ŞU ALTERNATİF TIP DEDİKLERİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Yüksek  tansiyon hastası olduğumu öğrendiğimde 42 yaşındaydım ve  ilk kez o zaman düzenli hap kullanmaya başlamıştım.

Sonradan kan tahlillerim sonucunda doktorum kolestrol ve insülin direnci için de her gün ilâç içmek zorunda olduğumu belirtince bir dönem, Prof. Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA hocanın tâbiriyle, “Ota, çöpe, sapa, püsküle “  düşkünlüğüm olmuştu.

Hay olmaz olaydı!…

Önce İsveç şurubu ile müşerref oldum. Elimdeki kitaba göre bu karışım Tanrı’nın bir mucizesiydi ve aklınıza gelen her türlü hastalığı iyileştiriyordu. Hattâ şurubun mucidi eğer attan düşmeseydi belki hâlâ yaşıyor olacaktı…

Heveslendim tabi ki ve bitkileri bulup konyakla karıştırarak formülü tam anlamıyla uyguladım. Belki de tüm hastalıklarımı iyi edebilecektim.

Birgün migren ağrım tutmuştu; aklıma İsveç Şurubunun anında ağrıları giderme özelliği geldi. Kitapta tarif edildiği gibi şakaklarıma sürdüm, ne ağrım geçti ne de hafifledi. Yaşadığım hayalkırıklığını anlatamam…

Netice itibariyle basurdan, guta; şekerden,  yüksek tansiyona;  reflüden saç dökülmesine kadar “tamamen bitkisel (?!)” bir çok  destek ürün  denedim.

Ne tansiyonum düzeldi ne de basurum….

Hele kantaron otuyla hazırlanan ve reflüyü kökünden tedavi eden(?!) destek ürün için yazılanlar, dünyanın en berbat hastalıklarından biri olan reflüye tutulmuş her insanı baştan çıkaracak kadar cezbediciydi.

İki şişede tamamen tedavi eden “destek” üründen üç şişe kullanmama rağmen hâlâ en berbadından reflü yerli yerinde duruyor…

Bir ara da tv kanallarında her gün reklâmı yapılan damar açıcılara dadandım. Bitkilerle tedaviye inancımı yarı yarıya yitirmiş olmama rağmen yine kendi kendimi ikna etmiştim. Ne de olsa karşımdakiler hekimdi. Ve şekerden, yüksek tansiyona, siyatikten bel ağrılarına kadar bir çok hastalığı olan insan da doktorlarımızın hazırladıkları bitkisel terkiplerle sağlıklarına nasıl kavuştuklarını ballandıra ballandıra anlatınca bu kez doğru kişileri ve ilaçları bulduğuma kesinkes  inandım.

Az kaldı ölüyordum.

Bu doktorlarımızdan biri şeker hastalığını, prostat büyümesini, yüksek tansiyonu tamamen tedavi ettiğini iddia ediyordu.

Yani, modern tıbbın yapamadığını, bulamadığını, ABD gibi ARGE çalışmalarına milyarlar yatıran ülkelerin hâlâ âciz kaldığı bir kısım hastalıklara karşı, suratından müraîlik akan bu doktor bozuntuları, bu din tacirleri kesin çözüm buldukları iddiası ile insanları, gözlerinin içine baka baka kandırıyorlardı.

Kilolu olduğum için önerilen bir çok zayıflatıcı ürünü de denedim. Bir gram dahi veremedim ve üstüne üstlük en son kullandığım ve yine bir tıp doktorunun reklâmını yaptığı yağ tutucu hap sayesinde kilo vereceğime kilo aldım!!!

Açıkçası  “Modern Ticari Tıp” neyse bence “Alternatif Ticari Tıp” da aynı mantığa sahip: İnsanların hastalıklarını iyileştirdiğini iddia ederek onların “paralarını söğüşlemek”…

Her şeye tek bakış açıları var bu 2 üvey kardeşin: Kâr etme ve aşırı para kazanma…

Bu nedenle belki, gerçekten hedefi insanları iyileştirmek olan hekimlere rastlayamadığımdan olacak, çok yarar görebileceğim alternatif tıbbın ot, çöp, sap ve püskülünden hiçbir fayda elde edemedim.

Şimdilerle “Şok; Mucize”  diye başlayan reklâmlarla özellikleri abartılan hiçbir sözde bitkisel ilaca artık eskisi gibi iltifat etmiyorum ve tıp doktorlarının tedavilerinden, tavsiyelerinden asla dışarı çıkmıyorum.

Bitkisel destek ürünleriyle olan tüm ilişkimi adaçayı, kuşburnu, nane-limon çayları düzeyine  indirgedim artık.

Velhasıl-ı kelâm  demem o ki; alternatif tıp denen bu garabet çok büyük bir hayal kırıklığıdır benim için…

Kaynak: http://muhendisguncesi.com/su-alternatif-tip-dedikleri/

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. M BİROL ÖZKAY dedi ki:

    Alternatif tıp adı verilen tedavi yöntemini
    Bilimsel olmayan,
    sade bir vatandaşın, Bir kullanıcının anlattığı
    deneyim ile yok varsaymak bana biraz
    Bilime aykırı bir yaklaşım izlenimi verdi.

    Hani birisi de çıksa, alternatif tıp sayesinde
    Hastalığından nasıl kurtulduğunu anlatsa
    Deneyimler müzekeresi mi yapılacak.
    Bu tartışma şekli ile doğru kanaat sahibi
    Olunabileceğini sanmıyorum.
    Ve bu yolu bilimsel bulmuyorum.
    Ben onlarca vaka dinledim ki tıp ilmine mensup
    Mümtaz doktorların iyileştiremediği illetten
    Kurtulunmuş…!
    Tıp bilimi her illeti iyileştireniliyor mu ?
    Ve de hangi ekolun söylediklerini dikkate alacağız
    Tıp bence daha (çok ekmek yiyerek) çalışıp
    Öğrenecek.
    O zamana kadar bekleyecek ömrümüz var mı ?

Siz de yorumunuzu paylaşın: