LİSTE YAYINLAMAKLA GIDA TERÖRÜ ÖNLENEMEZ
Bu tür listelerin sadece göstermelik olduğuna, hakikatte hiçbir işe yaramadığına ben de inanıyorum, bunu ben de yazdım.
Dostlar alışverişte görüyor mu; evet görüyor.
Budur.
***
Ali Ekber Yıldırım‘ ın Tarım Dünyası’ ndaki yazısı:
Liste yayınlamakla gıda terörü önlenemez
Tarım ve Orman Bakanlığı, yaptığı gıda denetimleri sonucu, taklit ve tağşiş yapan, yani gıdada sahtekarlık yaparak tüketiciyi aldatan, sağlığını tehdit eden,haksız kazanç elde eden firmaların listesini yayınlayarak teşhir ediyor.
Bu uygulama 2012 yılında başladı.Uzun bir aradan sonra 12 Ekim 2019’da bakanlık tarafından yapılan duyuru ile 618 firmaya ait 1211 parti tağşişli ürün listesi kamuoyuna açıklandı.
Bakanlığın açıklamasına göre, uygulamanın başladığı 2012 yılından bugüne kadar 1283 firmaya ait 2816 parti ürün taklit ve tağşişli olduğu için teşhir edildi.
Gıdada sahtekarlık yapanların liste olarak yayınlanması ne işe yarıyor?
Açıkçası hiç bir işe yaramıyor. İşe yaramadığı bakanlığın kendi açıklamasıyla doğrulanıyor. Bakanlık, 12 Ekim 2019’a kadar yani 7 yılda 665 firmaya ait 1605 ürünü tağşişli diye teşhir ederken, sadece 12 Ekim 2019’daki açıklama ile teşhir edilen firma sayısı 618 ve ürün sayısı 1211 oldu.
Teşhir edilen firmalar caydırıcı olmayan cezayı ödeyip üretime devam etti. Tüketici de bu ürünleri satın almaya ve yemeye devam etti.
Tarım ve Orman Bakanlığı ise, listeleri yayınlayarak gıda denetiminin çok iyi yapıldığı algısı yaratmaya çalışıyor.
Caydırıcı cezalar uygulanmalı
Gıda terörü devam ediyor. Zeytinyağı diye yüksek fiyata alıp tükettiğiniz ürün çok ucuza satılan pamuk yağı veya diğer bitkisel yağ olabilir. Sahtekarlar, pamuk, aspir,kanola gibi daha ucuz yağ, tüketiciye zeytinyağı diye yüksek fiyatla satıyor.
Yüzde 100 dana etinden yapıldığını zannettiğiniz sucukta kanatlı eti, domuz eti, at eti çıkabiliyor.
Yoğurtta bitkisel yağ, tereyağında margarin çıkabiliyor. Teşhir edilen listelerde bunlar tek tek yer alıyor. Tüketicinin hem cebi ile hem de sağlığı ile oynanıyor.
Tüketici yedikten sonra yayınlamanın anlamı yok
Tarım ve Orman Bakanlığının yayınladığı tağşişli ürünler listesindeki ürünler zaten tüketiciler tarafından tüketilmiş. Çünkü, 2016- 2017- 2018 ve 2019 yılında üretilmiş, tüketiciye sunulmuş ve ne kadarının yenildiği,ne kadarının kaldığı bilinmeyen ürünler. Örneğin, 2016 yılında yapılan denetimde lahmacunun içinde domuz eti, kanatlı eti olduğu tespit ediliyor. Bunu 12 Ekim 2019’da tağşişli diye kamuoyuna açıklanmasının bir anlamı yok. Tüketici o lahmacun harcından yapılan lahmacunları yemişse bugün ne yapılabilir?
Ayrıca, tüketici ne yapacak? Bu listelerle alışverişe veya yemek yemeye gidemeyeceğine göre, bakanlığın caydırıcı cezalarla bu gıda terörünü önlemesi gerekiyor. Bu tür sahtekarlık yapanların işletmeleri kapatılmalı. Para cezası bir daha bu işi yapmayacak derecede caydırıcı olmalı.
Kalıcı çözüm, tarım ve gıdada yaşanan sorunların çözülmesi, tarladan, sofraya kadar etkin bir denetim yapılmasına ve sahtekarlık yapanların en ağır biçimde cezalandırılması ile sağlanabilir.
Çiftlikten sofraya gıdanın yolculuğu
Bakanlığın yayınladığı liste tartışılırken İzmir’de önemli bir toplantıda “Çiftlikten Sofraya Gıdanın Yolculuğu ” nu konuşuyorduk.
Alltech tarafından düzenlenen “ONE Fikirler Forumu”nda 3 gün boyunca uzmanlar tarafından tarım ve özellikle hayvancılık sektöründeki gelişmeler, geleceğe ilişkin öngörüler ayrıntılı olarak ele alındı.
Türkiye’nin her bölgesinden gelen çiftçilerle tarım ve hayvancılık konusundaki gelişmeleri konuştuk. “Tarım ve Hayvancılığa Yerelden Bakış” başlığı ile yaptığımız sunum ile tarımda yaşanan sorunları,çözüm önerilerini ve fırsatları dile getirdik.
Alltech Genel Müdürü Haluk Gülmez ve ekibinin başarıyla organize ettiği toplantılarda Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan, Alltech İş Geliştirme Müdürü Kevin Dardis, İş Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Marc Larousse, Bölge Direktörü Ufuk Talay, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Türkmen ve çok sayıda uzman bilgilerini paylaştı.
Meslektaşımız İrfan Donat’ın yönettiği “Çiftlikten Sofraya Gıdanın Yolculuğu Panel”ine sektör temsilcileri katıldı.
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, Hastavuk Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Müjdat Sezer, Namet Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kayar, Matlı Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Önder Matlı, Kılıç Deniz Ürünleri Yönetim Kurulu Başkan Vekili İhsan Bozan’ın katıldığı toplantıda öne çıkan konular özetle şöyle:
Tarım ve hayvancılıkta sorunlar ve çözüm önerileri
1- Türkiye tarımsal potansiyeli çok yüksek olmasına rağmen, yeterince değerlendirmiyor. Potansiyelin değerlendirilmesi için, tarım politikaları bilenler tarafından ele alınarak orta ve uzun vadeli uygulanabilir bir politika belirlenmeli.
2- Tarımda temel sorun yüksek girdi maliyetleri. Tarımsal sanayide ise en önemli sorunlardan birisi yüksek finans maliyeti. Girdi ve finansman maliyetinin düşürülmesine yönelik tedbirler alınmalı.
3- Sektörün beklentisi, sürdürülebilir üretim için üreticinin para kazanacağı bir yapının oluşturulması. Bu nedenle küçük işletme yapısı dikkate alınarak, kooperatifçilik desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalı.
4- Özellikle hayvancılıkta ithalatın çözüm olmadığı artık anlaşılmalı. Türkiye’nin kendi koşullarına uygun et,süt,kanatlı,deniz ürünleri ve arıcılık gibi sektörün tümünü kapsayıcı bir hayvancılık politikası benimsenmeli ve uygulanmalı.
5- Gıda enflasyonunu önlemek için üretici üzerinde kurulan fiyat baskısı,üretimden kaçışı tetikleyebilir.Gıda fiyatlarının düşürülmesi için tarımdaki yapısal sorunların çözülmesi gerekiyor.
Devlet denetleme görevi yapmalı
6- Verimlilik sorununa çözüm bulunmalı.Bir hayvandan 15 litre süt alan üreticiye ne kadar çok destek verirseniz verin verimlilik sağlanamazsa üretim sorunu çözülemez. Verimliliği artırıcı önlemler alınmalı.
7 – Devlet denetleme görevini yapmak yerine, gıda enflasyonunu düşürmek için piyasaya doğrudan müdahale ediyor. Fiyatı artan her ürün ithal ediliyor. Bu politika üretimi olumsuz etkiliyor. İthalata dayalı politikadan vazgeçilmeli.
8- Damızlık düve merkezlerinin benzeri besilik hayvan için kurulmalı ve besilik hayvan ihtiyacı yurtiçinden temin edilmeli.
9- Kırmızı et fiyatı artınca tüketici beyaz ete yöneliyor. Fakat, üreticiden kilosu 7 liradan alınan tavuk, tüketiciye 14 liraya satılıyor. Marketlerin üreticiden ucuza alıp pahalıya satması önlenmeli. Marketlere yönelik düzenlemeler acilen yapılmalı.
10- İklim değişikliği tarım sektörü açısından en büyük tehlike.İklim değişikliğini dikkate alacak üretim ve yatırım politikaları uygulanmalı.
Özetle, tarım ve hayvancılıkta sorunlar çözülmeden, devlet etkin denetim yapmadan, tüketici bilinci etiketlerde son tüketim tarihinden öteye geçmeden gıda terörünü bitiremeyiz.
İkinize de helal olsun