Kahve içenlerde L. Asaccharolyticus türü bakterilerin yüksek seviyelerde bulunduğu tespit edildi. Aslında yararlı bakterileri güçlendiren sadece kafein değildir, kafeinsiz kahve içmek bile bağırsaklar üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Başlıca katkı sağlayanlar klorojenik asit, kafeik asit ve kuinik asit gibi polifenollerdir.

Mısırözü yağı ve mısır şurubu ile beslenen farelerde akciğerde depolanmış bir şeker formu olan glikojenin arttığı ve bunun da adenokarsinom türü akciğer kanserini agresifleştirdiği ve erken ölüme sebep olduğu bulundu. Mısırözü yağı da mısır şurubu da paketli gıdaların ve fast food’ un vazgeçilmezleridir.

Septum deviasyonu yani burun kemiği eğriliği olanlar, sık sinüzit olabilirler ama bunun doğrudan eğrilikle alâkası yoktur. Bu eğriliğin ameliyatla düzeltilmesi, burun deliği tamamen tıkalı olan çok az sayıdaki hastada işe yarayabilir. Eğriliğin âşikâr darlığa sebep olmadığı durumlarda hem eğrilik tam olarak düzeltilemiyor ve hem de hasta (!) ameliyat turnikesine girmiş oluyor.

Harvard’ ın yeni araştırması tam da gıda endüstrisinin istediği gibi çıktı: Tereyağı yerine bitkisel yağ yiyenler daha uzun yaşıyorlar. İler tutar bir tarafı olmayan bu araştırmanın medyada yaygın ve geniş şekilde yer almasına şaşırmadım. Sağlık Bakanı, tohum yağlar en sağlıksız yağlar diyen ülkede zil takıp oynayanlar bile var.

Dövmelerin hem cilt kanserleri hem lenfoma riskini artırdıkları bir kere daha gösterildi. Dövme alanı genişledikçe risk de artıyor. Lenfomaların, zerk yerinden lenf bezlerine ulaşan mürekkebin burada bir enflamasyona yol açması ve bunun da zamanla kansere zemin hazırlamasıyla açıklanıyor.