Azitromisin ve klaritromisin etken maddeli antibiyotiklerin kalpte ritim bozukluğuna yol açabilecekleri ve kalp krizinden ölümleri artırabilecekleri bildirildi. Özellikle de yaşlılarda ve kalp-damar hastalığı olanlara makrolit sınıfı antibiyotik yazarken hem antibiyotik gerçekten gerekli mi hem makrolit sınıfı gerçekten uygun mu diye bir defa daha düşünmek gerekiyor.

FDA, içlerinde ciprofloksasinin (Cipro) de yer aldığı florokinolon sınıfı antibiyotiklerin sinüzit, bronşit ve komplike olmayan idrar yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılmaması gerektiğini bildirdi. FDA’ nın “Aman dikkatli kullanılsın” demesi önem verilmesi gereken bir uyarıdır. Her zaman yerden yere vurduğum FDA’ yı bu sefer tebrik ediyorum.

Düzenli olarak en az bir “antikolinerjik” ilaç kullanan yaşlılarda bilişsel fonksiyonların kötüleştiği, tüm beyinde glukoz metabolizmasının azaldığı ve beyin hacminin küçüldüğü belirlendi. Bu ilaçlar soğuk algınlığından uykusuzluğa, idrar kaçırmadan alerjilere, kalp damar hastalıklarından hipertansiyon ve KOAH’ a kadar birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.

Tip 2 diyabet “ilaçla tedavi edilmesi gereken bir hastalık” değildir, hayat tarzındaki yanlışların eseridir. Beslenme hatalarının ve/veya hareketsizliğin yerini tutabilecek bir ilaç yoktur ama modern tıp diyabeti “ilaçlarla” tedavi etmeye kalkar, edemez! Ömür boyu ilaç almaya mahkûm olmanın neresi tedavidir, biri bana bunu izah edebilir mi?

Haftada 2 gün bebe aspirin içmenin kalın bağırsak ve rektum kanseri riskini yüzde 20 azaltabileceği bildirildi ama buna dayanarak herkesin kanser önleyici olarak aspirin kullanılması kesinlikle yanlıştır. Aspirinin mide-bağırsak kanamaları gibi ölüm riski olan ciddi yan etkileri vardır. Kanserden korunmak ancak sağlıklı yaşamanın icaplarını yerine getirmekle mümkündür.