KORONAVİRÜS TEDAVİSİ: EN BAŞARILI İLAÇLAR VE YÖNTEMLER HANGİLERİ?
BBC‘ nin haberi:
Koronavirüse karşı aşı çalışmaları devam ederken bir yandan da Covid-19 hastalığına yakalanan kişileri iyileştiren tedavi yöntemleri için araştırmalar sürüyor.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda bazı ekipler yeni ilaçlar üzerinde çalışırken, bazıları da başka hastalıkların tedavisi için geliştirilmiş ilaçları Covid-19 için kullanmayı deniyor.
New York Times gazetesi, bugüne kadar gündeme gelen 16 tedavi yöntemini inceledi.
Bunlardan ikisi yaygın bir şekilde kullanılırken, diğer ikisi de umut vadediyor. 10 ilaç hakkında ise daha fazla araştırmaya ihtiyaç bulunuyor.
İki ilacın da bir umut vaat etmediği görüldü.
Yaygın şekilde kullanılan tedavi yöntemleri
Yüzüstü yatırma: Covid-19 hastaları yüzüstü yatırıldığında daha rahat nefes alıyor. Bu yöntem salgının başından beri dünya genelindeki hastanelerde uygulanıyor. Bazı hastalar bu sayede solunum cihazına ihtiyaç duymuyor.
Solunum cihazı: Ölümcül solunum yolları hastalıklarında solunum cihazından destek alabilmek hayati öneme sahip. Bazı hastalar burunlarına bağlanan oksijen tüpleriyle destek alırken, bazılarına solunum yollarından geçen borular takıldı.
Umut vadeden tedavi yöntemleri
Remdesivir: Gilead Sciences tarafından üretilen Remdesivir, ABD’de koronavirüs için acil kullanım izni alan ilk ilaç oldu.
Ebola ve Hepatit C’ye karşı kullanılması için test edilen fakat beklenen sonuçları vermeyen ilaç, Covid-19 hastalarında kullanıldığında hastanede kalma süresini ortalama 15 günden 11’e düşürmüştü.
İlaca dair ilk sonuçlarda ölüm oranında bir değişim yaratmadığı görülse de, Temmuz’da geriye dönük olarak açıklanan sonuçlar, durumu en kötü olan hasta grubunda ölüm oranını azaltabileceğine işaret ediyor.
Deksametazon: Bu ucuz ve kolay erişilebilen steroidin çeşitli bağışıklık sistemi tepkilerine yol açtığı önceden biliniyordu.
Doktorlar bu ilacı alerji, astım ve enflamasyon tedavisinde kullanıyordu. Haziran ayında Covid-19’dan ölüm oranlarını azalttığı tespit edilen ilk ilaç oldu.
6 binden fazla kişinin katıldığı araştırmada, Deksametazon sayesinde solunum cihazına bağlı hastalarda ölüm oranının üçte bir, oksijen desteği alan hastalarda da beşte bir azaldığı görüldü.
Öte yandan Covid-19’un ilk aşamalarında kullanılması durumunda hastalara faydadan çok zarar verme ihtimali de bulunuyor. Bu yüzden ilacın solunum yardımı alan kişilerde kullanılması tavsiye ediliyor.
Favipiravir: Virüslerin çoğalmasını engellemeyi hedefleyen bu ilacın koronavirüsü solunum yollarından atabileceği düşünülüyor.
EIDD-2801: Gribe karşı geliştirilen bu ilaç hücre ve hayvan deneylerini başarıyla geçti. Sırada insanlı testler var.
Recombinant ACE-2: Virüsler hücrelere ACE-2 reseptörüne tutunarak giriyor. Bilim insanlarının geliştirdiği sahte ACE-2 reseptörleri, birer tuzak gibi virüsleri kendine çekerek hücrelerin zarar görmemesini hedefliyor. İlaç hücre testlerinde başarı gösterdi.
Plazma transferi: Doktorlar yüz yıl önce grip hastalarına, gripten iyileşmiş kişilerden alınan plazmaları transfer ettiğinde, daha kolay iyileştiklerini fark etmişti. Şimdi aynısını koronavirüse karşı yapmayı planlıyorlar. İlk deneyler, olumlu sonuçlar verdi. ABD’de yalnızca en kötü durumda olan koronavirüs hastalarında kullanımı onaylandı.
Monoklonal antikorlar: Plazmalarda virüse saldırabilen antikorların yanı sıra bir işe yaramayan antikorlar da transfer ediliyor. Bilim insanları daha etkin bir tedavi için sadece Covid-19’a karşı en güçlü antikorları laboratuvarda üretip hastalara enjekte etmeyi planlıyor. Bunun için ilk güvenlik testleri kısa süre önce başladı. İlkinin ardından birkaç test daha yapılması gerekiyor.
İnterferonlar: Hücrelerimiz virüse karşı doğal bir tepki olarak interferon molekülleri üretir. Bunların sentetik versiyonlarını enjekte etmek, bazı bağışıklık sistemi hastalıklarında standart bir tedavi yöntemi olarak uygulanıyor. Fareler ve hücrelerde yapılan ilk çalışmalar, bunun Covid-19 hastalarına da yardımcı olabileceğini gösteriyor. Bu moleküllerin hasta olmayan kişilerin hastalanmasını önlediğine dair bulgular da var.
Sitokin inhibitörleri: İnsan bedeni hastalıklarla mücadele etmek için sitokin üretir. Fakat bunun fazla üretilmesi durumunda bağışıklık sistemi çok büyük tepkiler verip bedenin zarar görmesine yol açabilir. Araştırmacılar, sitokin fırtınası da denen bu olaya karşı ilaçlar geliştiriyor. Farklı şekillerde çalışan tocilizumab, sarilumab ve anakinra gibi ilaçlar bazı deneylerde küçük faydalar gösterirken bazı deneylerde de başarısız oldu. Sarilumab temelli Kevzara’yı geliştiren Regeneron ilaç şirketi son olarak ilacın 3. aşama testlerinin başarısız olduğunu açıkladı.
Cytosorb: Kandaki sitokinleri filtreleyen bir kartuş olan Cytosorb, sitokin fırtınalarını engellemeyi hedefliyor. Bu makine, bağlandığı hastanın kanını 24 saatte 70 kere temizleyebiliyor. ABD’de kullanımı için acil izin çıkarılan bu makinanın Mart ayında kötü durumdaki onlarca hastaya iyi geldiği görülmüştü. Makineyle ilgili deneyler devam ediyor.
Kök hücreler: Bazı kök hücre türleri anti-enflamatuar (yangı önleyici) moleküller salabiliyor. Bilim insanları son yıllarda bu molekülleri sitokin fırtınasına karşı kullanmanın yollarını arıyordu. Geçmişte bu deneyler başarısızlıkla sonuçlansa da Covid-19 tedavisi için bir kere daha deneniyor.
Kan sulandırıcılar: Koronavirüs damarların iç yüzeylerindeki hücrelerin içine girebiliyor. Bu durum da damarlarda felce yol açan pıhtıların oluşmasına yol açabiliyor.
Kalp hastalıklarında ve pıhtı oluşmasını önlemek için kullanılan kan sulandırıcılar bazı doktorlar tarafından Covid-19 hastalarında da pıhtıya karşı kullanılıyor. Bunun etkinliği hakkında araştırmalar sürüyor.
Umut vadetmeyen ilaçlar
Lopinavir ve ritonavir: ABD’de HIV tedavisi için 20 yıl önce onaylanan bu ilaç, koronavirüse karşı denendiğinde virüsün çoğalmasının durduğu görüldü. Fakat hastalardaki klinik deneyler başarısızlıkla sonuçlandı. Dünya Sağlık Örgütü ilacın hastanelik olmayan hastalara iyi gelip gelmediği konusunun hâlâ araştırılabileceğini duyurdu. İlacın başka ilaçlarla birlikte kullanılması da bir ihtimal.
Hidroksiklorokin ve klorokin: Alman bilim insanları 1930’larda sıtmaya karşı klorokini icat etti. Bunun daha az zehirli versiyonu olan hidroksiklorokin ise 1946’da yaratıldı ve deri veremi, eklem iltihabı gibi hastalıkların tedavisinde kullanıldı. Covid-19 salgını başlayınca araştırmacılar iki ilacın da koronavirüsün hücre içinde çoğalmasını engelleyebileceğini gördü.
O zamandan beri iki ilaç hakkında çok farklı açıklamalar geldi.
Başlangıçta az sayıda hastanın yer aldığı birkaç denet umut verdi. Dünya Sağlık Örgütü, Novartis ve birkaç üniversite Mart ayında ilaçla ilgili deneyler başlattı.
ABD Başkanı Donald Trump da basın toplantılarında hidroksiklorokini övdü, bunun hastalığın seyrini değiştireceğini savundu ve kendisinin de kullandığını söyledi.
İlacın ABD’de koronavirüse karşı kullanımına acil onay verildi. Bir kaynak, bunun siyasi baskıyla yapıldığını söyledi. İlaca talep bir anda artınca, bu ilacı başka hastalıkların tedavisinde kullanan insanlar zorluk yaşamaya başladı.
Bu süreçte tamamlanan deneylerden çıkan tek bir sonuç vardı: Hidroklorokin Covid-19 olmuş kişileri iyileştirmiyordu. Koronavirüs bulaşma ihtimalini de azaltmıyordu.
Bir diğer klinik deneyde hastalık teşhisi konulan kişilere hemen klorokin vermek de hastalığın ciddiyetini azaltmıyordu.
Başka bir deneyde, ilaç verilen hastaların durumunun ilaç kesildiğinde daha kötüye gittiği görüldü.
Bunun üzerine Dünya Sağlık Örgütü bütün deneyleri sonlandırdı.
Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53449551
Defne yaprağı yağı esas yararlı olan