DEVREK SADECE BASTONU İLE ÜNLÜ DEĞİL
Yakın zamanlara kadar Devrek deyince akla “baston” gelirdi ama Devrek artık Real Madrid’ de ve Alman Milli takımında oynayan Mesut Özil’ le anılıyor.
Devrek’ te baston yapımı sürse de anlaşılan o ki eski önemini kaybetmiş.
İlçenin meşhur Bastoncular Çarşısı’ na da çarşı yerine Bastoncular Sokağı demek daha doğru, hatta tam sokak bile değil burası.
Tek tek saymadım ama şimdi hatırladığıma göre karşılıklı 4 veya 5 dükkândan ibaret, tepesi asma ile kaplı bir yarım sokak.
Çarşıya çok yakın bir yerde “Bastoncular Çarşısı neresi?” diye sorduğumuz 10 yaşlarında bir çocuk yüzümüze öylece baktı, yanında kendinden birkaç yaş büyük çocuk da biraz düşünüp çarşıyı tarif etti.
Bastoncular Çarşısının hemen girişinde solda kooperatifin dükkânı var.
İçeride duvarlarda belki yüzlerce renk renk baston asılı. Fiyatları 20 liradan 3 bin liraya kadar değişiyormuş. Genellikle kızılcık ağacından yapılıyormuş.
Satıcı “Mesut Özil” bizden Mourinho ve takım arkadaşları için 25 tane baston aldı dedi ama kaç lira verdiğini bir türlü söylemedi.
Mourinho, Devrek imalatı bastonunu Chelsea’ ya da götürdü mü, oyuncuları bastonla mı motive edecek bilmiyorum.
Bu arada ilçenin meydanında kocaman bir baston ve bastona dayanmış oturan iki ihtiyara ait heykel de var.
Gidip görmedik ama bir sokağa Mesut Özil’ in adı verilmiş.
Mesut Özil’ den önce Devrek’ in en ünlü şahsiyetinin rahmetli bakanlardan Veysel Atasoy olduğunu sanıyorum.
Çocuk bahçesi, cadde, park gibi pek çok yere onun adı verilmiş.
Veysel Atasoy şimdi yerinde yeller esen Özal’ ın Anavatan Partisinin önde gelenlerinden biri idi ve birçok kereler milletvekili seçilmiş, bakanlık da yapmış idi.
Osman Yağmurdereli’ nin de kayınbiraderi idi.
Onun, gereksiz yere yapıldığını sandığım bir akciğer zarı biyopsisinden sonra aldığı mikrobun yol açtığı septisemiden öldüğünü hatırlıyorum.
Veysel Atasoy’ un bir özelliğini de orada Kasap Ahmet Bayram’ dan öğrendim; Veysel Bey yanlış aklımda kalmadıysa anne tarafından Kayserili (Yemliha) imiş.
Bir zamanlar adı yaptığı ani hastane baskınlarından ötürü adı “jet bakan” a çıkan Vedat Ali Özkan da Devrek’ liymiş. Ben onu da Kayseri milletvekili olduğu için Kayserili sanırdım.
Hiç tanışmadık ama oğlu Nezir Özkan’ ın beyin cerrahı olduğunu biliyordum.
Ahmet Bayram’ dan öğrendiğime göre bizim Cerrahpaşa’ dan gene adını bildiğim ama şahsen tanışıklığım olmayan gıyaben tanıdığım çocuk cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Nüvit Sarımurat da Devrek’ liymiş.
Daha doğrusu Van’ lılarmış ama doktor olan babası uzun süre Devrek’ te çalışmış.
Devrek’ te Sepetçioğlu diye bir yerde et döner yedik. Burası bir aile lokantası, baba dönerin başında, kızları hizmet ediyor. Dönere gelince “Eh, fena değildi” diyelim.
Devrek’ in simidinin de meşhur olduğunu söylediler.
Mavi kapılı olan tarihi fırından simit aldık yedik. İstanbul’ unkilere göre daha ince susamı daha az ve daha gevrek bir simit.
Devrekliler kızmasın ama ben pek beğenmedim.
Devrek’ te meydan da burada doğan iki şairimizin heykelleri ve şiirleri de var.
Bunlardan biri çok genç yaşta ölen Rüştü Onur, diğeri ise Müfide Güzin Anadol.
Doğrusu Güzin Anadol’ un adını ilk defa orada duydum ama Rüştü Onur özellikle Yılmaz Erdoğan’ ın Kelebeğin Rüyası filminden sonra daha iyi tanındı.
Rüştü Onur gibi çok genç yaşta veremden ölen Zonguldak’ lı şair Muzaffer Tayyip Uslu’ nun hayatlarının anlatıldığı o filmi ben de görmüş ve beğenmiştim.
22 yaşında şair bir gencin veremden ölmesi insanın içini sızlatıyor.
Devrek’ lilerin şairlerine böyle değer vermeleri çok hoşuma gitti; eminim ki her iki şair de mezarlarında huzur içinde yatıyordur.
Hocası Behçet Necatigil şunları yazmış ardından:
“Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ ta
Adı Rüştü Onur’ du
Bilseydi hatırlanacağını
Ölümünden sonra
Memnun olurdu”.
Sözü şairlerimizin birer şiiri ile bağlayalım:
Rüştü Onur’ un bir şiiri:
MEMNUNİYET
Benden zarar gelmez
Kovanındaki arıya
Yuvasındaki kuşa;
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında.
Sebepsiz gülüşüm caddelerde
Memnuniyetimden;
Ve bu çılgınlık delicesine
İçimden geliyor.
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi
Bu güzel dünyanın ortasında
Müfide Güzün Anadol’ un bir şiiri:
DEVREK KÖPRÜSÜ
Çok sular aktı
Devrek Köprüsü’nün altından
Çok kuşlar uçtu
Kaç kez soyundu
Millet Bahçesi’nin koca çınarları
Ve gümüş yapraklı söğütler
Kaç kez soyundu Karşıyaka
Kaç kez sustu bülbüller
Kaç kez son uykusunda sevdiklerimiz
Kaç kez sela verildi Çarşı Camiinde
Nerde
Hacı Kamçı,Yeşilbaş,
Aklar, Akınlar, Sivişler,
Dervişler ve diğerleri
Usul usul akmada zaman
Nerde Şekerci Süleyman