KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI? ALMAN MI, ÇİNLİ Mİ?
Prof. Dr. Alişan Yıldıran‘ ın yazısı:
Bu yazıyı dün arzetdiğimiz ‘Aşı ve antikor bağışıklık anlamına gelmez’ başlıklı yazımıza zeyl olarak yazmak iktiza etdi (1).
Daha evvel söylediğimiz gibi bir makaleyi bihakkın mütalaa etmek saatlerce sürebilir, hatta tamamına vâkıf olamayabiliriz de.
O yazıda bir magazin haberi olarak verilen çalışma ile mRNA aşısının ikinci dozunu 3 hafta değil de 3 ay sonra yapıldığında elde edilen aşıya özgü antikor cevabının buna değeceğini ‘preprint’ makalenin ortak yazarı olarak söyleyen kişi, boğmaca aşısı çalışmaları olan bir halk sağlığı uzmanı olan Gayatri Amirthalingam (2).
Daha evvel okuduğumda ‘preprint’ kelimesi dikkatimden kaçmış, yani bahsedilen çalışma dün verdiğim (3) çalışmanın muhtemelen devamı olan başka bir çalışma olmalı!. Hemen ‘preprint’ makale sitesi ‘MedRxive’e ‘second dose amirthalingam’ ile soralım; cevap oniki adet makale var. Aradığımız çalışmaya benzeyen yalnızca ikisi, bunların da birisi derleme olduğu için geriye kalan tek çalışmanın başlığı şu “Antibody Responses After a Single Dose of ChAdOx1 nCoV-19 Vaccine in Healthcare Workers Previously Infected with SARS-CoV-2” (4). Eee, nereye gitdi bizim mRNA aşısının ikinci dozu?!…. Muhtemelen bu fakir bulamamış olmalı, her ne hâl ise.
O halde, elimizdeki antikor çalışmasından biraz daha istifade edelim, çünkü dikkate değer ve söylenmesi gereken bulguları var (3).
Makalenin başlığı ‘Ocak-Şubat 2021’de İngiltere’de, 70-80 yaş arası kişilerin Pfizer/BioNTech COVID-19 aşısına verilen güçlü antikor cevabı’.
Özeti ise şöyle; COVID-19 aşılarına verilen immün cevabı değerlendirmek için Londra’da 70 yaş üstü 185 erişkinin serumları toplanmış. Tek doz Pfizer/BioNtech aşısı, Roche Spike antikor ölçümü kullanılarak daha evvel etkenle karşılaşmamış kişilerde aşıdan üç hafta sonra %94’ünde seropozitiflik (anti-spike antikor varlığı) belirlenirken, iki doz ile çok yüksek antikor seviyeleri elde edilmiş ki bunlar, PCR ile doğrulanmış hafif-orta hastalık geçirenlerin nekahat safhasındaki serumlarındaki antikor seviyesine göre anlamlı şekilde daha yüksek imiş. Bu bulgular İngiltere’nin ilk doza ağırlık verip, ikinci dozu gecikdirme yaklaşımını desteklemekde imiş.
Anlaşılması için hemen ilave edelim, çalışma sadece bir ay içinde, küçük bir grupda sadece antikorlara çeşitli şekillerde bakılarak yapılıyor, aşılananlara PCR ve aşıdan evvel antikor testi yapılmıyor. Aşının etkinliği anti-spike antikoru ile, hastalığın geçirilip geçirilmediği ise virüsün çekirdeğine (nükleokapsid) karşı antikorların seviyesi ile ölçülüyor. Bildiğimiz kadarı ile mRNA aşısı insan hücresine anti-spike antikor üretme emri vermek üzere kodlanan bir aşı idi, o halde hastalığı geçirmediği ve başka bir aşı yapılmadığı bilinen kişilerde virüsün çekirdek antikorlarına bakarak daha evvel vahşi virüs ile karşılaşanların dışlanması hedeflenmiş, aferin!
Tek doz aşı yapılan 99 kişinin serumları 0, 18 ve 33. Günlerde, iki doz olan 86 kişide ise 21 ve 25. Günlerde toplanmış, böylece virüs çekirdek antikoru pozitif bulunan on kişinin verileri değerlendirmeden çıkarılmış, haberde verilen 175 kişiyi bulduk yani. Demek ki, Nature’deki magazin haberi RF tıbbının üstâdı olduğu algı yönetiminin tipik bir numunesi imiş (2, 5).
Gelelim bulgulara (şekil);
Şekilde Roche N virüs çekirdek antikoru negatif ve pozitif olan bir ve iki doz aşı yapılan kişiler, convalescent (nekahat) ise aşısız hastalık geçiren kişilerin serum antikor seviyelerini gösteriyor. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var o da geometrik ortalamaların kullanılmış olması, ancak nekahat için de aynı metod kullanılmış, cihazın kullandığı birim verilmemiş. Şimdi nekahatdeki 100 kişide ortalama 31 iken, hastalık geçirmemiş, bir doz aşılılarda 27 ve 20, iki doz aşılılarda 740 ve 640 bulunmuş. Yani ikinci dozda 20 kat daha yüksek serum seviyesine çıkılmış. Zurnanın zırt dediği yer ise her ne kadar 10 kişi ile sınırlı olsa da birinci doz aşıda 23bin ve 5bin; ikinci doz aşıda 18bin ve 150 (?). Yani olması gerekenin nerede ise bin katı*.
Makalenin geri kalanını bırakalım ve bu serum seviyesinin ne olduğunu izah edelim. İnsan kanını santrifüje etdiğiniz zaman geride kalan hücresiz kısmına serum denilir ve hayatî proteinleri taşır, bunlardan birisi de antikorlardır (immünglobulinler). Bunların mikdarı yaşa göre belli seviyeleri tutturmalıdır, aksi halde hastalığa işaret edebilirler. Serumda bir antikorun böyle yüzlerce kat yükseldiği duruma ise HİPERGAMAGLOBULİNEMİ denilir. Multipl myelom bunun tipik örneğidir, bu seviyenin onda birini pek geçmez. Aşıların etki ve yan etki mekanizmalarını arz etmişdim (6-8). mRNA aşısının myelom yani hipergamaglobulinemi yapabileceğini yazmışdım. Buraya hemen bir tesbit daha yapalım, bu kadar yüksek serum immünglobulin seviyesi kılcal damarlar mesela koronerler için bilhassa yaşlılarda akut inme ve kalp krizi sebebi olabilir! Bu
durum kırk katır ise, kırk satır yani Çinli’nin ne marifeti olabilir? Daha evvel bir röportajımızda verdiğimiz bilgiyi yazıya dökelim (9).
Bundan sadece 30 sene evvel, aşı kâşiflerinin en meşhuru, 40 kadar aşı gelişdiren ve ömrünü en büyük aşı firması olan Merck’e vakfetmiş Dr. Maurice Hilleman’ın itiraf mahiyetinde olan makalesinde günümüzdeki Çin aşısı gibi hücre kültüründe üretilen aşıların yabancı genetik materyal ve üretildiği hücre kültürüne ait yabancı virüslerle kaynadığını ve bu durumun KANSEROJEN olduğunu yazmış. Hilleman bir felaket olan, Enders ve ark kızamık aşısı gelişdirdiği primer (ilkel) kültürlerden sonraki gelişmiş hücre kültürlerinin de bir genetik çorba olduğunu, bir ‘tek hücre fenomeni’ olan kanserin çevresel tetikleyicisinin bu aşılar olduğu söylemiş (10). Bugün bu durumun hâlâ devam etdiğinin en mühim delili ise mRNA aşıları değil midir?
Ne dersiniz? Kırk Katır mı, Kırk Satır mı?
Duyamadım orucu bozmaz mıymış?
(1) https://ahmetrasimkucukusta.com/2021/05/16/misafir-yazar/asi-ve-antikor-bagisiklik-anlamina-gelmez/
(2) https://www.nature.com/articles/d41586-021-01299-y
(3) https://www.eurosurveillance.org/content/10.2807/1560-7917.ES.2021.26.12.2100329?crawler=true
(4) https://www.medrxiv.org/search/second%252Bdose%252Bamirthalingam
(5) https://ahmetrasimkucukusta.com/2021/05/15/yazilar/tip-yazilari/kovid-asisi/ikinci-dozun-gecekmesi-antikor-seviyesini-3-5-misli-artiriyor/
(6) https://vitamingiller.com/covid-19-asisi-devsirme-ve-kobay/
(7) https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/12/27/misafir-yazar/asinin-muhtemel-yan-etkilerine-hazir-misiniz/
(8) https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/12/12/misafir-yazar/bos-inanc-bilim-ve-akil-karsitligi/
(9) https://www.glutensizdunya.com/prof-dr-alisan-yildiran-ve-asi-gercekleri/
(10) https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1002/jmv.1890310104
*Merak edenler için sual; neden tekrarlayan mRNA dozu artan protein üretimine sebeb oluyor? Muhtemelen her dozun enfekte edip ele geçirdiği hücre mikdarı, yani kimerik popülasyon artdığı için olmalı!
Elinize dilinize sağlık Alişan Hoca.
Ülkemizde epeyce sayıda aşı yapıldığını biliyoruz.
Ülkemizde aşı olanlarda, hiç mi ölüm ya da felç ya da hiç bir yan etki görülmedi mi aşılandıktan sonra? Bütün dünya yan etkileri, ölüm, kalp krizi vs. bildiriyorlar. Zorunlu çünkü oralarda!
Yan etkilerin açıklanması yasaklandı mı?
Özellikle 3 yaşlı komşumu açıklamak istiyorum. 80-90 yaşlarında, ayakta, evde her işlerini yapan, sokağa çıkmayan nur yüzlü oldukça aktif, sıhhatli olan komşularımdı.
İkisi karı koca, aşıdan 2-3 hafta sonra aniden vefat ettiler, maalesef.
Bir komşum da felç getirdi, evde yataktan çıkamıyor. Aşıdan 3 hafta sonra.
Yazık değil mi bu insanlara?
Muhterem Hocam,
Bu ve buna benzer suallere cevap verildiğini HİÇ GÖRMEDİM.
Belki DSÖ ile paylaşmışlardır?!!
Efendim ASİE (aşı istenemeyen etki) sistemi var diyorlar, ama online giriş yapılamıyor, takib eden belli değil.
Bir başka husus ‘bias’, yani herhangi bir yan etkiyi aşıya bağlı değildir diye kestirip atıyorlar, sisteme de giriş olmadığı için elimizde benim bildigim kadarı ile bilgi yok.
Bir başka husus, aşıda zorlama olmayacak diye bizatihi muhterem Reis-i Cumhur söylediği halde, aşı olmayanlara kısıtlama yapılmaya devam edilmesi dolaylı da olsa bir ZORLAMA’dır, ben KİMSEyi takmam demekdir!
Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine yakışmaz öyle değil mi?
İki hocamız da çok haklı sağ olsunlar ama ben bakan beyin yerinde olmak istemezdim doğrusu. her kafadan bir ses çıkıyor, çıksın ama hepsi de belli bir hedefi olan gerçekleri manüpüle eden, tamamen siyasi maksatlı sözler. Allah Koca’ nın yardımcısı olsun.
bu haber doğru mu?
OTOPSİ YAPTIRMAK ZORUNDASINIZ
Prof.Dr. Vedat Bulut AŞI kampanyası sonrası “kaybettiğimiz sağlık çalışanı sayısı 39 ve bunların 14’ü de hekimdir. Aralarında çift doz AŞISINI almış yeterli bağışıklık süresini geçirmiş meslektaşlarımız da var.”dedi
Ne yazık ki aşı sonrası izlem yapılmıyor. Aşı sonrası izlem formu hakkinda vatandas bilgilendirilmedigi gibi büyük bir hekim grubu da bunu doldurmaktan imtina ediyor. Bir de şunları gözlüyoruz, örnegin DM olan hastanin remisyonda olan kan şekeri aşı sonrası ciddi anlamda yükseliyor. Ancak zaten DM tanısi oldugu icin kimse bu aşidan olabilir mi demiyor. Yine daha once hic HT şikayeti olmayan kişilere HT ilacı başlanmak zorunda kalınıyor. Bir de nörolojik şikayetler duyuyoruz. Ama ne hekimler ne de şikayeti yaşayanlar aşıya toz kondurmuyor.Zaten Sağlık Bakanlığının aşı sonrası yan etki izlemi yapmak gibi bir niyeti asla yok. Ve buna benim güzel ülkemde bilim deniyor. Allah hepimizin akıl sağlığını korusun.
Aşılardan sonra ölüm haberleri medyaya düşmeye başladı.
Gerçek en sonunda ortaya çıkacaktır.
Aşıların efendilerinin yorumlarını merak ediyoruz doğrusu.
Ayrıca, günde 8+8 ve daha sonra azaltılarak verilen anti-viral tabletlerin de bir etkisi olmadığı, üstelik karaciğer ve böbrekler yetersizliğine neden olduğu da yavaş yavaş duyulacak ve görülecek.
Kinin grubu ilaçları gibi yasaklanacak. Yakındır bekliyoruz.
Serdar Savaş
@DrSerdarSavas
Partisiz Cumhurbaşkanı Adayı/
Hükümet sonunda Biontech almaya karar verdi. Şimdi yapılması gereken 1. ve 2. doz Sinovac yapılmış olanları bir doz daha Biontech’le aşılamak. Hastalık ve ölüm oranları böyle düşürülür.
Şunu 9 ay önce söylediğimde yapsaydınız bu kadar can kaybı ve ekonomik kaybımız olmazdı.
https://twitter.com/DrSerdarSavas/status/1395007911907241985?s=20
Serdar Savaş’ın fikri de zikri de belli.
Ama sap ile samanı karışdıran gazetecilere ne demeli bilmiyorum;
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/batuhan-yasar/619079.aspx
Hakikat bir gün muhakkak ortaya çıkar buyrun;
https://www.yeniakit.com.tr/haber/engellenen-bilim-adamlari-gercegi-ortaya-cikardi-iste-koronavirusun-perde-arkasi-1543941.html
Meş’um virüsün insan eliyle üretildiği ortaya çıkdı.
Peki virüsü üreten mekanizma aşı ile asıl hedeflerine ulaşmaya çalışıyorsa?
Millî istihbarat derhal duruma el koymalı ve millî menfaatlerimizi korumalıdır!