‘BİR AŞININ KALDIRILMASI İÇİN O HASTALIĞIN TAMAMEN SIFIRLANMASI GEREKİR’
Radikal’ de Bahar Çuhadar’ ın yazı dizisinden:
Aşının tanımı ve enfeksiyon hastalıklarına etkisi için Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden, Amerikan Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül’ün kapısını çalıyoruz.
AŞI NEDİR?
Aşı, iki türde yapılır. Hastalıklardan korunmak için, hasta olmadan önce vücuda o mikrobun taklidi veya bizzat kendisinin verilmesidir, aşı. Bu sayede insan vücudunun immünolojik sistemi bu mikrobu önceden alma imkânına sahip olur. Vücut bu mikropla tanıştırılır. Daha sonra vücut, mikrobun sahicisiyle karşı karşıya kaldığı zaman da ona güçlü bir yanıt verir. Çünkü bütün enfeksiyon hastalıklarında, hatta diğer hastalıklarda da, bütün mesele dışardan yabancı bir maddenin -ya da bu bazen insanın kendi molekülü de olabilir, romatizmal hastalıklar ve kanser de olabilir- vücut tarafından yabancı olarak algılanmasıdır. Buna karşı vücutta bir takım reaksiyonlar zinciri var. Genelde bu çatışma, hastalık tablosunu oluşturur.
Bakteriler, virüsler, mantarların her biri kendine göre reaksiyonlar yaratıyor. Vücudun da bunlara karşı bir reaksiyon biçimi var.
İnsanlık enfeksiyon hastalıklarından ve bulaşıcı hastalıklardan milyonlarca, milyarlarca kayıp verdi. Vebayı düşünün, Ortaçağ hastalığıdır. Ülkeler kayboldu, savaşlar kaybedildi. O bitti tüberküloz, kolera ve başka bir sürü hastalık tarihe geçti. Eskiden birçok çocuk kızamıktan ölüyordu. Bu çocuklar o virüsü aldıkları zaman üstüne başka enfeksiyon eklenmesiyle beraber ölüyorlardı. Bebek ölümleri ve anne ölümleri çok fazlaydı. Tetanostan insanlar ölüyordu.
İnsanoğlu 19. yüzyıl ve hatta daha öncesinde, çiçek aşısıyla, Çin’de ve daha sonra Avrupa’da sistematik bir şekilde söz konusu mikrobu önceden enjekte ederek yanıt üretebilme kaygısı başladı. Bu sayede teknoloji zaman içerisinde gelişti. İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni gelişimler oldu. Ondan önceki aşı teknolojisi son derece geriydi. Birçok ülke sağlık alanında önemli aşamalar kaydetti.
‘KIZAMIK ARTIK AZ GÖRÜLÜYOR’ DERSİNİZ, SONRA ÖYLE BİR SALGIN YAPAR Kİ…
Bugün çocuk felci aşısını nasıl inkar edebilirsiniz? Çocuk felci aşısı olmasaydı bir sürü insan sakat kalmış olacaktı. Türkiye’de çocuk felcinden sakat olanlar şu an 40 yaş ve üzeridir. Son vaka 1997’de, 20 sene önce olmuş.
“Kızamık artık az görülüyor” dersiniz, sonra kızamık öyle bir salgın yapar ki “Vay benim aşım niye yok” dersiniz. Tamamen yok olan hastalıklar ne? Örneğin çiçek. Çiçek 1978 yılında eradike edilmiştir, sıfırlanmıştır. Hastalıklarda elimine değil, eradikasyon önemlidir. Aşının kaldırılması için, hastalığın elimine olması değil eradike olması, sıfırlanması önemlidir. 1978’de Dünya Sağlık Örgütü dedi ki “Son vakamız 1978’de Afrika’da görüldü. O günden bu yana bir tek çiçek hastası yok.” Doktorlar teşhis edemezler artık, görülmediği için. Çiçek aşısı programdan çıkarıldı. Ama ben konunun uzmanı, enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve epidemiyolog olarak, “Kızamık artık nasılsa görülmez, aşı yapmayalım” diyemem.
ENFEKSİYON HASTALIKLARINDAN SADECE HİJYENLE KORUNULAMAZ
Ergönül’e “Hijyen programlaması çok daha iyi ve yoğun olsaydı, enfeksiyonel hastalıklardan yüzde 100 hijyen sağlanarak ve güçlü bir bağışıklıkla korunmak mümkün olabilir miydi?” diye soruyoruz. “İnsanoğlu şu an o noktada değil” diyor ve devam ediyor: “Bu hijyen ve kişisel temizliğin ötesinde. HIV diye bir şey var. Milyonlarca insan öldü. Bunun aşısı olsa yapar mısınız, yapmaz mısınız? Hiç tartışmasız. Bulunmaya çalışılıyor. Aşısı üretilemedi, yapılamadı, kolay değil. Veba aşısı olmayız, çünkü veba yok. Bir risk teşkil etmiyor. Risk teşkil eden unsurları şöyle sormak lazım: ‘Bizim meningokok riskimiz ne kadar?’ Bilimsel ve mantıksal bir sorudur. ‘Riskimiz yoksa olmasak mı acaba?’ makul bir sorudur. Aşıyı topyekûn, kategorik olarak reddetmek çok yanlış. Yoksa tabii ki sorgulayabilirsiniz.
Dünyanın, bilimsel olarak gelişmesinde aşıların büyük rolü vardır. İnsan ömrünün uzamasına, hastalıkların etkisinin azaltılmasına… Bu aşı çalışmaları önemli bir disiplin olarak gelişmektedir, daha da iyiye doğru evrilmektedir. Elbette daha iyi, daha az yan etkili aşılar üretilebilir. Zaman içinde çok daha iyi aşılar üretilecektir. Belki 15 hastalığın tek bir aşısı olacaktır.
YARIN: Çocuğuna aşı yaptırmayan iki anne anlatıyor: Aşılara neden güvenmiyorum, çocuğumu nasıl koruyorum?
İnfeksiyoncu arkadaşlar ve hocalarımız mutlaka her çıkan aşıyı savunmak zorundalar mı bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Onlar böyle aşı savunucusu pozisyonuna girince inandırıcılıklarını da yitiriyorlar. Bu sefer insanlar onların söyledikleri doğrulara da burun kıvırıyorlar.