HAYÂLET YAZARLI YANILTICI ARAŞTIRMALAR
Birkaç gün önce GlaxoSmithKline (GSK) firmasının kanun dışı ilaç tanıtımı ve ilaçlarıyla ilgili yan etkileri gizlemek suçlamalarına karşı 3 milyar dolar tazminat ödemeyi kabul ettiğini yazmıştım.
Forbes’ te yayınlanan Rob Waters imzalı bir yazıda bu davayla alâkalı ilginç detaylar yer alıyor (1).
Firmanın, veriler aksini bildirmesine rağmen Paxil’ in çocuklarda işe yaradığını bildiren, “hayâlet yazarlı” bir araştırma düzenlediği, sadece depresyon için onay alan ilacını “propagandistleri” aracılığıyla obezite ve seksüel disfonksiyona da iyi geldiği şeklinde tanıttığı da bildiriliyor.
Bu yazımda “hayâlet yazar” ve “propagandistlerle” ilaç tanıtımı konularına açıklık getirmek istiyorum.
Hayâlet yazar nedir?
Bilimsel literatürde, bir ilaç veya tıbbi âlet üreticisi tarafından desteklenen, bir yazıyı firma lehine maniple eden veya araştırmaya hiçbir katkısı olmadığı hâlde yazıda isimleri yer alan kişiler “hayâlet yazar” (ghost-writer) olarak adlandırılıyor.
Buna göre başlıca iki tür hayâlet yazar olduğu ortaya çıkıyor:
BİR: Tıbbi iletişim firmalarında çalışan hayâlet yazarlar. Bunlar başkaları tarafından yapılan bir araştırmayı bir ilacı daha etkili veya yan etki ve riskleri daha az veya yokmuş gibi gösteren bir yayın hâline getiriyorlar; bir ilacın daha etkili olduğunu gösterecek sonuç veren araştırmalar plânlıyorlar.
İKİ: İsimleri, hiçbir katkıları olmayan araştırmalara konan hayâlet yazarlar. Bunlar alanlarında iyi tanınan ve çok güvenilen kişilerdir; isimlerinin bir yayında yer alması yazının inanırlığını artırır.
Hayâlet yazarlık bazıları tarafından hiç de anormal olmayan bir şeymiş gibi karşılanıyor; bir tür ‘editoriyal yardım’ olarak görülüyor.
Hayâlet yazarlığın hiçbir türünü -editörlük mânasında katkı yapılması dâhil- doğru bulmuyorum. Hayâlet yazarların işe karıştığı durumlarda, bunların isimleri ve aldıkları ücretler mutlaka belirtilmelidir.
Propagandistler tarafından ilaç tanıtımı
Benim her zaman karşı çıktığım bir uygulama da doktorlara propagandist adı verilen kişilerce ilaç tanıtımı yapılmasıdır.
Doktora ilaç tanıtımı yapılması ayıptır.
Doktor hastasına yazacağı ilaçlara ait bilgilere bilimsel kaynaklar aracılığıyla ulaşmalıdır.
Propagandistin verdiği bilgilerle ilaç yazan doktordan hiçbir hastasına hayır gelmez ama şu da acı bir gerçektir ki doktorların mühim bir çoğunluğu ilaçlardan firmaların yaptıkları tanıtım sayesinde haberdar olurlar.
İlaçlar, doktorlara birkaç hafta eğitim almış, ağzı iyi lâf yapan “propagandistin” verdiği bilgilerle tanıtılır.
Propagandistlerin çoğunun tıpla alâkalı bir eğitimleri yoktur. Bunlar içinde jeoloji mühendisi, tarihçi, işletmeci, istatistikçi… ne arasanız bulabilirsiniz.
Propagandistler birkaç haftalık eğitimde ezberledikleri bilgileri “sloganlar” ile (Mesela tıpta devrim yaratan ilaç, reflüyü tıp kitaplarından silen hap, hiçbir mikrobun karşı koyamayacağı antibiyotik…) ve ilacın adını hatırlatacak bir “hediye” ile sunarlar.
Çünkü “kuru kuruya” tanıtım hiçbir zaman etkili, akılda kalıcı bir tanıtım değildir.
Bir kongre daveti veya hiç değilse beş yıldızlı bir otelde bir akşam yemeği ilacın adının unutulmamak üzere hafızaya kaydını sağlamada çok etkilidir.
GSK da bu cümleden olarak ilaçlarını sadece depresyona değil, günümüzde birçok insanı ilgilendiren obezite ve seksüel disfonksiyona da iyi geldiği şeklinde tanıtmak için gerekenleri yapmış olmalıdır.
Paxil sakat bebeklere de sebep oluyor
Forbes’ teki yazıdan gebeliklerinin ilk üç ayında Paxil kullandıkları için bebeklerinde çeşitli doğum kusurları ortaya çıkan annelerin açtığı davalar olduğunu da öğreniyoruz.
Mesela, bunların birinde Lyam Kilker adlı çocuğun ailesi 2 sene evvel 2.5 milyon dolar kazanmış; devam eden başka pek çok dava da varmış.
Bu davalara bakan Sean Tracey isimli avukatın sözleri üzerine herkesin çok iyi düşünmesi gerekiyor:
“İlaç firmaları kanunları hiçe sayabiliyorlarsa ve yakalandıklarında bir çek yazıp kurtuluyorlarsa onları kimse durduramaz. Sorumluların hürriyetleri söz konusu olmadıkça, onlar bunu işlerinin bir parçası saymaya devam edeceklerdir”.
Gelelim neticeye
BİR: Tüm tıp dergilerindeki araştırma, yorum ve her türlü yazı ‘sponsorluk’ bakımından kontrol edilmelidir. Sponsorlu yayınlardaki bulgu ve görüşlere ve bir ilacın “çok etkili” veya “çok güvenli” olduğunu bildiren yazılara şüpheyle yaklaşılmalı, doğrulukları mutlaka başka kaynaklarla denetlenmelidir.
İKİ: İlaç üreticileri piyasaya yeni bir ilaç sürdüklerinde yapacakları şey doktorları bir e-posta ile bundan haberdar etmek olmalıdır: “X kimyasal maddeyi ihtiva eden, bir tabletinde x miligram etken madde, bir kutusunda x sayıda tablet bulunan x isimli ilacımız x liradan” piyasaya verilmiştir.
KAYNAK:
İlaç firmalarının Türkiye’deki ve diğer ülkelerdeki çalışmaları farklı. Gelişmiş ülkelerde ilaç firmaları hekimlerin tüm sorularını yanıtlar, istenen bilgiyi, literatürü ve örnekleri gönderir. Türkiye’de ise o ilaç firmalarının propagandist denilen elemanları sadece kendilerine ezberletilenleri tekrarlar, bunun dışında firma yazılan herhangibir yazıya veya soruya cevap verme zahmetine dahi katlanmaz. Bu fark hekimlerin davvranışlarından mı kaynaklanıyor dersiniz?