Son zamanlarda medyada Alfa-gal Sendromu” adıyla bilinen klinik tablo ile ilgili pek çok korkutucu haberler yer almaya başladı ve görünen o ki bu haberler giderek de artacak. İlk olarak 2002′ de tarif edilen bu sendromun insanları kırmızı et ve diğer hayvani ürünlerden uzaklaştırmak, soğutmak ve suni et ve diğer hazır gıdalara yönlendirmek için kullanıldığını düşünüyorum. 

Mide asidi salgısını baskılayan ilaçların alerji gelişme riskini de artırabilecekleri bildirildi. Tıpkı antibiyotikler gibi mide asidini baskılayan ilaçların gereksiz kullanımı çok yaygındır. Bilhassa da “reflü” nün astım ve öksürükten ses kısıklığına birçok hastalıkla ilişkilendirilmesi bu ilaçların yazılmasında adeta bir patlamaya sebep olmuştur.

İlkbaharın gelmesiyle birlikte polen alerjisi olanlar için zor günler başladı. Polenlerden korunmak için güneş gözlüğü kullanın, şapka takın. Takmıyorsanız, saçlarınızı yatmadan önce mutlaka yıkayın, çünkü saçlarınıza çok miktarda polen yapışır. Bahar ayları aslında polenlere alerjimizin olup olmadığını anlamamıza yarayacak bir test gibidir.

Çocuklarının yere düşen emziğini ağızlarında temizleyen annelerin bebeklerinde IgE seviyelerinin daha düşük olduğu bildirildi. Hayatın ilk yıllarında alınan mikroplar çocuğun hastalanmasına sebep olsa da faydaları da var. Çocuğun bağışıklık sistemi bu enfeksiyonlar sayesinde güçleniyor. Hijyen hastası annelere duyurulur.

Eozinofilik özofajit (EÖ), ilk defa 20 sene kadar önce tarif edilmiş olan ve görülme sıklığı giderek artan kronik alerjik bir hastalıktır. Bu artış sadece hastalığın bilinirliğinin artmasına bağlı değildir, astım ve alerjik hastalıklardakine paralel bir artış söz konusudur. Hastalık gıdalara, mide asidine bağlı olarak yemek borusunda eozinofil adı verilen hücrelerin birikmesiyle karakterizedir.