandemide “tez-antitez-polis” yöntemiyle varmaya çalışan “sevgili hocalarıydı”.
İroni yapmıyorum… Mehmet Ceyhan’ın, pandemide akademinin yurttan sesler korosuna katılmayan “meslektaşı” Canan Karatay’ı karakola şikâyet ettiğini unuttunuz mu?
Ne yapalım… Kaderimizde, akademinin yayımladığı makaleleri “mutlak gerçek” sanan, antitezleri ekranlardan beddualarla, hakaretlerle ve hatta polis marifetiyle “çürütmeye” çalışan engizisyon kafasından bilim nutukları dinlemek de varmış.
Ama bilimde çığır açan hipotezlerin, akademinin merkezindeki kabullerden değil her zaman sınırdan, uçlardan geldiğini anlamaktan bile aciz bu kafa yalnızca bize özgü bir durum değil.
Baksanıza, kameraların karşısında pandemiyle ilgili söylediklerini maillerinde yalanladığı ortaya çıkınca ABD medyasının diline düşen Dr. Athony Fauci “şarlatanlığını” nasıl savunuyor:
“Endişeliyim… Çünkü bu gerçekten bilime bir saldırı!”
Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2021/06/11/haberturkun-bilimsel-bedduacisi
***
EK 13 (11.6.2021): “Milyonlarca kutu aşıyı depolayacağınız eksi 70 derece depolar yok ülkelerde. Bu demektir ki önce bu altyapının hazırlanması lazım, oldukça pahalı bir iş bu. Uç noktalara eksi 70 derecede göndermek daha zordur, onların sağlanması lazım, gidilecek yerlerdeki depolarda bu ortamın sağlanması lazım. Ama siz eksi 70 derecelik dolapları her yere dağıtamayacağınız için daha az merkezlerde uygulanacak demektir. Bu ciddi bir sorun, bunun aşılmasına çalışılıyor, süre çok kısa. Su çiçeği aşısında da böyle bir problem vardı; ama süre vardı ve birkaç sene içinde o aşı buzdolabında saklanabilir hale getirildi” dedi. Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-prof-dr-mehmet-ceyhan-biontech-pfizer-asisinin-saklanma-surecindeki-zorluklari-anlatti-11-681-92312.html
***
EK 14 (12.6.2021):
***
EK 15 (13.7.2021): Haber Global’e konuk olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan vaka sayısında artış yaşanacağına vurgu yaptı. Şu an yaşanan düşüşün Eylül ayında okulların açıldığı dönemde artış göstereceğini ifade eden Mehmet Ceyhan, ülkeye tatile gelen Rusların daha tedbirli alınmış olması gerektiğini, Rusların beraberinde getirdiği varyantın yayılım hızını büyük oranda arttıracağına da vurgu yaptı.
“Aşılamada yüzde 80′ ulaşılamadan rahat edilemez”
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan salgınla mücadelede nüfusun yüzde 80’inin aşılanmış olması gerektiğini, bu hedefe ulaşılmadan kısıtlamaların kaldırılmasının doğru olmadığını ve bu orana ulaşmadan rahat etmenin mümkün olmadığını vurguladı. Biontech’in kurucu ortakları olan Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin ihtiyaç halinde 100 gün içinde yeni bir aşının elde edilmesini sağlarız sözlerini yöneltilmesi üzerine Ceyhan, “Bu kişiler tarafından yapılan açıklamaları dikkat almıyorum, bu insanlar pazar arayışında insanlar. Böyle konularda yayınlanmış çalışmalara bakılması gerekiyor, kişilerin açıklamalarına değil.” Sözlerini kullandı.
***
EK 16 (25.7.2021): Mehmet Ceyhan: Vakaları düşürmenin tek yolu devletin kısıtlama uygulaması. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, artan vaka sayıları nedeniyle kısıtlamaların yeniden uygulanması gerektiğini söyledi. Yaz aylarında normalleşmeyle birlikte koronavirüs vaka sayıları 12 binin üzerine çıkarken, yaşanan artış kısıtlamaların geri dönebileceği iddialarını da beraberinde getirdi. Ekranlarda koronavirüs salgınına yönelik çelişkili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, dün akşam Halk TV’nin konuğuydu. Salgının gidişatına yönelik konuşan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, vakaların artmaya devam edeceğini belirterek, sayıları düşürmenin tek bir yolu olduğunu vurguladı.
“SAYIYI DÜŞÜRMENİN TEK BİR YOLU VAR”
Devletin kısıtlama uygulaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ceyhan, vatandaşların da maske ve mesafe önlemlerini aksatmaması gerektiğini belirtti.
“DEVLET KISITLAMA UYGULAMALI”
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın konuyla ilgili açıklaması şu şekilde:
“Devletin kısıtlama uygulaması ve halkın maske mesafe önlemlerine uyması gerekmektedir. Özet olarak şunu söyleyebiliriz; aşılar varyantlara karşı etkisiz değil. Elimizdeki en güçlü silah. Bir kişinin aşısız yakalanmasıyla aşılı yakalanması bir değil.”
ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALARIYLA DİKKAT ÇEKİYOR
Öte yandan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, salgın süreci boyunca ekranlarda yaptığı yorumlarla dikkat çekiyor. Kısıtlamaların geri getirilmesi isteyen Ceyhan, daha önce 65 yaş üstü ve 20 yaş altı sokağa çıkma yasağının yanlış olduğu söylemişti. Maske ve aşı konusunda da kafalarda soru işareti açıklamaları olan Ceyhan’ın, bir sonraki çelişkili ifadesinin ne olacağı şimdiden merak konusu…
Mehmet Ceyhan: 65 yaş üstü ve 20 yaş altı yasağı yanlıştı
***
EK 17 (26.7.2021): HASAN HÜSNÜ EREN: “İnsanların aklını karıştırıp korkuyu büyütmek için tutarsız davranışlar bu ekolün özelliği. Pardon demekten , önce söylediklerini sonra yalanlamaktan yüzleri kızarmıyor. Milyarlarca PCR testinden sonra pardon bu testler güvenilmez demediler mi? Biz yanlış bir salgın mı yaşadık?” Kaynak: https://twitter.com/drhasaneren/status/1419418936152633347?s=20
***
EK 18 (10.8.2021): SALİH TUNA “Mesela, bir dediği bir dediğini tutmayan Prof. Dr. Mehmet Ceylan gibilerinin ağzına bakmak da ne kadar doğru, tartışılır.” Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/salih-tuna/2021/08/10/asida-sike
***
EK 19 (16.8.2021): NAGEHAN ALÇI ” Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Dr. Tomris Cesuroğlu’nun CDC, DSÖ, ECDC gibi kurumlara atıf yaparak okulların açık kalması gerektiğini anlatan sözlerini çürütmek için bu kurumları itibarsızlaştırmaya girişti! Pandeminin başından beri bu kuruluşlar yanlışlar yapmışlar, onlara itibar etmemeliymişiz, onları dinlememeliymişiz. Zaten Dünya Sağlık Örgütü üçüncü dünya ülkelerine yönelik açıklamalar yapıyormuş vs vs… İsminin önünde profesör yazan bir tıp insanı Dünya Sağlık Örgütü ve bilimum uluslararası sağlık otoritesini karalıyor… Böyle bir şey olabilir mi sevgili okurlar?
Maalesef bunu ilk kez de yapmıyor Mehmet Ceyhan! Pandeminin başından beri istatistiğe dayanan bir veri sunmadan, sadece yakın çevresinden, ABD’de yaşayan çocukları ve torunlarından, yakın arkadaşlarından, kendi hastalarından örnekler vererek ısrarla okulları açtırmamak için elinden geleni yapıyor. Ve maalesef garip bir dokunulmazlık zırhı var sanki. Tıp doktoru kaynaklarıma söylediklerinin evrensel gerçeklerle uyuşmadığını, neden tıp dünyasından güçlü bir karşı ses çıkmadığını soruyorum, “Haklısınız, birçok Hoca bunun farkında ama kimse Mehmet Ceyhan’ı karşısına almak istemiyor” diyorlar. 1.5 yıldır pompalanan bu korku, yaratılan bu efsane çocuklarımızı mahvetti. Artık birinin kral çıplak demesinin vakti geldi de geçiyor!”
Kaynak: https://www.haberturk.com/yazarlar/nagehan-alci/3163567-artik-yeter-sayin-mehmet-ceyhan-yeter
***
EK 20 (18.8.2021): Yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye’nin de mücadele ettiği koronavirüs salgınında birçok bilim insanından yüzlerce açıklama geldi. Ancak o isimlerden biri olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın sadece vatandaşlara korku salıyor ve paniğe sevk ediyor. Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere onlarca uluslararası sağlık kuruluşunun açıklamalarını karalayan, okulların açılmasının yanlış olduğunu savunarak milyonlarca veliyi panikleten ve çocukların eğitim hakkının elinden alınmasında büyük rolü olan Ceyhan, sosyal medyada da büyük tepki topluyor. Öyle ki geçtiğimizi haftalarda Twitter’da ‘MehmetCeyhanTutuklansın’ etiketi altında on binlerce paylaşım yapıldı, Ceyhan hakkında ‘alenen nitelikli hakaret ve halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçlarını işlediği gerekçesiyle’ suç duyurusunda bulunuldu.
***
EK 21 (23.8.2021): ÜMİT KARTOĞLU “14 Ağustos’ta Hülya Hökenek’in sunduğu Enine Boyuna programına katılan @mehmetceyhan23’ın Dünya Sağlık Örgütü’nün ne olduğu konusunda söylediklerine katılmıyorum. Sınıf arkadaşımın bu söylemini düzeltmesini dilerim: Kaynak: https://twitter.com/umitkartoglu1/status/1429762479010234368?s=20
***
EK 22 (30.8.2021): NAGEHAN ALÇI:
“Ben size söyleyeyim, okulları kurban edip yoluna devam etme lobisi -muhtemelen yine Mehmet Ceyhan’ı kullanarak- yine avaz avaz bastıracak ve eskiye döneceğiz…“
“Aşı kararsızlarının bu kadar büyük bir grup olmasında başından beri devamlı panik ve karamsarlık aşılayan, şimdi de “Aşılar, delta varyantının bulaşını azaltmıyor, okullarda online eğitim de devam etmelidir” diyerek yüz yüze eğitim kararını yine baltalamaya çalışan ve insanlara uluslararası bilimsel raporların sonuçları ile uyuşmayan tespitlerle korku salan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın da payı var. Sayın Ceyhan evrensel bilim kriterlerine ısrarla uymamaya devam ediyor. Bu bağlamda Dilipak’tan farkı yok Ceyhan’ın.”
EK 23 (4.9.2021): MEHMET CEYHAN “Delta varyantı durumu değiştirdi. Aşılar, hastalık geliştirme, ağır hastalık ve ölüm riskini çok belirgin bir şekilde azaltıyor. Ancak aşıların hastalık bulaşını %50 azalttığı bilgisi eski varyantlara aitti, Delta varyantının bulaşını kesinlikle azaltmıyor”.
Kaynak: https://twitter.com/mehmetceyhan23/status/1430639113766637568?s=20
***
EK 24 (5.9.2021): MEHMET CEYHAN “Aşılı kişiden aşısız kişiye bulaşıp onlar ağır hastalıklar ortaya çıkarabiliyor. Spiker: İşte şimdi aşı olmayanları hem virüs hem aşılananlar tehdit ediyor. Çünkü aşılı yani 21 milyonu aşkın kişi hastalığı belirtisiz geçirdiği için toplum için de risk oluşturuyor. Kendisi korunuyor ama virüsü etrafa bulaştırmayı tam olarak önleyemiyor. İşte bu da vaka sayısını artıran temel nedenlerden biri haline geldi. Aşısızların bir an önce aşılanmaları gerekiyor“. Kaynak: https://twitter.com/koleksioner/status/1434535027082207237?s=
***
EK 25 (6.9.2021): Daha fazla üstüme gelmeyin yoksa geçen hafta söylediklerimin tam tersini söylerim; yine apışıp kalırsınız! Kaynak: https://twitter.com/HasmetBABA/status/1434873208776368129?s=20
***
EK 26 (7.9.2021): AYKUT KUŞKAYA “Ana arter TV kanallarımızın niyeyse asla vazgeç-e-mediği Corona uzmanı (?) pek kıymetli (!) Prof. Mehmet Ceyhan‘dan inciler derledim. Tamamına katılıyor ve kendisini tebrik ediyorum”
Kaynak: https://twitter.com/aykutkuskaya/status/1434936501666729987?s=20
***
EK 27 (8.9.2021): MEHMET CEYHAN NEREYE KOŞUYOR?
Pandemi döneminde ekranların aranan korku figürlerinden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan eskiden ayda bir fikir değiştirirdi.
Bugünlerde ise sabah söylediğini akşam inkâr ediyor. Son olarak aşılılardan da PCR testi istenmesi gerektiğini söyleyerek aşı müptelası hayranlarını üzdü. Hocayı Abdurrahman Dilipak‘la kol kola 11 Eylül’de yapılacağı ilan edilen aşı karşıtı mitingde görürseniz şaşırmayın. Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2021/09/08/ne-varmis-barzaniyle-gorusmekte
***
EK 28 (11.9.2021): AŞI İLE BİTMİŞ BİR PANDEMİ DE YOK ZATEN, PANDEMİLER HEP VİRÜSÜN MUTASYONU İLE BİTMİŞ.
-Aşının yapılabilmesi için gerekli süre 3 yıldan aşağı olmaz. O zamana kadar benim düşüncem bu virüs zaten mutasyona uğrar, salgın mutasyonla biter gibi düşünüyorum. Aşının işte mümkün olduğu kadar erken geliştirilmesi lazım. Zaten erken geliştirilenler çıkıyor, gecikirse çünkü size bir faydası olmaz. Pandemi biter zaten. Çin hem kendisi yapmıyor bu mutant virüse etkinlik çalışmasını hem de yaptırtmıyor. Çünkü olumsuz bir sonuç çıkarsa aşılar elimde kalır diye korkuyor.
-Hala böyle bir soru işareti var mı?
-Var tabi var tabii, çalıştırtmıyor. Biz şu anda İngiltere mutantı virüsüne karşı aşının etkinliğinde ne kadar bir azalma meydana geldi bilmiyoruz. Biz de sonradan anladık ki 65 yaş üstü ve 20 yaş altına yasak koymak onları evde kapalı tutmak aslında salgının seyrini olumsuz etkileyen bir olay. Yani bütün pandemilerin tarihine bakarak söyledim. Gerçekten 2 yıldan uzun sürmüş bir pandemi yok. Bizim gözlemlediğimiz aşı ile bitmiş bir pandemi de yok zaten. Pandemiler hep virüsün mutasyonu ile bitmiş.
-Doktorlar maskeyi mikroplar hastalarına bulaşmasın diye takarlar. Zaten onların gözenekleri, yani o dokusundaki delikler bu koronavirüsün 7 kat büyüklüğünde. O yüzden etkili değildir sağlıklı insanın takması.
-Maske güvenilir değil?
-Değil. Sağlıklı kişini takması güvenilir değil.
-Vakaları görmeye başladık Nagehan Hanım. Yani 2 doz aşısını da olmuş, ama yoğun bakıma yatan, hayatını kaybeden vakalar var.
-Öyle mi hocam?
-Dünyada şu anda virüs karşı etkili geliştirilmiş bir aşı, şey ilaç henüz yok.
-Kendi kendine mi iyileşiyor hocam, bu insanlar?
-Ben bu salgının mutasyonla biteceğine inanıyorum. 1900’ lerin başlarından bu tarafa olan salgınlardan hiçbiri 2 yıldan uzun sürmemiş. Ve gene koronavirüsle olan 2 diğer büyük salgına bakıyoruz. SARS 8 ayda bitmiş, virüs mutasyona uğramış. Ki bu virüsün atası biliyorsunuz, bu yeni virüsün atası. MERS virüsü de bir yıl sürmüş.
Seyretmek için: https://twitter.com/arfrdgn__/status/1435863331382964228?s=20
***
EK 29 (15.9.2021): SALİH TUNA “Tek başına Bill Gates‘in açıklamaları bile kuşku duymak için yeterli zaten.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) derseniz, evlere şenlik.
Bizde de Prof. Mehmet Ceyhan var ki bir dediği bir dediğini tutmadığı herkesin malumu.
Başlangıçta virüsün önü aşıyla alınmaz, pandemi mutasyonla biter diyordu, sonra aşısız olmaz demeye başladı. En son nereye geldi bilmiyorum, takibi bıraktım.” Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/salih-tuna/2021/09/15/asi-yasaklansaydi
***
EK 30 (30.9.2021) DR. KAAN ARSLANOĞLU
DERDİMİZ KİŞİLERLE DEĞİL, SİSTEMLE… Ne var ki sistem kişileri çıkartır dur duraksız önümüze “star” suretinde… Onlarla oyalar bizi, onlarla aldatır. Öyle ki starlarla uğraşmaktan sistemi göremez insanlar. Böyle yüzlerce starı vardır, birileri düştüğünde yenilerini atar önümüze. Eskilerin yaldızları döküldüğünde arkada sıra bekleyen binlercesinden tazelerini seçer, sürer cepheye.
Bunu medya aracılığıyla yapar. Medyanın işlevi halkın kafasını karıştırmak, bilgi çarpıtmak, akıl düşürmektir… Elbette medya önde gidenleri bu görevlerini itiraf etmezler. Tam tersi… çoğu samimiyetle iyi bir şeyler yaptıklarını sanırlar. Kongreler, toplantılar düzenleyip “vatandaşın zihnini nasıl bulandıracağız? Hadi bunun yollarını, yöntemlerini tartışalım!”, “Hadi gelin zekayı geriletmenin planını, programını çıkartalım” demezler. Kendiliğinden yürür bu işler… Kendiliğinden dedikse… Patronlarının çıkarları, kendi çıkarları ve kişiliksizlik… olağan rehberleridir. Bu rehbere uygun hareket ettiklerinde taşlar zaten yerine oturur.
Star yapacaklarını da bu kişiliksizlik havuzundan rastgele seçerler. Pek uygun bulmadıklarını elerler. Ortaya çıkar medyanın popüler kahramanları.
“Halk” dediğimiz kitle ise okumuşları en başta.. iç huzuru, manevi tatmin için tezgaha baştan teşnedir. Kim kendilerine en güzel, en saçma yalanları aktarıyorsa ona hayran kesilirler. Her kim ki gerçek bilime uygun tutarlı şeyler söylüyor, asıl saldırıya uğrayıp kolayca yok edilenler onlardır. Asıl sessiz lince uğrayan onlardır. Sessiz linç yetmediğinde “peki çözümün ne, çözümün?” diye bağıran bir grup kalabalık onları bastırmak için yeterdir. Starlarda “çözüm” boldur ne de olsa!
Mehmet Ceyhan beyin bir dediği bir dediğini tutmayan medyatik tavrını başından beri ara ara izliyor, böyleleri gittiğinde yerlerini hangi başka starlar dolduracak, sabırla bekliyorum. Ömrü hayatımız bu üfürükten tayyare gösterileri izlemekle geçti. Şimdi de bu son salgında ortaya çıkan ve de tıbbın çaresizliğini, sözde bilimin çözümsüzlük skandalını gizlemekle görevli bilgiçler karnavalına katılmış bulunuyoruz. Ki onlar bize yüz yıl öncesinin, hatta bin yıl öncesinin ilkel yaklaşımlarını modern bilim diye yutturmaya kalkıyorlar. Ki bu ölüler karnavalıdır, eğlenceli bir yanı da yoktur, vatandaşın moralini bozmak, salgına karşı direnci, her melanete karşı savunmayı çökertmek için patolojik reflekslerle çalışan kara propagandistlerin çılgınlığıdır.
Mehmet Ceyhan’ın tutarsızlıklarını (ki tek biri bile bilimde sınıfta kalması için yeterdir) başka bir medya starı olan hocamız Prof.Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’dan aktaralım. Kendisinin bazı görüşlerine katılır, birçok fikrini destekler, bazı fikirlerine ise katılmayız. Ancak hiç değilse başından beri tutarlı bir çizgide yürümektedir. (Her starı da bir tutmadığımız, kıskançlıkla değil, yalandan usanmışlığımızla davrandığımız bu vesileyle görülsün).
Kitap gibi olmuş muazzam bir analiz.
40 seneyi keşke başka hayırlı işlere harcasaymış:)
Çok güzel bir yazı olmuş.
Siz ve doğrudan yana olan,
ümit vadeden,doktorlarımız iyi ki var.varolun.
CoVid-19 da grip virüsüdür, 2001, 2012 SARS ve MERS gripleri gibi.
Grip virüslerine karşı aşı da geliştirilemez, grip virüslerine karşı ilaç da geliştirilemez.
Yeni bir çalışma yayınlandı:
Vit D + Magnesium + B12 cocktail, CoVid-19 grip infeksiyonunu hafif geçirmek amacıyla öneriliyor.
https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2020.06.01.20112334v2
YANİ: Kelle Paça, köy tereyağı, kemik suyu.
Kanıt arayanlara ve Sayın Çocuk İnfeksiyon uzmanlarına duyurulur.
Çocuklara kelle paça, veremezler, kemik suyu öneremezler bu bir. Gargara önermek de çocuklarda kolay bir uygulama değildir.
Ayrıca ellerinde bulunan aşı takvimlerinde bu gibi öneriler de yok ya. Şaşırmasınlar da ne yapsınlar, yetişkin hasta, geriyatrik hasta görmedikleri, bilmedikleri için.
Üstelik uzmanlık dalları bile
değil!
Kalp ve İç hastalıkları Uzmanı (yani eski tabirle: Genel Dahiliye uzmanı) ve 54 yıllık hekimlik sanatını icra etmekte olan Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay
Hatırlatma:
2016-2017 yıllarında ‘israilde aşı yapılmıyor’ demiştim bir röportajda. Yani 2020 tarihinde bile değil!
Gazeteci efendi, ne ayıptır ki, ne yazıktır ki, etik olmayan bir anlatımla, 2020 Covid-19, aşısı için açıklama yapmışım algısını yaratarak, dünyada ender görülecek bir gazetecilik örneği vermiştir maalesef.
Kanımca, aslında kendi tükenmişliğinin bir belirtisidir.
İsrail’in hiç bir verisine güvenilmez.
Ancak dindar yahudilerin siyonist olmadığı unutulmamalıdır.
‘israel, childhood, vaccination, statistics’ kelimeleri ile arama yapdığınızda karşınıza çıkan 2019 tarihli gözlemsel bir çalışmada, aşılamaların belirgin oranda gecikdiği, bilhassa arablara yapıldığı, dindar yahudilerin aşıdan içtinab etdiği, aşılamalar rağmen boğmaca ve kızamık salgınlarının görüldüğü anlaşılmakdadır.
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30755293/
Ahmet Hakan Coşkun beye gelince, bir zamanlar Kanal 7’nin kurucusu ve ana haber anchormani iken meşhur bir üç kağıtçı tarafından fena halde aldatılmışdı olduğunu hatırlatalım.
https://odatv4.com/ahmet-hakan-nasil-adnan-oktar-magduru-oldu-11081805.html
Kendisinin malthusian misyoner hakkında da bilerek veya bilmeyerek aldandığı kanaatindeyim.
“Mehmet Ceyhan’dan korkutan açıklama! ‘Çocuk vaka ve ölümleri arttı’.
Bu başlığın aklını başından almayacağı bir anne olabilir mi?
Fatih Altaylı yazmış:
Her akşam işi gücü bırakıp televizyonlarda halkı bilgilendirmeye çalışan bir bilim adamı, Prof. Mehmet Ceyhan hain ilan edildi ve tutuklanması isteniyor bazılarınca.
Suçu neymiş?
Salgının başlangıcında söyledikleri ile bugün söyledikleri birbirini tutmuyormuş, küreselcilerin adamı imiş.
Yuh artık.
Corona pandemisi ile ilgili dünyadaki tüm bilim adamlarının dün söyledikleri ile bugün söyledikleri birbirini tutmuyor, buna DSÖ de dahil.
Çünkü o gün bilinenler bugün bilinenlerden farklı, herkes öğreniyor.
Öğrendikçe de söylenenler de değişiyor hali ile.
Bilim böyledir zaten.
Einstein Newton’un bazı söylediklerini değiştirdi, Hubble da Einstein’ın.
Buna cehalet değil gelişme denir.
Bilim gelişir.
Yeni veriler yeni doğrular getirir.
Mehmet Ceyhan da bir bilim insanı olarak sıradan vatandaşların erişemediği ve zaman ayıramadığı bilgileri derleyip, sıradan vatandaşa aktaran bir bilim adamı ve bilgi nakilcisidir.
Bildiğini paylaştığı için suçlu olmaz.
Asıl değişen bilgileri paylaşmayıp, bir yerde kalsaydı bilime ihanet etmiş olurdu.
Oysa o değişen verilerle değişen önlemleri paylaştı.
Yok başta demiş ki, “Aşı 10 yılda geliştirilir.”
Doğru.
Normal şartlarda bir aşı 5-10 yıl arası bir sürede geliştirilir. Hatta bazen geliştirilemez.
Bu kez rekor sürede geliştirildi ve bilime aşina olan herkes bunu biliyor.
Ne diyecekti Mehmet Ceyhan, “Aşı üç vakte kadar bulunur mu?”
Asıl o zaman hatalı konuşmuş olurdu.
Bir bilim adamını böyle hedefe koymak ayıptır.
Bunu aydın diye bilinen insanların yapması ise misli misli ayıptır.
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3065416-mehmet-ceyhan-suclu-mu
Çocuk aşıları ile grip yani Influenza aşıları aynı değildir, açıklamak isterim.
Aşıların efendileri çocuk hekimleridir, ellerindeki aşı takvimini yani şablonu uygulamakla yükümlüdürler.
Influenza aşıları iyi aynı sepete koyulup tartışma yaratılması gerçeği yansıtmamaktadır. Aldatmacadır bir bakıma..Yetişkinler yani’adult’lardan’ söz konusudur!
Influenza Vaccine Refusal in Israeli Young Adultshttps://academic.oup.com › milmed.172.10.1093.pdf
yazan:
RD Balicer · 2007 · Alıntılanma sayısı: 7 — of noncompliance with influenza immunization among young adults and to determine the … Israel Defense Force influenza vaccination campaigns. Multi-.
Bir kanalda, aşıların efendisi için ‘CORONA UZMANI’ tanımlaması yapıldı.
Böyle bir uzmanlık dalı medikal literatürde var mı allah aşkınıza, ne demek bu.
Tamamen aldatmaca, tamamen uydurmaca değil mi?
Nasıl aldatıldığımızın resmi kanıtıdır.
CORONA UZMANI ha, vah vah şu halimize.
Gerçekten de hocam mükemmel üstü bir tespit. Ceyhan denilen şahıs ancak hizmet ettiği pfizer denilen ilaç baronlarının talimatlarıyla insanlara korku verip milleti ekonomik ve psikolojik buhrana sevk etmiştir. ALLAH’A havale ediyorum. Sizden de ALLAH razı olsun Hocam. Ben bunun nasıl bi fikirde olduğunu tahmin ediyordum. Çevremdekilere de söylediğim zaman koskoca prof biri niye öyle yapsın diye kâle alınmayıp bi de eleştiriliyordum. Haklı çıktım ama ne fayda. Bi sene perişan ve korku içinde geçirdik. Temizlik maske mesafe yeterli. Bunun yüzeylerden de bulaşıyor açıklamasından sonra Her halta dezenfektan sıkıp hayatımızı zindana çevirdik. Diyorumya ALLAH’A havale ediyorum. Şimdi dert, geçen bir sene boyunca manyak gibi yüzey dezenfektanı ile her tarafı dezenfekte etme psikolojisinden kurtulmaya çalışmak. Bıçak gibi kesip atmak da olmuyor maalesef. Zaman her şeyin ilacı diyip sabredecem.
Tek kelimeyle şahane bir analiz yazısı. İnşallah bu yazıyı okur da ders alır kendine gelir haddini bilir inşallah
Yeşim Salkım: Son sözümdür size @mehmetceyhan23 işinize haydi yettiniz artık
Sayın Mehmet Ceyhan beyefendi, ben izin vermediğim sürece bedenime siz dokunamazsınız.
Siz benim çocuğuma el süremezsiniz. Kim olursanız olun. Feriştahınız gelse benim çocuğumu aşılayamazsınız. Hiçbir çocuğu aşılayamazsınız. Siz bize sordunuz mu? Siz bize bu aşıların nasıl yapıldığını anlatabiliyor musunuz? Şu ana kadar aşılarla ilgili söylediğiniz hiçbir şey gerçek olmadı. Üstelik şimdiye kadar söylediğiniz yok maskeyi takın yok maskeyi çıkarın. Yok havada kalıyor yok aşağıda duruyor.
Ben çocuğuma bu aşıyı yaptırmam. Size dava açarım. Bu kadar net. Artık biraz az konuşun olur mu? Bence çok şöhret meraklısısınız. Çünkü televizyonlardan inmiyorsunuz. Hangi ara doktorluk yapıyorsunuz?
https://twitter.com/ProfSFINDIK/status/1389269314163851266?s=20
Mehmet bey herkesi fırçalayabilir herkesi azarlayabilir ama ona dokunmak yasssskkk cısssss
Ahmet Hakan bu Mehmet Ceyhanı da satar.
mehmet ceyhan
esin davutoğlu şenol
bengi başer
ahmet râsim küçükusta
oytun erbaş
ayşegül çoruhlu
cânan karatay
mehmet çilingiroğlu
yavuz dizdar
serdar savaş
deryâ unutmaz
mustafa çetiner
güner sönmez
……
ne(ler) dedi ne çıktı/çıkacak
*
doktorluk ne belâ bir iş
*
tekrar tekrar yazayım
yarın hastalar konuştuğunda
mahşerde defteri sol tarafından verilenler gibi olacaksınız
Anlaşılan o ki Mehmet Ceyhan denen doktor bozuntusu sahtekarın teki ve siyonist kuruluşların bir elemanı.
Fatih Altaylı yazmış!
Bir güruh var ki, bunlar bana ve başta Mehmet Ceyhan olmak üzere pandemi konusunda hassas bilim insanlarına saldırıp duruyorlar.
Küresel çetenin adamı yaptılar bizi.
Başta da ben ve Mehmet Hoca.
Mehmet Ceyhan iktidar yanlıları dahil tüm kanallarda ama niyeyse hedef ben.
Artık işin cılkını çıkardıkları için onlara temennim en yakınlarının ağır bir coronaya yakalanması.
Hanyayı Konya’yı görsünler diye.
Beddua mı?
Beddua.
Bunlar için good-dua edecek halim yok.
Suçlamalardan biri de pandeminin başından bu yana bazı konularda yaklaşım değişikliği olması.
Özellikle Mehmet Ceyhan için “Başta şunu diyordu, şimdi bunu diyor” diyerek tutarsızlıkla suçluyorlar.
Çünkü ahmaklar.
Çünkü bilimin ne olduğunu bilmiyorlar.
Kendileri dogmalara inandığı, bütün düşük zekalılar gibi sabit fikirli oldukları için bilimin mantığını anlamakta zorlanıyorlar.
Oysa bilimde yeni verilere göre fikirlerin ve yaklaşımların değişmesi gerek.
Mesela en basitinden Einstein, Newton’un fiziğinin bir bölümünü çürüttü.
Sonra da mesela Hubble Einstein’in “sabit evren” fikrini yerle bir etti.
O da bu yeni fikri kabul etti.
Ne yapacaktı Einstein, bu bilgiyi görmezden gelip, eski fikrinde ısrar mı edecekti!
Tıp da bir bilim sonuçta.
Bu salgında yeni bilgiler geldikçe elbette fikirler ve yaklaşımlar değişecek.
Mesela Mehmet Ceyhan şimdilerde 3. doz aşıya da karşı.
Bunu gereksiz buluyor.
Sadece sağlık personeli için yapılmasını öneriyor.
Ama benim tüm okuduğum yeni kaynaklar 3. doz ve farklı aşı diyor.
Özellikle Sinovac olanlar için 3. doz neredeyse şart.
Yenilikçi yaklaşım bu.
Ceyhan ise buna karşı.
Ama veriler artıp, bunun doğruluğu kanıtlandıkça Ceyhan da buna dönecek.
Yanlış mı yapacak?
Hayır.
Bilim böyle bir şey.