KAFASI KARIŞIK “BİR”İ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

İnternette gezinirken Bugün gazetesi yazarı Ali Atıf Bir’ in “Crestol kullandım hayatım değişti” başlıklı bir makalesine rastladım (1).

Sonradan hatırladım, bu yazıyı ben de sitemde yayımlamıştım.

Sayın Bir, bu yazısında “kolesterol hapı yazan doktorlara” şu sözlerle veryansın ediyor:

Bugün birçok doktor, yaşadığımız kolesterol savaşları nedeniyle hiç gözünü kırpmadan kolesterol ilacı yazabiliyor, TV’lere gazetelere çıkıp “Kolesterol ilaçları en tehlikesiz ilaçlardır, biraz karaciğere zararı vardır o kadar” deyip yalan marketinge kurban edilebiliyor.

Buradan kolesterol ilaçlarını pompalayanlara sesleniyorum: şerefsizliği bırakın insanlara gerçekleri söyleyin. Crestol reçetesi yazdığınız hastalara da üç ay sonra test önermeyin. Her hafta test önerin ki, vücutları, organları yeterince tahrip olmadan tehlikeyi fark edip ilacı kessinler.

Daha sonra, “Crestor değil Crestol” diyerek içtiği ilacın adını bile doğru yaz(a)mayan Ali Atıf Bir’ in, kolesterol teorisi ve ilaçlarına karşı çıkarak ezberleri bozan Canan Karatay’ ı suçladığı ve hakaret ettiği yazılarını bir kere daha okudum (2, 3).

Şaşırdım!

Aynı konuda 180 derece farklı görüş bildirmenin muhteşem örneklerini oluşturan üç yazıyı da okuyun ve kararı siz verin.

Kaynaklar:

1. http://www.bugun.com.tr/crestol-kullandim-hayatim-degisti-yazisi-129425

2. http://www.bugun.com.tr/canan-karatay-unun-sehvetine-kapildi-yazisi-1564420

3. http://www.bugun.com.tr/saglik-bakanligi-karatay-devrimi-yapti-kutlarim-yazisi-1587140

Yazı için 5 yorum yapılmış:

  1. Abdullah dedi ki:

    Elinizden kaçan da kurtulamıyor uçan da. Maşallah!

  2. Şahin M dedi ki:

    Bu kişiye ben kafası karışık değil, kafası pırıl pırıl derim. Tam da dün dündür, bugün bugündür modunda biri. Rüzgarı nerden alıyorsa o tarafa dönüyor, adam işini biliyor, ne var bunda? Yoksa kıskanıyor musunuz?

  3. Doktor K. T. dedi ki:

    Sen şaşırmaya devam et Ahmet bey, bu kafayla daha çok şaşırırsın. Sen de aklını kullan, başkalarına haset etme rektör olamadım diye.

  4. Kemal ETİKAN dedi ki:

    Buyazılar da burada dursun ilgili gazete siler miler..!

    Canan Karatay ünün şehvetine kapıldı

    Resim

    BUGÜN Gazetesinden Ali Atıf BİR yazdı…

    Ne zamandır Prof. Dr. Canan Karatay’ın “uzmanlığı olmayan konulardaki” kesin yargılarıyla ilgili yazı yazacaktım. Dün bizim gazetenin “sağlıklı beslenmeden” sorumlu uzmanı Banu Topalakçı Salman güzel bir şekilde topa girince ben de onu yalnız bırakmayayım dedim.

    Canan Karatay’ın uzmanlığı kardiyoloji… Karatay Diyeti isimli kitabı çıkana kadar geniş kitleler ismini bilmiyordu. İletişim projesi kapsamında “bilimsel gerçeklerle kilo vermenin yollarını” anlattığı iddia edilince, buna da “Karatay Diyeti” adı verilince; önce kimsenin itirazı olmadı. Ama sonra Hoca ünün şehvetine kapılıp tribünlere oynayınca tepkiler başladı.

    Aslında “Karatay Diyeti” Canan Karatay’ın kitap yayım şirketinin çok başarılı bir halkla ilişkiler projesi olarak görülebilir. Gazete ve televizyon röportajlarıyla Karatay bir anda manşetlerde buldu kendini. Süreç içinde de medyanın birbirini tetiklemesiyle de hafiften Türkiye’nin “Mehmet Öz”ü kıvamına geldi.

    Canan Karatay’ın iletişim etki gücünü genişletmesinin, ona kolayca inanılmasının nedeni kuşku yok ki adının önünde yazan “Prof. Dr.” etiketi.

    “Siz kardiyologsunuz ama beslenme önerilerinde bulunuyorsunuz” deyince de “Ben cerrahım, çok kalp gördüm” diyerek en büyük kanıtını ortaya koyar. Ama bildiğimiz bir şey var ki etik kurallara bağlı bilim insanı önce uzmanlığı olduğu konuda bu kadar “kesin” konuşur; bilimsel araştırma yöntemlerinden haberdar olan hiçbir bilim adamı da hiçbir konuda bu kadar kesin konuşmaz. Çünkü tıbbi bilimler “sosyal bilimlere” çok benzer. Her türlü deneyde bulgular yaşa, cinsiyete, genetik faktörlere, kişilik yapılarına, ortama, azlığa çokluğa, daha önceki düşünce ya da beslenme stokuna, onların azlığına ve çokluğuna göre değişir.

    Dün gazetelerde görmüşsünüzdür. ABD’de Florida Üniversitesi’nde bilim adamları sakarinin kanser hücrelerinin üremesini yavaşlattığını buldular. Yıllarca insanlara sakarin kullanmayın kansere yol açıyor demiyorlar mıydı? Yapacak bir şey yok. Bilimsel veriler “geçicidir” ve yüzlerce araştırma aynı şartlar için aynı şeyi söylemeden “kesin” sonuçlara varılamaz. Bu nedenle de kendini bilen bilim insanları “kesin” konuşup insanları yanıltmaz.

    Bir süre sonra Canan Karatay; iletişim çalışmalarıyla isminin önünde “Prof.” olmadan da güvenilir kaynak haline geldi. Ünün şehvetiyle “kesin dille” söylediği sorumsuz yorumları halk sağlığını tehdit etmeye başladı. Ve “Gebelikte şeker yükletmeyin, kolesterol ilacı kullanmayın” açıklamalarına haklı olarak ilgili derneklerce dava açıldı.

    Dün Banu Topalakçı Salman da (artık Hoca demiyoruz, o bir medya karakteri) Canan Karatay’ın açıklamalarındaki çelişkileri şöyle çok güzel özetlemiş (bazılarına katkı yaptım:

    En sağlıklı yiyecek lahmacun ve kebaptır. (Lahmacunda un yok mu?)

    Her yemekte kuyruk yağı kullanın. (Her yemekte ne kadar?)

    Bol bol kelle paça tüketin. (Ne kadar? Sınırsız tüketim risktir.)

    Günde 2 yumurta, saf tereyağıyla hazırlanmış tereyağı yiyin. (Niye 2? Herkes mi?)

    Her gün kırmızı et, 1 porsiyon bonfile yiyin. (Gut hastaları da mı?)

    Bütün salatalara kaya tuzu koyun. (Tansiyon ve böbrek hastaları da mı?)

    Günde 12 siyah zeytin yiyin. (Neden 12?)

    İstediğiniz kadar ceviz, fındık, fıstık, badem yiyin. (Nohut, leblebi daha ucuz fakirlere onu mu layık gördük?)

    Medya karakteri Canan Karatay artık tutulamıyor ve kendi internet sitesinden bile “Lahmacun yiyerek zayıflamak mümkün” gibi tribünlere oynayan “çekicilik” cümleleri kuruyor. Bu cümle bile Canan Karatay’ın artık resmi olarak durdurulmasının gereğini ortaya koyuyor. Ya Sağlık Bakanlığı ya da bakanlığa bağlı Halk Sağlığı Kurumu, Canan Karatay’a yanıltıcı beyanlarıyla ilgili dava açmayı düşünüyor mu acaba? Düşünmüyorsa neden?

    Çekirgelik

    Ne kadar yükselirsen, uçmayı bilmeyenlere o kadar küçük görünürsün. Nietzche

  5. Kemal ETİKAN dedi ki:

    Crestol kullandım hayatım değişti!

    Ali Atıf Bir / Bugün
    Crestol kullandım hayatım değişti!

    Bir sosyal bilimci olarak tıbbın sosyal bilim olduğunu biliyorum.

    Bu şu demek:

    Tıp araştırmalarında her şey yanlışlanana kadar geçici bilgidir, üstelik birbiriyle çelişen çok sayıda araştırma olabilir. Önemli olan da yıllar içinde araştırmaların nereye evrildiğidir…
    Benim bilmem yetmiyor ama keşke bu işi icra eden doktorlar da bu işten anlasa. Yaptıkları işin sosyal bilim olduğunu kavrasa ve çok net konuşmasa ve de ruhlarını, yan etkileri tam anlaşılmadan ilaç firmalarına satmasa.

    Bugün birçok doktor, yaşadığımız kolesterol savaşları nedeniyle hiç gözünü kırpmadan kolesterol ilacı yazabiliyor, TV’lere gazetelere çıkıp “Kolesterol ilaçları en tehlikesiz ilaçlardır, biraz karaciğere zararı vardır o kadar” deyip yalan marketinge kurban edilebiliyor.

    Nereden mi biliyorum? Kendimden… Üç aydır her gece 10 mg’lık Crestol isimli hapı kullanıyorum. Sağ olsun iyi kolesterolüm yükseldi, kötü kolesterolüm düştü ama ben insanlıktan çıktım. Yaptırdığım testler gösteriyor ki karaciğer enzimlerim yükselmiş…

    “Karaciğere biraz zararı varmış!”
    Crestol sayesinde bir haftadır, gözümde, beynimde uyuşma, kulaklarımda basınç, vücudumda da ürperme var. Yaklaşık 48 yıl sonra da Paracetemol alerjim gelişti. Ne zaman Paracetemol alsam her yerim kızarıyor.

    O da yetmedi hangi ilacı alsam, içinde ne yan etki varsa üzerimde gerçekleşiyor.
    Doktorların dediğine göre yediğime, içtiğime dikkat edersem iki üç ayda karaciğerlerim normale dönermiş!

    Buradan kolesterol ilaçlarını pompalayanlara sesleniyorum: şerefsizliği bırakın insanlara gerçekleri söyleyin. Crestol reçetesi yazdığınız hastalara da üç ay sonra test önermeyin. Her hafta test önerin ki, vücutları, organları yeterince tahrip olmadan tehlikeyi fark edip ilacı kessinler.

    Enginar vaktim geldi. İzin verirseniz enginarımı yemem lazım. Karaciğer enzimlerini düşüren en iyi şey enginar ve kerevizmiş! Ne varsa doğada var doğalda var.

    Haftada üç gün kırk beş dakika yürüyüş ve yediğine içtiğine özen. İşin sırrı bu.
    Kolesterol ilaçlarına ölüm!

    Dün sabah bir de 840 TL verip York gıda intolerans testi yaptırdım. Bakalım o da ne işe yarıyormuş, göreceğiz. Test sonuçları ve gelişmeler on beş gün sonra bu köşede.

    Çekirgelik
    “Hastalığa tutulmamak, hasta olup da iyileşmekten daha iyidir.” (ERASMUS)

Siz de yorumunuzu paylaşın: