NEREDE HATA YAPIYORUZ?
Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen’ in yazısı:
Zincir hastaneler nasıl ki hasta patlaması karşısında çözüm değilse, dev adalet sarayları da kaybolan adalet duygusu karşısında bir şey ifade etmiyor. Suç oranı artarken her yere dikilen dev adalet sarayları çözüm olmuyor.
Karakollar, polis ordusu, kaybolan canlar, hapislerde çürüyen hayatlar, avukatlar, mahkemeler arasında yitirilen kaynaklar, sağlık ve hayatımız. Kendi aklımızla ve paramızla rezil oluyoruz.
Para ve akılla rezil olunur mu? Biz oluyoruz. Çok yazık. Nerede önleyici, koruyucu ve caydırıcı hukuk?
Kötülük üreten bataklıkta yaşamaya mahkum muyuz? Her çeşit kötülükle nasıl mücadele edeceğiz ve iyilik – sağlık sistemini nasıl kuracağız?
Önce bilelim: Sosyal, ruhsal ve çoğu bedensel hastalıklar ve kötülükler, kaderin değil kötülük temelli yaşam tarzının eseri.
Sağlık ve hayatımız bu şifrenin çözümüne bağlı. Ya bu şifreyi çözüp sağlıklı bir toplum olacağız, ya da her çeşit hastalık ve kötülüğün kurbanı olacağız.
Elektronik kelepçeler, imdat butonları, özel güvenlik ordusu, her yere dikilen dev adalet sarayları, karakollar, polis ordusu, avukatlar, mahkemeler, kaybolan canlar, hapislerde çürüyen hayatlar…
Artan harcamalara rağmen, kötülüğün önü alınamıyor. 50 yıldır yapılan; sivrisinek mücadelesi. Bataklık oluşumunun engellenmesi ise çok daha ucuz ve kolay olmasına rağmen bu mücadele ilk defa başladı.
Hastalık ve kötülükten beslenen hastalık lobisi ve uzantılarını rahatsız eden işte bu! Çünkü bataklık kurutulursa bunlar yok olacak.
Sivrisinek bulutlarıyla mücadele dev bir sektör doğuruyor. Kötülüklerin önlenmesi ise bu dev sektörü çökertiyor. Hastalık ve kötülük lobisi ise bu sistemin bekçisi ve yılmaz savaşçısı.
Hastalık ve kötülüklerin arkasında hep bu lobi var. Çünkü bunlar hastalık ve kötülükten besleniyor. A’dan Z’ye bizi zehirleyen neyi değiştirmek isterseniz hemen karşınızda bu çıkar şebekesi çıkıyor.
Hastalık ve kötülük canavarının yaşaması, hastalık ve kötülüklerin artmasına bağlı. Hastalık lobisinin silahı ise insanı her yönden hasta eden zararlı maddeler. Bu silahları kısıtlarsanız hemen yaygara başlıyor.
Örneğin, uyuşturucu felaketini ele alalım. Milyonlarca insan bunun pençesinde kıvranıyor ve ölüyor. Peki neden önleyemiyoruz? İşte bu kötülük canavarı yüzünden. Trilyonlarca dolarlık dev bir sektör kötülerin yaşam kaynağı.
Kadın ticareti de bunların yüz karası. Milyonlarca kadın ve çocuk bunların yüzünden seks kölesi. Fuhuşu önlemeye kalkarsanız, tecavüzler artar diye hemen karşı çıkarlar.
Neyse ki alkol konusunda aklı selim galip geldi de trilyon dolarlık küresel çıkarların baskısı sonuç vermedi, içkiye bağımlı yapılanlar bile bunlara itibar etmedi. Ne de olsa herkes, ailesini, çoluk çocuğunu düşünmek zorunda.
Alkolün, ailesine veya çevresine zarar vermesini kim ister? Gizli ve açık reklam parasıyla beslenen medyanın ve sektörün dışında kim ister?
Avrupa Birliği ve Rusya, alkole karşı tarihinin en amansız savaşını verirken, alkol devleri zararı azaltmak için bizim gençlerimizi ve halkımızı kullanıyor. Tam sayfa alkol reklamları bunun için. Alkol muhalefeti de bunlarla birlikte çalışıyor.
Alkol, sigara, gıda gibi alanlarda halk sağlığını koruması gereken kurumları gizlice ele geçiriyorlar. Mücadele ediyor görüntüsü altında mücadeleyi etkisiz hale getiriyor, saptırıyor, bunları kendi çıkarlarının borazanı yapıyorlar.
Bilim adamı ve aydın kılıklı bir sürü kişinin sağlığa zararlı maddeleri temize çıkarma çabalarının nedeni tamamen duygusal. Bunlar cümleye halkı savunur gibi başlıyor ama çaktırmadan zihinleri zehirliyor.
Bunlara göre alkol ölçüsünde içilirse yararlı, filtreli sigara zararsız, katkı maddeleri gerekli, GDO çağımızın gereği, insanlığın kurtuluşu… Ağızlarından bal damlıyor. Madem öyle hastalıklar neden artıyor?
Bir kısım aydının alkolü, sosyal demokratlık, ilericilik, çağdaşlık, modernlik olarak algılaması ise, ne kadar hazin ve zavallı bir durum. Alkol tüketimini azaltmadan bunları nasıl tedavi edeceğiz?
Uyuşturucu bağımlılığı, maganda kurşunu, trafik terörü, kadına şiddet, cinayet ve her çeşit ahlaksızlık bu kapağın altında yatıyor ama aynı medya, bizde ‘alkol az içiliyor’ diye üzülüyor.
Medyada diziler ve filmler yoluyla içki, sigara, kumar gibi her çeşit kötülük ve risk faktörünün gizli reklamı yapılıyor. RTÜK görmezden mi geliyor?
Bilim dünyası ise hastalık sektöründen para kazanmaya çalışıyor. Bilime ve modern tıbba yön veren sektörler, para getiren hastalık ve risklere dayandığı için, tıp kurumu dahil hiç kimse bindiği dalı kesemiyor.
Alkol ve hazır gıda sektörünü üzmeden çözüm arayışının nedeni bu. Bu yüzden bataklık kurutmayı ve önlemeyi üstlenen yok. İşte bunların yüzünden milyonlarca çocuk ve gencimiz alkol, sigara ve uyuşturucuya başlıyor, sağlıksız besleniyor, şekere müptela.
İnsanlar, bu yüzden sebep-sonuç ilişkisi kuramıyor, çünkü eğitim bilimsel anlayışı veremiyor. Bu yüzden kedinin kuyruğu peşinde dolanıp durduğu gibi, hasta olup tedavi peşinde koşuyoruz.
Kaynak: http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=278