Soğuğa maruz kalmanın kalça ve göbekteki sağlıksız “beyaz yağın”, kalori yakan “kahverengi yağa” dönmesini sağladığı fakat bu olayın obezlerde görülmediği belirlendi. Bu, obez olmadıkları hâlde kalça veya göbeklerinde bir miktar fazla yağ olanların buralara buz torbaları koyarak yağlarını eritebilecekleri anlamına geliyor.

Sağlıklı beslenen, sigara içmeyen, yeterince hareket eden, az alkol kullanan, VKE 25’ in altında olan kadınlarda felç riski %54 daha az çıktı. Demek ki, sağlıklı olmak için taramalara, rutin kontrollere, tomografilere, endoskopilere, anjiyolara, haplara, aşılara gerek yok! Unutmayın, “Adamın biri doktora gitmiş… Gidiş o gidiş!”

Gençler ve kilo vermek isteyenler tarafından çok kullanılan gıda takviyelerinde insanlar üzerinde denenmemiş sentetik kimyasallar bulunduğu tespit edilerek bunların yasaklanması istendi. Gıda takviyelerinin tümüne karşıyım. Sağlıklı yaşamak için “adam gibi beslenme” yeterlidir. Paranızı ve sağlığınızı çöpe atmanın manası yok.

Endüstri hayatımıza “medical food” yani “tıbbi besin” kavramını sokmaya çalışıyor. Gelecekte artık öyle pazarın “idüğü belirsiz” domates, ıspanak, yumurta, balık, marul falan gibi sağlığa zararlı ürünleri yerine AVM’ lerden alacağımız şık ambalajlı “markalı gıdaları” yiyeceğiz. Üstelik bunları “yerseniz” hem karnınız doyacak hem hastalığınız tedavi olacak.

Bir zamanlar 70 sente muhtaç olan ülkenin bir şirketinin USA’ daki bilim kuruluşuna 24 milyon $ bağış yapması bizi gururlandırdı. Ancak, Ülker’ in maksadı “bilime katkı yapmak” mı yoksa “forma reklâmı” alır gibi adının dünyanın bu çok ünlü bilim kurumuyla birlikte anılması mı, buna tam karar veremedim.