“Türkiye’nin Sağlık Politikaları Direktörlüğü’ ne” tıpla, sağlıkla, hastalıkla ilgili hiçbir eğitimi olmayan, ekonomi, işletme, ticaret alanında çalışmış birini atayan MSD isimli ilaç şirketini tebrik ediyorum. MSD, bu kararı ile esas amacının ticaret olduğunu dürüstçe ortaya koyuyor; diğer dev ilaç şirketleri gibi ikiyüzlü davranmıyor, timsah gözyaşları dökmüyor. Bize böyle şirketler lâzım.

Aşı üreticisi GSK, aşı iş birimi direktörlüğüne uçak ve uzay mühendisi birini atamış. Ne alâka demeyin. Şirketler insanları tüketici, aşı ve ilaçları da ticari ürün olarak görüyorlar. Onlar için tıbbı değil, pazarlama ve satışı iyi bilen elemanlar makbuldür. Uçak mühendisinin de aşı satışlarını uzaya uçuracağına şüphem yok.

Tıp eğitiminin büyük ölçüde “tıp endüstrisi” tarafından belirlendiğini, tıp eğitiminin mutlaka yeniden “düzenlenmesi” gerektiğini anlatan yüzlerce yazım ve konuşmam var. Uluslararası sağlık örgütlerinin de bu gerçeği görmelerinden mutlu oldum ama bunu nasıl başarmayı düşünüyorlar anlayamadım.

Yeni Gallup Araştırması’ nda USA’ da en nefret edilen sektörün ilaç endüstrisi olduğu ortaya çıktı. Gözü paradan başka bir şey görmeyen, insan sağlığınız görmezden gelen ilaç endüstrisine olan itimat ağustos güneşi altındaki buz gibi eriyor. Hadi gelin de Amerikalıların bile en nefret ettikleri sektör olan endüstrinin ilaçlarına, aşılarına güvenin.

Muteber tıp dergisi BMJ’ nin opioit krizi dolayısıyla attığı tvit ve yönlendirdiği makale modern tıbbın nasıl bir çamura bulanmış olduğunu gösteriyor. Derginin tvit için uygun gördüğü resim bile durumun vahametini anlatmaya yetiyor. Tıbbın ticarileşmesine diyeceğim yok ama bu ticaretin ahlâksızca yapılması kabul edilebilir değil.