GÜL YAĞI KOKLAMAK BUNAMAYA KARŞI KORUYUCU OLABİLİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Japonya’da yapılan çalışma 41-69 yaş arası 50 sağlıklı kadın üzerinde yapıldı.

Bunların 28’i “deney grubu”, 22’si “kontrol grubu” olarak seçildi.

Deney grubuna 1 ay boyunca kıyafetlerine günde iki kere %0,5’lik gül yağından (rose essential oil) 1-3 damla damlatmaları ve bu sürekli olarak koklamaları istendi

Kontrol grubu ise bu koku müdahalesi almadı. 

MRI (manyetik rezonans görüntüleme) ile tüm katılımcıların beyinleri, başlangıçta ve 1 ay sonra görüntülendi.

Bir ayın sonunda:

🟢Deney grubunda beyindeki gri madde hacmi (gray matter volume, GMV) genel olarak ve özellikle posterior singulat korteks (posterior cingulate cortex) bölgesinde artış gözlemlendi.

🟢Ancak diğer bazı beyin bölgeleri olan amigdala (duygusal tepkilerle ilgili bir bölge) ve orbitofrontal korteks (karar verme, ödül-belik süreçleriyle alakalı bölge) yönünden anlamlı bir değişim görülmedi.

Bunlara dikkat!

Çalışma sadece kadınlarda yapıldığı için erkeklerde benzer etkilerin olup olmayacağı belli değildir.

Gül kokusunun uzun vadeli etkileri, kalıcılığı ya da bu değişimlerin işlevsel (örneğin hafıza, duygu düzenleme vb.) sonuçları henüz bilinmiyor.

Kullanılan koku türü sadece “gül” esansiyel yağıdır; başka kokuların benzer etkileri olup olmadığı da ayrıca araştırılması gerekir.

🌹🌹🌹Bu çalışma sürekli olarak kıyafete sürülen gül yağı gibi hoş bir kokuya maruz kalmanın  beynin yapısal olarak değişmesine sebep olabileceğini gösteriyor; sadece “koklama” eylemi bile sinir sisteminde bazı yapısal (anatomi) değişimlere yol açabiliyor.

Hoş kokularla yapılan önceki çalışmalarda genelde geçici hislerin değişmesine bakılmış, ancak beyinde yapısal değişimi incelenmemişti.

Bu çalışma, sürekli koku teneffüsünün insan beyninin yapısını değiştirdiğini gösteren ilk araştırma olması bakımından önemlidir. 

Gelelim neticeye

🌹Bu çalışma, sürekli koku solunmasının beyin yapısını değiştirdiğini gösteren ilk çalışmadır.

🌹Elbette tek bir çalışmadan kesin neticelere varacak değiliz ama gri cevher hacminin artması önemlidir; bu artış yeni hücre oluşumunun işareti olabilir.

🌹Beyin hacminde artış gözlenmesi bunun “hafıza, dikkat, günlük yaşamdaki bilişsel işlevler” gibi alanlarda da kesin bir iyileşme sağladığı anlamına gelmez. 

🌹Bunama ile ilgili hastalıklarda gri cevher hacmi küçüldüğü dikkate alındığında, gül yağı ile aromaterapinin Alzheimer ve bunamadan korunmaya yardım edebileceği düşünülebilir.

🌹Masrafsız, yan etkisiz bir uygulama olduğu için, gül yağı koklamayı unutmayın.

Kaynak: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38331299/

Makale: Continuous inhalation of essential oil increases gray matter volume

MERAKLISINA TEKNİK BİLGİ

Aromaterapi nedir?

Aromaterapi, bitkilerden elde edilen uçucu yağların koku etkilerine dayanarak kullanıldığı geleneksel tedavi yöntemlerinden biridir ve günümüzde birçok alanda kullanılmaktadır.

Aromaterapi, uçucu yağların solunması veya emilmesinin, hafıza ve duygu ile ilişkili beyin bölümü olan limbik sistemde değişikliklere sebep olduğu teorisine dayanır.

Aromaterapi, sinir, endokrin veya bağışıklık sistemlerinde fizyolojik tepkileri uyarır ve kalp atış hızını, kan basıncını, nefes almayı, beyin dalgası aktivitesini ve vücuttaki çeşitli hormonların salınımını etkileyebilir.

Limbik sistem, subkortikal (amigdala, hipokampus) ve kortikal yapılardan (parahipokampal korteks, singulat korteks vb.) oluşur ve duygusal düzenleme ve hafızada merkezi bir rol oynar.

Sağlıklı ve normal kişilerde yürütülen çok sayıda fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) çalışması, koku uyaranlarının birincil ve ikincil koku korteks alanlarını aktive ettiğini göstermiştir ama sonuçları aktivasyon örüntüsü, uyaran kalitesi gibi çeşitli deneysel faktörlerden etkilendiği için tutarsızdır.

Kokuların etkileri

Koku genel olarak iki açıdan ele alınabilir: yoğunluk ve hoşluk.

Bunlar arasında yoğunluğun, amigdala dahil olmak üzere birincil koku korteksindeki aktiviteyle ilişkili olduğu gözlemlenmiştir.

Hoşluk ise, koku tanımlama ve koku hafızasında rol oynayan ve koku yolundan doğrudan girdi alan orbitofrontal korteks (OFC) dahil olmak üzere ikincil koku korteksi ile ilişkilidir.

Amigdala ve OFC’ye ek olarak, posterior singulat korteks (PCC) ilginç eğilimler göstermektedir.

PCC, hafıza-koku ilişkilendirmeleri, koku hafızasının geri çağrılması ve anlamsal hafıza süreçlerinde rol oynar.

Önceki çalışmalar, koku hafızası görevlerinde daha zorlu olan koku işlev bozukluğu (OD) hastalarının, normal koku duyusuna sahip deneklere kıyasla koku uyaranlarına daha fazla PCC tepkisi gösterdiğini ortaya koymuştur.

Ayrıca, PCC sadece hoş kokulara (mesela lavanta kokusu) değil, aynı zamanda hoş olmayan kokulara da tepki olarak aktive olur.

Çalışmanın sadece kadınlar üzerinde yapılmasının sebebi, kadınların erkeklere göre genellikle kokulara daha duyarlı olmaları, kokulara daha duygusal tepki vermeleri ve kokularla duygusal koşullanmaya daha yatkın olmalarıdır.

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: