ESKİ TÜRKİYE HASTALIK DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen‘ in yazısı:

Salgın halini alan hastalıklar neden önlenemiyor? Neden hastalıktan kırılıyoruz? Hastalık üreten bataklığı kurutmak yerine neden sivrisineklerle uğraşmak zorunda kalıyoruz?

Bütün bunların nedeni, hastalıkları önleme yerine, sağlığı hastalık odaklı hale getiren Tıp eğitimi ve küresel sağlık anlayışı. Elinizde çekiç varsa çakacak çivi, tornavida varsa sıkacak vida ararsınız.

Tıp eğitimi, hasta arayan yoksa yaratan sistemin kaynağı olmuş durumda.

Tıp eğitimi hastalık odaklı olmaktan kurtarılıp sağlık odaklı hale dönüştürülmelidir. Sağlıklı toplum olmanın yolu, hastalıklı yapıyı değiştirmekten geçer.

Sigaradan alkole, uyuşturucuya, gıdadan tarım ilaçlarına, GDO’ya… Sağlık ve hayatımızı kirleten kanallara akıllı filtreler takmadan sağlıklı bir hayata geçemeyiz.

Bizi hasta eden yaşam tarzının  ve bundan beslenen hastalık sisteminin kökten değişmesi gerekiyor. Yeni anayasa şart. Başka türlü başaramayız.

Hastalık üreten ve bundan rant sağlayan sistem değişmezse, eski Türkiye aynen devam eder.  Sağlık ve sosyal güvenlikte yapılacak en büyük devrim, hastalık üreten bataklığı kurutmak, bunun yolu ise hastalıklı sistemi ve tıp eğitimini değiştirmektir.

Bu devrim her nedense  ne bilim dünyamızı ve ne de SGK’yı ilgilendirmiyor. Mevcut 90 tıp fakültesinin 91. olmak sorunu çözmez. Bu görevi başaracak bir üst akla ihtiyaç duyuyoruz. Sağlık Bilimleri Üniversitesi üst akıldır.

Bir kere daha anlatalım:

Küresel sağlık anlayışı, hastalık üreten yaşam tarzının daima sonuçlarıyla ilgilenir. Sonuçları düzeltmek için araştırmalar ve keşifler yapar, çözümler üretir.

Çünkü sonuçlarla uğraşmak karlı bir iştir; altın yumurtlayan trilyon dolarlık dev bir sektördür. Hastalık üreten yaşam tarzının sebeplerini ortadan kaldırmak ise, altın yumurtlayan tavuğu kesmektir.

Hastalıkların önlenmesi, hastalık oluştuktan sonra tedavisine göre, çok daha kolay, ucuz ve mantıklı olmasına rağmen, trilyonlarca dolarlık sektörün yaşaması için bizlerin önce hasta olması, sonra da tedavi olması gerekiyor. Bu yüzden sağlık odaklı değil, hastalık odaklı bir anlayışa mahkum oluyoruz.

Hastalık odaklı sistemin gayesi hastalıklarla boğuşmak yani dev bir sektör doğurmak iken, sağlık odaklı sistem için yapılması gereken; hastalıklara yol açan risk faktörlerinin önlenmesidir.

Yani sağlıklı yaşam tarzı ve sağlıklı çevrenin sağlanması, sigara, alkol, sağlığa zararlı kimyasallar, katkı maddeleri, GDO… yasaklanması, tembel yaşantının önlenmesi…

Dünyada ölümlerin birinci nedeni olan kalp damar hastalıkları ve insanlığın en yaygın sağlık sorunu olan kanser, hipertansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık, metabolik sendrom, böbrek ve akciğer hastalıkları bu yaşam tarzıyla yakından ilişkilidir.

Yaşam tarzını düzelterek riskleri önlemede ne kadar başarılı olursak, bu hastalıklara yakalanma ve ölüm oranları da o ölçüde düşer.

Tüm bilimsel kuruluşlar, sağlık ve hayatımızı tehdit eden risk faktörleri için ilk önce ve ısrarla yaşam tarzı değişikliğini şart koşuyor.

Bütün bu yararlara rağmen, yaşam tarzını neden değiştiremediğimiz ve nasıl değiştireceği konusu, hâlâ önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Neden değiştiremiyoruz çünkü sistem hastalık odaklı olarak kurgulanmış. Sağlığı ticarileştiren ve daha fazla para kazanmaya dayanan bu sistem; zincir hastaneler ve milyar dolarlar getiriyor.

Hastalıkları önleme, sağlığı koruma yani yaşadığımız akvaryumu temizleme ise sektör için çöküş getiriyor.  Hastalıkları önlerseniz zincir hastaneler, ilaçlar, cihazlar ve gittikçe büyüyen trilyon dolarlık sektör ne olacak?

Özetle, hastaların kanı, canı ve gözyaşını paraya çeviren küresel sistemin gayesi sağlık değil, bitmek bilmeyen kazanma hırsı. Sağlık ve hastayı metalaştıran bu sistem, pazarlama görevi verdiği hekimi komisyoncu duruma düşürüyor.

Kaynak: http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=359

Siz de yorumunuzu paylaşın: