SAAT AYARLAMASI KALBİNİZİ VURABİLİR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Birinci Dünya Savaşı’ ndan bu yana elektrik tasarrufu amacıyla yaz saati uygulanıyor ve buna göre de her sene mart ayının son pazar günü saatler 1 saat ileriye alınıyor.
Bu uygulamanın ekonomik olarak işe yarayıp yaramadığı tartışılması bir tarafa kalp krizi, uyku bozukluğu, trafik ve iş kazaları gibi pek çok riskleri de var.
American College of Cardiology’ nın senelik toplantısında sunulan bir araştırmada, herhangi bir pazartesi günü ortalama olarak 32 hastanın kalp krizi geçirdiği ama saatlerin ileri alındığı ilk pazartesi bu rakamın 40’a çıktığı ortaya çıktı.
Michigan’ da 42 bin hastane başvurusunun incelendiği araştırmaya göre, ilk pazartesi kalp krizlerinde yüzde 25’ lik bir artış oluyor.
Araştırmaya göre, pazartesiden sonra kalp krizi ile başvuran hastaların sayısı azalıyor ve yılın diğer günlerindeki sayıyla eşitleniyor.
Saatlerin kışa girerken geri alınmasıyla ilk pazartesi günü kalp krizlerinde yüzde 21 azalma olması da araştırmadan çıkan bir başka ilginç sonuç.
Araştırmanın eksik tarafı, tek bir eyalette yapılmış olması ve sadece stent uygulaması gerektiren kalp krizleriyle sınırlı olması ve kalp krizinden ölenlerin hesaba katılamamış olması.
Bunun başta gelen sebepleri olarak da uyku düzeni ve sirkadyen ritmin yani vücut iç saatinin (biyolojik saat) bozulması gösteriliyor.
Kalp krizleri neden artıyor
İsveç’ de yapılan bir araştırmada yazı saati uygulamasına geçilmesinden sonraki bir hafta içinde kalp krizi riskinin yüzde 4 arttığı; riskin kalp ilacı alanlarda ve düşük kolesterol ve trigliserit seviyelerine sahip olanlarda biraz daha yüksek olduğu tespit edildi.
Gene aynı ülkede yapılan bir başka araştırmada da yaz saatine geçilmesinin kalp krizi riskini üç hafta boyunca yüzde 5 oranında artırdığı, kış saatine geçişte bu etkinin sadece ilk haftada ortaya çıktığı görüldü.
Yaz saati kadınları, kış saati ise erkekleri daha çok etkiliyor ve bu etkiler 65 yaşından küçük olanlarda daha belirgin.
Yaz saati uygulamasının krono-biyolojik ritimleri bozması, uykunun süre ve kalitesini etkilemesi ve bunların günlerce sürmesi mümkündür.
Sempatik aktivitenin hâkimiyeti ve enflamasyonu artıran sitokinlerin artması da etkili olabilir.
Akut uzun veya kısa süreli kısmi uyku bozuklukları enflamasyonun göstergelerinden biri olan hs-CRP’ yi artırdığı gösterilmiştir; hs-CRP artışı kalp hastalıkları riskleri ile ilişkilidir.
Kronik uyku azlığının glikoz toleransını ve tirotropin konsantrasyonunu azalttığı, sabah kortizol seviyesi ve sempatik aktiviteyi artırdığı da biliniyor.
Pazartesiye dikkat
Kalp krizleri en fazla pazartesi günleri görülür; sebep olarak da yeni hafta ile beraber stresin ve vücut aktivitesinin artması gösterilir.
Yatma ve kalkma zamanları hafta sonlarında daha geçtir. İlk iş günü daha erken kalkma mecburiyeti ve bunun sonucu olarak uyku süresinin az da olsa kısalması bazı kişilerde kalp sağlığını etkileyebilir. Kış saatine geçişte ise tam tersi bir durum ortaya çıkar.
Pazartesileri biraz daha geç kalkma veya hafta sonlarında sabah kalkma ve gece yatma saatlerinde değişiklik yapmama işe yarayabilir ama bu araştırılması gereken bir durumdur.
Trafik ve iş kazaları da aratabilir
Trafik kazalarının yaz saatine geçişte ilk pazartesi günü arttığını yüzde 8 arttığı, sonbaharda saatlerin geri alınmasıyla kazaların aynı nispette azaldığı da biliniyor.
Maden işçileri üzerinde yapılan bir çalışma da yaz saatine geçişten sonraki ilk pazartesi günü iş kazalarında yüzde 5.7 ve kazalara bağlı çalışma günü kaybında yüzde 67.6 artış olduğunu gösteriyor (8).
İş ve trafik kazalarındaki artışlar, uyku süresinde 1 saatlik eksikliğin motivasyon, dikkat ve uyanıklığı azaltmasına bağlanıyor.
Saatlerin ileri ve geri alınma dönemlerinde menkul kıymetler borsası getirileri ve volatilite arasındaki pozitif ilişkinin saatlerin değiştirilmesinden sonraki pazartesi günü negatif olduğunu gösteren araştırmalar da vardır.
Sirkadiyen ritim nedir?
İnsan vücudunda biyolojik olayları 24 saat boyunca düzenleyen sistem sirkadyen ritim olarak bilinir.
Beyin dalgaları aktivitesi, hormon üretimi, hücre yenilenmesi ve diğer birçok biyolojik aktivite sirkadyen ritimle ilgilidir.
Bu günlük saat insanlarda esas olarak hipotalamusta yer alan ve suprakiazmatik nukleus adı verilen bir grup hücre tarafından düzenlenir.
Ne yapalım?
Saat değişikliklerine uyum çoğu zaman bir gün sonra sağlanır ama bazı kişiler için günlerin geçmesi icap eder.
Işık, uykuyu sağlayan melatonini baskıladığı için gündüz ışıktan olabildiğince çok istifade edilmeli ama gece de tam tersine ışıktan kaçınılmalıdır.
Özellikle kalp hastalarının daha rahat uykuya dalabilmek ve uyuyabilmek için kahve, çay ve alkol azaltılmalı; yatmadan önce duş alınmalı ve her gün aynı saatte yatıp kalkılmalıdır.
Kulak tıkaçları ve göz maskeleri takılması da faydalı olabilir.
Hastaneler de kardiyoloji ve acil servislerini bu ilk pazartesi günü personel ve ekipman bakımından desteklemelidir.
KAYNAK
http://www.smh.com.au/world/daylight-saving-time-linked-to-heart-attacks-study-20140330-zqolc.html
***
EK 1 (8.4.2022): Gün ışığından daha çok yararlanmak için yapılan saat değişikliğinin kanser ve başka risklerle bağlantısı olabilir; yıl boyunca standart saat daha iyi bir seçim olabilir.
***
EK 2 (17.10.2024): SÖZCÜ Türkiye’de kanser vakalarındaki artışı kalıcı yaz saati uygulamasına bağladı! İşte nedeni. Türkiye’de 2016’dan bu yana uygulanan kalıcı yaz saati, kamuoyunda eleştirilerin hedefi olmaya devam ediyor. Özellikle çocukların ve çalışanların karanlıkta okula ve işe gitmek zorunda kalması, güvenlik sorunlarını gündeme getirirken Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Taner Demirer, uygulamanın yalnızca sosyal yaşamı değil, aynı zamanda sağlık üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını belirtiyor ve kanser riskine dikkat çekiyor.
Enerji tasarrufu amacıyla 2016 yılının Eylül ayında yürürlüğe giren kalıcı yaz saati uygulaması, o tarihten bu yana yoğun eleştirilerle karşılaşıyor.
Prof. Dr. Demirer’e göre, yaz saati uygulaması biyolojik ritmin bozulması hücredeki DNA tamir mekanizmalarına zarar veriyor ve bu durum, kanser vakalarının artmasında önemli bir rol oynuyor. Demirer, kalıcı yaz saati uygulamasının biyolojik saat üzerindeki olumsuz etkilerinin, Türkiye’deki kanser oranlarının yükselmesine katkıda bulunduğunu öne sürüyor.
Prof. Dr. Taner Demirer: Kalıcı Yaz Saati Sağlık Üzerinde Olumsuz Etkiler Yaratıyor
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Demirer, kalıcı yaz saati uygulamasının biyolojik ritmi bozarak kanser vakalarını artırdığını öne sürdü. Demirer, biyolojik saat dengesindeki bozulmanın hücrelerin DNA tamir mekanizmasını olumsuz etkilediğini ve bunun da sağlık üzerinde ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtti.
Demirer, Armağan Çağlayan’ın Ekol TV’deki programında yaptığı açıklamalarda, biyolojik ritmin korunmasının önemine dikkat çekerek, yaz saati uygulamasının uzun vadeli etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Biyolojik saatteki bu tür değişimlerin, özellikle hücresel faaliyetlerde aksamalara ve kanser riskinde artışa yol açabileceğini savundu.
Kalıcı Yaz Saatinin Kanserle Bağlantısı Üzerine Önemli Uyarılar
Prof. Dr. Taner Demirer, biyolojik ritmin sağlıklı yaşam için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayarak kalıcı yaz saati uygulamasının DNA tamir mekanizmasına zarar verdiğini belirtti. Demirer, bu mekanizmanın bozulması halinde hücrelerin kendini yenileyemediğini ve kanser hücresine dönüşme riskinin arttığını ifade etti.
2017 yılında, üç Amerikalı bilim insanının sirkadiyen ritmin (gece-gündüz döngüsü) insan hücreleri üzerindeki moleküler etkilerini inceleyen çalışmalarıyla Nobel Ödülü kazandığını hatırlatan Demirer, biyolojik saatteki bozulmanın sağlığa ciddi zararlar verebileceğini belirtti.
Demirer, Türkiye’de kanser vakalarının son yıllarda ciddi artış gösterdiğine dikkat çekerek, kalıcı yaz saati uygulamasının bu artıştaki önemli faktörlerden biri olduğunu savundu. “Beş altı yıl önce 160 bin olan yıllık kanser vakası sayısı, bugün 250 bine ulaştı,” diyen Demirer, biyolojik ritim bozukluklarının uzun vadede halk sağlığı üzerinde büyük etkiler yaratabileceğini öne sürdü.
Kalıcı Yaz Saatinin Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Kalıcı yaz saati uygulaması, çocukların günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Sabahın erken saatlerinde karanlıkta okula gitmek ve akşam yine karanlıkta eve dönmek, çocukların yeterince D vitamini almalarını engelliyor. Bu durum motivasyon kaybına, uyku bozukluklarına ve okulda konsantrasyon problemlerine yol açıyor. Ayrıca, son yıllarda çocuklar arasında ruhsal sorunlarda, depresyon vakalarında ve dikkat eksikliği gibi problemlerde belirgin bir artış gözlemleniyor. Uzmanlar, biyolojik ritim bozukluklarının bu tür sorunları daha da tetiklediğini vurguluyor
***