ANTİDEPRESANLAR DAVRANIŞLARIMIZI YÖNLENDİRİYOR!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Psikiyatrist Dr. Mutluhan İzmir‘ in yazısı:

Beynimiz, beyin hücrelerinin salgılayarak birbirleri üzerinde etki yaptıkları uyarıcı ya da uyuşturucu türden birçok maddenin üretildiği ve salgılandığı bir organdır.

Salgılanan bu maddeler, başka hücrelerin üzerindeki alıcılara (reseptör) bağlanarak etkilerini gösterirler. Her bir maddenin etkisi mili-saniyeler düzeyinde çok kısa sürer.

Beyin, bu maddelerden yalnızca birinin ya da birkaçının etkisi altında kalmaktan kurtulabilmek için çok karmaşık düzenekler geliştirmiştir.

Beyin bu karmaşık düzeneklere muhtaçtır aksi halde sürekli olarak uyarıcı ya da uyuşturucu bir maddenin ya da madde grubunun etkisi altında kalarak normal işlevini sürdüremez, ya hep uyarılmış durumda kalır ve örneğin hiç uyuyamaz, ya da hep uyuşmuş durumda kalır ve uyanamazdı.

Beynin kendisini koruyabilmek için kullandığı bu düzenekler, doğal koşulların etkin olduğu durumlarda işlevsel olabilmekte, ancak antidepresan ilaçlar gibi doğal olmayan etkenlerin beyinde uzun ve yoğun biçimde etkili oldukları durumlarda işlevsel olamamaktadırlar.

Örneğin beyin bir maddenin fazlalığı söz konusu ise bu maddeyi salgılayan sinir hücresinin etkinliğini ve o maddenin bağlanacağı alıcıların sayısını azaltmakta iken o maddenin eksikliği söz konusu ise o maddeyi salgılayan hücrelerin etkinliklerini ve bağlanacakları alıcıların sayılarını arttırmaktadır.

Ancak antidepresan ilaç kullanarak serotonin düzeyinin ya da dopamin, adrenalin gibi başka bir maddenin beyindeki düzeyleri sürekli olarak olması gerekenin çok üzerinde tutulduğunda, önce bu maddelerin bağlanacağı alıcıların sayısını ciddi biçimde azaltarak kendisini korumaya çalışmakta, bu da yetmese bu maddeleri üreten ve salgılayan sinir hücrelerini devreden çıkartma yoluna gitmektedir.

Bu işlem sinir hücrelerinde kayba yol açabilecek dereceye ulaşabilir, eğer güçlü antidepresanlar uzun süre kulanılırsa.

Beyin doğal olmayan bir etkenin gereğinden fazla ve uzun süren etkisi karşısında kendisini koruyayım derken, kendi hücrelerini feda edecek derecede doğal yapısını yitirme noktasına gelebilmektedir.

***

“Kişiliğimizi belirleyen şey yaptığımız tercihlerdir. Duygularımız ise tercihlerimizi belirleyen en önemli etkenlerdendir. Örneğin yapacağımız bir tercihle ilgili kaygı duyuyorsak o tercihten uzak durma eğilimimiz artar.

Kaygıyı azaltıcı etki gösteren antidepresanlar, hastalık tablosu dışında kullanildiklarinda uzak durma eğilimi gösterdiğimiz tercihlere eğilim göstermemize neden olurlar. Bu durum sinsi bir kişilik değişimi dışında bir anlam taşımaz.

Hele ki bu ilaçların yıllarca kullanıldıkları düşünülürse, ilacı kullanan kişilerin yıllar boyunca, aslında tercih etmeyecekleri tercihleri yaparak yaşamlarını sürdürecekleri anlamına gelir.

Antidepresan ilaç tüketiminin yıllık elli milyon kutuyu aştığı ülkemizde borç batagindaki kişilerin giderek artıyor olması, tecavüz ve şiddet olaylarının artıyor olması, boşanmaların ve çocuk tacizlerinin yaygınlaşması bu nedenle şaşırtıcı değildir.

Gerçekten hasta olmadan ilaç kullanıyorsanız, hakiki kişiliğiniz ile yaşayamayacaksınız demektir.”

Kaynak: Sağlıklı yaşıyoruz

Siz de yorumunuzu paylaşın: