Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin yeni beslenme tavsiyelerini hemen okudum ama uygulamak için değil, gülmek için. Çünkü bunlar beni güldürüyor ve biliyorum ki gülmek kalbin en iyi ilacı. Bu beslenme tavsiyelerinin, kılavuzlarının asıl amacı endüstrinin menfaatini gözetmektir. Gerçekten öncelikle insan sağlığını düşünüyor olsalardı bu kılavuzlar ancak 50-100 senede bir yenilenirdi.

Ormanlarda yaşayan hayvanlarda insülin direnci, karaciğer, pankreas yağlanması, göbek yok. Obezite, diyabet, hiçbir kronik hastalık yok. Çünkü… Hazır gıda yemiyorlar, meşrubat içmiyorlar, fast-food yemiyorlar, marketten alış-veriş yapmıyorlar, gıda takviyesi kullanmıyorlar, beslenme uzmanları, diyetisyenleri, kılavuzları, kitapları yok. Tıptan uzak sağlıklı yaşıyorlar!

İki yakın arkadaş İpek Kip ve Hülya Çavdar; Andrew Weil, Deepak Chopra, Frank Lipman ve Mehmet Öz gibi uzmanlardan eğitim aldılar, yüzlerce danışanları üzerinde test ettikleri reçeteleri bir kitapta topladılar. ‘Tam 30’ adlı kitaptaki tarifler ve beslenme planını 30 gün uyguladığınızda 4-7 kilo veriyorsunuz. Üstelik ‘gıdamsı’ bağımlılığından da kurtuluyorsunuz.

Hazır gıdalarda yaygın olarak kullanılan titanyum dioksit besin ögelerinin emilimini azaltıyor, bağırsakların hastalık yapan bakterilere karşı bariyer görevini aksatıyor, metabolizmayı yavaşlatıyor ve enflamasyona zemin hazırlıyor. Titanyumun DNA ve kromozom hasarı yapabileceğini gösteren çalışmalar da var. Hazır gıdaların zerresinin bile ağıza alınmaması gerekiyor.

Etiketinde trans yağ, kısman hidrojenize bitkisel yağ, mısır şurubu, soya lesitini, palm yağı, renklendirici, lezzet verici katkı maddeleri… olanları rafa geri bırakıyorum ama gelin görün ki bugüne kadar etiketini okuyup da almaya cesaret edebildiğim hiçbir ürün olmadı. Ben de gözümü karartıp dedelerim, atalarım gibi pakete girmemiş olan açıkta satılan yiyecekleri tercih ediyorum.