Grip aşılarının neden etkili olmadıkları nihayet orta çıktı. Meğerse sabah saatlerinde yapılan grip aşıları daha fazla antikor oluşumuna yol açıyor dolayısıyla daha koruyucu oluyormuş. Antikorların hangi seviyeden itibaren koruyucu oldukları bilinmiyor. Zaten antikorlar aşı yapıldıktan birkaç ay sonra iyice azalıyor, hatta sıfırlanıyor.

Soğan koklamanın gribi önlediğine dair bir söylenti almış başını gidiyor. Bu doğru mu, soğan koklamak gerçekten gribi önler mi yoksa evi kokutmaktan başka bir işe yaramaz mı? Bu soruyu “bir bilim adamına” sorduğunuzda alacağınız cevap “Bu boş bir hurafedir, saçma sapan bir şeydir” şeklinde olacaktır. Oysa ben öyle düşünmüyorum.

Östrojenin grip virüslerinin çoğalmasını önleyerek kadınları gribe karşı daha dirençli kıldığı belirlendi. İlacı olmayan, aşısı işe yaramayan gribe karşı östrojen faydalı olabilir ama ilaç olarak tavsiye edilmesi için çok erken. Ayrıca, östrojenin gribin hafif atlatılmasını sağladığı ispatlansa bile bir erkeğin kadınlık hormonu almaya razı olabileceğini sanmıyorum. Ben ağır gribe razıyım.

Aşkın tanımını yapamıyorsak da aşığı tanımak çok kolaydır. Aşığı gözleri hemen ele verir, gripliyi yüksek ateşi. Grip de aşk da çok ani olarak başlar. İnsan ne olduğunu daha anlayamadan gribe de tutulmuş olabilir aşka da. Grip su gibi terletir, aşk sırılsıklam ıslatır. Grip ağır bir hastalıktır. Kişiyi halsiz bırakır, yatağa düşürür, paçavraya çevirir. Aşk da grip gibidir. Bazen öyle fena çarpar ki, insanı hastaneye de düşürebilir tımarhaneye de.

Medyada bugünlerde içlerinde çocuklar da bulunan insanların ateşli solunum yolları enfeksiyonundan sonra hayatlarını kaybettikleri haberleri yer alıyor. Ölüm sebepleri henüz kesin olarak belli olmayan bu çocuklardan bazıları Reye Sendromu kurbanları olabilir. Çünkü bu tablo en çok grip sebebiyle aspirin ve diğer salisilat bulunan ağrı kesici-ateş düşürücü ilaç alanlarda görülür.