SIFIR GEREKSİZ İLAÇ/SIFIR ATIK İLAÇ
İlaç üreticileri ve diğer sağlık şirketlerinin, yeni ve daha pahalı olan ama riskleri de daha yüksek olan ilaçların satışını artırmak için bir senede 30 milyar dolardan fazla harcadıkları bildirildi (1).
JAMA’ da yayınlanan araştırmaya göre, harcamalar televizyon reklâmları, hasta gruplarına sponsorluk, doktorlar için promosyon toplantıları, bedava numuneler ve doktorlara verilen avantalar için yapıldı (2).
Bu, bu tür harcamaların 1997’ den bugüne yüzde 70 artmış olduğu manasına geliyor ve artış devam ediyor.
Araştırmadaki hesaplamalar sadece halka açık bilgilerle yapılmış olup reklâm ve pazarlama için yapılan harcamaların gerçek rakamlarının bunun çok üzerinde olduğu da unutulmamalıdır.
İlaçlar mukaddes kimyasallardır
İlaçlar, doğru endikasyon, doğru doz ve doğru sürede verildiğinde dertlere derman olan, hayat kurtaran “mukaddes” kimyasal maddeler olmakla beraber bunların aynı zamanda çok yüksek kazanç sağlayan “ticari ürünler” olduğu gerçeğini hiçbir zaman unutmamak lâzım.
İlaç şirketlerinin tek amacı vardır ve o da daha çok ilaç satmak daha çok kâr etmektir.
Bu hedefler ilaç endüstrisi için gayet tabiidir, onlardan aksi bir davranış beklenemez çünkü bunlar para kazanmak, her geçen sene daha çok kazanmak için kurulmuş şirketlerdir.
Milyar dolarlık cezalar şirketleri etkilemiyor
İlaç endüstrisinin yeni, daha etkili, daha emniyetli ilaç bulmak için yaptığı her çalışmaya saygı duymak boynumuzun borcudur.
Bir molekülün ilaç olabilmesi için harcanan her kuruşa, alın terine, emeğe de helâl olsun ama sadece daha fazla ilaç satabilmek için yapılan pazarlama oyunları ve dağıtılan rüşvetlere de hayır, hayır, hayır!
Endüstrinin dağıttığı rüşvetler için aldığı sayısız cezaya birkaç örnek
Çin’den GlaxoSmithKline’ a 490 milyon dolar rüşvet cezası (3).
Dev ilaç şirketine 390 milyon $ rüşvet cezası (4).
Endüstri USA’ da 2014’ de doktor ve hastanelere 6.5 milyar$ harcadı (5).
Johnson & Johnson, ilaçlarının satışını artırmak için “illegal pazarlama taktikleri” uygulamak ve “doktor ve eczacılara rüşvet vermekle” suçlandığı davalara karşı 2.2 milyar dolar ceza ödemeyi kabul etti (6).
İlaç firmasına sahtekârlıktan 3 milyar dolar ceza (7).
Pfizer aralarında Viagra ve Lipitor’ un da bulunduğu 13 ilacının endikasyon dışı tanıtımı için 2.3 milyar dolar, Lilly firması da Zprexa isimli psikiyatri ilacı için 1.4 milyar dolar tazminat ödemeyi kabul etti (8).
Bu yüksek cezalar ilaç şirketlerini zerre kadar etkilemez çünkü kârları o kadar fazladır ki ödedikleri miktarlar onlar için leblebi-çekirdek parası mertebesindedir.
Rüşvet tatil devletten
Sabah gazetesinin “Rüşvet tatil devletten” başlıklı haberi de ülkemizdeki durumu da açık ve net olarak gözler önüne seriyor, fazla söze gerek kalmıyor (9):
Kâr edememekten yakınan ilaç firmaları, tıp kongrelerine yılda milyarlık faturalar ayırıyor. Bu bütçeyle doktorlar tatil beldelerindeki 5 yıldızlı otellerde günlerce konaklatılıyor. Parayı ise dolaylı olarak devlet ödüyor.
İlaçlar gereksiz ve yanlış kullanılıyor
DSÖ verilerine göre, ilaçların yaklaşık yüzde 50’si yanlış ya da gereksiz kullanılıyor ya da kutusu bile açılmadan çöpe atılıyor (10).
Bu ifade ne yazık ki bizim için de geçerli.
Sağlık Bakanlığı’nın “Atık İlaç Hareketi” araştırmasına göre eve giren her 100 ilaçtan 45’i hiç açılmıyor, çöpe gidiyor (11).
30 ton süresi geçen ilaç toplandı başlıklı haber de ilaç israfının ulaştığı korkunç boyutları ortaya koyuyor (12).
İlaç israfının birçok sebebi var, bunları burada tekrarlamayacağım, dileyenler “İlaç israfının sebepleri nelerdir ve önlenmesi için neler yapılmalıdır” başlıklı makalemi okuyabilir (13).
Gelelim neticeye
Gereksiz ilaç yazılması ve ilaçların doğru kullanılmasında biz hekimlere çok büyük vazife düşüyor.
BİR: İlaçların dertlere derman olan, hayat kurtaran kimyasallar olması yanında aynı zamanda da endüstri için daha çok satılmasını sağlamak için bin bir pazarlama numarası yaptığı sıradan ticari ürünler olduğunu, bunlara verilen paranın hepimizin cebinden çıktığını asla unutmamalıyız.
İKİ: Halkımızı, her şikâyet ve hatta her hastalık için ilaç kullanılmasının şart olmadığına, bunların birçoğunun doğru hayat tarzı ile önlenebileceği ve hatta tedavi edilebileceğine iknâ etmeliyiz.
ÜÇ: İlaç şirketleriyle menfaat münasebetimiz olmamalıdır. Bırakın büyük hediyeleri veya birkaç bin dolar maliyeti olan kongre davetlerini, en küçük hediyelere bile hayır demeliyiz.
DÖRT: Gereksiz yazılan, çöpe giden her ilaç içimizi titretmelidir.
BEŞ: Halkımızı, doktorlarımızı ve yetkilileri SIFIR GEREKSİZ İLAÇ/SIFIR ATIK İLAÇ projemi desteklemeye davet ediyorum.
Kaynaklar:
1.http://www.latimes.com/science/sciencenow/la-sci-sn-medical-marketing-money-20190109-story.html
2.https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/2720029
9.https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2011/12/17/rusvet-tatil-devletten
10.http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ilac-israfina-onlemler-19325215
11.https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2011/12/15/7-milyarlik-soygun
12.http://ahmetrasimkucukusta.com/2019/01/09/hakkimda/63920/
Hocam bu haberi inceleyebilir misiniz?
https://www.risalehaber.com/kizamik-asisina-ragmen-kizamik-hastaligina-yakalanan-cocuk-icin-mahkeme-karari-344690h.htm
Esas sorun atık ilaçların toplanması ve uygun şekilde imhası değil. Esas sorun, ilaçların gereksiz yazılmasıdır.
23 yıldır nesillere hizmet ediyoruz.
Kendi çocuklarımızı herşeyden koruyoruz.hazır ve paketli gıdalar yok, İlaç yok, aşı yok, hatta çocuklarımızı kendimiz evimizde dünyaya getiriyoruz. Cinsiyetini bile öğrenmek için , ultrasona girmeye ihtiyaç duymuyoruz.
Çünkü; yaratılışa hiçbir şekilde müdahele etmediğimiz için, işi olması gerektiğine bırakıyoruz. (Kendi tedbirlerimiz ile!)
Yani 0 km. Çocuk dünyaya getiriyoruz. Sonuç?!
Bu dikkat ettiğimiz evlatlarımız kimle sosyalleşecek?
Kimle arkadaş /dost olacak?
Kimle evlenecek?
O yüzden annelere iş düşüyor.
Biz annelere seminerler düzenliyoruz. Kendi çabamızla.
Ama sizler gibi , güzel hocalarımıza ihtiyacımız var Hocam.
Lütfen bu mesajımı değerlendiriniz.
Seminer İçin sizin desteğinize ihtiyacımız var.
Eminim daha çok duyarlı olunacaktır.