SAKATAT YEMEYEN SAKATA GELİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

1950’lerden itibaren ana akım beslenme tavsiyelerinde keskin bir dönüş yapılarak doymuş yağ ve kolesterol şeytanlaştırıldı, ‘yağ fobisi’ yaygın olarak körüklendi.

İnsanlar, atalarının binlerce seneden beri hem afiyetle yedikleri ve hem de onların son derecede sağlıklı olmalarını sağlayan beslenme modelinden uzaklaştırıldı.

Hayvanların biraz daha fazla yağ ihtiva eden, kolajen bakımından zengin kısımları “sağlıksız” olarak etiketlendi ve ana akım diyetlerin dışına itildi.

Biftek, bonfile, şarküteri etleri gibi yağsız kas etleri birçok diyetin temel taşı haline geldi.

Kas etleri, özellikle sistein, metiyonin ve triptofan olmak üzere belirli amino asitleri yüksek seviyelerde sağlar.

Bu amino asitler gerekli olmakla birlikte, diğer amino asitlere göre orantısız şekilde yüksek miktarlarda alınması enflamasyonu artırabilir ve tiroit fonksiyonunu baskılayabilir.

Bu modern diyetler yağsız kas etlerine öncelik verirken deri, kemik ve bağ dokusu gibi kolajen açısından zengin kısımları ihmal ederek dengesiz bir amino asit alımına yol açmaktadır.

Kolajen, aslında insan vücudunda en bol bulunan proteindir ve toplam protein kütlemizin yaklaşık %30’unu oluşturur. Ağırlıklı olarak cilt, eklemler, kemikler ve dişler gibi bağ dokularında bulunur ve vücudumuzun her yerinde yapı, güç ve stabilite sağlar.

Kolajen ve jelatin, çağdaş diyetlerdeki eksik parçalardır. Hayvanların bağ dokularından elde edilen bu proteinler, öncelikle glisin, glutamik asit, prolin ve alaninden oluşan benzersiz bir anti-enflamatuar amino asit profiline sahiptir.

Sadece kas eti yemek yanlıştır

Atalarımız hayvanları bütün olarak, sadece kas etlerini değil, aynı zamanda organlarını, kemiklerini, derisini ve bağ dokularını da yerlerdi.  Bu sayede metabolizmamızı ve genel sağlığımızı desteklemeye yardımcı olan dengeli bir amino asit profili sağlanmış oluyordu.

Metiyonin kısıtlamasının çeşitli çalışma modellerinde hayat süresini uzattığını ve metabolik sağlığı iyileştirdiğini gösteren araştırmalar vardır ve buna dayanarak da kas eti de yasaklanmasa bile sınırlandırılmak istenir.

Ancak bu yanlıştır. Doğrusu, metiyoninden zengin kas etinin  glisin açısından zengin kolajen kaynaklarıyla dengelemektir; tam da atalarımızın burundan kuyruğa beslenme uygulamalarıyla sezgisel olarak yaptığı şey!

Çünkü kas eti, sağlıklı olmamız için çok değerli tam protein, temel mineraller, B vitaminleri ve yağda çözünen vitaminler sağlar.

Bu durum tıpkı D vitamininin K2 ile beraber alınması gibidir!

Kolajen insan vücudunda en bol bulunan proteindir ve cilt esnekliği, eklem sağlığı, bağırsak fonksiyonu ve kemik gücü için gereklidir, ancak günümüz diyetlerinde büyük ölçüde eksiktir.

Geleneksel diyetlerde, metabolizmayı ve uzun ömürlülüğü destekleyen tabii olarak dengeli bir amino asit profili sağlayan kas, organlar, kemikler ve bağ dokuları gibi hayvanın tamamı bulunur.

Gelelim neticeye 

Sağlıklı yaşamak ve hastalıklardan korunmak için hayvanların kas eti ile beraber yağlı kısımları ve kolajenden zengin deri, tendon, bağ dokusundan zengin olan kısımlarının da yenmesi gerekir.

Kolajen bakımından zengin gıdaların düzenli yenmesi cilt esnekliğini, eklem fonksiyonlarını, bağırsak sağlığını ve kemik yoğunluğunu iyileştirir.

Bu faydalar sadece kozmetik değildir, yaşam kalitesini, hareketliliği ve uzun ömürlülüğü etkileyen sağlığın temel yönlerini temsil eder!

Sakatat yemeyen sakata gelir

.

Siz de yorumunuzu paylaşın: