İnsan genomunda hem yağ seviyelerini artıran hem kalp-damar ve metabolik hastalık riskinin azalmasını sağlayan 62 gen bölgesi tespit edildi. Modern bilimin tavsiyelerine bağlı obezite kalp-damar hastalıkları için önemli bir risk faktörüdür ama beslenme yanlışlarından kaynaklanmayan, fıtrattan gelen obezite aksine daha sağlıklı bile olabilir.

CRP, geleneksel olarak bir enflamasyon belirteci olarak kabul edilir ama obezite, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gelişiminde de rolü vardır. Fareler üzerinde yürütülen bir araştırmada CRP eksikliğinin yüksek yağlı diyete maruz kaldıktan sonra kilo ve gıda alımında önemli bir azalmaya, yüksek enerji harcamasına ve insülin duyarlılığında düzelmeye yol açtığı belirlendi.

Metabolik olarak riskli hücrelerin hayatta kalabilmeleri için hücreler arasında mitokondri transferi olduğu biliniyordu. Obezite tedavisinde yeni ufuklar açabilecek olan çalışmada makrofajlara adipositlerden mitokondri nakli beyaz yağ dokusunun homeostazını düzenlediği ve bunun obezitede bozulmuş olduğu gösterildi.

Yeni bir araştırmada obez farelerin bağışıklık sistemi hücrelerinin glukoz metabolizmalarının bozulmuş olduğu gösterildi. Obez farelerin metforminle tedavisi gribe karşı hayatta kalma oranını artırırken, kilo vermenin böyle bir etkisi tespit edilmedi. Her zaman söylediğim gibi mühim olan kilo ve vücut kitle endeksinin değil metabolizmanın normal olmasıdır.

Akciğer kanseri için atezolizumab uygulananlardan vücut kitle endeksi yüksek olanların tedaviye daha iyi cevap verdikleri ortaya çıktı. Fazla kilo adam gibi beslenmenin neticesi ise faydalıdır ama sağlıksız beslenmenin eseriyse çok zararlıdır. Madem “şişmanlık” iyiymiş diyerek kilo almaya kalkışmak ise akılsızlığın şâhikasıdır.