Kısa uyuyan ve uykuları bölünenlerin ruh hallerinde bozulmalar olduğu, sık uyananlarda vücudun dinlenmesini ve yenilenmesini sağlayan yavaş dalgalı uykunun kısa süreli uyuyanlara nazaran daha az olduğu görüldü. Yüce Allah’ ın sadece “Yürü” değil “Uyu ya kulum” dediğine de inanıyorum. Yeter ki ayakta uyumayalım.

Etkinliği ve emniyeti ispatlanmamış, senelik maliyeti 250 bin lira olan bir ilacın tek bir çalışmayla kalp krizi ve kanserleri önleyen mucize ilaç olarak sunulması utanç vericidir. Hem kalp krizi ve felçlerin hem tüm diğer kronik hastalıkların sebebi olan enflamasyon ilaçlarla değil yanlış beslenme, sigara, hareketsizlik gibi hayat tarzı hatalarının düzeltilmesiyle mümkündür. Gerisi hikâyeden tayyaredir.

Enflamasyonu baskılayan ilaçların kalp krizi ve felç riskini azalttığı bildirildi. Bu olayların esas sebebinin kolesterol yüksekliği değil kronik enflamasyon yani mikropsuz iltihap olduğunu görmek tıp dünyasının büyük başarısıdır(!) ama bunu ilaçlarla önlemek çalışmak insanları enayi yerine koymaktır. Enflamasyon adam gibi beslenme ve yeteri kadar hareketle önlenir!

Koyun koyuna diyor ki: “Bayrama kadar biraz D vitamini yüklemesi yapıyorum…  Strese, depresyona filan süper iyi geliyomuş!..” *** Vitamin tüccarlarının oyununa gelmeyin! Koyunlar bile D vitamininin eczaneden değil güneşten “bedava” alınacağını biliyorlar. Fazla söze gerek var mı? Kaynak: Hürriyet’ te Latif Demirci’ nin karikatürü.

Avokado çekirdeğinin kabuğunun adeta bir kimya fabrikası olduğu bildirildi. Zaten birçok meyve ve sebzenin çöpe atılan kabuğunda yenen kısmından daha fazla vitamin, mineral, yağ asitleri gibi faydalı besin unsurları var. Bu araştırma “Zarfa değil mazrufa bak” sözünün “Mazrufa değil zarfa bak” şeklinin de doğru olduğunu gösteriyor. Atalarımıza duyurulur.