KIZAMIK YENİDEN KAPIMIZI ÇALDI
Kızamık, etkili ve emniyetli bir aşısı olmasına rağmen tüm dünyada küçük çocuk ölümlerinin başta gelen sebeplerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2008’de çoğu 5 yaşın altında olan 164 bin kişi kızamık yüzünden hayatını kaybetti.
Ölümlerin yüzde 95’ten fazlası sağlık hizmetlerinin yeterli olmadığı, ekonomik bakımdan geri kalmış ülkelerde görüldü.
Etkili aşı kampanyaları sayesinde adını neredeyse unutmaya başladığımız bu bulaşıcı çocuk hastalığı son zamanlarda ülkemizde senede ancak 3-5 kişide görülecek kadar azalmıştı ve bunların çoğu da virüsleri yurtdışında almış olan hastalardı.
Kızamık bir kış hastalığıdır
Kızamık daha çok kış sonu ve ilkbaharda görülen, yüksek ateş ve deri döküntülerine yol açan bulaşıcı bir solunum sistemi enfeksiyonudur. Çoğu zaman küçük çocuklarda görülür ama pekâlâ daha ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir.
Kızamığın etkeni gripte de olduğu gibi bir virüstür. Virüsler başkalarına hasta kişinin öksürmesi, aksırması sırasında havaya karışan damlacıklarla veya ağız, burun ve boğaz salgılarıyla temasla bulaşır. Kızamık virüsleri havada ve bulaştıkları yüzeylerde iki saat kadar canlı kalırlar. Kızamık virüslerinin bulaşıcılığı o kadar fazladır ki kızamıklı biri ile aynı ortamı paylaşan ve bağışıklığı olmayanların yüzde 90’ı hastalığa yakalanırlar. Kızamığın kuluçka süresi yani virüsle karşılaştıktan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için gereken zaman 7 ila 20 gün, ortalama olarak 2 haftadır.
Ağızdaki beyaz lekeler çok tipiktir
Kızamığın ilk belirtisi virüs alındıktan 10-12 gün sonra başlayan ve 5-7 gün süren ve 40 dereceye kadar çıkabilen yüksek ateştir. Ateşle beraber baş ağrısı, iştahsızlık, hâlsizlik gibi belirtiler de vardır. Bunu takiben burun akıntısı, öksürük ile gözlerde kızarıklık sulanma ve ışığa hassasiyet ortaya çıkar. Virüsle karşılaştıktan ortalama 2 hafta sonra ise yüzden ve enseden başlayan tipik kırmızı döküntüler belirir. Kaşıntılı da olan bu döküntüler yüzden ellere, ayaklara ve tüm vücuda yayılır ve 5-6 gün içinde de yayıldığı sıraya göre kaybolur.
Kızamığın döküntüler çıkmadan önceki dönemi diğer solunum yolları viral enfeksiyonlarından ayırt edilemez ve çevrede kızamıklı başka çocuklar yoksa kızamık akla gelebilecek olan bir ihtimal değildir. Bunun tek istisnası ağızda kızamık için çok tipik olan küçük beyaz lekelerin görülmesidir. Bu lekeleri gören dikkatli ve şanslı bir hekim kızamık teşhisini koyar. Dikkatli dememin sebebi bu hekimin çocuğun ağzının içini kontrol etmeyi unutmaması; şanslı dememin sebebi ise çoğu zaman bir gün içinde gelip geçiveren bu lekelerin muayene sırasında mevcut olmasıdır.
Gelişmiş ülkelerde kızamığa yakalanan çocukların yüzde 1’den daha azı hayatlarını kaybederken ciddi beslenme bozukluğu olan çocuklarda ve sağlık hizmetlerinin yeterli olmadığı ülkelerde ölüm oranı yüzde 25’e kadar çıkabilir. Ölümler özellikle 5 yaşından küçük çocuklarda ve 20 yaşından büyük erişkinlerde görülür. A vitamini eksikliği, AIDS gibi bağışıklığı baskılayan hastalıkların olması da ölüm ihtimalini artırır.
Kızamık pek çok ihtilata da sebep olur. Bunların başlıcaları, ensefalit yani beyin iltihabı, ağır ishal ve buna bağlı aşırı su kaybı, zatürre ve kulak iltihaplarıdır. Gözün kornea tabakasında oluşan yaralar körlüğe sebep olabilir. Kızamığın ağır ihtilatlarına hastalığı ileri yaşlarda geçirenlerde daha sık rastlanır.
Kızamık, çok şükür ki ömür boyu etkili olan bir bağışıklık bırakır ve bu sebeple de kızamık geçirenler artık bir daha bu hastalığa yakalanmazlar.
***
Kızamık nasıl önlenir?
Kızamık aşısı 40 seneden fazla zamandan beri kullanılmaktadır. Aşı etkili, emniyetli ve ucuzdur. Dünya Sağlık Örgütü hâlâ kızamığa rastlanan geri kalmış ülkelerde aşının çocuklara 6 ve 9 aylıkken iki doz şeklinde yapılmasını tavsiye etmektedir.
Gelişmiş ülkelerde 18 aylık olan çocukların çoğu kızamığa karşı aşılanmıştır. Çocuklar bundan önceki dönemde annelerinden aldıkları antikorlarla hastalığa karşı korunmuş olurlar. Çocukların yüzde 15’inde ilk doz aşı ile yeterli bağışıklık sağlanamadığı için 4-5 yaşlarında ikinci bir doz aşı yapılması uygundur.
Kızamık aşısı, kızamıkçık ve kabakulağın da problem olduğu ülkelerde bu hastalıkların aşılarıyla birlikte karma aşı olarak yapılır. Aşının tek veya karma olmasının etkinlik bakımından bir farkı yoktur.
Dünya Sağlık Örgütü, hastalık riskinin yüksek olduğu ülkelerde 2000 ile 2008 seneleri arasında 9 ay-14 yaş arasında olan 700 milyon çocuğun aşılandığını ve bu sayede kızamık ölümlerinin yüzde 78 oranında azaldığını bildirmektedir. 2000’de tüm dünyada bir yaşını tamamlayan çocukların yüzde 72’sine bir doz kızamık aşısı yapılmışken, bu oran 2008’de yüzde 83’e kadar yükselmiştir.
Kızamık aşısının otizme yol açtığı iddiaları ispatlanmamıştır. Nijerya’da on sene kadar önce dini ve politik sebeplerle kızamık aşısının terk edilmesinin yüzlerce çocuğun ölümüne yol açtığı da unutulmamalıdır.
İlacı yok ki verelim
Kızamık virüslerine etkili bir ilaç yoktur. Hastaların çoğu istirahat ve destekleyici tedavi ile iyileşirler. A vitamininin 2 yaşından küçük çocuklarda ölümleri azaltabileceği bildirilmiştir. Bronşit, zatürre, kulak iltihabı gibi komplikasyonlar varsa antibiyotikler kullanılır. Reye sendromu ihtimaline karşı çocuklara ateş düşürücü olarak aspirin dışındaki ilaçlar verilmelidir.
Bizde halk arasında loğusa veya kızamık şekeri adıyla bilinen kırmızı boyalı bir şeker vardır. Bu şekerden yiyen çocukların daha çok susayacaklarına, daha çok su içeceklerine ve böylece daha çabuk iyileşeceklerine inanılır.
Kızamık teşhisi konulan bir çocuk döküntüleri çıktıktan 5 gün sonrasına kadar evde kalmalı ve başka çocuklarla temas etmemelidir. Çocuğun odası güneş görmeli, her gün birkaç kere havalandırılmalı, ısısı da 20 derece olmalıdır.
Gelelim neticeye
Uzun seneler sonra kızamığın çok sayıda kişide görülmesi elbette endişe verici olsa da toplumun önemli bir kısmının aşılı olması ve hastalığın çok az sayıda kişide görülmesi sebebiyle şu an için salgın ihtimalinin olmadığını söyleyebiliriz.
Kızamığın aşı ile önlenmesi mümkün olan ölümcül bir hastalık olduğu akıldan çıkarılmamalı; yüksek ateşle beraber vücutlarında döküntü olan çocuk ve erişkinler bir sağlık kuruluşuna başvurmakta geç kalmamalıdır.